Sayın Bakanım,
Kamuoyunda çok tanınan bir dava Yargıtay’da temyiz incelemesinde bulunmaktadır. Bu davada bazı sanıklar hakkında ceza kararı verilmiş ve gerekçeli kararda sanıklar aleyhinde delil olarak sadece CMK m. 148’e aykırı olarak alınmış emniyet ifadeleri bulunmaktadır. Bu emniyet ifadeleri, halihazırda iddia edilen Ergenekon’un üyesi olmak iddiası ile cezaevinde bulunan dönemin Organize Suçlar Şubesi müdürü Adil Serdar Saçan’ın yönetimindeki operasyon sonucunda gözaltına alınanlara yapılan fena muamele sonucu, zor ve baskı altında imzalatılmıştır. (Adil Serdar Saçan ve yönetimindeki 8 kişi hakkında işkence yapmak suçundan açılan dava 216’şar yıl hapis istemi ile sürmektedir.)
Sayın Bakanım,
Bu dava, bir yerel mahkemede, 2004 yılından itibaren görülmüş, 2005 yılında ise zamanaşımına uğrayarak düşmüştür. Aynı davada zamanaşımına uğramayan sanıkların davaları ise ana davadan tefrik edilmiş ve,
ANA DAVA İLE AYNI İDDİANAME ÜZERİNDEN, AYNI İDDİALARLA ve AYNI SEVK MADDELERİ kapsamında yargılanan 5 SANIK BU DAVADA TCK 313 KANUN MADDESİ KAPSAMINDA BERAAT ETMİŞLERDİR. Bu beraat kararı kesinleşmiştir.
Yerel mahkemenin beraatle sonuçlanan bu davadaki gerekçeli kararı ana davayı doğrudan etkileyen çok önemli kararlar içermektedir. Bu kararlardan biri davadaki sözde müştekilerle ilgilidir.
Mahkeme Heyeti, tefrik edilmiş dosya hakkındaki gerekçeli kararında şu açıklamada bulunmaktadır:
... esas sayılı dosyasında .... VE .... DIŞINDAKİ MÜŞTEKİLERİN YARGILAMA AŞAMASINDA ŞİKAYETLERİNDEN VAZGEÇTİKLERİ VE POLİSTEKİ İFADELERİNİ KABUL ETMEDİKLERİ ANLAŞILMIŞTIR.”
Mahkeme Heyeti’nin bu vurgusu son derece önemlidir.
DAVADA 2 KİŞİ DIŞINDA BİR MÜŞTEKİ BULUNMADIĞI BİZZAT YEREL
MAHKEME HEYETİ BU AÇIKLAMASI İLE MÜŞTEKİ GÖSTERİLEN KİŞİLERİN ŞİKAYETLERİNİ HERHANGİ BİR BASKI İLE DEĞİL MAKUL VE MEŞRU OLARAK GERİ ALDIKLARINI KABUL ETMİŞTİR VE BUNU VERDİĞİ BERAAT KARARINDA SANIKLARIN LEHİNE BİR GEREKÇE OLARAK KULLANMIŞTIR.
Diğer iki kişinin iddialarının birer iftira olduğu ise mahkeme kararlarıyla ispatlanmış, tüm sanıkları kapsayacak şekilde bu suçlamalardan BERAAT etmişlerdir.
Ancak Yerel Mahkeme Heyeti davanın zamanaşımı verilmiş bölümünün zamanaşımı kararının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yargılamayı sürdürmüştür. Ancak Yerel Mahkeme bu sefer, beraat ile sonuçlanan dava ile aynı iddianame ve aynı iddialarla sürdürülen ana davada “müştekilerle ilgili bambaşka bir karar vermiş bu kişilerin güya sanıklar tarafından yapılan baskı ile şikayetlerini geri aldıklarını” söylemiştir. Ve bu kişilerin emniyette çocuklarını kurtarmak için imzalamak zorunda oldukları kendi fikirlerini yansıtmayan ve daha sonra defalarca resmi makamlar önünde geri aldıkları suni şikayetleri bu sefer geçerli olarak saymış ve bunlar üzerine gerekçe kurmuştur.
YEREL MAHKEME AYNI DAVADA BİRBİRİYLE ÇELİŞKİLİ İKİ AYRI KARAR VERMİŞTİR
MAHKEME TEFRİK EDİLEN VE BERAAT İLE SONUÇLANAN DAVANIN GEREKÇELİ KARARINDA MÜŞTEKİLERİN ŞİKAYETLERİNDEN KENDİ RIZALARI İLE VAZGEÇTİKLERİNİ VE EMNİYET İFADELERİNİ REDDETTİKLERİNİ KABUL ETMİŞTİR. ANCAK DEVAM EDEN VE CEZA KARARI VERDİĞİ ANA DAVANIN GEREKÇELİ KARARINDA İSE TAMAMEN TERSİNİ SÖYLEMİŞ VE MÜŞTEKİ OLARAK GÖSTERİLEN KİŞİLERİN ŞİKAYETLERİNİ BASKI İLE GERİ ALDIKLARINI İDDİA EDEREK BU KİŞİLERİ MÜŞTEKİ GİBİ GÖSTERMİŞ, HİÇBİR DELİL VE TANIK GÖSTERMEDEN MAHKUMİYET KARARI VERMİŞTİR.
Sayın Bakanım,
Yerel Mahkeme, kendi kararlarında çelişerek, MÜŞTEKİLERİN ÖNCE KENDİ RIZALARI İLE ŞİKAYETLERİNİ GERİ ALDIKLARINI SÖYLEYEREK BERAAT VERMİŞ, SONRA İSE BU KİŞİLERİN ŞİKAYETLERİNİ SANIKLARIN BASKISI İLE GERİ ALDIKLARINI İDDİA EDEREK MAHKUMİYET KARARI VERMİŞTİR. AYNI İDDİALARLA İLGİLİ ÖNCE BERAAT KARARI VERİP, SONRA MAHKUMİYET KARARI VERMESİ ÖNEMLİ BİR HUKUKSUZLUKTUR.
Zatı Alinizden bu tip hukuksuzlukların giderilebilmesi için gereken tedbirleri almanızı saygılarımızla istirham ederiz.