TOM HENEGHAN: Tekrar beni kabul ettiğiniz için, zaman ayırdığınız için teşekkür etmek istiyorum. Söylediğim gibi çalışmalarınızı en az iki senedir takip ediyorum. Bu yüzden de bu benim için önemli bir fırsat olmuş oldu.
ADNAN OKTAR: Ben de teşekkür ederim geldiğiniz için, böyle şereflendirdiğiniz için. Röportaj yapmaktan da çok memnunum sizlerle.
TOM HENEGHAN: Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Ben yurtdışında ne zaman İslami kitaplar satan bir kitapçıya gitsem, hep sizin kitaplarınızı görüyorum. Fransa'da, İngiltere, en son iki hafta önce New York'taydım, orada Harun Yahya'nın kitaplarını gördüm. Çok önemli bir yayıncılık çalışmanız var.
TOM HENEGHAN: İnsanlar ama Amerika'daki yaratılışçılarla pek çok bağlantınız olduğundan söz ettiler. Örneğin Kaliforniya Yaratılışçılar Grubu örneğin, onlarla bir ilginiz, bağlantınız var mı?
ADNAN OKTAR: Onlar daha önce bizim konferanslarımıza gelmişlerdi. Yıllar önce gelmişlerdi. Ama Amerika'daki yaratılışçı düşünce o kadar güçlü bir düşünce değildir. Yani rahatça yenilebilecek, gücü olmayan, bilimselliği zayıf olan bir düşüncedir. Bizim anlattığımız yaratılışçı düşünce, kesin ezici güce sahip olan, kesin galibiyet sağlayan bir düşüncedir. Mesela Dünya'nın yedinbin yıl ömrü olduğunu söylüyorlar ki, bu gayri bilimsel, bilimsel olmayan bir açıklama. Biz buna katılmıyoruz. Mesela yedibin yıl olduğunu söylemeleri bile, zaten burada baştan kaybetmiş oluyorlar. Ama biz konunun tam doğru, bilimsel gerçeğini açıklıyoruz. Dünya'nın milyonlarca yıllık geçmişini, çok detaylı fosillerle izah ediyoruz. Ve Dünya'nın Big Bang'le, büyük bir patlama ile meydana geldiğini ve milyarlarca yıl önce bu olayın gerçekleştiğini iddia ediyoruz. Bu bilimle tam uyum halinde bu bizim izahlarımız.
TOM HENEGHAN: Bu Yaratılış Atlası dışında başka projeleriniz de olacak mı? Örneğin Akıllı Dizayn gibi, belki daha fazla ilgi uyandırabilir. Böyle bir projeniz var mı ?
ADNAN OKTAR: Akıllı Dizayn samimiyetsiz, inancı zayıf düşüncenin bir ürünü gibi geliyor bana. Çok çok samimiyetsiz görüyorum o fikri. Çok açık bir gerçek var: Herşeyi Allah yaratmıştır. Bu çok açık bir gerçektir. Reddedilecek bir yönü yok bilimsel olarak da bunu alenen ispat ettik. Hiç kimse de bu gerçeğin karşısında duramıyor şu an.
TOM HENEGHAN: Aslında onlar da Tanrı sözcüğünü kullanmıyorlar politik sebeplerden dolayı, fakat Tanrı'nın yaratmış olduğu fikri var bu fikirde de. Katılmıyor musunuz?
ADNAN OKTAR: Bu çok samimiyetsiz olduğu açık görülen bir şey. Çünkü Allah'a insan inanıyorsa, bunu açık açık söylemesi gerekir. Yani bunu söylemekten kaçınması, bunu gizli tutması, herhangi bir güç yarattı demesi, bunu duyanları rahatsız eder. İnsan fikrini çok samimi ve açık olarak savunması lazım.
TOM HENEGHAN: Amerika'da sizin kitaplarınıza nasıl bir tepki oluştu? Amerika'da yaratılışçılığa inanan çok fazla kişi var. Bunlar genellikle Protestanlar ve Hıristiyanlar. Bu fikirlerin İslam'dan kaynaklanıyor olması, onları bir rahatsızlık mı uyandırdı, yoksa memnun mu oldular?
