BİR AYET BİR HADİS
"Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" (Enam Suresi, 32)
Maruf (iyilik) cennet kapılarındandır. Ve fena ölümü defeder. İyilik ismi gibi iyidir. Ve dünyada iyilik adamı olan ahirette de iyilik ehli olur. (Hz.İbni Şihab (r.a.) Ramuz El-Hadis s.236)
SAYIN ADNAN OKTAR DİYOR Kİ..
Peygamberimiz (sav) bütün dikkatini sevgiye verirdi. Çok başarılı oldu, etkili oldu. Peygamberimiz (sav)’in etki gücü sevgisiydi, Hz. Yusuf (as)’ın da, Hz. Süleyman’ın (as)’ın da. Hz. İbrahim (as)’ın da etki güçleri sevgileriydi. (A9 TV; 4 Haziran 2015)
ALLAH'IN İSİMLERİ
Müstean: Kendisi'ne İhtiyaç Olunan ve Kendisi'nden Yardım Beklenen
(Resulullah) Dedi ki: "Rabbim, hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz, sizin her türlü nitelendirmelerinize karşı yardımına sığınılan Rahman (olan Allah)dır." (Enbiya Suresi, 112)
İnsanın sadece yalnız ve çaresiz kaldığı durumlarda değil, rahat olduğu zamanlarında da Allah'ın varlığını, gücünün büyüklüğünü hissederek dua etmeye ihtiyacı vardır. Bir başka deyişle yaratılmış olan insanın, duaya muhtaç olmadığı bir an bile yoktur. Çünkü Allah dilemedikçe insan hiçbir şeye güç yetiremez. Büyük bir acz içinde yaratılmıştır. İnsan ancak Allah'ın lütfu ve rahmeti sayesinde yaşayabilir.
Allah ise, Kendisi'ne yegane sığınılan, ihtiyaç olunan İlah'tır. Kendisi'nden yardım beklenilen, medet umulan da yalnızca O'dur. O'nun dışında kimsenin, değil başkasına, kendi nefsine bile yardım etme durumu yoktur. Allah dilediğini dilediği şekilde yönlendirmeye, değiştirmeye kadirdir. O'nun "Ol" demesiyle her dilediği oluverir.
Kullarına rızkı tahsis eden, gökten suyu indiren, nimetler bağışlayan, hastalanınca şifa veren, güldüren, ağlatan, yücelten ya da öne geçiren, gökten yere işleri evirip çeviren yalnızca Allah'tır. Rabbimiz nimetlerini tutsa ya da bir musibet dilese insanı bundan koruyacak yoktur ya da bir hayır dilese bunu da tutup engelleyecek yoktur. Kendisi'ne ihtiyaç olunan ve yardım istenen de yalnızca O'dur. Hayır O'nun elindedir. Yalnız insan değil tüm kainat Allah'a sığınır, O'ndan yardım diler.
Allah Kendisi'nden başka yardım dilenecek hiçbir merci olmadığını pek çok ayette bildirmiştir. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:
Kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şeyi yaratamayan şeyleri mi ortak koşuyorlar?
Oysa (bu şirk koştukları güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir, ne kendi nefislerine yardım etmeğe.
Onları hidayete çağırırsanız size uymazlar. Onları çağırırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir.
Allah'tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları çağırın da size icabet etsinler.
Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın."
Hiç şüphesiz, benim velim Kitabı indiren Allah'tır ve O salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor.
O'ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de.
Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar (gibi) görürsün, oysa onlar görmezler bile. (Araf Suresi, 191-198)
EVRİM SAHTEKARLIKLARI
Nebraska adamı: Bir domuz dişi
1922'de, Amerikan Doğa Tarih Müzesi müdürü Henry Fairfield Osborn, Batı Nebraska'daki Yılan Deresi yakınlarında, Plieocen Dönemi'ne ait bir azı dişi fosili bulduğunu açıkladı. Bu diş, iddiaya göre, insan ve maymunların ortak özelliklerini taşımaktaydı. Çok geçmeden konuyla ilgili çok derin bilimsel tartışmalar başladı. Bazıları bu dişi Pithecanthropus erectus olarak yorumluyorlar, bazıları ise bunun insana daha yakın olduğunu söylüyorlardı. Büyük tartışmalara neden olan bu fosile "Nebraska Adamı" adı verildi. "Bilimsel" ismi de hemen takıldı: "Hesperopithecus haroldcooki".
