A9 TV, 16 Şubat 2018
(Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda eğitim uçuş amacıyla kalkış yapan bir eğitim uçağı Menemen’in Tuzçullu Mahallesi’nde düştü. İki askerimiz şehit oldu. Askeri eğitim uçağı üsten kalkıştan yaklaşık 5 dakika sonra düştü. Konu hakkında bir inceleme başlatıldı.)
FETÖ’cülerin falan bir oyunu olabilir. Uçağın elektronik yapısını bozmuşlardır kumandasını, herhangi bir şeyine yapabilirler. Öyle şeylerde baştan iyi kontrol çok iyi olur. Uçmadan önce yerde herhangi bir şey yapılmış mı, açılmış mı kapanmış mı? Bir de mühürlü olarak uçağın hangara teslim edilmesi lazım mühürlü. Mühürlü, öyle gelenin gidenin istediği gibi kontrol edebileceği gibi olmaz, değil mi, mühürlü olması lazım. Bir de uçuş öncesi çok detaylı kontrol, o bellidir daha önce.
(Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülen Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Mehmetçik ilerleyişini sürdürürken teröristlerin korkulu rüyası keskin nişancılar da birliklere ateş gücü sağlıyor. Ayrıca ele geçirilen Burseya Dağı’nda Mehmetçik 24 saat nöbet tutuyor. )
Onların her nefesi sevap, her adımı sevap, her saniyeleri sevap. Şimdi insanlar tamam Allah için bir şeyler yapıyor ama Mehmetçiğin aldığı sevap kıyaslanacak gibi değil. Onlar bir insanın bir saatte aldığı sevabın bir milyon mislini alır. Çünkü cephe, ölüm tehlikesi, yaralanma tehlikesi, soğuk her türlü zorluk aldıkları sevap da çok yüksek oluyor. Hayret edecek şekilde sevapları yüksek oluyor. Mesela bir namaz kılar insan bir sevap alır, o canlar orada beş dakika dursa, bir dakika dursa o kılınan namazın bir milyon misli sevap almış oluyor. Zorluk sevabı çok artırır, tehlike sevabı çok artırır. Ne mutlu onlara. Allah bizlere de o güzel hizmeti nasip etsin.
Düşünce Tembeli İnsan Akıllı Olamaz, Derin Düşünemez, Böyle Olunca da Neşesi, Sevinci Gider, Muhakeme Yargısı Bozulur
Düşünce tembeli insan mutsuz olur. Bir kere akıllı olamaz, derin düşünemez. İlk neşeye vurur o, insanın neşesi gider, sevinci gider, muhakeme yargısı bozulur, alıklaşır, akli dengeye zarar gelmeye başlar. Dolayısıyla Allah ile yakınlık sürekli keskin, Allah ile sevgi bağını muhafaza ve Allah’a sürekli hüsnü-zan akılda istikameti tam doğru tutturmayı sağlar dümdüz gidersin sağlam. Ama sağlam giderken tabii imtihan olmayacaksın diye bir şey yok. Şimdi zannediyorlar ki ben Allah’ı seversem, düşünürsem hiçbir zorlukla karşılaşmam. Yok öyle şey. Olur mu? Sen imtihan olduğuna göre, en zor ortamlarda peygamberler oluyor, veliler oluyor. Yani Allah’ı sevmek zorluğun kalkması demek değildir. Mesela Hz. Hamza (ra)’ı Cenab-ı Allah seviyor ama şehit olarak alıyor onu. Hz. Ali (kv)’yi seviyor şehit olarak alıyor. Hz. Zekeriya (as) 300 yaşındaydı şehit olduğunda 300 yaşında. Testereyle kestiler vücudunu ortadan. “Allah’tan başka baki olan yok, Allah’tan başka baki olan yok, Allahümme entel baki, Allahümme entel baki” diye dua etti ve şehit oldu. Allah o mübareğin canını yatakta da alırdı ama şehadeti ona uygun gördü. Ve durduk yere belki ömründe aldığı sevabın bir milyon mislini daha aldı. Çünkü orada tevekkül ediyor ya, şimdi Allah’a bağlılığı mükemmel. Testere kesmeye başlıyor “Allahümme entel baki, Allahümme entel baki” hiç fütur yok, şerefle o güzel canını cennette Cenab-ı Allah ağırlamış oluyor.