ADNAN OKTAR: Yoo, çok memnun oldular. Çünkü aynı şeyi onlar da savunuyorlar. Allah'ın yarattığı inancına, yani bütün kainatı, herşeyi, insanları Allah'ın yarattığı inancını onlar da savundukları için, biz de aynı şeyleri söylediğimiz için, tam bir ittifak halinde olmuş oluyoruz. Dolayısıyla onların inancını da çok güçlendiren bir şey, hem Yahudilerin hem Musevilerin inancını sağlam zemine oturtan bir kitap ve düşünce.
TOM HENEGHAN: Fakat muhafazakar Protestanlar arasında İslam'a karşı olan birçok kişi var. Bu kişiler arasında Kuran'ın kutsal bir olduğuna inanmıyorlar. Hatta İslam'ın da sahte bir din olduğunu öne sürüyorlar. Onların tepkisi nasıldı o zaman?
ADNAN OKTAR: Gerçek bir Hıristiyan'ın tek Allah'a inanan, bütün peygamberleri seven, meleklere inanan bir dine karşı olacaklarına inanamıyorum. Yani bunu makul göremem, hiç inandırıcı da gelmiyor. Mesela Museviler İslam dininin geçerli bir din olduğunu kabul ediyorlar. Bu çok önemli. Hz. Nuh'un anlattığı dine uygun olduğunu ve Nuhi bir din olduğunu kabul ediyorlar. Ve bir İslam dini olduğunu kabul edip buna inanıyorlar. Aynı şekilde Hıristiyanların da ben zeminde, buna inandıklarına inanıyorum. Üç dinin de inançları aşağı yukarı birbirinin aynı, yani peygamberlere inançları aynı, ahiret inançları aynı, sonradan dirilme inançları aynı, ahlak konusundaki inançları aynı. Yani %90 birbirine benziyor üç dinin inançları. Zaten Mesih geldiğinde, İsa Mesih geldiğinde, bu ayrılık da kalkacak tek bir din olacak.
TOM HENEGHAN: Hz. İsa konusuna tekrar geleceğim, fakat öncelikle kitabınızla ilgili birkaç soruyu bitirmek istiyorum. Suudi Arabistan'dan size destek olduğu yönünde birtakım iddialar var ya da Körfez ülkelerinden. Ve onlar da bu vesileyi kullanarak İslam inancını güçlendirdikleri dolayısıyla sizi destekledikleri yönünde fikirler var. Hiç böyle bir destekçiniz var mı?
ADNAN OKTAR: Böyle bir destek olsa çok hoşumuza gider. Yani o yönde bize maddi destek sağlayacak bir ülke olursa bu bizim için güzel, cazip bir teklif olur; ama maalesef yok. Ama bundan sonra da olursa kabul ederiz. Ama Körfez ülkeleri ve diğer İslam ülkeleri bu konunun ehemmiyetini daha kavrayabilmiş değiller bence, bunun ehemmiyetini Batı ülkeleri kavradı. Avrupa ülkeleri daha çok kavradılar. Onlar yeni yeni bunun çok önemli bir şey olduğunu anlamaya başladılar. Yani çok önemli bir şey olduğunu anlasalar, bence destek olurlar. Ama daha yeni kavrıyorlar.
TOM HENEGHAN: Peki o zaman buradan şu sonucu çıkarabilir miyiz? İslam ülkeleri henüz daha Darwinizm'in büyük bir tehlike olduğunun farkında değil mi?
ADNAN OKTAR: Evet farkında değiller o kadar. Yani iki türlü kendilerini savunuyorlardı, birincisi zaten Darwinizm zaten etkisini kaybetmiş bir teori diye savunuyorlardı. İkincisi de Kuran inancıyla bu çelişmez tarzında kendilerini savunuyorlardı. Bu her ikisi de pasif savunma, yani insanın psikolojisinde bu vardır. Gücü yetmediğinde bir şeye ona çeşitli yorumlar yaparak, ondan kurtulmak ister. Ama biz böyle yapmadık, doğrudan üzerine giderek bilimsel gerçek açıklamalarla Darwinizm'i gerçek anlamda yerle bir ettik.
TOM HENEGHAN: Siz İslam dünyasındaki en büyük yazar, yayıncı diyebilir miyiz sizin için?
