Dünya yeni bir yıla girerken, tüm gelişmelerin merkezi olan sıcak Ortadoğu’yu da yeni gelişmeler bekliyor. Geçtiğimiz üç yıl boyunca dört bir yanında çok büyük sarsıntılar yaşanmasına rağmen birçok açıdan istikrarlı bir yol çizen Türkiye’yi de yeni yılda yeni dış politika atılımları bekliyor olacak.
Beklenen gelişmeleri birçok alanda incelemek mümkün. Öncelikle Avrupa Birliği ile ilişkileri gittikçe gerilmeye başlayan bir Türkiye ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz, bu artık bir sır değil. Özellikle 2014 yılı içerisinde Avrupa Birliği ile Türkiye’nin ulusal çıkarları farklı alanlarda öne çıkarak, birçok konuda karşı tarafı etkileyen kesişmeler yaşandı. Örneğin Rusya’nın Ukrayna iç karışıklığına yaklaşımı, Kırım’ı topraklarına katması gibi konularda AB, Türkiye’den daha fazla tepki göstermesini bekledi. Türkiye ise Rusya ile ilgili yaptırımlara katılmadığı gibi ticari ilişkilerini daha da gelişme kararı aldı. Bu durum AB’yi olumsuz etkiledi ve diplomatik anlamda geçtiğimiz 50 yıldır ilişkilerin en durağanlaştığı düzlüklerden birine girdik. Aynı konuyu Türkiye açısından da değerlendirmek gerekirse, Türkiye’nin de zor bir karar verdiği ve önce kendi halkının çıkarlarını korumak zorunda kaldığını kolayca görebiliriz. Özellikle AK Parti iktidarı öncesinde Arap dünyası ile yakın ilişkileri olmayan Türkiye, Arap Baharı sürecine kadar Kuzey Afrika ülkeleri ile ilişkilerini giderek artırmış ve ticari anlamda da birçok dengesini bu ülkelerle ve halkları ile olan ilişkileri üzerine kurmuştur. Fakat Arap Baharı sürecinde her ne kadar siyasi anlamda iç huzurunu korumaya direnebildiyse de, Türkiye bu süreçten hiç yara almadan kurtulmuştur diyemeyiz. Yakın ilişkide olduğunuz komşularınız ardı ardına rejim değiştirme, yöneticilerini koltuklarından uzaklaştırma, iç savaş, ayaklanma ve protestolarla meşgulse, ekonominizi sarsmamak için farklı limanlar arayışında olmanız şarttır. Hele bir de bu ülkelerin ikisi sınır komşunuzsa ve resmi olmayan rakamlarla 2 milyona yakın mülteciye de sahip çıkmak gibi bir yükü omuzlamışsanız, hem kendi halkınızın hem de komşu ülkelerin halklarının yaşamlarını korumak zorundasınızdır.
İşte Türkiye de bu şartlar altında Rusya ile ticari ilişkilerini artırma kararı aldı. Avrupa Birliği ile ticaretin Türkiye için getirisi, Gümrük Birliği maddeleri nedeniyle yeteri kadar karlı değil. Bu durumda müttefik Batı’nın hoşuna gitse de gitmese de Türkiye tüm Türki Cumhuriyetler ve Rusya ile olan ilişkisini riske atmamak durumunda. 2015’de de Türkiye’nin bu kararı uygulamaya devam edeceğini görüyoruz. NATO üyesi olan Türkiye Şangay Birliği’ne bağlanma kararı almayacak. Ne Türk halkının yapısı ne de Türkiye’nin uluslararası anlaşmaları buna uygun değil. Fakat ikili ilişkiler ve ticaret anlamında eğer AB ve ABD Türkiye’yi yeni imzalayacakları Trans Atlantik Serbest Ticaret Anlaşması’nın müzakere masasına davet etmezlerse, müttefikleri Türkiye’yi diğer devletlerle daha samimi, daha yakın ilişki içinde görecekler.
Türkiye’nin 2015 yılında farklı bir yakınlaşma yaşayacağı komşularından biri de Yunanistan. Rusya’nın Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya dağıtacağı doğalgazın boru hattını Türkiye üzerinden Yunanistan’a bağlamaya karar vermesi üzerine, Yunanistan ve Türkiye’nin bu büyük proje üzerinde beraber çalışması gündeme geldi. Bunun yanında 2010 yılından bu yana 296 milyar dolar kurtarma fonu alan Yunanistan elbette bunun sonuçlarını uzun dönemde ödeyecek ve finans dünyasındaki yalnızlığı sürecek gibi görünüyor. Önümüzdeki 15 yıl boyunca büyük alıcıların Yunan fonlarına talep göstermesi pek muhtemel görünmüyor. Bu da Yunanistan’ı her ne kadar Kıbrıs konusundaki ters politikalar devam etse de, sağlam ekonomisi olan Türkiye’ye yakınlaşmak zorunda bırakacak. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz ay Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu Yunanistan’a bir ziyaret gerçekleştirdi ve birçok konu hakkında önemli görüşmelerde bulundu. Canlandırılması gereken Yunan ekonomisi için Türk endüstrisinin malları hem Avrupa standartlarında disiplinli şekilde teslim vaktine riayet eden hem de daha ucuz olduğu halde kalite açısından Uzak Doğu endüstrisinin çok önüne geçen akılcı bir seçenek konumunda.
Türkiye’nin 2015 ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği konusunda şimdiden yapabileceğimiz genel yorum, Türkiye’nin hangi pakta ve birliğe bağlı olduğuna bakmadan tüm ülkelerle ortaya çıkabilecek muhtemel yakınlaşmaları değerlendireceği. Uluslararası ilişkiler duayeni yeni başbakan Ahmet Davutoğlu ile uluslararası ilişkiler konusunda yapıcı yeni bağlantıların kurulması daha da kolaylaşmış görünüyor.
Adnan Oktar'ın Pakistan Observer'da yayınlanan makalesi: