"Basit insan" denilince genel olarak görgü kurallarından habersiz, cahil, bilgisiz, nerede nasıl davranacağını, nasıl konuşacağını bilmeyen, ölçüsüz bir insan modeli akla gelir. Dıştan görünen tüm bu tavırlar geliştirilebilir ve bu konudaki eksiklikler düzeltilebilir. Ancak bunun için öncelikle, Kuran ahlakına göre basitliğin nasıl bir ruh hali olduğunun iyice anlaşılması gerekir.
Basitlik insanın, ruhunu Kuran ahlakına uygun bir şekilde derinleştirememesi, Allah (cc)'a yakın olma ve O'nun rızasını kazanma konusunda istekli olmaması sonucunda, davranış ve düşünce biçiminde meydana gelen yüzeyselliktir. Bu yüzeysellik, insanın, Allah (cc)'ın gücünün sınırsızlığını, kendi etrafında ve dünya üzerinde meydana gelen olaylardaki hikmetleri ve yaşamın gerçek manasını anlamada zayıf bir kavrayışa sahip olması şeklinde kendini gösterir. Allah (cc)'ın varlığını ve gücünü kavrayan samimi bir Müslümanın gösterdiği güzel ahlak ile yukarıda tarif edilen şekilde yüzeysel bakış açısına sahip bir insanın ortaya koyduğu ahlak, kişilik ve davranış biçimleri birbirinden tamamen farklıdır. Müslümanlar son derece asil bir ruha, yüksek bir kişilik kalitesine ve derin bir anlayışa sahip olurlarken, basit insanlar kendilerini alçaltan bir karakter yapısına sahip olurlar.
Basitlik, kimi insanlar tarafından hayat şekli olarak yaşanan ve temelde, içteki basit ruh halinden kaynaklanan tavır, düşünce ve konuşma bozukluklarıdır. Ancak basitlik denince akla yanlış bir tanım gelmemelidir. İnsanların samimiyetlerinden kaynaklanan doğal tavırları basitlik değildir; doğallığın kendine göre bir güzelliği, derinliği ve etkileyiciliği vardır. Dolayısıyla basitlikten sakınmak doğallığı kısıtlamak değildir. Basitlik bunlardan farklıdır; doğallık gibi samimiyetten değil, şuur kapalılığından, din ahlakına muhalif olarak yapılan tavırların itici, olumsuz etkisini, yüzeyselliğini fark edememekten kaynaklanır. Cahiliye toplumlarında kimi insanlar basitlikten sakınmanın yolunun sahte bir asalet anlayışı olduğunu sanırlar. Bu asaletin gereğinin de soğukluk, resmiyet, yapmacık tavırlar, suni şekilde kibarlaştırılmış davranışlar ve kibirli tavırlar olduğunu düşünerek, en az basitlik kadar yanlış bir başka tavır bozukluğu yaşarlar. Oysa basitlikten kurtulmanın yolu yapmacık bir asaleti değil, yalnızca Kuran ahlakını yaşamaktır.
Pek çok insan basitliği kabullenir. Bunu adeta hayatın vazgeçilemez bir gerçeği gibi görerek, normal karşılar, ne kendi yaptıklarından ne de başkalarının bu yöndeki tavırlarından rahatsız olmaz. Aksine bu kimseler, birbirlerini de bu çirkinliğe teşvik eder ve kendilerini çoğunluğun yaşadığı basit davranışları uygulamak zorunda hissederler. Hatta bu konuda öylesine şartlanılmıştır ki, basitlik, konuşma ve bakış şekilleri, kendine özgü kuralları ile adeta batıl bir din haline getirilmiştir.
Oysa basitlik, insanı güzel ahlaktan, kaliteli bir kişilikten, derin ve geniş düşünmekten alıkoyan önemli bir tavır bozukluğudur. Bu anlayıştaki kişiler içlerinde, Allah (cc)'ı razı edebilecekleri üstün bir ahlak seviyesine ulaşma isteği duymazlar. Sadece dünyada kendilerini ayakta tutacak, yaşamalarını, yalnız kalmamalarını, istedikleri insanlarla dostluk kurmalarını, dünyevi hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak; bir başka deyişle toplum tarafından kabul görecek kadar bir kişilik ve ahlak seviyesinde olmayı yeterli görürler. Bu dar bakış açısıyla belirledikleri hedefleri, onların Allah (cc)'ın hoşnut olacağını bildirdiği ahlaka özenmelerine engel olur. Böyle bir insan, büyük bir tehlike değil, birçok insanın yaşadığı, hayatın bir gerçeği olduğunu düşündüğü sürece kendisine verdiği zararın farkında olmaz. Oysa basitlik Kuran ahlakından ve anlayışından tamamen uzak olan, kişinin Müslümanca yaşamasını engelleyen kirli bir kültürdür.
Tavırlarını katıksız olarak Kuran ahlakına göre şekillendiren müminler ise, Rabbimiz'in kendileri için seçip beğendiği ve fıtratlarına en uygun olan ahlakı yaşamaları nedeniyle basit tavırlardan, basit düşünce şekillerinden sakınmış olurlar. Tüm tavırları, düşünceleri, sözleri, ruhlarında yaşadıkları derinliği yansıtır nitelikte asil ve güzeldir. Her olayda bakış açılarını Kuran ahlakına göre belirledikleri için, Allah (cc)'ın Kuran'da verdiği bilgiler sayesinde basitliği en iyi fark edip, teşhis edebilen insanlar da yine ancak müminlerdir.
Bir Müslüman, Allah (cc)'ın kendisinden razı olacağı ve cennete uygun olan ahlakı güzel görür ve bu ahlakı en güzel şekilde yaşamayı hedefler. Allah (cc) bir ayette, "O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı..." (Mülk Suresi, 2) buyurarak, insanın yaratılış amacını haber vermektedir.
Allah (cc) insanı ancak Kendisi'ne kulluk ettiği takdirde üstün ve asil olacağı şekilde yaratmıştır. İnsanlar için neyin iyi, güzel olduğunu, onları neyin saygın ve onurlu kılacağını bilen yalnızca Yüce Rabbimiz'dir. Ve Allah (cc)'ın insanlar için seçtiği İslam dini insanın fıtratına en uygun yaşam şeklidir. Allah (cc) bu gerçeği Kuran'da şöyle bildirmiştir:
"... Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim... " (Maide Suresi, 3)