Sayın Bakanım,
Bilim Araştırma Vakfı, savunduğu milliyetçi muhafazakar değerler nedeniyle yıllardan beri halkımızın gözü önünde, iddia edilen Ergenekon tarafından çok çeşitli baskılara maruz kalmakta, saldırı ve komplolar ile yıldırılmaya çalışılmaktadır. Nitekim sözkonusu yapılanmanın Bilim Araştırma Vakfı aleyhinde faaliyetleri, ele geçirilen ve medya kuruluşlarınca yayınlanan yazılı bildirisinde, “Bilim Araştırma Vakfı’nın mücadele edilmesi gereken kuruluşlar arasında en başlarda gösteriliyor olması”ndan da anlaşılmaktadır.
Devletimiz, iddia edilen Ergenekon’un çökertilmesi ve ülkemizin bu büyük beladan kurtulması için gereken süreci başlatmıştır. Bu süreç, Sayın Adnan Oktar ve Bilim Araştırma Vakfı mensuplarının yaklaşık 9 yıldır devam eden yargılanma süreci boyunca yaşanan birçok gayri hukuki gelişmenin aydınlanması ve yapılan hukuk ihlallerinin telafi edilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır.
Sayın Bakanım,
Masonların, iddia edilen bu yapılanmayı etkileri altına aldıkları ve kendi emelleri doğrultusunda kullandıkları birçok delille sabittir. Son olarak ortaya çıkarılan ve medyada da yer alan bayrak bu delillerden bir tanesidir. Çünkü iddia edilen Ergenekon yapılanmasına ait olan bu bayrağın sol üst köşesinde yer alan “gönye” ve “pergel” yüzyıllardır masonlarca kullanılan sembollerdir.
Anlaşılacağı gibi Bilim Araştırma Vakfı Camiası’na yıllardan beri komplo üstüne komplo düzenleyen bu yapılanmanın üyelerini yöneten de ve yönlendiren de masonlardır. Çünkü Bilim Araştırma Vakfı’nın çalışmaları ve BAV’ın Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar’ın masonların gerçek yüzünü deşifre ettiği eserleri yıllardır bu karanlık tarikatı rahatsız etmektedir.
İddia edilen Ergenekon’un yargı camiasına sızmak ve yargı içinde etkili konuma gelmek için büyük bir gayret sarfettiği ise bilinen bir gerçektir. Nitekim manifestolarında, temel belgelerinde ve üyelerinin kendi aralarındaki konuşma ve yazışmalarında özellikle yüksek yargıyı ele geçirme planları açıkça yer almaktadır.
Ergenekon Soruşturması’nı yürüten İstanbul C. Başsavcılığı’nın bu yapılanmanın bağlantılı olduğu yargı mensuplarının isimlerini liste halinde Sayın Bakanlığınıza bildirdiği birçok basın organında haber olarak yayınlanmıştır. Ne var ki bu listede bulunan yargı mensupları halen son derece faaldirler. Beyin niteliğinde ve kilit konumda olan bu kanada henüz dokunulamamıştır.Bunlar, Ergenekon Davası’nı sonuçsuz bırakmak ve bu davanın temel delillerini devre dışı bırakmak için yoğun bir çaba içindedirler. Dolayısıyla mutlaka etkisiz hale getirilmeleri gerekmektedir.
Diğer taraftan söz konusu yapılanmanın BAV'a yönelik düzenlenen polis operasyonundan itibaren bu dava sürecini yönlendirmeye çalıştığı da herkesin malumudur. BAV Davası’nda hiçbir suç unsuru bulunmadığını belirterek oybirliğiyle BERAAT KARARI veren bir mahkemenin, davanın delil durumunda, hukuki niteliğinde, sevk maddesinde hiçbir değişiklik olmadığı halde 1 sene sonra oybirliğiyle mahkumiyet kararı vermeye zorlanmış olması, bu örgütün yargı içinde ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Bu durum, asıl ve aciliyetle neşter atılması gereken yerin neresi olduğu konusunda da yeterli bilgi vermektedir.
Aldığımız duyumlara göre bu yapılanmanın BAV Davası’yla ilgili olarak yargı mercileri üzerindeki baskısı halen sürmekte, yargıyı etki altına almak amacıyla yürüttüğü faaliyetler devam etmektedir.
