Ramazan 2015, 8. Gün
ucgen

Ramazan 2015, 8. Gün

1471

A9'u izlemek için

Uydunuzu Nasıl Ayarlayacaksınız?

BİR AYET BİR HADİS

"Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır, (herşeyden) haberdardır." (Lokman Suresi, 16)

"Allah için bir derece tevazu eden kimseyi Allah bir derece yükseltir. Öyle ki onu Firdevs cennetinin en yüksek yerine ulaştırır. Allah'a karşı bir derece kibir gösteren kimseyi Allah alçaltır. Hatta onu cehennemin en alçak derecesine indirir. Eğer sizden biriniz kapısı ve penceresi olmayan sert bir kayanın içerisinde gizli bir şey yaparsa, gizlediği şey ne olursa olsun Allah onu ortaya çıkarır." (İbn-i Mace)

SAYIN ADNAN OKTAR DİYOR Kİ..

Selam ne demek? Sevgidir. “Benden sana zarar gelmez.” O zaman nedir? Ferah ve rahat ol, yani mutlu ol. Bütün kelimelerin, konuşmaların kökenine bakın, hepsinin en dip noktasında sevgi yatar. (A9 TV; 4 Haziran 2015)

ALLAH'IN İSİMLERİ
Müheymin: Gözetici Ve Koruyucu Olan

O Allah olan ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selam'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok Yücedir. (Haşr Suresi, 23)

Tüm evrenin kusursuz bir düzen içerisinde var olmasını sağlayan fizik yasaları, onları meydana getiren Allah'ın, kulları üzerindeki İlahi korumasına da en güzel delilleri oluştururlar.

Söz gelimi yer çekimi yasasını düşünelim. Bu çekim kuvveti daha zayıf olsaydı neler olurdu? Öncelikle hafif şeyler yeryüzünde sabit duramayacaktı. En ufak bir esintide yerden kalkan toz ve kum taneleri saatlerce havada uçuşacaktı. Yağmur damlalarının hızı çok yavaşlayacak, yere inmeden yeniden buharlaşacaklardı.

Örnek olarak verilebilecek bir başka yasa Newton'un kütlesel çekim kanunudur. Bu yasa dünyanın, ayın ve gezegenlerin yörüngelerinin içinde bulundukları hassas dengeyi açıklar. Bu dengede meydana gelebilecek en küçük bir bozulma, Dünya'nın ya hızla Güneş'e yaklaşıp sıcaktan kavrulmasına ya da Güneş'ten uzaklaşarak uzaya savrulmasına ve mutlak soğuklukta donmasına sebep olacaktır.

Peki cisimler ve yüzeyler arasında sürtünme kuvveti yaratılmamış bir Dünya nasıl olurdu? Kalem insanların ellerinden kayıp düşecek, kitaplar ve defterler masanın üzerinde kayacak, masa, döşeme üzerinde kayıp bir köşeye çarpacaktı; kısacası tüm cisimler, yanları bir yüzeye gelene kadar kayacak ve yuvarlanacaklardı. Sürtünmesiz bir Dünya'da tüm düğümler çözülecek, çiviler ve vidalar yerlerinden çıkacak, arabalarda fren tutmayacak, ses asla dinmeyip bir duvardan ötekine yankılanıp duracaktı....

Allah'ın canlıların korunmasına yönelik yarattığı özellikler, kuşkusuz sadece fizik yasaları ile sınırlı değildir. Buna bir başka örnek de insanın üzerinde bulunduğu yeryüzünün sağlam ve güvenlikli kılınmasıdır. Dünyanın merkezine doğru inildikçe ısı, her kilometrede 30°C artar. Ve çekirdekte bu ısı 4.500°C gibi inanılmaz bir yüksekliğe erişir. Yerin sadece 1 km aşağısındaki sıcaklığın 60°C'ye yakın olduğu düşünüldüğünde bunun ne kadar büyük bir tehlike olduğu açıkça görülmektedir. Halbuki tüm canlılar büyük bir güvenlik içinde, altlarında kaynayan magmadan habersizce yaşamlarını sürdürmektedirler.

Açıkça görüldüğü gibi Allah içinde bir ateş topu barındıran Dünya'nın yüzeyinde mükemmel bir düzen yaratmıştır. Hiçbir yer için en ufak bir başı boşluk söz konusu olmamaktadır. O, gökleri ve yeri kontrol altında tutmakta, kainattaki tüm canlıları bildikleri veya bilmedikleri büyük tehlikelere karşı her an korumaktadır. İnsanı ise daha cenin halindeyken savunması sağlam olan bir yere yerleştirerek korumaya almıştır.

Görüyoruz ki insanların çoğunluğunun doğal karşıladığı pek çok özellik asıl olarak Allah'ın kullarına olan merhametine ve İlahi korumasına işaret eder. Çünkü düzeni ve birliği sağlayan yüzlerce fizik yasasının şu an oldukları şekilleriyle var olmaları için hiçbir zorlayıcı neden yoktur. Allah koruyucuların en hayırlısıdır.