ADNAN OKTAR: Bilmiyorum bir çalışma yapmadık bunun için hiç.
TOM HENEGHAN: Yani ben kime soracağımı bilmiyorum, o yüzden siz biliyor musunuz? Size sormak soruyorum, fikriniz var mı?
ADNAN OKTAR: Öyle gibi görünüyor.
TOM HENEGHAN: Öyle olduğunuzu düşünüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Yani teknik açıdan öyle görünüyor. Yani çünkü hakikaten en çok satılan eserler benim kitaplarım. Yani internetten de bu yıl 10 milyon adet kitap indirildi. Bu hiç bir yayınevinin yapabildiği, başarabildiği bir şey değil.
TOM HENEGHAN: Ama internetten indirmeler, bunlar da ücretsiz değil mi?
ADNAN OKTAR: Tamamı ücretsiz.
TOM HENEGHAN: İşinizin devri daimi için paraya ihtiyacınız olduğunu düşünürsek, neden kitaplarınızın internetten ücretsiz indirilmesine izin veriyorsunuz?
ADNAN OKTAR: O kağıt olarak hazırlanan kitapların satışı yeterli oluyor.
TOM HENEGHAN: Peki o zaman sizin hedefiniz dini mesajınızı insanlara iletmek mi? Çünkü pek çok ülkede, pek çok farklı dilde bunu, mesajınızı yayıyorsunuz. Bu bir fenomen, hakikaten çok büyük bir iş.
ADNAN OKTAR: Evet ben dünyanın kardeş olmasını, savaşların durmasını, terörün, anarşinin durmasını istiyorum. İnsanların acı çekmeseni istemiyorum. Allah'ın sevgi gücünü, Allah'ın sevgisini bütün insanların bilmesini istiyorum ve bütün dünyanın tek bir din altında kardeşçe birleşmesini istiyorum.
TOM HENEGHAN: Bununla ilgili son sorumu soracağım, sonra Hz. İsa'ya geleceğiz. Bu yayıncılık işinizde sizinle beraber çalışan kaç kişi var.
ADNAN OKTAR: Benim 20 kadar asistanım var, bana yardımcı olan.
TOM HENEGHAN: Tercüme işini kim yapıyor? Çünkü zannedersem 50 farklı dile çevrildi.
ADNAN OKTAR: Onu ceşitli tercümanlar yapıyor onlar ona dahil değil. Ama çoğu da gönüllü bu tercümanların.
TOM HENEGHAN: Hz. İsa'ya şimdi gelelim. Bu konu benim özellikle çok ilgimi çekiyor. Siz Hz. İsa yakında gelecek dediniz. Neden yakında geleceğini düşünüyorsunuz? Nasıl gelecek? Geldiği zaman insanlara ne söyleyecek?
ADNAN OKTAR: Hadislere göre yani Peygamberimiz'in, Hz. Muhammed'in bildirdiği hadislere göre ve Kuran ayetlerine göre Hz. İsa'nın gelişi kesin. Gelişinin tarihini tespit etmemiz de o hadislerden kaynaklanıyor. O hadisleri dikkatlice incelediğimizde, teknik olarak değerlendirdiğimizde, bu önümüzdeki azami 20-25 yıl içerisinde Hz. İsa'nın geleceğini anlıyoruz. İlk geldiğinde kendisi de kendisini bilmeyecek İsa olduğunu. İsa bir yerde bulunacak. Dindar Müslümanlığı andıran dindar Hıristiyanlar tarafından bir yerde bulunacak, sonra İsa İslamiyeti öğrenecek, Kuran'ı öğrenecek ve bütün dinleri öğrenecek ve Kuran inancıyla Hıristiyanlığı birleştirecek. Daha önce nasıl Tevrat'a bağlıyken İncil kitabına göre Hıristiyanlığı anlattıysa, bu geldiğinde de İncil'i Kuran'a göre çevirecek ve Kuran'ı esas alan bir inanç içerisinde olacak. Küçük bir grubun içine geleceğine inanıyoruz. Anti-krist ile karşılacağına inanıyoruz. Ve onu mucize göstererek yeneceğine inanıyoruz.