(Afrin’de YPG’ye katılan 5 İngiliz teröristten biri olan Huang Lei adlı terörist The Times Gazetesi’ne şu açıklamayı yaptı Adnan Bey: “Gece-gündüz bombalanıyoruz. Türk birliklerini durdurabileceğimiz konusunda gerçekten şüpheliyim. Türkiye büyük bir ülke. Adeta bir savaş makinesi. Zaman alsa da bir gün savaşı kesinlikle kazanacaklar. Biz bu savaşı kazanamayacağız ama en azından savaşın durması için elimizden geleni yapmak istiyoruz” dedi.)
Savaşın durmasını istiyorsa çeksin gitsin oradan işte, uzatacak bir şey yok. Ya Türkiye’ye teslim olsun veyahut defolup gitsin. Sen orada PKK yapılanması yaparsan Türkiye de seni seyredecek hali yok. Öyle bir şey Türkiye’nin bekası açısından son derece vahim bir tehlike arz eder. Türkiye’nin böğründe komünist, Stalinist bir PKK devleti. Üstelik ağır silahlara sahip. Facia bu, asla müsaade edemeyiz. Derhal gereği yapılsın, ne gerekiyorsa yapılsın hepsi kazınıp atılsın. Amerika da bu konuda hiç direnmesin, çok ayıp yaptıkları çok çirkin.
Alparslan Türkeş’i Unutturmaya Çalışanlara Karşı, Tam Aksi Bir Tavır Gösterilmesi Gerekiyor. Sayın Bahçeli’nin Soyadına Bir Türkeş İlave Ettirmesi Çok Güzel Olur
Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in hizmeti çok büyük. Ama bu yeni nesilde bilinmiyor bu çok vahim bir şey. O mübarek insan dişiyle tırnağıyla var gücüyle milli düşünceyi, milli duruşu, milli olmayı, devletin bütünlüğünü, ülkü ruhunu mükemmel gençlere aktardı müthiş bir azim ve kararlılıkla. Daha hala etkisi devlette bütün gücüyle devam ediyor. Ama hayret edecek şekilde unutturma faaliyeti var, çok vahim. Buna karşı tam aksi bir tavır gösterilmesi gerekiyor. Ben Sayın Bahçeli’nin soyadına bir Türkeş ilave ettirmesini çok isterdim. Devlet Bahçeli Türkeş, çok çok güzel olur, inşaAllah. Aslında her MHP Genel Başkanına Türkeş soyadı çok güzel bir damga olur, muhteşem bir damga olur. Bir de Sayın Bahçeli gibi MHP’nin başına geçen her değerli şahsa -ki Allah ömrünü uzun etsin, inşaAllah çok uzun yıllar hizmet eder- Başbuğ lakabı verilmesini istiyorum. Yani Sayın Türkeş Başbuğlar Başbuğu olarak anılsın, bak Başbuğlar Başbuğu. Ama her gelen MHP Genel Başkanına Başbuğ lakabının verilmesinin ben güzel olur diye düşünüyorum. Böylece Sayın Türkeş’in ismi de ruhu da kıyamete kadar etkili bir güç olarak devam eder diye düşünüyorum. Çünkü tanımayan bilmez, hakikaten çok değerli bir insan. O eğitimin Türkiye’de bu kadar etkili olması bir mucize. Şu an mesela polis, özel harekat, jandarma, ordu, MİT her yerde o ruh hakim. Bak bizim gençlere de bakıyorum o ruhu bayağı seviyorlar. Ben MHP’li değilim, ülkücü de değilim, AK Partili de değilim her zaman söylüyorum, yani ben bütün partileri kucaklıyorum. Hem CHP’liyim, hem AK Partiliyim, hem MHP’liyim, hem Saadetliyim, hem Büyük Birlik Partiliyim hepsini seviyorum. Ama böyle bir yöntemle bu ruhu devam ettirmek lazım. Çünkü gençlerin çok sevdiği bir aksiyon, çok sevdiği bir inanç ülkücülük ben onu görüyorum. Yani her genç seve seve ülkücü olmak istiyor. Ve hakikaten bir kahraman ruhu, hakikaten bir yiğitlik ruhu üstlerine hakim oluyor. Güzel bir terbiye şekli, güzel bir eğitim şekli, güzel bir ekol, güzel bir ideal. Daha ciddiye alınması lazım, daha önem verilmesi gerekiyor. Türkeş’in unutturulması riski çok çok vahimdir. Buna zaten müsaade etmeyiz bunu unutsunlar o imkansız.
(ABD, Suriye'de YPG kontrolündeki bölgelerde 2 hava üssü ve 8 askeri noktada özel birlikler bulunduruyor. Bunlardan belki en önemlisi Rümeylan'daki üs. Amerika ordusu Rümeylan’daki hava üssünde bulunan uydu takip cihazlarıyla Türk askerlerinin hareketliliğini anlık olarak YPG'li teröristlerle paylaşabiliyor. Bu üssün istihbaratların şehit verdiğimiz operasyonlarda etkili olduğu belirtiliyor.)
O zaman çok ayıp yapıyorlar. O çok vahim, ona karşı daha köklü bir çözüm aranması gerekiyor. Gerekirse bir mecliste gizli bir oturum yapılsın bütün CHP de katılsın. Rusya ile ittifak edilecek özel bir anlaşma yapılması gerekiyor olabilir ve Suriye ile anlaşma yapılması gerekiyor. Suriye ile anlaşma yapılsa zaten Amerika'ya çık git denir hiçbir hakkı yok. Yani uluslararası anlaşmalara göre hemen çıkması gerekir. Suriye ile Türkiye'nin anlaşması şart görünüyor. Çünkü Suriye hükümeti benim ülkemden çık dedi mi zaten Amerika uluslararası hukuka göre çıkmaya mecbur. Yani nerede olursa olsun. O imkanı kullanmak lazım. Suriye ile anlaşalım onları oradan çıkaralım. Rusya'yla da anlaşarak, İran'la da anlaşarak öbür türlü bu meşru gibi görünür onların açısından, devam eder.
(“Hz. İsa (as) nasıl ortaya çıkacak?” izleyici sorusu)
Onun da o kadar rahat olacağını zannetmiyorum. Allah onu imtihan eder, gerçi bize öyle gibi görünüyor ama rahat gibi görünüyor ama değildir. Çünkü bütün Peygamberlerden. Sadece tevekkülü iyi. Çok güçlü bir tevekkülü var. İmanı güçlü, şeytanla bir şeyi olmuyor yani muhataplığı olmuyor. Şeytanı hiç kaale almıyor. Şeytanın çok müdahalesi var İncil’de de geçiyor. Hemen hemen sıfır etkisi şeytanın o yönden rahatlığı iyi. Nefsini onu boğması sıkması falan olmuyor o yönden güzel. İman konusunda da kafası berrak. Bir de o yönden avantajlı ama çıkışı için benim kanaatim Hz. Mehdi (as)’ın işaretini bekler. Onun dışında çıkacağını zannetmiyorum. Bu Kutsal Sandığın bulunmasından sonra çıkacağını düşünüyorum. Kutsal Sandık da ahir zaman insanlarına bir nimet olsun onlara bir kalp ferahlığı olsun diye çünkü deccal çok azgın olduğu için, çok şiddetli olduğu için insanların imanının güçlü bir takviyeye ihtiyacı var. Şu an deccalin karşısında insanlar perişan vaziyetteler darmadağın etmiş vaziyette. Sevgiyi, aklı, muhabbeti, dostluğu kaldırdı. Gerçi bize gücü yetmiyor şu an deccalin elhamdülillah. Arkadaş grubumuza da gücü yetmiyor. Ama dünyada çok büyük facia yaşatıyor. Deccalin oyununa karşı imanla, Kuran’la, akılla, vicdanla Müslümanlar hareket edecekler. Hz. İsa Mesih’in de çıkışı Kudüs’te olacağını düşünüyorum. Zaten dünyada genel bir güvenlik sağlanacak sırf Kudüs’te değil. Bütün dünyada Hz. İsa Mesih zaten gündem olacak nereye gitse ona bir zarar gelmeyecek gibi sistem oluşturulacak. Şu an ortaya çıksa tutuklarlar nerede olursa olsun tutuklarlar.
Tabutun gelmesi çok önemli, tabutun yeri benim kanaatim bir kısım insanlar tarafından biliniyor. Ama zamanını bekliyor. Muhtemelen katranlı muşambaya sarılmış olarak muhafaza ediliyor bozulmaması için katranlı muşambaya sarılmış olarak. Açıldığında zaten temiz ve net kendi halinde görülür. İçindeki Kutsal Emanetleri de göreceğiz. O bir ferahlık verir insanlara açacaktır imanlarını çok güçlendirecektir. Hz. Mehdi (as)’da ben o kadar şaşıracaklarını zannetmiyorum. Zaten İslam alemi sıkışmıştı birini buldular başa geçirdiler derler. O kadar etkilenmezler ondan göreceksiniz. Ama halkın yine de hoşuna gider tabii Peygamberimiz (sav)’in hırkasını giyeceği için kılıcını kuşanacağı için bir heyecan olur. Ama bence o kadar metafizik göreceklerini zannetmiyorum. Bir tek Hz. İsa Mesih’te şaşırırlar çünkü o pek anlaşılacak gibi değil yani hiçbir akrabası yakını olmaması, Tevrat, İncil, Kuran’ı ezberden biliyor olması, yüzündeki ifade Hz. İsa (as) olması ihtimali olduğu için o heyecanlandırır. Onda cidden heyecanlanırlar. Konuşmalarından da herkes anlar göreceksiniz yani üslubundan anlaşılır. Ama şeytanı hiç kaale almıyor hayrettir hiç adam yerine koymuyor. İmanı da bayağı güçlü hafızasının gücünden kaynaklanıyor da olabilir Allah onu vesile ediyor. Güzel kafasında toparlıyor imanı. Bir de temiz bir akla sahip olduğu anlaşılıyor kafasında bir karmaşa yok. “Bidayeten” diyor Bediüzzaman “kendisi de bilmez kendisinin Hz. İsa olduğunu” diyor “havas ve yakınları onu imanın nuru ile tanırlar” diyor.
Hata Yapmak İnsan Olmanın Bir Vasfıdır. İnsan Zayıf Bir Varlıktır, Hatasını Tekrar Edebilir. Buna Kızmak Yersiz Olur
İnsanın hafızası o kadar güçlü değil. Unutabilir yani daha önceki yaptığı hatayı unutuyor unuttuğunda yeniden tekrarlayabilir. Makul aslında yani insan aciz bir varlık. Bir dahaki sefere daha kararlı oluyor. İmtihan yeri olduğu için zaten mucize olur bir hatayı yapınca bir daha net yapmamak çok zordur. Herkesin yapabileceği bir şey değil o. Bazen mükerrer tekrarlar az veya çok yani insan olmanın bir vasfı o. O kadar üstünde durmamak lazım olabilir.
(Selahattin Demirtaş mahkemede kendi aleyhine gösterilen delillerin tümünün FETÖ'nün uydurduğu deliler olduğunu ve bunun dışında hiçbir delil olmadığını iddia etti. Sözlerine şöyle devam etti “gün gelecek bunlar iktidardan düşecek. Ve bugünün bakanları bugün bu siyasi operasyona imza atmış yargı elemanları gün gelecek bu kumpaslardan yargı karşısına çıkacak” dedi.)
Tabii ki her zaman o tip düşüncede insanların hep ümidi olur. FETÖ'cüler de bir gün iktidara geleceklerini, intikam alacaklarını. Komünistler de öyleydi daha önce. Bir gün iktidara geleceklerini, intikam alacaklarını falan düşünürler. Yargıyı neden yargılıyorsun? Yargı dosya üzerinden karar veriyor. Bakar delile deliller yeterliyse “tamam” der. Başka hakimler de aynı kararı veriyor. Yani yargıda hakim karar verdiğinde üst mahkemeye gönderince ora da o kararı veriyor. Yine itiraz edersen bir üst mahkemeye de itiraz edersen yine aynı. Yargıtay’a itiraz ediyorsun aynı. Demek ki oradaki delil doyurucu. Dolayısıyla yani “şöyle yapacağız böyle yapacağız, yarın bir gün siz gideceksiniz biz geleceğiz” bunlar yakışık alacak sözler değil. Bunu dünyanın her tarafında herkes kullanır o zaman olur mu öyle şey? O değil de hukuki delillerle açıklayabilir. Mesela şurada şurada hata var. Şu hukuki hatalar yapılmıştır diyebilir. Ama ondan gerisi mantıklı olmaz.
