Kurt örümcekleri gittikleri her yere, ailelerini de beraberlerinde taşırlar. Birçok örümceğin yaptığı gibi ipek yumurta kesesini ağa asmak yerine, anne kurt örümceği yumurta kesesini karnının altındaki iplik salan memeciklerine bağlar. Eğer yumurta kesesi düşecek olursa, örümcek hemen onu arar ve memeciklerine yeniden bağlar. Yavru örümcek yumurtadan çıkmaya hazır olduğunda, anneleri yumurta kesesini çenesiyle açacaktır.
Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.41
"... Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (Enam Suresi, 71)
Doğru yolun tek sahibi olan Yüce Allah Kuran’da, sonsuz güzellik yurdu cennete kavuşmanın Kendisi'ni razı edecek salih amellerde bulunmakla mümkün olacağını bildirmiştir. Salih amellerde bulunmak ve cennete layık bir ruh güzelliğine sahip olabilmek, kuşkusuz güçlü bir imana bağlıdır. Güçlü bir imana sahip olan müminler ayette bildirildiği gibi, Allah’a tam bir teslimiyetle teslim olmuşlardır.
Müminlerin bu dünyadaki amaçları Allah'a kulluk etmek ve O'nun rızasını ve rahmetini kazanıp, cennetine kavuşabilmektir. Bu yüzden müminler hayatlarını, kendilerine Allah'ın rızasını kazandıracak salih amellerde bulunmaya ve Kuran ahlakını yaşamaya adamışlardır. Müminler, Allah'a sımsıkı bağlandıkları için, Allah onları Kendi dosdoğru yoluna iletir.
Şüphesiz ki bir insanın hiçbir dünyevi kazanç hedeflemeden, kendini sadece Allah'ın rızasını ve sevgisini kazanmaya adaması, bu kişinin Allah'a olan güçlü sadakatini ve bağlılığını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Müminler Allah'ın rızasını kazanmayı her şeyin üzerinde tuttukları için, onların -Allah'ın dilemesi dışında- doğru yoldan sapmaları söz konusu değildir. Müminler, Allah'ın kendilerine gösterdiği bu yolda ilerlemekten hiçbir şekilde taviz vermezler. Buna bağlı olarak duydukları güçlü sadakat ve teslimiyet duygusu ile 'tüm hayatlarını Allah'ın rızasını kazanmak için yaşarlar'. Yaptıkları her işte Allah'ı anar ve o işi Allah'ın rızasını kazanma niyetiyle yaparlar.
Bununla beraber müminler, kendilerine isabet eden zorluklara karşı da en güzel şekilde sabreder ve sürekli Allah'a dua ederek, Allah'tan yardım dilerler. Onlar için, hayatları boyunca bu yolda ilerleyebilmek ve Allah'ı razı edecek salih amellerde ve davranışlarda bulunabilmek çok önemlidir. Müminlerin bu yoldaki istekleri, şevkleri, güçleri ve kararlılıkları, onların Allah'a karşı duydukları içten sadakatin ve teslimiyetin bir göstergesidir.
Arokarya Kozalağı
Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi
Yaş: 170 milyon yıl
Bölge: Arjantin
Arokaryaların 170 milyon yıldır en küçük bir değişikliğe dahi uğramadığının ispatı olan resimdeki fosil karşısında Darwinistler sessiz kalmaya mahkumdur. Darwinistlerin fosil kayıtları karşısındaki sessizliğini ve "utancını" ünlü evrimci Stephen Gould şöyle dile getirmektedir:
"Durağanlığın karşıkonulamaz varlığı, fosil kayıtlarının utanç verici yönlerinden biri haline gelmiştir." (S. J. Gould, ‘Cordelia's Dilemma', Natural History, Şubat 1993, s.15)
Darwinistlerin fosil kayıtları karşısında utanç duymalarının sebebi, yaklaşık 150 yıldır sürdüregeldikleri yalanın deşifre olmasıdır. On yıllardır canlıların sözde aşama aşama değişerek bugünkü hallerine kavuştukları masalını anlatan ve kitleleri bilim tarihinin belki de en büyük sahtekarlıklarından birine inandıran Darwinistler, fosil kayıtlarının ortaya koyduğu gerçek karşısında mahçup olmakta haklıdırlar. Bundan sonra olması gereken, bu mahcubiyetin onları doğruya yönlendirmesi ve bile bile bir yalanın peşinden gitmekten vazgeçmeleridir.
Adnan Oktar’ın 5 Mayıs 2016 tarihli A9 TV röportajından
ADNAN OKTAR: Peygamberimiz (s.a.v.)’in yanında hep gençler vardı. Hz. Musa (a.s)’nın yanında da Cenab-ı Allah Kuran ayetinde diyor hep gençlerden oluşuyordu diyor genç. Firavun’dan çekiniyorlar o zamanki rejimden o zamanki asker, polis baskısından çekindikleri için halk korkak, anneler, babalar falan hep korkaklar ama çocukları cesur, çocukları katılıyor Hz. Musa (a.s)’ya. Anneleri, babaları korkudan katılamıyorlar ve çocuklarını da çekmek istiyorlar aman yanına gitmeyin diyorlar Hz. Musa (a.s)’nın o devirde. Sonra Ashab-ı Kehf hep gençlerden oluşuyor. Kuran’da ayet gençlerden oluşuyor diyor. Bunda bir işaret var tabii. Ashab-ı Kehf doğrudan Mehdiyet’i anlatan bir olaydır. Kehf demek Mehdiyet demektir, Ashab-ı Kehf demek. Onun örtülü anlatımıdır. Şifreli anlatımıdır. Bütün o şifreler Mehdiyet’i anlatır. Kehf suresinde yüzün üstünde şifre vardır Mehdiyet’le ilgili yüzün üzerinde. Nerede ne olacak hepsi detay detay anlatılmıştır. Çok gizli bir şifre sistemiyle. Baştan sona her yeri onu anlatır. Hz. Yusuf (a.s) suresi Süleyman (a.s) kıssalarında da takviye izahlar vardır. Mehdiyet’le bağlantısı olmayan bir sure değildir. Mehdiyet’le bağlantısı olan bir suredir. Mesela Kehf ehlinin sayısı az, Mehdi (a.s)’nin talebelerinin sayısı da az. Onlar gençlerden oluşuyor onlar da gençlerden oluşuyorlar. Onlara muhalefet var halk tarafından şiddetli muhalefet var Hz. Mehdi (a.s) talebelerine de muhalefet olacaktır. Azınlık bir topluluk olacaklardır. Hatta çekindiklerinden çocuklar mağaraya saklanıyorlar. Halkın büyük bir bölümü karşıt o devirde bağnazlık hakim böyle faşist kafalı adamlar var. Komünist kafalı adamlar var. Sevgisizler var, gaddarlar var, hasut olanlar var onların derinliğini anlayamıyorlar. Ve onlar da mecburen mağaraya saklanmak durumunda kalıyorlar. Allah onları özel bir boyuta alıyor. Böyle muhafaza ediyor. Bir nevi uyku halinde tutuyor onları. Yüzün üstündedir işareti olan konular.