EVRİM SAHTEKARLIKLARI
Ramapithecus Masalı

Ramapithecus, evrim teorisinin en büyük ve en uzun süren yanılgılarından birisi olarak kabul edilir. Bu isim, 1932 yılında Hindistan'da bulunan ve insan ile maymun arasında 14 milyon yıl önce meydana gelen ayrımın ilk basamağı olduğu iddia edilen fosil kayıtlarına verilmişti. Bulunduğu 1932 yılından, tamamen bir hatadan ibaret olduğu anlaşılan 1982 yılına kadar 50 sene boyunca da evrimciler tarafından kesin bir delil olarak kullanıldı.

Amerikalı evrimci Dr. Elwyn Simons, Ramapithecus hakkında Scientific American'ın Mayıs 1977 sayısında şöyle yazmıştı: "Bu soyu tükenmiş primat, hominid soy ağacımızdaki ilk halkalardan biridir. Bulunan yeni örnekler onu insan evriminde hak ettiği yere yerleştirmiştir." Simons daha sonra güvenle ekliyordu: "(Ramapithecus sayesinde) Homo türüne kadar olan yol, bir çelişki korkusu olmaksızın açılmıştır."

Ramapithecus'un insan evrimindeki önemi Simons'ın Time dergisine yazdığı Kasım 1977 tarihli yazıdan da anlaşılmaktaydı. Şöyle diyordu: "Ramapithecus insanın tam bir atası olması için dizayn edilmiş gibidir. Eğer atamız değilse, elimizde kesin hiçbir kanıt yoktur."

Dr. Robert Eckhardt tarafından 1972'de Scientific American'da yayınlanan birkaç sayfalık makalede Dryopithecus (soyu tükenmiş bir goril türü) ile Ramapithecus dişleri arasında yapılan 24 farklı ölçümün sonuçlarına yer verilmişti. Dr. Eckhardt, bu ölçümlerle daha önce şempanzeler arasında yaptığı ölçümleri karşılaştırmıştı. Bu karşılaştırmalara göre, halen yaşamakta olan şempanzelerin dişleri arasındaki fark, Ramapithecus ve Dryopithecus arasındaki farktan daha fazlaydı. Eckhardt vardığı sonucu şöyle özetliyordu:

Eğer hominid kavramından kastedilen şey, ufak bir yüze ve ufak bir çeneye sahip bir maymun değilse, bu süre içinde (14 milyon yıl önce) herhangi bir insan-maymun arası canlının yaşadığına dair elimizde delil yoktur.

İnsanlardaki çene yapısının, maymunlardaki "U" biçiminin aksine, konuşmaya olanak verecek biçimde parabolik ("V" biçimli) olduğu uzun zamandan beri bilinmekteydi. Ramapithecus'un ise insanlardaki gibi parabolik bir çeneye sahip olduğu düşünülmekteydi.

1961'de Elwyn Simons'un yaptığı Ramapithecus'un alt çene parçasına dayanan YPM 13799 kodlu hatalı rekonstrüksiyonlar, kesici dişler dışındaki dişlerde tamamen parabolik bir yapı gösteriyordu. Bu rekonstrüksiyon birçok yazar tarafından kabul edilmiş ve çeşitli çalışmalarda kullanılmıştı. 1969'da Genet-Varcin ikilisi ise, aynı parçaları kullanarak aynı maymunlardaki gibi "U" şekilli tamamen değişik rekonstrüksiyonların yapılabileceğini gösterdiler. Ayrıca yaşayan maymunlardan da Ramapithecus karakterine sahip olan birçok tür vardı. Etiyopya'nın yüksek kesimlerinde yaşayan bir babon türü (Theropithecus galada), aynen Ramapithecus ve Australopithecine'de olduğu gibi kısa, derin bir yüze ve öbür maymunlara göre küçük kesici ve doğrayıcı dişlere sahipti.

Bu yeni ara geçiş formunun bir yanılgı olduğu ve soyu tükenmiş bir orangutandan başka birşey olmadığı ise, Science dergisinde yayınlanan 1982 tarihli "İnsanlık Bir Atasını Kaybediyor" başlıklı makalede şöyle ilan edildi:

Harvard Üniversitesi paleoantropologlarından David Pilbeam'a göre bugüne kadar atalarımızdan olduğunu düşündüğümüz bir grup canlı aile ağacımızdan çıkartılıyor. Birçok paleoantropolog, Ramapithecusların bizim Afrika maymunlarından hemen ayrılmamızdan sonraki bilinen en eski atalarımız olduğunu söylemekteydi. Ancak bunlar birkaç diş ve çene parçasına dayanıyordu. Pilbeam'a göre büyük çene ve kalın mineyle kaplı dişler insan atalarının özelliklerini taşıyor belki; ancak alt çene kemiğinin pozisyonu, birbirine yakın gözler, damağın şekli gibi daha belirgin özellikler bunun bir orangutan atası olduğunu gösteriyor.

