BİR AYET BİR HADİS
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır. (Bakara Suresi, 263)
Rabbim bana dokuz şey emretti: Gizli halde de aleni halde de Allah'tan korkmamı, öfke ve rıza halinde de adaletli söz söylememi, fakirlikte de zenginlikte de iktisat yapmamı, benden kopana da sıla-ı rahim (dostluk) yapmamı, beni mahrum edene de vermemi, bana zulmedeni affetmemi, susma halimin tefekkür olmasını, konuşma halimin zikir olmasını, bakışımın ibret olmasını, marufu (doğru ve güzel olanı) emretmemi. (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317)
SAYIN ADNAN OKTAR DİYOR Kİ..
Bağışlıyorsun, affediyorsun, sevginin önündeki bloğu kaldırıyorsun. Affettiğinde sevginin önündeki duvarı kaldırıyorsun. (A9 TV; 4 Haziran 2015)
ALLAH'IN İSİMLERİ
Rafi: Yukarı Kaldıran, Yükselten
Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi. Biz onu Yüce bir mekan (makam)a yükseltmiştik. (Meryem Suresi, 56-57)
Cahiliye toplumunda yaşayan insanlar Allah'tan uzak, O'nun emir ve yasaklarını uygulamayan, kendilerine verilen sayısız nimeti takdir edemeyen bir yaşam sürerler. Düşünmedikleri, akletmedikleri, takdir edemedikleri için de tam anlamıyla bir bilgisizlik ve cehalet içindedirler.
İşte Allah tarih boyunca yaşamış olan tüm toplumlara Kendi emirlerini, yasaklarını ve tavsiyelerini iletecek elçiler göndermiştir. Bu yolla din ahlakından uzak yaşayan toplumları, içinde bulundukları cehaletten, bilgisizlikten kurtulmaya davet etmiş, onlara doğru yola ulaşmaları için bir imkan daha vermiştir.
Allah'ın gönderdiği elçiler aynı kavmin içinden çıkan, fakat üstün ahlak, akıl ve yüksek vicdanlarıyla toplum içinde dikkat çeken kişilerdir. Kuran'da pek çok kez belirtildiği gibi, elçiler, Allah'ın içinde bulundukları kavme özel olarak gönderdiği ve seçtiği insanlardır. Elçiler yaşadıkları toplumun insanlarından farklıdırlar; tek başlarına ve ilk olarak Allah'ın varlığının ve ahiretin kesin yakınlığının farkına varmışlardır. Elbette bu özellikler elçilerin üstün insanlar olduklarının apaçık delillerindendir.
Allah'ın varlığının ve büyüklüğünün bilincinde olan elçiler, kendilerine peygamberlik makamının verilmesinden sonra içinde yaşadıkları toplumları Kuran ahlakını yaşamaya davet etmişler, onları ahiret azabına karşı uyarıp-korkutmuşlardır. İçinde bulundukları zorlu koşullar, gönderildikleri inkarcı ve azgın kavimler, kendilerine sürekli zorluk çıkaran, hatta kimi zaman canlarına kasteden topluluklar, onları kesinlikle yollarından döndürememiş, aksine imanlarını güçlendirmiştir. Veya kimi zaman 'iman ettik, teslim olduk' dedikten sonra zor bir durumda aniden elçiyi yalnız bırakan ve 'gerisin geri dönen' topluluklarla da karşılaşmış, ancak bu zorluklar elçileri asla yıldırmamıştır. Onlar Allah'ın seçtiği, 'Yüce bir makama' layık görülmüş kullardır ve en belirgin özellikleri ise Allah'a olan samimi teslimiyetleri ve tevekkülleridir.
Bu samimiyetlerinin karşılığını da dünyada ve ahirette seçkin kılınarak almışlardır. Ayetlerde Allah şöyle haber vermektedir:
Bu, İbrahim'e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. Ve ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık. (Enam Suresi, 83-86)
EVRİM SAHTEKARLIKLARI
Turkana Çocuğu Masalı
Afrika'da bulunan Homo erectus örneklerinin en ünlüsü, Kenya'daki Turkana Gölü yakınlarında bulunan "Turkana Çocuğu" fosilidir. Bu fosilin sahibinin 12 yaşında bir çocuk olduğu ve büyüdüğü zaman yaklaşık 1.83 m boyunda olacağı saptanmıştır. Fosilin dik iskelet yapısı günümüz insanından farksızdır. Amerikalı paleoantropolog Alan Walker, "ortalama bir patoloğun bu fosilin iskeletiyle, günümüz insanı iskeletini birbirinden ayırmasının çok güç olduğunu" söyler. Walker kafatasını gördüğünde güldüğünü, çünkü kafatasının "bir Neandertal kafatasına aşırı derecede benzediğini" yazar. Neandertaller günümüz insanın bir ırkıdırlar. Dolayısıyla Homo erectus da yine günümüz insanın bir ırkıdır.
Üstteki tezi savunan bilim adamlarının vardığı sonuç, "Homo erectus, Homo sapiens'ten farklı bir tür değil, Homo sapiens içindeki bir ırktır" şeklinde de özetlenebilir. Bir insan ırkı olan Homo erectus ile "insanın evrimi" senaryosunda kendisinden önce gelen maymunlar (Australopithecus, Homo habilis ve Homo rudolfensis) arasında ise büyük bir uçurum vardır. Yani fosil kayıtlarında beliren ilk insanlar, evrim süreci olmadan, aynı anda ve aniden ortaya çıkmışlardır.
İMAN HAKİKATİ
Embriyonun farklılaşması
AHİR ZAMAN - MEHDİ (a.s) - İSA (a.s)
Kehf Suresi'nden Ahir Zamana İşaretler
Kuran'da aktarılan geçmiş kavimlere dair kıssalar da insanlara pek çok konuda yol göstericidir. Peygamberlerin hayatları, kavimlerine yaptıkları tebliğler ve uygulamaları iman edenler için birer örnektir. Bunun yanı sıra Kuran'da geleceğe dair işaretler ve müminlerin üzerinde düşünmesi gereken bazı sırlar da vardır. Kehf Suresi bunlardan bir tanesidir.
Kehf Suresi Peygamberimiz Hz. Muhammed'in ve pek çok İslam aliminin dikkat çektiği bir suredir. Kehf Suresi'nde aktarılan Kehf ve Rakim Ehli'nde, Hz. Musa ve ilim sahibi kişi ile ilgili olaylarda ve Hz. Zülkarneyn kıssasında pek çok sırlar ve ahir zamana işaret eden birçok ifadeler bulunmaktadır.
Kehf Suresi'nin ahir zamanla bağlantısı bulunduğuna dair Peygamberimiz (sav)'in pek çok hadisi mevcuttur. Bu hadislerden bazıları şu şekildedir:
Nevvas b. Seman el-Kilabi'den (ra) rivayet edilmiştir.
“Sizden kim Deccal'e yetişirse Kehf Suresi'nin evvelini onun üzerine okusun. Bu surenin sonu Deccal'ın fitnesinden kurtuluşunuzdur.” (Sünen-i Ebu Davud, 5/121)
Ebu Ümame el-Bahili'den rivayet edilmiştir.
“... kim onun (Deccal'in) cehenneminin belasına uğrarsa Allah'tan yardım dilesin ve Kehf Suresi'nin ilk ayetlerini okusun ki ateş İbrahim (as)'a olduğu gibi bu ateş de o kimseye soğuk ve selamet olsun.” (Sünen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Haydar Hatipoğlu, Kahraman Yayınları, c. 10, s.332)
“... Her kim Deccal'in ateşi ile ibtila ve imtihan edilirse Allah'tan yardım istesin ve Kehf Suresi'nin baş tarafındaki ayetleri okusun. Bu suretle Deccal'in ateşi ona karşı soğuk ve selamet olur.” (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şa'rani, Bedir Yayınevi, s.494)
KURAN TEFSİRİ
Cennette Kadın Sevgisi
TÜRK-İSLAM BİRLİĞİ
Allah her olayı İslam ahlakını dünyaya hakim etmek için özel olarak yaratır
İslam dünyasının bulunduğu coğrafya, en Batı’da Afrika’nın Atlas Okyanusu kıyılarında yer alan Fas’a ve Moritanya’ya kadar uzanır. En Doğu’da ise Pasifik Okyanusu kıyılarındaki Endonezya’ya kadar varır. Bu büyük coğrafyada yaşayan farklı milletlerden yaklaşık 1,5 milyar Müslümanın büyük bölümü, son iki yüzyıl içinde, sırf “Müslüman” oldukları için, çeşitli saldırı, baskı, terör ve hatta katliamlarla yüzyüze kalmıştır. Çünkü pek çok Müslüman, Müslüman olmayan veya Müslüman olduğunu söylediği halde aldığı Darwinist materyalist eğitim nedeniyle İslam ahlakından uzak yaşayan bazı yönetimlerin hakimiyeti altında yaşamak zorunda bırakılmıştır. Ancak İslam dünyasının yaşadığı tüm bu olumsuz gibi görünen olaylar ve zorlukları Yüce Allah İslam dinini dünyaya hakim etmek için bir hikmet üzere yaratmıştır.
“Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” (Saff Suresi, 4) ayetinde haber verildiği gibi Allah, Kuran’da Müslümanları tek bir millet, tek bir topluluk olarak kabul eder. Dünyanın herhangi bir yerinde bir Müslümana zarar geldiği zaman ayetin hükmüne göre bu duruma karşı bütün Müslümanlar ittifak etmek durumundadırlar. Bu farz ve muhkem olan bir Kuran ayetidir. Ayrıca bu ayet Müslümanların birlik olmasının ve İttihad-ı İslam’ın farziyetinin önemine de dikkat çeker.
Müslümanlar Darwinizm ve materyalizmin getirdiği zararları önleme konusunda ittifak sağlamak için topyekün birbirlerine kenetlendiklerinde, Allah’ın izniyle yeryüzünden fitne kalkar. Allah bir ayette Müslümanların birlik olmamaları durumunda yeryüzünde büyük bir fitne olacağı gerçeğini şöyle bildirir:
“İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73)
Unutulmamalıdır ki; Allah’ın Müslümanların birlik olmalarını emrettiği ayetler “namaz kılınması veya oruç tutulmasını” farz kıldığı ayetler kadar açıktır. Bu ayetlerde (Allah’ı tenzih ederiz) Allah “bir kısmınız namaz kılın, bir kısmınız kılmayın” veya “bir kısmınız oruç tutun bir kısmınız tutmayın” şeklinde emretmez. Ayetler tüm Müslümanlar için geçerlidir. “Birlik olun” emri de bu şekilde tüm Müslümanlar içindir. Üstelik Allah’ın “Birlik olun” emri sadece Müslümanlara yapılan zulüm ve baskıları kapsamaz, Müslümanlar kendi ülkelerinde yaşayan Hristiyan ve Musevileri hatta müşrikleri de korumakla mükelleftirler. Bu gerçek ayette şöyle bildirilir:
“Eğer müşriklerden biri, senden ‘eman isterse’, ona eman ver; öyle ki Allah’ın sözünü dinlemiş olsun, sonra onu ‘güvenlik içinde olacağı yere ulaştır.’ Bu, onların elbette bilmeyen bir topluluk olmaları nedeniyledir.” (Tevbe Suresi, 6)