Allah (cc)'ın, ahiret günü kurtuluşa erenlerden olmaları, rahmetine ve cennetine kavuşabilmeleri için kullarına emrettiği hükümlerden biri "merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak"tır. Hayatlarını Allah (cc)'ın rızasını kazanmaya adayan müminler, Allah (cc)'ın bu hükmünü eksiksiz ve kusursuz olarak yerine getirmeye çalışırlar. İman sahiplerinin merhamet anlayışlarının temelinde Allah (cc)'a olan samimi imanları yatar. Çünkü gerçek merhametin kaynağı Allah (cc) sevgisidir. Allah (cc)'ı seven insan, O'nun yarattıklarına karşı doğrudan bir muhabbet, şefkat ve merhamet hisseder. Rabbimiz'e karşı duyduğu bu güçlü sevgi ve bağlılıktan dolayı, insanlara karşı da Kuran'da emredildiği şekilde güzel ahlaklı davranır. Bir insanın Kuran'ın bu emirlerini tümüyle yerine getirmesiyle de gerçek merhamet ortaya çıkar.
Kuran ahlakını gereği gibi yaşamayan bir kimse ise, gerçek anlamda merhametli de olamaz. Allah (cc)`ın rızasını hedeflemediği için yalnızca kendisini düşünür, kendisini sever; kendi çıkarları ve nefsinin istekleri herkesten önce gelir. Başkalarının ihtiyaçlarını, eksikliklerini gereği gibi umursamaz; daha önemsiz ve değersiz görür. Bunun sonucunda da başkalarına karşı gerektiği gibi bir şefkat ve merhamet hissi besleyemez.
Müminlerin merhamet göstermedeki kararlılıklarının sebebi ise Allah (cc)'ın ahlakını ve Kuran ahlakını en mükemmel şekilde yaşamaya çalışmalarıdır. Allah (cc) "merhametlilerin en merhametlisi"dir. Dolayısıyla müminler de merhameti, güçlerinin yettiği en son sınıra kadar yaşamaya çalışırlar.
Ayrıca müminler, "Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)?" (Nur Suresi, 20) ayetiyle bildirildiği gibi, Allah (cc)'ın kendilerine olan şefkatine ve merhametine muhtaçtırlar. Allah (cc)'ın kendilerine merhamet etmesini istedikleri için de diğer müminlere karşı ellerinden geldiğince merhametli olmaya çalışırlar.
Müminlerin merhamet konusunda kendilerine aldıkları ölçü, gösterilecek merhametin karşı tarafın ahiretini mutlaka olumlu yönde etkilemesidir.
Müminlerin gösterdikleri bu ahlak anlayışında kendilerine aldıkları örnek ise kuşkusuz Allah (cc)'ın "çok büyük bir ahlak" (Kalem Suresi, 4) üzerinde olduğunu bildirdiği Peygamberimiz (sav)`dir. Allah Peygamberimiz (sav)'in üstün merhamet anlayışını bir ayette "Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir" (Tevbe Suresi, 128) sözleriyle bildirmiştir.
Peygamberimiz (sav)'in bu şefkatli, hoşgörülü, anlayışlı ve sabırlı tavrı, birçok insanın kalbinin Kuran ahlakına ısınmasına ve Peygamberimiz (sav)'e büyük bir içtenlik ve sevgi ile bağlanmalarına vesile olmuştur. Allah (cc), Peygamber Efendimiz (sav)'in çevresindekilere gösterdiği bu güzel tavrını Kuran'da şöyle bildirmektedir:
Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile… (Al-i İmran Suresi, 159)
Peygamberimiz (sav) güçlü vicdanı ile ümmetini her yönüyle sahiplenmiş, onlara her konuda velinimet olmuştur. Bu özelliklerinden dolayı Peygamberimiz (sav) Kuran'ın birçok ayetinde "sahibiniz" (arkadaş, sıkı dost, sahip) olarak zikredilir. (Sebe Suresi, 46/ Necm Suresi, 2/ Tekvir Suresi, 22) Peygamber Efendimiz (sav) ashabına da bu ahlakı yaşamalarını ve merhametli olmalarını hatırlatmış ve onlara en güzel örnek olmuştur:
"Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız. Yazık, laf ebesi olanlara. Yazık günahlarına bilerek devam edip, istiğfar etmeyenlere." (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 70/10)
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez." (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 446/11)
"Allah refikdir (merhametli ve şefkatli), rıfkı sever ve rıfka mükabil verdiğini başka hiçbir şeyle vermez." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 293)
Allah (cc), iman edip salih amellerde bulunan ve müminlere karşı merhametli olan kullarına, Katından "bir mağfiret ve büyük bir ecir" (Fetih Suresi, 29) olduğunu vaat etmiştir.