İMAN HAKİKATİ
Bufaloların fedakarlığı

AHİR ZAMAN - MEHDİ (a.s) - İSA (a.s)
Mehdi, aklın doğru ve yanlışı ayırt etme gücünü kaldıracak özelliklerle ortaya çıkmayacaktır

.. Bir kısım zahirî ülemalar (hadislerin dış anlamlarına bakarak hüküm veren alimler), o rivayet ve hadîslerin zahirine (dış anlamlarına) bakıp şüpheye düşmüşler. Veya sıhhatini (doğruluğunu) inkâr edip veya hurafevari (hurafe gibi, masallarda anlatılan gerçek dışı bir şey gibi yanlış) bir mana verip âdeta muhal bir sureti (adeta imkansız, aklın vicdani kanaatle karar verme özelliğini ortadan kaldıracak özelliklerde bir şahsı) bekler bir tarzda (anlattıkları için), avam-ı müslimîne (böyle metafizik açıklamalara inanmada zorlanacakları veya bu sebeple hiç inanmayacakları için, halktan bilgisi olmayan Müslümanlara imani yönden) zarar verirler. (Kastamonu Lahikası s. 80)

Bediüzaman, Hz. İsa, Hz. Mehdi ve Deccal gibi ahir zaman şahısları hakkındaki müteşabih, yani ‘benzetmelerle anlatılan rivayet ve hadislerin’, mutlaka tevilinin yapılarak, benzetmelerinin çözülerek açıklanması gerektiğini söylemiştir. Aksi takdirde, bir kısım sözde alimlerin bu hadisleri, müteşabih anlamlarına aldırmadan, zahirine bakıp yorumlamakla şüpheye düştüklerini veya hadisi tamamen reddetme yoluna gittiklerini ifade etmiştir. Bu gibi sözde alimlerin Hz. İsa ve Hz. Mehdi konusundaki yanlış yorumlamaları, bu konuda tam bir bilgiye sahip olmayan Müslümanların da yanıltılmasına sebep olmaktadır.

Oysa ki Peygamberimiz (sav)’in, Hz. Mehdi’nin hayatına ilişkin her konudaki hadisleri, aklın, mantığın tam olarak kavrayabileceği netliktedir. Bu konudaki müteşabih yani benzetmelerle anlatılan rivayetler de, Kuran bilgisiyle ve diğer rivayetlerin ışığıyla değerlendirildiğinde, hadislerde Hz. İsa'nın gelişinin ve Hz. Mehdi'nin çıkışının hiçbir şüpheye yer verilmeyecek şekilde açıklandığı görülebilecektir.

KURAN TEFSİRİ
Zülkarneyn ve Hz. Süleyman’ın dünya hakimiyeti

TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ
Türkiye’nin Yaşayacağı Büyüme Dünyadaki Her Ülkenin Faydasına Olacaktır

ALLAH O’NUN (Hz. Mehdi (a.s.)’ın ELİ İLE KONSTANTİNİYYE’Yİ FETHEDECEKTİR. (Naim b. Hammad, Cafer’den tahric etti.)

Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki: (MEHDİ (A.S.)’IN) ZAMANINDA UYKUDA OLAN UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 11).

Hadislerde ve İslam alimlerinin eserlerinde, dikkati çeken bir diğer gerçek de Hz. Mehdi (a.s.)’ın ilmi mücadelesi sırasında hiçbir karmaşa ve huzursuzluk çıkarılmayacağı ve kan akıtılmayacağıdır. Hiçbir ülkeye maddi ve manevi anlamda zarar verilmeyecek ve Türk İslam Birliği’ni kan akıtmadan kuracaktır. Ülkemiz Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle İslam’ın içine sokulan hurafeleri, yanlış gelenekleri tüm İslam aleminden fikren temizlerken, Hz. Mehdi (a.s.)’ın (Allah’ı tenzih ederiz) Allah’ı inkar eden düşünce sistemlerine (materyalizm, Darwinizm, ateizm gibi) karşı etkili bir fikri mücadele yürüteceği yer de yine Türkiye olacaktır.

Türkiye Allah’ın inayeti altındaki Hz. İsa (a.s.) ile Hz. Mehdi (a.s.)’ın vesilesiyle insanlığın uzun süredir aramakta olduğu huzur ve barış ortamını dünya üzerinde tesis edecek, İslam ahlakını tüm dünyaya tanıtacak ve İslam dünyasına önderlik edecektir. Nitekim Hz. Mehdi (a.s.)’ın Türkiye’den çıkacak olmasının müjdesi başta Balkanlar olmak üzere, Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya ülkelerinin son yıllardaki Türkiye’ye yönelik beklentilerini daha da arttırmıştır.

 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo