A9 TV, 21 Mart 2017
(Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Mart Down Sendromu Günü’nde, down sendromlu küçük misafirlerini ağırladı. Anne ve babalarına “Dünya ve ahiret ecrini kazanıyorsunuz. Ebedi alemdeki mükafatınızın çok büyük olduğuna inanıyorum. Rabbimiz’in bu konuda bize müjdeleri var” dedi. Cumhurbaşkanımız her gittiği yerde down sendromlu çocuklara özel ilgi ve sevgi gösteriyor, sarılıyor, öpüyor ve birlikte fotoğraflar çektiriyor.)
Tayyip Hocam’ın şefkati merhameti imanından kaynaklanıyor, o çok güzel.
Biraz sevgi saygı göstermek lazım. ‘Tek adam tek adam’ diye yıllardan beri tek adam kardeşim ne oldu ne zararını gördünüz? Sanki ilk defa tek adam oluyormuş gibi. Her zaman tek adam. Gayet normal, seçiyorsun başa geçiriyorsun zaten tek adam olsun diye geçiriyorsun başa. Yani o zaman otuz tane baş seç. Bir tane baş seçtiğine göre güveniyorsun demektir. Türkiye’nin büyük bir bölümü seçtiğine göre ağırlıklı, güvenilir. Gayet de güzel hizmet ettiğine göre bırakın hizmet etsin. Ayak bağı olmanın bir alemi yok. Bak çok boş işlerle uğraştırıyorlar Cumhurbaşkanı’nı Tayyip Hoca’yı boş işlerle. Bırakın, ne güzel hizmetler yapıyor, yeni yeni tesisler açıyor, yeni yeni güzel şeyler yapıyor, yollar yapıyor. Bırakın hizmete dalsın. Niye bu işlerle uğraştırıyorsunuz? Yok darbeymiş, yok ayaklanma, yok münasebetsizlikler bilmem ne. Bunlar olmasa hükümet acayip hizmet edecek. Ekonomiyi de sallıyorlar adamlar. İş çıkarıyorlar, güya kendilerine göre akıllı hareket ediyorlar. Halbuki çok aptalca ve akılsızca hareket ediyorlar.
Tayyip Hocam Çanakkale Boğazı’na ilk defa köprü yapıyor. Ne güzel, böyle yaratıcı fikirleri var. Bırakın hizmet etsin niye ayağına dolanıyorsunuz? Gece-gündüz onu o kadar yoruyorlar ki psikolojik. O da mecburen cevap vermek durumunda. Bırakın da çalışsın işte hizmet etsin vatana-millette. Bu nasıl bir kafadır? ‘Tek adam’ diyor. Yok 20 tane adam olsun. Kaç tane olur? Bir tane olur adam. Nasıl olması gerekiyor? Bir akıl olur idare eder. Anormal bir şey de varsa söylersin.
Mesela İzmit’e köprü yaptı, Ayvalık’a falan bir saatte gidiliyor, bir saat. Gayet güzel her yer kolaylaştı. Bütün yollar falan her yer ferahladı. Mesela şimdi arabayla geçiyoruz köprüden, eskiden milim milim yürüyorduk taksit taksit. Şimdi gayet rahat geçiyoruz.
(Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Nisan referandumundan sonra artık Avrupalı ajanların ülkemizde cirit atamayacağını ve Avrupa Birliği’nin de bizi tehdit edemeyeceğini söyledi. “Bundan sonra ülkemizde çeşitli sıfatlar altında ajanlık faaliyeti yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. İster kişi ister kurum olsun AB üyelik süreciymiş, geri kabul anlaşmasıymış artık hiçbiriyle bizi tehdit edemeyecekler. Hele 16 Nisan’da cumhurbaşkanlığı sistemine bir geçelim ondan sonra çok farklı bir Türkiye doğacak” dedi.)
İnşaAllah hayırlı olur. Ajan konusu; bunu ortaya ilk koyan biziz. Anlattık, “İngiliz derin devletinin ajanları kaynıyor” dedik Türkiye’de. Şu anda da hayasızca ve alçakça, fütursuzca ajanlık faaliyetlerine devam ediyorlar. Hukuki yaptırım çok önemli. Yani ajanlık faaliyetine müsaade edilmemesi lazım.
Vatan Millet Muhabbetiyle Kalbi Dolu Olanlar İttifak Etsinler, Bir Avuç Ahlaksıza Malzeme Çıkarmasınlar. Bundan Şiddetle Kaçınsınlar
Dine mukaddesata küfredenler haşa hep Tayyip Hoca kanalıyla azgınlıklarını dile getiriyorlar. Bakın bu adamlara muhalif -bazıları için söylüyorum- Tayyip Hoca’ya bir laf söylüyorsa twitlerine falan bakın dine, imana, mukaddesata her şeye saldıran tipler. Onun için inananlar, iyi olanlar, sevenler, vatan-millet muhabbetiyle kalbi dolanlar yoğun bir ittifak içinde olmaları şart. Birbirleriyle uğraşmasınlar aman aman aman. Yani malzeme çıkmasın. Bir avuç it-kopuğa malzeme çıkar. Bir avuç şerefsize malzeme çıkar. Birbirleriyle uğraşmaları kelimenin tam anlamıyla enayilik olur başka bir anlamı olmaz.
(Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz referandumda Devlet Bahçeli’nin yanında olduklarını açıkladı ve şunları söyledi: “Lider ‘evet’ dedikten sonra bizim de o kararı sonuna kadar savunarak arkasında dik bir şekilde durmamız gerekir. Biz tatsızlığı, gerilimi, huzursuzluğu istemiyoruz. Ama davamız adına her kim olursa olsun ülkemiz adına iş başa düştüğünde arkamıza bakmayız. Bu millet dardaysa, memleketimizin bize ihtiyacı varsa biz elimize silahımızı alırız gerekirse de savaşırız” dedi.)
Evet, kanun ve hukuk ölçüleri içerisinde gereğini yaparız diyor. Yiğitliklerinden en ufak şüphemiz yok delikanlılarımızın. Türkiye’nin güvencesidir ülkücüler. Her zaman herkes tarafından sevilen, güvenilen bir topluluk, tertemiz bir topluluktur. Amaçları iktidar olmak şu bu falan değil; dava, Türkiye, Türklük alemi, İslam alemi, o.
Hayvanlara Şiddet Uygulayan İnsanların Mutlaka Deşifre Edilmesi Gerekir. Hayvana Şiddet Uygulayabilenler Toplum İçin Çok Tehlikeli Tiplerdir
O kadar büyük ihtiyaç ki kedi çok büyük bir olay. Bir de bayağı iyi bakıyorlar ona çok seviniyorum. Hayvanları bayağı iyi kolluyorlar. Yalnız bazen bu hayvanlara eziyet edenler oluyor. Mesela kuyruğu yok kedinin. Kardeşim, çok ağır ceza verilsin. Çünkü bu hayvana eziyetin de üstünde. Bu psikopat yani her şeyi yapabilir, bu adam da öldürür yani her şey beklenir bunu yapandan. Bunlar cemiyete ifşa edilsin ilan edilsin. Her yere resimleri konsun millet dikkat etsin bu adamlara, değil mi? Kardeşim, senin evine giriyor, lokantana giriyor bilmem ne baş belası yani her şeyi yapar. Bildirmemek çok acı bir olay, çok yanlış bir hareket. Bilelim, gidip gırtlağına sarılacak hali yok kimsenin ama bilelim adamın ne olduğunu.
Mesela yıllar önce görmüştüm köpek, hayvanı bağlamış ipe yolda koşturuyor. Hayvanın bütün ayakları kanıyor. Kilometrelerce koşturmuş, arabanın peşinde koşuyor hayvan. Arabaya bağlamış koşuyor hayvan. Onunla eğleniyor. Sıcak havada hayvanın tüm patileri kanamış. En azından tanıtılması lazım bu adamın. Herkes bilsin. Bunlar kitaplara geçsin, gazetelere geçsin tanınsın. ‘Hayvana eziyet edenler’ diye bir topluluk olarak bilinsin bunlar. Psikopatlık çünkü bu.
Orkidelere, Çiçeklere Bakıp Allah'ın Sanatını Göremiyor Olmaları Da Bir Mucizedir
Acayip süslü gelin gibi süslenmiş hepsi. Bayağı şekerler. Bunlara bakıp Allah’ın sanatını görmemek vicdana uygun bir şey değil. Açık şuurla yapılacak bir şey değil. Yapan da varsa harikadır yani hayret edilecek bir şeydir. Harika derken o da bir mucizedir şaşırtıcıdır. Bu kadar açık Allah’ın yarattığı belli olan bir şeyi inkar etmek yani böyle bir varlık yaratıyorsa Allah o da bir mucizedir. İnkar eden bir varlığı yaratması da Allah’ın mucize.
(Sözcü Yazarı Saygı Öztürk, hükümetin “PKK hayır diyor” şeklindeki propagandasının bir aldatmaca ve şaşırtmaca olduğunu iddia etti. Güneydoğu’da PKK’yı destekleyen illegal parti ve bazı kuruluşlar eyalet sistemine geçişe olanak sağladığı ve ayrı bir devlet kurma imkanı elde edeceklerini düşündükleri için referandumda evet oyu vermeyi düşünüyorlarmış. “Kemal Kılıçdaroğlu veya Metin Feyzioğlu gibi isimlerin referandumda evet çıkarsa federasyona kapı açılır uyarılarının haklı ve yerinde olduğu görülüyor” dedi.)
Kuşkusu varsa tabii onu da söylesin. Hükümet onlara cevap versin. Bir tartışma olsun, konuşma ortamı Türkiye’de demokrasinin olduğunu gösterir. Herkes fikrini söylesin. Kuşkularını ifade etsinler. Hükümet de onlara doyurucu cevaplar versin. Çünkü her verilen doyurucu cevap kalbimize ruhumuza bir ferahlık esenliktir. Hayati konular. Çok faydası olur. Dolayısıyla tartışmakta, konuşmakta fayda var. Bunlar zararlı şeyler değil faydalı şeyler.