Birçok otorite Osborn'u destekledi. Bu tek dişe dayanılarak Nebraska Adamı'nın kafatası ve vücudunun rekonstrüksiyon resimleri çizildi.Hatta daha da ileri gidilerek Nebraska adamının, eşinin ve çocuklarının doğal ortamda ailece resimleri yayınlandı.
Bütün bu senaryolar tek bir dişten üretilmişti. Evrimci çevreler bu "hayalet adamı" o derece benimsediler ki, William Bryan isimli bir araştırmacı, tek bir azı dişine dayanılarak bu kadar peşin hükümle karar verilmesine karşı çıkınca, bütün şimşekleri üzerine çekti.
Ancak 1927'de iskeletin öbür parçaları da bulundu. Bulunan yeni parçalara göre bu diş ne maymuna ne de insana aitti. Dişin, "prosthennops" isimli yabani Amerikan domuzunun soyu tükenmiş bir cinsine ait olduğu anlaşıldı. William Gregory, bu yanılgıyı duyurduğu Science dergisinde yayınladığı makalesine şöyle bir başlık atmıştı: "Görüldüğü kadarıyla Hesperopithecus ne maymun ne de insan." Sonuçta Hesperopithecus haroldcooki'nin ve "ailesi"nin tüm çizimleri alelacele literatürden çıkarıldı.
İMAN HAKİKATİ
Timsahlardaki ilgi ve şefkat
AHİR ZAMAN - MEHDİ (a.s) - İSA (a.s)
Hz. İsa (a.s) Mükemmel Fiziksel Özellikleriyle Hemen Tanınacaktır
Hz. İsa (a.s.)’ın ahir zamanda yeryüzüne yeniden gönderileceği, İslamiyet’i seçerek Hz. Mehdi (a.s.) ile beraber İslam ahlakının tüm dünyaya hakimiyetine vesile olacağı, Kuran ayetlerinde ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde müjdelenmiştir. Bu müjde doğrultusunda, içinde yaşadığımız ahir zamanın en önemli konularından biri Hz. İsa (a.s.)’ın hangi özellikleriyle tanınacağıdır.
Hz. İsa (a.s.) imanının derinliği ve nuru ile müminler tarafından hemen tanınacaktır. Fakat Yüce Allah bu kutlu peygamberi tanıtmak için ona çok mükemmel ve etkileyici fiziksel bir görünüm de bahşetmiştir. Hz. İsa (a.s.)’ın Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde tarif ettiği fiziksel özellikleri bu güzeller güzeli peygamberin müminler tarafından tanınmasını daha da kolaylaştıracak büyük bir sevinç kaynağıdır.
Kıyametten önceki son dönem olan ahir zaman, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadislerinde müjdelendiği gibi. Hz. İsa (a.s.)’ın nüzulü ve Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuru ile çok kutlu bir döneme işaret eder. Bu kutlu dönemin değerli şahıslarından Hz. İsa (a.s.) bundan yaklaşık 2000 yıl önce yaşamış olan, Allah’ın dünyada ve ahirette seçkin kıldığı bir elçisidir. Hz. İsa (a.s.)’ın doğumu, hayatı ve Allah Katına alınması hep mucizevi şekillerde gerçekleşmiş, bu mübarek insanın hayatı Kuran’da ayrıntılı olarak haber verilmiştir. Hz. İsa (a.s.)’ı diğer peygamberlerden ayıran en önemli özelliği O’nun halen vefat etmemiş, Allah Katına yükseltilmiş ve yeryüzüne tekrar geri gönderilecek olmasıdır. Onun bu özel durumuna dair Kuran’da önemli işaretler vardır.Nisa Suresi, 156-159; Al-i İmran Suresi, 55; Maide Suresi, 117; Zuhruf Suresi, 57-61; Al-i İmran Suresi, 45-48; Maide Suresi, 110; Al-i İmran Suresi, 59; Meryem Suresi, 33)Bu ayetlerin birinde “Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf Suresi, 61) buyurulmaktadır. Bu ayet Hz. İsa (a.s.)’ın ahir zamanda yeryüzüne dönüşüne açık bir işaret taşır.
Hz. İsa (a.s.)’ın gelişi Kuran’ın pek çok ayetinde bildirilmesinin yanı sıra Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hadislerinde de müjdelenmiştir. Bu hadislerden biri şu şekildedir:
“Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar olarak inecek... (Ebu Hureyre r.a. / Buhari, Büyu 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242 (155);
Ebu Davud, Melahim 14 (4324); Tirmizi, Fiten 54 (2234)”
Ancak Hz. İsa (a.s.)’ı tanımak herkes için mümkün olmayabilir. Bu konu ile ilgili Bediüzzaman Said Nursi şunları söylemektedir:
“Hz. İsa (a.s.) geldiği vakit, herkesin onun İsa olduğunu bilmesi gerekmez. Onun yakınları ve ileri gelen kişiler, imanın nuru ile onu tanırlar. Yoksa açıkça herkes onu tanımayacaktır.”(Mektubat, s. 54)
Hz. İsa (a.s.) üstün iman gücü, deccalin hipnozunu bozması, Allah’ın izniyle ölüyü diriltmesi, gözü kör olan birinin gözlerini açması gibi büyük mucizeler meydana getirmesi ve dünya üzerinde hiçbir akrabası, tanıyanı, ailesi olmamasıyla müminler tarafından hemen tanınacaktır. Hz. İsa (a.s.)’ın tanınması ancak ‘imanın nuru’ ile mümkün olduğu gibi dışarıdan bakan bir gözle değerlendirebilecek belirgin fiziksel özellikler ile de mümkündür.
KURAN TEFSİRİ
Cennet ve Cehennem Hangi Boyutta?
TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ
ABD ve AB İle Türk İslam Dünyası Dayanışma İçinde Olacaktır
Halen Ortadoğu’da meydana gelen olaylara bakıldığında, bölgede uygulanan stratejilerin bugüne kadar arzu edilen sonuçlara ulaşmadığını görmekteyiz. Tüm çabalara rağmen, bu coğrafyada yaşayan Müslümanların sorunlarına henüz kesin ve kalıcı çözümler bulunamamıştır. Kalıcı ve kesin çözüm getiremeyen Ortadoğu politikaları yüzünden bu bölgede yaşayan Müslümanların sorunları büyümektedir. Bu karmaşa içinde, bağımsız hareket etmek isteyen radikal grupların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır. Çok açıktır ki gittikçe büyüyen bu sorunlara karşı, askeri ya da polisiye çözümler sunmanın ötesinde, sosyal ve kültürel çözümlere ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bölgenin asıl ihtiyacı anlayış, dayanışma ve sevgidir.
Temelinde sevgi, kardeşlik, hoşgörü ve dayanışma olan Türk-İslam Birliği’nin bu bölgenin sorunlarının çözümünde önemli rol oynayacağı açıktır. Bu uzlaştırıcı rolü oynarken de, Türk-İslam birliği çatısı altındakiler ABD ve AB ile yakın ilişkiler ve dayanışma içinde olacaktır. Bu durum ABD ve AB ülkeleri kısacası tüm dünya için huzur ve refaha vesiledir. Böylelikle, Müslümanlar içinde bulundukları zorlukları kolayca aşarken, bu bölgede kalıcı ve kesin barış da sağlanmış olacaktır. Dayanışma içindeki ülkelerle bu bölgede sağlanacak bir barış ve huzur ortamı da, elbette ki yeryüzünün herhangi bir köşesinde yaşanan sorunların ve kargaşaların çözümünde de etkili olacaktır.
Türkiye’nin günümüzde benimsediği siyasi misyon, tıpkı Osmanlı ve geçmişteki Türk devletleri gibi Balkanlar ve Ortadoğu’daki farklı etnik kimlik ve dinleri kucaklayan bir stratejidir. Bu stratejinin dayanak noktası ise Türk-İslam kültürü ve köklü medeniyetimizdir. Nitekim bu topraklarda siyaseten olmasa bile, kültür olarak Türk hakimiyeti halen devam etmekte, özellikle Balkanlar’da ve Kafkasya’da farklı ırklardan olmalarına rağmen pek çok Müslüman kendini Türk ve Osmanlı addetmektedir.