TOM HENEGHAN: Doğru anladığımdan emin olmak için sormak istiyorum dediniz ki: Hz. İsa dindar bir Hıristiyan grup tarafından keşfedilecek ve bu dindar Hıristiyan grubun görüşleri İslamla paralellik arz edecek, bu sizin şu anda bildiğiniz evet şu gruptur diyebileceğiniz bir grup mudur?
ADNAN OKTAR: Tam bilemiyorum şu an. Ama şu an belki o grup yeni yeni oluşuyor da olabilir.
TOM HENEGHAN: O zaman sizin aklınızda böyle bir grup yok, evet şu grup muhtemelen Hz. İsa'yı?
ADNAN OKTAR: Hayır.
TOM HENEGHAN: Peki Hz. İsa İncil'i Kuran'a göre yeniden yorumlayacak olursa, bu acaba her iki kitabın da sentezlenmesi sonucu elde edilmiş olan yeni bir kitap mı olacak?
ADNAN OKTAR: Hz. İsa geldiğinde doğrudan Kuran'a göre hareket edecek. Dolayısıyla da İncil'e göre de hareket etmiş olacak, çünkü İncil ile Kuran çok benzeşir bir kitaptır.
TOM HENEGHAN: Ama sizin söylediğinizden şöyle bir sonuç çıkarıyoruz Kuran-ı Kerim'i referans kabul edecek Hz. İsa ve tüm insanlar için kutsal kitap o geldikten sonra Kuran'ı Kerim olacak?
ADNAN OKTAR: Evet.
TOM HENEGHAN: O zaman şunu söyleyebilir miyiz? Hz. İsa Müslüman olacak diyebilir miyiz?
ADNAN OKTAR: Evet. Zaten Müslümandır. Hz. İbrahim de Müslümandı. Musa da Müslümandı, İsa da Müslümandı, hepsi İslam dinidir bunların. Bütün İslam dinleri aynıdır.
TOM HENEGHAN: Hz. İsa geldiği zaman Hz. Mehdi'nin de geleceği inancı var. İnanışa göre her ikisi birlikte dünyadaki kötülüğe karşı şeytana karşı savaşacaklar. Sizce de doğru mu?
ADNAN OKTAR: Doğru evet.
TOM HENEGHAN: Peki Hz. Mehdi kim olacak?
ADNAN OKTAR: Hz. Mehdi'nin gelişini bekliyoruz. Ama gelmiş de olabilir Hz. Mehdi kim olduğunu tabii bilemiyoruz. Çünkü öyle bir iddiada bulunamaz bu şahısHz. Mehdi'yi şöyle anlayacağız, İslam ahlakı dünyaya hakim olduğunda İsa'yla hareket eden bir insan olacaktır. İsa'nın çok sevdiği, Hz. İsa gibi İbrahim soyundandır. Hz. İsa da İbrahim soyundandır. Bu İbrahim soyunun dünyaya hakimiyeti olarak belirecek, dünyanın son zamanında Allah'ın verdiği sözü yerine getirmesi olarak tecelli edecek bir olaydır bu. Ne Musevilerden ne de Hıristiyanlardan Hz. İsa'ya iman etmeyecek tek bir kişinin kalmayacağını Kuran söylüyor. Hepsi iman etmeye mecbur kalacaklar gösterttiği mucizelerden dolayı. Kuran sana inananları kıyamete kadar galip kılacağım diyor. Yani en büyük güç olarak kıyamete kadar sana inananlar olacak şeklinde belirtiyor Kuran.
TOM HENEGHAN: Ben bazı Türklerin sizin hakkınızda Hz. Mehdi olduğunuzu söylediklerini veya sizin kendinizin Hz. Mehdi olduğunuzu iddia ettiğinizi söylediklerini duydum. Sizin bununla ilginiz nedir? Siz kendinizin Hz. Mehdi olabileceğinize ihtimal veriyor musunuz?