(“Sizce mantık evliliği doğru mudur?” izleyici sorusu)
Zaten evliliklerin yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuzu mantık evliliğidir. Aşk evliliği denilen evliliklerin de yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuzu mantık evliliğidir. Yani geçim amaçlı küçük bir anonim şirket gibi yahut komandit şirket gibi. Anne baba ile aile ile kurulmuş bir dayanışma müessesesi olarak alırlar birçok insan. Yani hastalandığında hastaneye götürecek. İşte karşı ailenin imkanlarından istifade edecek. O aile de karşı ailenin imkanlarından istifade edecek. Paralar bir havuzda toplanacak oradan kullanılacak. Kadın yemek yapacak öbürleri yiyecek. İşte dedeye birisi hizmet edecek. Yani muazzam bir dayanışma ve imkan sistemi. Bir kazanç sistemi ve o tip şeyler diyeyim. Yani çünkü başka dil kullanacağım şimdi biraz ağır olacak. Genç kızları hayatta yalnız bırakıyorlar. O çocuklarda aç kalma korkusu oluyor, öldürülme korkusu oluyor, sahipsiz kalma korkusu oluyor. Yani dehşet verici geliyor onlara o. Yani “sokakta kalırsam bana kim bakacak ne yapacağım?” gibisinden. Onun için bir adamın yanına sığınıyorlar. Nikah için imza atıyor. İşte ölüyorum, bitiyorum dediğinde zaten evlilik daha sağlamlaşmış oluyor. Ölen biten yok normalde öyle bir konu da yok. Ama her ölüyorum, bitiyorum demesi onu sağlamlaştıracağı için, daha güçlü hale getireceği için o mazlum insanlar o görüntüyü vermiş oluyorlar. Ama biraz konuşsan zaten normalde itiraf etmezler de anlaşılır ama hiçbir insana bunu itiraf ettiremezsin sen. “Evet, bu böyledir” demez. “Olur mu?” diyor “deliler gibi” diyor “gördüm mü sarsılıyorum” diyor “elektrik tutmuş gibi” falan diyor. Atıyor yani öyle bir şey yok. Ama işte toplumdaki o sistemi düzeltmek lazım. Velayet sistemi olsa kadınlar böyle dehşet içinde yaşamazlar.
Münafık Sabah Akşam Müslümanlar Dağılsın Diye Uğraşır. Müslümanlarda İse Münafıkların Bu Çalışmaları Tam Tersi Etki Uyandırır, Daha Çok Kenetlenir ve Birleşirler
Şimdi münafık ayrıldığında tabii Müslüman alemini kendi haline bırakmış oluyor. Mesela öldürülen çocuklar, şehit edilen çocuklar, milyonlarca Müslüman hepsinin kanı onların üstüne olmuş oluyor. Çünkü o egoist bencilce ve alçakça Müslümanları terk ederek bu Müslümanların hepsinin öldürülmesine, zulüm edilmesine göz yummuş oluyor bir. İkincisi Allah'ı terk etmiş oluyor. Allah'ın dinini terk etmiş oluyor. İslam'ın birlikte yaşama emrini terk etmiş oluyor. O kadar fazla terk ettiği şey oluyor ki. Şimdi daha önce de kendini Müslüman tanıttığı için ve münafıkta da gurur, enaniyet kibir çok yüksek olduğu için, kendini beğenme çok yüksek olduğu için ona bir çözüm arar. Yani ne yapsam da ben bu dengeyi kurabilsem. En kestirme çözüm ve en net çözüm Müslümanların parçalanmasıdır. Müslümanlar tamamen parçalandığında o da o parçadan bir parça olmuş oluyor. Suç ve suçun delilleri ortadan kalkmış oluyor. Bunun dışında suçun delilinin kalkması mümkün değil. O yüzden canhıraş en kötü şartlarda bile sabahtan akşama kadar münafık Müslümanların dağılması için uğraşır. Ama bu dağılma da Müslümanlara ters etki yapar bilakis sayıları artar, güçlenir, zenginleşir, bereketlenirler. Bu da münafığı daha da dehşete düşürür. Onun için hayatı tam bir kabustur münafığın.
(ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından Amerika Bakanlık Sözcüsü şöyle bir açıklama yaptı. “Tillerson diplomasi için Türkiye’deydi. Verimli bir görüşme yapıldı. Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz. NATO müttefikimize saygı duyuyoruz ama herkes DEAŞ ile mücadeleye odaklanmalı” dedi.)
DEAŞ ile mücadele. Nerede bu DEAŞ? Yerini gösterseler de mücadele etsek. Olduğu yeri söylemeleri lazım önce. “Bak şurada var” derseler olur. Şimdi göremediğimiz bir DEAŞ ile nasıl mücadele edelim? Önce yerini söylesinler, onu biz isteyelim Amerika’dan.
(“Hayvanların genleriyle oynanması hakkında ne düşünüyorsunuz?” izleyici sorusu)
Doğal olsalar daha iyi olur. Yani sakat iş onlar. Bir de o yapı bozuk olarak devam ederse ileriki genlerde daha da kötü. Bence hiç gerek yok yani bir amacı da yok, bir faydası da yok. Sadece zarar verir. Genleriyle oynanmış hayvanlar sağlıklı olmuyorlar. Bazen kedilere falan da yapıyorlar yani çok yazık hayvan bir garip şekle giriyor, omurgası bozuk, beli bozuk falan. Ahir zamanda bu tip şeylerin olacağını anlıyoruz. Hadislerden de anlıyoruz, ayette de işaret ediyor. “…Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim…” (Nisa Suresi, 119) “fıtratı bozacağım” diyor şeytan. Yani “doğal yapıyı, doğal hayatı bozacağım” diyor. O da şu an onu yapmış oluyor.
(Amerika Suriye’de bulunan YPG’ye sürekli ağır silah yolluyor ve son olarak da YPG’lileri eğitmek için 550 milyon dolar bütçe ayırdığını açıkladı. Buna rağmen ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Sayın Erdoğan’la görüşmeden hemen önce basına yaptığı açıklamada, “YPG’ye asla ağır silah vermedik. Dolayısıyla geri alınacak bir şey yok. Türkiye’yle ana hedeflerimiz tamamen ortak” açıklamasını yaptı.)
Kardeşim adamlarda çok fazla zırhlı araç var. Orada fabrika falan da yok. Yani bu markette satılan falan bir şey de değil. Sadece Amerika’da üretiliyor bunlar ve adamların elinde binlerce var. Yani nerden geliyor bu tanksavarlar, uçaksavarlar şunlar bunlar? Bunu fotoğraflayıp belgeleyip göstermek lazım.
(Zeytin Dalı Harekatı’na destek kapsamında Hatay'a gelen sanatçılar Jandarma Karakolu'ndaki askerlerle buluştu. “Sanatçı ve Mehmetçik el ele” sloganıyla gerçekleşen program kapsamında beraberlerindeki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan’la; aralarında Yavuz Bingöl, Tamer Karadağlı, Erhan Yazıcıoğlu, Erhan Güleryüz, Mustafa Ceceli, Zuhal Yalçın ve Sefa Sezgin'in bulunduğu sanatçılar Reyhanlı ilçesine gitti.)
İyi güzel, askere ev yemekleri yapıyorlar ya o iyi. Çocuklara, bol bol dolma falan yapsınlar. Yani öyle bir tane iki tane değil, mesela binlerce zeytinyağlı dolma yapılsın, kıymalı dolma yapsınlar. Çocuklar ev yemeği yesin. Kamyonlarla taşıyalım, anneler yapsın. Tabii zeytinyağlı sarma falan öyle az değil. Bir askere, bir kilo düşecek gibi. Mebzul miktarda yapılsın gönderelim.
(“Allah kötülüklerimizi nasıl örter?” izleyici sorusu)
Zaten Müslümandan öyle bir kötülük çıkmaz, zaten örtülmüş yaratılır mümin. Öyle bir şey olmaz. Mümin, öyle galiz hata yapmaz ama yapsa bile Allah onu örter demek yani bir daha hatırlatmaz. Cennette aklına gelmez, o anlamda. Nasıl biz zer alemini hiç hatırlayamıyoruz. Düşünüyoruz hiç aklımıza gelmiyor. Yapılan hata da hiç akla gelmez. Allah, aklımızdan aldı mı gidiyor. Bir şey unuttuğumuzda nasıl oluyor görüyorsunuz. Ne kadar uğraşırsan uğraş akla gelmiyor.
(Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, darbeci sanıkların, sürekli yaptıklarını inkar ettiklerini belirterek şunları söyledi: “Darbe girişimi yargılamalarına bakıyorsunuz, hiçbir sanık, yaptığını kabul etmiyor. Helikopterlerle meclisi bombalayan, Cumhurbaşkanımıza suikasta giden bile, bunu ben yaptım demiyor. O zaman hayaletler geldi ya da biz rüya gördük. Burada kimse aklımızla alay etmesin. Bunlar mahkemelerde, yargılamalarda ortaya çıkacaktır” dedi.)
Bunlar şımarıyor. Gerek yok ki adam, fotoğrafla belgeli belli yani. İstediği kadar yapmadım desin. Olur mu öyle şey? Katiller falan da öyle diyor, çekip vuruyor, ben yapmadım diyor. Elim yaptı diyor yani aynı münasebetsiz izahlar. Uğraşmaya gerek yok. Mahkeme direkt gereğini yapsın. Zırvayla uğraşacak halimiz yok.
(Türkiye ile Yunanistan arasında, gerginliğe neden olan “Kardak kayalıklarının 2 mil uzağında olan Çavuş Ada’da, Türk Sahil Güvenlik ekipleri tarafından termal kameralarla gözetleme yapılacak kulelerin inşaatına başlandı.)
Güzel, neye yarayacak o? Kardak’a bir şey olursa… Ha kıllık yaparlarsa. Kardak’ta direkt askeri karakol yapsalar olmuyor mu? Ne tür oranın kroki konumu? Küçük kaya parçası. Yer yok mu üstüne çıkılabilecek kadar? Küçük de olsa bir ev yapılır. Bize versinler orayı, bir villa yapalım. Yunan, munan kimse giremez Allah'ın izniyle. Yani adım atamazlar evvelAllah.
İsrail ile Filistin Arasındaki Kavgayı Allah’ın İzniyle Bitireceğiz. İkisi de Peygamber Soyu Olan Bu İki Halkın Kardeş Olarak Yaşamasını İstiyoruz
Museviler de Hz. İsrail (as)'in soyundan. Bir babanın evlatlarısınız. Allah o kavgayı durduracak. Şeytan aranıza girdi. O şeytanı tepeleyeceğiz. İsrail’le Filistin’i kardeş edeceğiz inşaAllah. Kavga duracak. Filistinliyi öldüren, şehit eden zalimdir. İsrailliyi öldüren ki bana göre de şehit eden zalimdir. Çünkü mümin onlar da Müslüman her halükarda zalim olurlar. İki tarafı da dost edeceğiz, kardeş edeceğiz. Bu Mehdilikle olacak inşaAllah Mehdiyet’le olacak. Doğru söylüyor benim güzel yüzlüm. Allah kalbimize ferahlık versin, hayır versin. Allah bizi Mehdi’mize kavuştursun. İsa Mesih'e kavuştursun. Müthiş bir ferahlık olacak. Biz İsrail'le görüşmelerimizde Filistin’e hep müşfik davranılması, askeri operasyon yapılmaması için hep telkinde bulunduk. Bunun sonucunda bizim görüştüğümüz dönemden sonra Filistin'e yapılan hava harekatları tamamen durdu. Ağır bombardıman tamamen durdu. Eskiden halı bombardımanı yapılıyordu ve acayip topçu atışı ve roket atışı yapılıyordu. Ve acımasızca Filistin'e giriliyor tanklarla her yer yıkılıyordu. Ama şu an bu en aza indirildi elhamdülillah. Bizim vesilemizle gece gündüz konuşarak bunu elde ettik. Ama bu bilinmeyen bir husustur ayrı mesele.