Aşağıda bahsi geçen ve Ergenekon Davası’nda yargılanan veya soruşturulan kişiler dışında, BAV’a karşı faaliyet sürdüren ve tespit ettiğimiz diğer şüpheliler hakkında edindiğimiz bilgileri de ilgili savcılığa teslim ettik. Bu nedenle, davamızda hiçbir baskı olmadan, hukuka uygun adil yargılamanın yapılması için gerekli önlemlerin alınmasını istirham ediyoruz.
Ergenekon Davası’nda, yasadışı örgüte üye olmak ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı silahlı ayaklanmayı teşvik etmek iddiasıyla yargılanan ve halen tutuklu bulunan şahıslardan biri Doç. Dr. Ümit Sayın'dır. Türkiye'nin önde gelen Darwinizm savunucularından biri olan Ümit Sayın, Sayın Adnan Oktar'ın Darwinizm ve materyalizmi çürüten eserlerini hedef alan makaleleri, yorumları ve çalışmalarıyla da tanınan bir kişidir. Ümit Sayın'ın bilgisayarından çıkan belgeler arasında Sayın Adnan Oktar ve Bilim Araştırma Vakfı aleyhinde pek çok veriye rastlanmıştır. Ergenekon Davası’nın dosyalarında yer alan dikkat çekici bilgilerden biri de Ümit Sayın'ın Masonluk belgesi ve "MASON LOCALARINA OLAN SADAKATİNİN EN ÖNEMLİ GÖSTERGESİNİN HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR) VE BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI'NA KARŞI YAPTIĞI ÇALIŞMALAR OLDUĞUNU" söylemesidir. (http://www.haber5.com/ haber.php? haber_id=327899)
Bunun yanı sıra basında yer alan haberlerde bildirildiğine göre Ergenekon Davası’nın dosyalarında yer alan Ümit Sayın'a ait telefon kayıtları ve bilgisayar yazışmaları da, Sayın Adnan Oktar ve BAV camiasının hedef alındığını net olarak gözler önüne sermektedir.
12 Kasım 1999 gecesi düzenlenen Bilim Araştırma Vakfı’na yönelik polis operasyonunu yapan ve yöneten emniyet görevlisi olan, dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan şu anda Ergenekon Davası kapsamında yargılanmakta ve cezaevinde bulunmaktadır. Bundan önce de görevi kötüye kullanmak suçuyla hüküm giyip görevinden uzaklaştırılmıştır. Hakkında müteaddit defalar fena muamelede bulunmak suçuyla dava açılmıştır. BAV camiası mensuplarına gözaltında bulundukları süre zarfında işkence yapmak suçuyla yargılanması ise halen İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 216 yıl hapis cezası istemiyle devam etmektedir. BAV camiası mensuplarının gözaltı sırasında gördükleri fiziksel şiddet Adli Tıp raporlarıyla sabittir. Günlerce süren işkence ve kötü muamele neticesinde, yanlarında avukat bulunmadan ve okumalarına dahi müsaade edilmeden, kendilerine ait olmayan birtakım ifadelere zorla imza attırılmış, daha sonra bu ifadeler, gözaltına alınanlar henüz savcılığa dahi sevk edilmeden basına sızdırılmış, böylece BAV camiası aleyhinde bir kamuoyu oluşturularak, yargı baskı altına alınmaya çalışılmıştır.
Sayın Adnan Oktar ve BAV camiası mensuplarının emniyette bulundukları ve yargılanmaya başladıkları süre zarfında, basında akıl almaz bir linç ve karalama kampanyası başlatılmıştır. Çalıştığı medya kuruluşunun bünyesinde bulunan televizyon kanalında ve gazetelerde bu karalama kampanyasına öncülük ettiği herkesçe bilinen isimlerden biri de Ergenekon Davası kapsamında tutuklu olarak yargılanan ve cezaevinde bulunan Tuncay Özkan'dır. Tuncay Özkan’ın, gözaltına alınanların emniyette zorla imzaladıkları ve kendilerine ait olmayan ifadeleri, arama tutanakları, çeşitli zabıtlar gibi yasal koruma altındaki belgeleri, kanunlara aykırı olarak elde ettiğine ve yine yasalara aykırı olarak bunları yayınladığına o dönemde herkes şahit olmuştur. Günlerce manşetten yayınlanan bu gerçek dışı ifadelerle tutuklama için bir gerekçe olan “infial” şartını oluşturmuş ve kamuoyunda Sayın Adnan Oktar ve BAV camiası aleyhinde geniş çapta bir infial meydana gelmiştir. O dönemde yargılamayı sürdüren hakim de oluşan infiali de gözönünde bulundurarak tutuklama kararı vermiştir.
İddia edilen Ergenekon’nun BAV camiası ve Sayın Adnan Oktar aleyhinde çalışmalar yaptığının önemli belgelerinden biri de İstanbul Milletvekili Emin Şirin'in faaliyetleridir. Bilindiği üzere Emin Şirin, Ergenekon Soruşturması kapsamında, Lobi'den sorumlusu olduğu iddiasıyla göz altına alınmış ve Lobi örgütlenmesi hakkında bildikleri sorgulanmıştır. Emin Şirin’in basında ve internet sitelerinde yaptığı yoğun faaliyetler nedeniyle, BAV davasını olumsuz yönlendirmek ve kamuoyunda BAV camiası aleyhinde kanaat oluşturmak amacıyla hareket ettiği herkesçe bilinmektedir. Ayrıca, hiçbir mağduriyetleri olmamasına rağmen mahkemelerde, BAV camiası aleyhinde kışkırtılarak kullanılan birkaç aile ile işbirliği yaptığı da alenidir. Emin Şirin BAV Davası’nın görüldüğü mahkemeye bizzat gelerek kendince mahkemeyi etkilemek istemiştir. Yazılı ve görsel basında bu konuyla ilgili haberler herkesin malumudur. Böylece BAV camiası hakkında hukuki tek bir delili dahi olmayan ithamlarla, gerek yargı gerek basın organları aylarca meşgul edilmiş ve kamuoyunda geniş çaplı infial oluşturulmuştur.
Ergenekon Davası’nın tutuklu sanıkları Ümit Sayın ile Adnan Akfırat arasında geçen msn yazışmalarında, iddia edilen bu yapılanmanın Sadettin Tantan’la temas halinde olduğunu ve her türlü isteğini ona yaptırabildiğini ifade eden cümleler yer almaktadır. (Ergenekon Davası Dosyası, 408. klasör, sayfa 306)
Aynı Sadettin Tantan 1999 yılındaki BAV Operasyonu’nu gerçekleştiren kişidir. BAV Operasyonu esnasında İçişleri Bakanı olarak görev yapan Sadettin Tantan, daha gözaltı süreci devam ederken yaptığı açıklamalarla BAV camiası mensuplarını ve BAV Fahri Başkanı Sayın Adnan Oktar’ı kamuoyuna (sözde) suçlu gibi göstermeye çalışmıştır. BAV Camiası’nı bölücü örgütle kıyaslamaya kalkarak BAV Davası’na bakacak olan yargı mensuplarını ağır bir baskı altına almıştır. Ayrıca Sadettin Tantan bununla da yetinmeyerek BAV’ın kapatılması için müfettişlerine rapor düzenletmiştir.
BAV camiası mensuplarının gerek gözaltına alınış şekilleri, gerek Adil Serdar Saçan müdürlüğündeki Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nde gördükleri işkence, gerekse bu esnada emniyetteki evrakların yasa dışı yollarla basına sızdırılması ve Ergenekon soruşturmasını sürdüren savcılığa bildirdiğimiz diğer yaşanan gayri hukuki gelişmeler, bu camiaya karşı iddia edilen Ergenekon tarafından özel olarak planlanmış bir oyunun hayata geçirildiğini göstermektedir.
Devletin hiçbir kurumu içindeki küçük azınlık bir çete, devleti zaafa düşüremez. Bu çete, elindeki meşru gibi görünen imkanlarla devletin bir kurumunu adeta esir alamaz. Dev bir menfaat şebekesine çeviremez. “Bize müdahale ederseniz biz de size müdahale ederiz” tarzında meydan okuyamaz. Devleti yıldıramaz, korkutamaz ve susturamaz. Türk devleti çok büyük ve çok güçlüdür. Bu nedenle bu oyunun bozulması için sözkonusu yapılanmanın bu davayla ilgili tahrik, sindirme ve korkutma yöntemlerinin ve yönlendirmelerinin tespit edilmesini ve gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.
Saygılarımla.
(Adnan Tınarlıoğlu BAV Mütevelli Heyeti Üyesi)