ADNAN OKTAR: Hz. Mehdi'nin ikiyüze yakın alameti var. Ben bununla ilgili bir kitap yazdım. Muhammed'in yani bizim Peygamberimiz'in yazdığı hadislerinden kaynaklanan bir kitap. O hadislerdeki benzerliklerden dolayı böyle bir tahmine gittiler yoksa benim böyle bir iddiam olmadı. Ben de Hz. Muhammed'in soyundan gelen bir insanım. Seyid tabir edilen kişiyim. Bir de hadislerde benzerlik olunca diğer benzerlikler de olunca, böyle bir şüphe oluştu. Olay bundan kaynaklandı. Ama benim böyle bir iddiada bulunmam inancıma göre mümkün değil; çünkü İslam inancında bir insanın kendisini Hz. Mehdi olarak lanse etmesi veya bu şekilde bir iddiada bulunması haramdır. Çünkü kendisinin imtihan olmasına gerek olmayan masum bir insan olduğunu iddia etmesi demektir; yani günahsız olduğunu iddia etmesidir ki; bu da dinen mümkün değildir. Dolayısıyla böyle bir iddiada bulunamamHz. Mehdi'nin reddedilmez ana delili vardır. Bu İslam ahlakı dünyaya hakim olduğunda İslam aleminin bir lideri olacaktır. İsa ile beraber hareket eden bir kişi, biz bunun Hz. Mehdi olabileceğine inanacağız. Yani olabilir diyeceğiHz. Mehdilik bu şekilde ortaya çıkacaktır. Onun dışında bir iddia olmaz.
TOM HENEGHAN: Peki sizce sizi destekleyen insanlar böyle bir şeye ihtimal veriyorlar mı? Sizin Hz. Mehdi olabileceğiniz fikrine, ikincisi de size inandıkları ve böyle bir ihtimal verdikleri için mi sizi destekliyorlar?
ADNAN OKTAR: Yok ben samimi bir Müslüman olduğum için, samimiyetimden dolayı, tavırlarımdan dolayı, onlara gösterttiğim şefkat, sevgi ve saygıdan dolayı böyle bir destek sağlıyorlar. Yoksa bu tarzda kesin bir inanç, zaten onlar açısından mümkün değil. Onlar da o zaman harama girmiş, dine uygun hareket etmemiş olurlar. Yani benim masumluğuma inanırlarsa Hz. Mehdi olduğuma inanırlarsa, o zaman benim imtihan olmama gerek kalmamış oluyor. Böyle bir şeye kesin gözüyle bakamazlar. Ama şüphe etmek her zaman olmuştur. Yani insanlar sevdiklerinin çok iyi bir insan olabileceğini, cennete girebileceğini, hatta Hz. Mehdi olabileceğini düşünebilirler. Ama kesin teşhis koyamazlar.
TOM HENEGHAN: Sizin mahlasınız, lakabınız benim çok ilgimi çekti Harun Yahya, zannedersem bu Kuran'dan geliyor. Harun Aaron Musa'nın kardeşi ve sözcüsü idi. Yahya hangi Yahya'ydı Baptist olan mı Evangelist olan mı? Neden bu kişileri seçtiniz?
ADNAN OKTAR: Hz. İsa'yı müjdeleyen Yahya'yı söylüyorum. Yani vaftizci Yahya.
TOM HENEGHAN: Neden bu ismi seçtiniz kendinize?
ADNAN OKTAR: Biri Hz. Musa'nın yardımcısıydı, biri de Hz. İsa'nın yardımcısıydı. Biz de gelecek olan, ben de kendimi arkadaşlarım da, Hz. İsa'nın geldiğinde yardımcısı olarak görüyoruz. Ona yardımcı olmak istiyoruz. Yani öyle bir şerefi istiyoruz. Onun bir duası olarak düşünebiliriz.
TOM HENEGHAN: Kitaplarınızla ilgili olarak pek çok çocuk kitapları da görüyorum New York'da en son pekçok DVD'nizi buldum ve satın da aldım. Mesajınızı genellikle anlaşılması kolay olacak şekilde veriyorsunuz. Çocukları acaba özel olarak kendinize bir hedef olarak seçtiniz ya da onlara yönelik özel olarak kitapları hazırladınız diyebilir miyiz?
ADNAN OKTAR: Çocukların Allah'ı sevmesi, Allah inancında olması çok önemlidir. Onların dünyasında onlara mutluluk verecek büyük bir müjdedir bu. Allah'ın var olması, cennetin var olması, sonsuz yaşayacaklarını bilmeleri. Bu çocukları derinden mutlu edecek büyük bir müjdedir. Tabii ki böyle bir müjdeyi çocuklara da sunmak istiyorum ve bunu da yerine getiriyorum.
TOM HENEGHAN: Duyduğuma göre Harun Yahya aslında bir grup yazarı temsil ediyor. O kadar fazla kitabınız, o kadar fazla konu başlığınız var ki, sizin editörlüğünüzde baş yazarlığınızda bir grup insanın, hep beraberce bunu yazmış olduğunuza dair bir şeyler duydum. Bu doğru mu?
ADNAN OKTAR: Benim demin de söylemiştim 20 kadar asistanım var. Ben bir kitap yazacağım vakit, ilgilendiğim konulara ait bütün bilgileri onlardan isterim. O bilgiler bana hazır olarak gelir, ben onları yorumluyorum, biraraya getiriyorum, resimleri seçiyorum, editöre gönderiyorum. Ondan sonrasına da karışmıyorum. O yüzden çok seri ve çabuk hazırlanıyor kitaplar ve büyük bölümü de zaten kitapların alıntıdır veyahut derlemedir o yüzden bu kitaplar çok kolay meydana getirilebiliyor.
TOM HENEGHAN: Pratik ve verimli bir şekilde.
ADNAN OKTAR: Evet.
TOM HENEGHAN: Gelecek ile ilgili planlarınız nedir? Türkiye'nin dışından baktığımız zaman Yaratılış Atlası'nı görüyoruz. Böyle büyük bir projeniz, büyük bir kitabınız olacak mı?
ADNAN OKTAR: Yine kitaplarım var. Benim biliyorsunuz 250 eserim var. 250'i de şu an aştı yani 260'a doğru gidiyor. İki tane daha kitabım hazırlanıyor. Kafatasları ile ilgili bir kitabım var; onu hazırlanıyorum. Sadece fosil olarak kafataslarını yorumlayan ve insanın evrim geçirmediğini anlatan bir kitabım var. Bu tarz yine dini, İslami eserlerim var; onları da hazırlıyorum.
TOM HENEGHAN: Ama bu Yaratılış Atlası boyutunda büyük bir proje ve kampanyayı düşünmüyorsunuz heralde; çünkü Yaratılış Atlası o kadar büyük bir etki yarattı ki, sizin tanıtımınız anlamında. Bu anlamda sormuştum bu kadar büyük bir proje yine ya da bu kadar büyük boyutta gönderimler başka bir kitabınızda da düşünüyor musunuz diye?
ADNAN OKTAR: Şu anda en önemli çalışmamız Hz. İsa'nın gelişine zemin hazırlamak. O geldiğinde zaten olağanüstü bir güç gösterisinde bulunacak; olağanüstü mucizeler gösterecek ve çok çabuk İslam'ın dünyaya hakim olmasına sebep olacak. Gösterdiği mucizeleri anti-Krist dahil hiç kimse inkar edemeyecek.
TOM HENEGHAN: Siz daha önce demiştiniz ki sizin hedefiniz Darwinizm'i hedef almak, Darwinizm'i yıkmak yok etmek. Ama şimdi söylediklerinizden şunu anlıyorum; bu Darwinizm'i yok etmek aslında büyük planınızın sadece bir parçası. Esas planınız Hz. İsa'nın gelişine zemin hazırlamak.
ADNAN OKTAR: Doğru evet.
TOM HENEGHAN: O zaman bu benim sizin Yaratılış Atlası'na da farklı bir bakış açısıyla bakmamı sağlıyor. Bunu sadece bilimsel bir çalışma olarak değil; Allah'ın gücünü göstermek ve Hz. İsa'nın gelişine zemin hazırlamak için yaptığınızı düşünebiliriz.
ADNAN OKTAR: Evet doğru.
TOM HENEGHAN: Bunu biraz daha detaylandırabilir miyiz? Bana birkaç cümle ile ifade edebileceğiniz genel bir felsefeniz nedir bu konuyla ilgili olarak?
ADNAN OKTAR: Aslında İncil'in de Tevrat'ın da Kuran'ın da anlattığı, insanları davet ettiği mesaj çok sade ve kolaydır. İnsanların mutlu olması, samimi olması, rahat etmeleri, cennette de sonsuza kadar huzur içinde yaşamaları. Birbirlerini bu dünyadayken çok sevmeleri; anarşi, kargaşa, kaosun -kaos demiyim de- şiddetin ortadan kalkması, herkesin mutlu yaşaması ülkelerin birbiriyle savaşmaması, mutluluk sonunda mutluluk, dünyada ve cennette de mutluluk. Bütün insanların mutluluğu.
TOM HENEGHAN: Benim yine kafam karıştı. O zaman bu felsefenin neresinde Yaratılış Atlası duruyor?
ADNAN OKTAR: Yaratılış Atlası'ndan önce, kaos İslam inancında olmayan bir kelime, onu yanlışlıkla söyledim, o kelimeyi kabul etmiyorum, onu belirttikten sonra. Önce şeytanın insanları kandırdığı bir sistemdir Darwinizm. Yani tesadüfen insanlar oldu demek, en aklı zayıf insanın bile kabul etmeyeceği bir şeydir; tesadüfler sonucu insanların meydana geldiğini iddia etmek. Kuşların, meyvaların, elmanın, portakalın, dünyadaki bütün güzelliklerin, Einstein'ın, sizlerin, benim tesadüfler sonucu meydana geldiğimizi iddia etmek, tam şeytanın insanları kandırmasıyla elde edilen bir fikirdir. Bunun ortadan kalkması, güzel olan, doğru olan düşüncenin oturması için gelişmesi için zemin hazırlamaktır. Mesela ben sizi şu an üç boyutlu olarak görüyorum. Beynimin içinde üç boyutlu görüntü olarak görüyorum. En mükemmel televizyondan daha net görüyorum. Bir televizyonun yapımında ne kadar mühendis çalıştığını ve ne kadar karmaşık bir sistemi olduğunu ne kadar çok teknik alet kullanıldığını herkes bilir. Bu tesadüfen olmadığına göre televizyonun yapımı tesadüfen olmadığına göre, beynin içinde böyle, bu kadar kaliteli üç boyutlu bir görüntüyü meydana getiren gücün varlığı çok açık. Bunu tesadüfle anlatmaya kalkması Darwinizm'in, şeytanın etkisi olmasının dışında pek açıklanacak gibi değil.
TOM HENEGHAN: O zaman tüm açıklamanız, tüm bu yanlış fikirlerin çürütülmesi için ve sizin Kuran'da ve İncil'de görmüş olduğunuz gerçekleri insanların gözünü açmak için mi diyebilir miyiz?
ADNAN OKTAR: Evet.
TOM HENEGHAN: Tamam. Son bir soru uzun sürdü röportajımız. Bu son hakkınızdaki mahkeme kararıyla ilgili. Sizin sözcülerinizin bu karar ile ilgili bir beyanı olduğunu duymadım. Ben size sormak istiyorum. Sizin bu mahkeme kararı ile ilgili reaksiyonunuz nedir? Bunun sonrasındaki temyiz yolu nasıl olacak?
ADNAN OKTAR: Biz Türk halkının gözünde bu mahkeme ile ilgili iddialarda beraat ettik. Mühim olan Türkiye'deki halkın ve diğer ülkelerdeki insanların bizim gerçek anlamda masum olduğumuza inanmış olmaları. Benim için bu olayın gerçekleşmiş olması yeterlidir. Çünkü bu mahkeme aynı konuda daha önce zaten beraat kararı vermişti ve savcı da beraat istedi bizim için. Mahkemenin daha önce beraat kararı vermiş olması, aynı mahkeme ve aynı konular için beraat kararı vermiş olması ve kesinleşmiş beraat kararı alınmış olması, savcının da her iki mahkemede de çok kapsamlı olarak beraat kararı istemesi, benim için yeterli. Bu Türk halkının da gözünde biz beraat etmiş durumdayız. Çünkü zorla alınan polis ifadeleri var. Bir tek ona dayandırmıştı mahkeme bu kararını. Polis ifadeleri alınırken yanımızda avukat yoktu, zaten Türkiye'deki kanunlara göre avukat olmadan alınan ifade geçersiz. Sırf buradan bile beraat etmemiz gerektiğini bütün Türk halkı biliyor. İşkence ve ölüm tehdidi ile alınan ifadelerin dışında dosyada, hiçbir ifade yok, hiçbir delil yok. Bu da zaten, demin söylediğim gibi avukat yanında alınmadığı için, hukuken geçersiz. Bu yüzden mahkeme de daha önce zaten beraat kararı verdiği için bu davayla ilgili, bu bizim gözümüzde de başka insanların gözünde de beraat şeklinde kanaat olarak oturmuş durumda.
Sadece şunu ilave etmek isterim Darwinizm konusunda, Darwin'in daha önce bulacağını umut eddiği ara fosillerin hiçbiri bulunmamıştır. Bilakis yaratılışı ispat eden 100 milyona yakın ara fosil bulunmuştur. Yaşayan fosil bulunmuştur, ara fosil bulunmamıştır. Buradan da Darwinizm'in iddiasının kesin geçersiz olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca bir proteinin bile tesadüfen meydana gelmesi teknik olarak, bilimsel olarak imkansızdır. Buradan da zaten konu bitiyor. Heryerden bitiyor; ama birkaç delil olarak bunu verebilirim. Benim kitabımda gösterdiğim 10 tane fosil bile yeterli ama; benim kitaplarda gösterdiğim yüzlerce fosil bile bulunanların yanında hiçbir şey değil. Buradan çok açık bir şekilde Darwinizm'in çöktüğünü anlıyoruz.
TOM HENEGHAN: Mahkeme kararı ile ilgili son bir soru size karşı resmi bir kampanya yürütüldüğünü düşünüyor musunuz? Eğer cevabınız evetse neden?
ADNAN OKTAR: Bize karşı yapılanların neden olduğunu ve bunları kimlerin yaptığını bütün Türk halkı biliyor. Herkes biliyor, ama bunu açıklamaya dahi gerek duymuyorum.
TOM HENEGHAN: Ama ben Türk olmadığım için bilmiyorum, bana izah edebilir misiniz?
ADNAN OKTAR: Siz de tahmin ediyorsunuzdur. Yani böyle büyük fikirlerin büyük düşüncelerin karşısında da tabii ki büyük güçler olur. Mahkemeye sunulan belgeler söylediğim gibi zorla alınan polis ifadeleridir. Yani ölüm tehtidi ile ve işkence ile alınan ifadelerdir. Ve bunlarla ilgili bu polisler yargılanıyorlar şu an. Yani yaklaşık toplam 250 yıl hapis cezası ile yargılanıyorlar. Bu bile olayı anlatmak için yeterli. Yani mahkemeye sunulan belgeler kasten elde edilmiş, olumsuz olarak elde edilmiş suni belgelerdir. Bunlar da söylediğim gibi geçersizdir. Ama mahkemeyi tenzih ederim, tabi bu konuda kararına da saygılıyız.
TOM HENEGHAN: Tamam. Çok uzun sürdü, vaktinizi çok aldım. Çok teşekkür ederim, çok ilgi çekici oldu. Eminim ki önümüzdeki yıllar boyunca da kitaplarınızı göreceğim. Ama eğer doğruysa, Hz. İsa 20-25 sene içinde geliyorsa ve umarım ikimiz de sağ olup bunu görebilirsek, bu muhteşem bir gün olurdu.
ADNAN OKTAR: Görüşeceğiz umuyorum inşaAllah.
TOM HENEGHAN: Tamam inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Bütün Hıristiyan alemi de buna çok sevinecek.
TOM HENEGHAN: Evet. Hem memnun olup hem şaşıracaklar. Çok teşekkür ederler. Hem çok enteresan oldu hem de çalışmalarınızı anlamak bakımından çok faydalı oldu.
ADNAN OKTAR: Ben de teşekkür ediyorum inşaAllah yine görüşürüz. Röportajlar yaparız.
TOM HENEGHAN: Evet tabi, belki de yakın gelecekte. Bir sonraki büyük kitabınızı bekleyeceğim. O zaman tekrar röportaj yapabiliriz. Benim buraya gelme sebebim buydu. Benim İstanbul'a tekrar gelmem için lütfen bana bir başka sebep üretiniz.
ADNAN OKTAR: İnşaAllah çok teşekkür ederim.