Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. (Beled Suresi, 17)
Kuran'ın, "Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır..." (Rum Suresi, 30) ayetiyle açıklandığı gibi, insan fıtrat olarak Kuran ahlakını yaşamaktan zevk alacak ve ancak bu şekilde huzur duyabilecek şekilde yaratılmıştır. Bu nedenle Kuran'da tavsiye edilen şefkat ve merhamet gösterme şekli, iman sahiplerinin hiçbir zorlanmayla karşılaşmadan imanlarının doğal bir sonucu olarak sahip oldukları bir ahlaktır.
Rabbimiz, Kuran ahlakına uyan mümin kullarının üzerinde ``Rauf`` (pek esirgeyen, çok acıyan) ve ``Rahman`` isimlerini tecelli ettirir. Allah (cc), merhametlilerin en merhametlisi, sonsuz şefkat sahibi olandır. Müminler, "Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)?" (Nur Suresi, 20) ayetiyle bildirildiği gibi, Allah (cc)'ın kendilerine olan şefkatine ve merhametine muhtaçtırlar.
Allah (cc)'ın kulları üzerindeki sonsuz şefkatinin ve merhametinin haber verildiği ayetlerden bazıları şöyledir:
... Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir. (Tevbe Suresi, 117)
... O merhametlilerin (en) merhametlisidir. (Yusuf Suresi, 92)
… Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir. (Hac Suresi, 65)
Müminlerin yaşadığı gerçek merhametin kaynağı ise, Allah (cc) sevgisidir. Allah (cc)'ı seven insan, O'nun yarattıklarına karşı doğrudan bir muhabbet, şefkat ve merhamet hisseder. Kendisini ve tüm insanları yaratan Rabbimiz'e karşı duyduğu bu güçlü sevgi ve bağlılıktan dolayı, Kuran'da bildirildiği doğrultuda insanlara karşı güzel ahlaklı davranır.
Allah (cc), "Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü'minler için de (şefkat) kanatlarını ger" (Hicr Suresi, 88) ayetiyle müminleri merhameti yaşamaya davet etmiştir.
Müminlerin merhameti, Allah (cc)'ın merhametinin bir tecellisi olduğu için, Allah (cc)'ın rızasına ve Kuran'a uygun bir merhamet şeklidir. İman edenlerin merhametlerinde ölçü aldıkları yol gösterici Kuran ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetidir.
Bu nedenle müminlerin merhamet ve şefkat anlayışı, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir ahlak örneğidir. Bu merhamet onlara beraberinde fedakarlığı, ince düşünceyi, affediciliği, sevgiyi ve saygıyı da getirir. İman sahipleri karşılarındaki kişinin maddi manevi her türlü ihtiyacını daha o söylemeden fark eder, duydukları derin şefkat nedeniyle ona hemen yardımcı olmaya çalışırlar. Bu konuda çaba harcamaktan hiçbir şekilde vazgeçmezler.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da müminlere en güzel örnek ise peygamberlerin tavrıdır. Kuran'da Peygamberimiz (sav)'in Müslümanlara karşı duyduğu şefkat ve merhamet şöyle örnek verilmiştir:
Andolsun size, içinizden de sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. (Tevbe Suresi, 128)
Peygamberimiz (sav)'in imandan kaynaklanan şefkat ve merhametli ahlakı o kadar güçlüdür ki, Allah (cc) müminlerin herhangi bir konuda sıkıntıya düşmelerinin, Peygamber Efendimiz (sav)'in gücüne gittiğini bildirmiştir. Müminlerin merhamet konusundaki ölçüleri de kuşkusuz ki Peygamberimiz (sav)'in bu üstün ahlakı olmalıdır.
Rabbimiz Kuran'da, iman edip salih amellerde bulunan ve müminlere karşı merhametli olan kullarına, Katından "bir mağfiret ve büyük bir ecir" (Fetih Suresi, 29) olduğunu vaat etmiştir.