Şefkat ve Merhamette Müminlere Örnek Olmak
ucgen

Şefkat ve Merhamette Müminlere Örnek Olmak

47243

Kuran'ın "Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır." (Beled Suresi, 17-18) ayetleriyle Allah (cc) müminlere, ahirette rahmetine ve cennetine kavuşabilmeleri için "merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmayı" emretmiştir. Müminler, herşeyin ancak Allah (cc)'ın takdiri ile gerçekleştiğini ve Rabbimiz'in kullarına bağışladıklarına ne kadar muhtaç olduklarını bilmenin tevazusu içerisindedirler. Bu tevazu iman edenlerin, Allah'ın tüm yarattıklarına karşı şefkatli ve merhametli bir ahlak göstermelerini sağlar. Allah (cc) korkusu mümini, yalnızca kendi çıkarlarını düşünen, kendisini seven ve nefsinin isteklerini gözeten bir insan olmaktan sakındırır. Böylece Allah (cc)`ın beğeneceği güzel ahlakı gösterir; fedakar, insaniyetli, şefkatli, merhametli, müminlere karşı ilgili, düşkün ve hoşgörülü bir tavrı benimserler.

Müminlere verdiği değerli öğütleriyle yol gösteren büyük İslam alimi Abdülkadir Geylani müminlere bu ahlakı şöyle tavsiye etmektedir:

... Birbirinize saygı gösterin. Birbirinize merhamet gösterin, aranızda şefkatli olun. Birbirinizi kötülemeyin. Birbirinizi azarlamayın. Birbirinize karşı iyi davranın, birbirinizin kusur ve ayıplarını münasip bir lisanla anlatın, görmemezlikten gelin. Birbirinizin ayıplarını yaymayın, birbirinizin hatalarını affedin. Teftiş ve tecessüse kaçmadan, birbirinize iyiliği emredin. Kötülükten de alıkoyun. (Abdülkadir Geylani, Kalpleri Aydınlatan Sözler, sf. 183, Derleyen; Şeyh Muhammed Abdülkerim El-Kesnezâni)

Yine kıymetli İslam büyüklerinden İmam Rabbani ise, müminlerin Allah (cc)'ın yarattıklarına karşı şefkatli bir ahlak göstermenin önemini sözlerinde şöyle anlatmaktadır:

Allah`ın emrine tazim (saygı) ve Allah`ın kullarına şefkat; her ikisi de, ahiret azabından kurtulmak için, iki büyük asıl köktür. (İmam Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 98. Mektup)

Mutlak surette insanın, Yüce Hakkın emirlerine imtisal etmesi (uyması), onun yasaklarından kaçması ne kadar lüzumlu ise... Kulların hakkını eda etmek ve onlarla iyi geçinmek dahi aynı şekilde lüzumludur.

Allah`ın emrine tazim (saygı), Allah`ın yarattıklarına şefkat... cümlesi, bu iki hakkın edasını açıktan beyan edip her iki mananın riayetini (uygulanmasını) lüzumlu kılmaktadır. O iki işin birini yapıp birini bırakmak, küllü (bütünü) bırakıp cüzle (parça ile) yetinmek gibi olur ki; kemal sıfatını almaktan uzaklık ve bu hususta kusur sayılır. Bu hususta düşüncesizlik iyi olmayacağı gibi; hiçbir iltifatta bulunmamak, aldırış etmemek uygun değildir.
(İmam Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 170. Mektup)

İltifat kereminizden (lütfunuzdan) beklenen odur ki: Asabiyet kefesini bırakasınız; müsavi (eşit) bir şekilde, bütün kardeşlere mahabbetinizi ve sevginizi veresiniz. (İmam Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 339. Mektup)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo