Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, O’ndan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler. (Ali İmran Suresi, 160)
Ebû Hureyre (r.a.) Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir: "Kuvvetli mü'min, Allah Katında zayıf mü'minden daha hayırlı, (daha üstün) ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır. Sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah'dan yardım dile ve asla acz gösterme. Başına birşey gelirse, ''Eğer (keşke) şöyle yapsaydım, şöyle olurdu!'' diye hayıflanıp durma. ''Allah'ın takdiri bu. O, ne dilerse yapar.'' de. Çünkü "eğer (keşke)" kelimesi, şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar." (Müslim, Kader 34. Tercüme: İsmail L. Çakan, Hadislerle Gerçekler, Erkam Yayınları, İstanbul 1990, s.231)
Allah'a samimi teslim olanlarda ferahlık ve güzellik olur. Allah her şeyi bir amaçla yaratmıştır. Tevekkül Allah'ın dünyada verdiği en önemli nimetlerdendir. Tevekkül etmeyen insanda psikolojik rahatsızlık başlar. ALLAH'A TEVEKKÜL EDENİN DÜNYASI GÜZEL OLUR.
Bazı insanlar nasihat ve sözle değil bela ve felaketle Allah’a yöneliyorlar.
Müminlerin tevekkülü
“Ki onlar, sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” (Ankebut Suresi, 59)
Bu ayette Allah, müminlerin yaşadıkları olaylar karşısında sabırlı ve tevekküllü olduklarını yani Allah'ın yarattığı kadere teslim olan; Allah’a güvenip, dayanan insanlar olduklarını haber vermektedir. Sabır ve tevekkül, müminlerin güzel ahlak özelliklerindendir. Müminler sabrı Allah'a yakınlaşmanın bir yolu olarak görmekte ve Kuran'da emredilen bir ibadet olarak yaşamaktadırlar. Nasıl bir sabırla sabretmeleri gerektiğini belirleyen rehberleri ise Kuran ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetidir. Müminler başlarına bir zorluk geliyorsa bunu yaratanın Allah olduğunu ve bunun mutlaka kendileri için hayırlara vesile olacağını bilirler. Allah'ın kendileri için en güzel kaderi belirlediğini bildikleri için karşılaştıkları her olaya gönülden razı olur ve hoşnutlukla tevekkül ederler. Müminler hangi şartlar altında olurlarsa olsunlar, şikayet etmeyi, yakınmayı kendilerine hiçbir şekilde yakıştırmazlar. "Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır" (İnşirah Suresi, 5-6) ayetleriyle de bildirildiği gibi, Allah'ın zorlukları kolaylıklarıyla birlikte yarattığını ve bunun Allah'ın değişmeyen kesin bir kanunu olduğunu bilirler. "Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez..." (Bakara Suresi, 286) ayetiyle Allah kullarına önemli bir gerçeği daha hatırlatmıştır.
Allah her insanı, ancak üstesinden gelebileceği zorluklarla denemektedir. Dolayısıyla insan bir zorlukla karşılaşıyorsa, kesin bir gerçektir ki Allah o kişiye bu duruma sabredebileceği gücü de vermiştir. İşte Kuran'ın bu ayetlerine iman eden müminler, dünyada iken bu zorlukların hiçbir şekilde sonu gelmese bile, bunda bir hayır olduğunu ve Allah'ın sabredenlere ahirette sabır göstermelerinin karşılığını en güzeliyle vereceğini bilirler. Ve bunu bildikleri için de hiçbir zaman sıkıntıya kapılmazlar. Allah'tan gelen bir zorluğu giderebilecek olanın ancak Allah olduğunu, yalnızca Allah'a tevekkül edip O'ndan yardım dileyebileceklerini bilerek zorlukları hafifletmesi için Rabbimiz’e dua ederler.
Tevbe Suresi'nin 26. ayetinde geçen "(Bundan) sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur indirdi...' ifadesinin ebced değeri 1988 ve 2058 yıllarını vermektedir
BUNDAN) SONRA ALLAH, ELÇİSİ İLE MÜ'MİNLERİN ÜZERİNE 'GÜVEN DUYGUSU VE HUZUR' İNDİRDİ, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır.
Tevbe Suresi, 26
Summe enzelallâhu sekînetehu alâ resûli-hî ve alel mu'minîneve enzele cunûden lem terev-hâ ve azzebellezîne keferû ve zâlike cezâul kâfirîn(kâfirîne).
(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi…
Summe enzelallâhu sekînetehu alâ resûli-hî ve alel mu'minîne
Summe enzele Allahu sekiynetehu ala resulihi ve ala
540 + 88 + 66 + 545 + 110 + 301 + 6 + 110 +
580 + 88 + 96 + 545 + 110 + 301 + 6 + 110 +
elmu'miniyne
222 = 1988 (Şeddesiz)
222 = 2058 (Şeddeli)
Şeddesiz : 1988
Şeddeli : 2058
''Evrim bir bilimdir'' iddiasına cevap
25 Ocak 2011 tarihli NTV’deki evrim programında, Darwinistlerin en büyük aldatmacalarından biri olan “evrim bilim demektir” sahtekarlığı bir kez daha gündeme getirilmiştir. Defalarca deşifre ettiğimiz bu aldatmaca, Darwinistlerin propagandalarını dayandırdığı tek dayanak olduğu için yeniden Darwinistlerin sığınağı olmuştur.
Bu iddia, Darwinistlerin Darwin’den bu yana 150 yıldır tekrarlayıp durdukları, en sahtekarca iddialarıdır. Darwinistler evrimi mümkün olduğunca bilim gibi göstererek, evrimin bilimin ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia ederek teorilerini ayakta tutmaya çalışırlar. Konu hakkındaki bilgisiz insanları, bu telkin ile bilimin gerçekten evrime işaret ettiği aldatmacasına inandırmaya çalışırlar.
Oysa EVRİMİN BİLİM İLE İLGİSİ YOKTUR. BİLİM, EVRİME EN BÜYÜK DARBEYİ VURMUŞTUR. BİLİM EVRİMİ YERLE BİR ETMİŞ, TÜM İDDİALARINI GEÇERSİZ KILMIŞTIR. Evrim, özellikle 21. yüzyılda DARWİNİZM’İN EN BÜYÜK DÜŞMANI OLMUŞTUR. Evrim, bilim ile ilgisi olmayan, tesadüfleri sahte ilah edinmiş bir PAGAN DİNİDİR.
BİLİM; ANTİ-DARWİNİST’TİR, ANTİ-ATEİSTTİR, ANTİ-PAGANDIR, ANTİ-MATERYALİSTTİR, ANTİ-KOMÜNİSTTİR. BİLİMİN HER DALI, EVRİMİ ÇOK BÜYÜK DELİLLERLE ORTADAN KALDIRMIŞTIR. Zaten Darwinistler, bu büyük yenilginedeniyle savunma mekanizması olarak bilimi kalkan olarak kullanmakta ve insanları aldatmaktadırlar. Ancak bu çabaları hiçbir sonuç vermemektedir çünkü bilim, Allah'ın izniyle, İslam'a hizmet etmektedir.
Bilimin her dalı evrimi kesin olarak yalanlamaktadır.
Genetik ve moleküler biyoloji, TEK BİR PROTEİNİN BİLE TESADÜFEN MEYDANA GELEMEYECEĞİNİ KANITLAMIŞve evrimi temelinden yıkmıştır. Aynı zamanda, canlı varlıklardaki KOMPLEKS YAPILARDA ASLA EVRİMİN GEREKTİRDİĞİ DEĞİŞİMLERİN GERÇEKLEŞMEYECEĞİNİispat etmiş ve evrim iddialarını yerle bir etmiştir.
Paleontoloji bilimi 350 milyondan fazla fosil ile evrimi ortadan kaldırmıştır. 350 milyondan fazla fosil arasından TEK BİR TANESİ BİLE ARA FOSİL DEĞİLDİR.
Darwinistlerin en büyük şoklarından bir tanesi, 21. yüzyılda, BİLİMİN HER DALININ EVRİM TEORİSİNİ ORTADAN KALDIRMASI OLMUŞTUR.
Darwinizm savunucuları bu şoku üzerlerinden atamamaktadırlar.
Darwinistlerin en büyük şoklarından bir tanesi de, BİLİMİN YARATILIŞ GERÇEĞİNİİSPAT ETMESİ olmuştur.
Darwinistler, bilimin İslam’a hizmet ettiğini gördükçe büyük endişelere kapılmakta, beklentilerinin boşa gitmesinden dolayı hayal kırıklığına uğramaktadırlar. İşte bu sebeple “Yaratılış bilimsel değil, okullarda okutulmamalı” aldatmacasına sığınmakta, sahtekarlıkla bu durumu bertaraf etmeye çalışmaktadırlar. Oysa aslında kendileri de, TÜM BİLİMSEL GELİŞMELERİN ALEMLERİN RABBİ OLAN, RAHMAN, RAHİM VE YÜCE OLAN ALLAH’IN GÜCÜNE VE KUDRETİNE İŞARET ETTİĞİNİ, YÜCE RABBİMİZ’İN VARLIĞINI KANITLADIĞINI çok iyi bilmektedirler.
Yüce Allah herşeyin hakimi ve sahibi olduğunu ayetlerinde şöyle buyurur:
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur.Kendinizde buna ilişkin bir delil de yoktur. Allah'a karşı bilmeyeceğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz? (Yunus Suresi, 68)
İşte böyle; çünkü Allah, hakkın ta Kendisi'dir. O'nun dışında, onların taptıkları ise, şüphesiz batılın ta kendisidir. Gerçekten Allah, yücedir, büyüktür. Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, herşeyden haberdardır. Göklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan (Gani)dır, övülmeye layık olandır. (Hac Suresi, 62-64)
Şampiyon kuşlar
Dünyadaki yangını söndürecek su, Türk İslam Birliği'dir
Hemen her gün dünyanın farklı bölgelerinden çatışmaların, katliamların, saldırıların haberlerinin geldiği; mazlumlarının kanın aktığı; kadınların, çocukların, yaşlıların mağdur edildiği; binlerce insanın evlerini terk edip mülteci olmaya zorlandığı; terör eylemlerinin insanlara büyük korkular yaşattığı; pek çok insanın açlık sınırında yaşadığı kısaca fitnelerin ve kargaşanın dünyanın dört bir yanını sardığı bir dönemin içinde bulunmaktayız. Tüm bunlar Peygamber Efendimiz (sav)'in 1400 yıl önce yaşanacağını haber verdiği olaylardır. Peygamberimiz (sav) Müslümanlara karşılaşacakları bu olayları bildirirken, Müslümanların bu olaylarla karşılaştıkları dönemde neler yapmaları, nasıl önlemler almaları gerektiğini de bildirmiştir. Ahir zamanın büyük fitnelerinin yaşandığı bu dönemde Müslümanların en aciliyetli sorumlulukları birlik olmaktır.
Müslümanlar yaşanan kargaşa ve zulmün, akan kanın altındaki asıl sebebi görmeli, bu sebebi ortadan kaldırmak için vargüçleriyle, tüm imkanlarını seferber ederen fikri mücadele vermeli ve bunu yaparken de mutlaka birlik ve beraberlik içinde olmalıdırlar. Bugün dünyayı kana bulayan, insanların acımasızca birbilerini ezmelerine sebep olan, terörü ve anarşiyi teşvik eden, cinayeti, katliamı sözde meşrulaştıran, çatışmayı adeta ilerlemenin vazgeçilmez bir şartı olarak gören Darwinizm ve materyalizmdir. Darwinist materyalist ideoljilerin telkinleri büyük bir fitne ateşi yakmıştır. Bu ateşin söndürülmesi ise ancak Türk İslam Birliği'nin kurulmasıyla mümkündür. Nasıl ki bir yerde büyük bir yangın çıktığında o yangını söndürmek için, sürekli konuşmak veya oraya buraya koşturmak yerine, bir an önce yangına su dökülmesi gerekiyorsa, günümüzde dünyayı yakan Darwinizm materyalizm ateşine karşı da Türk İslam Birliği'nin kurulması şarttır. Türk İslam Birliği dünyayı kan gölüne çeviren bu yangının suyudur. Ateşe bağırmakla ateşin sönmeyeceği açıktır. Su varken suyu kullanmamak, Türk İslam Birliği'nden tek kelime bahsetmeyip, sürekli zulmü, haksızlığı, dökülen kanı kınamak samimi bir davranış değildir.
• Filistin'de yaklaşık 60 yıldır mülteci kamplarında yaşayan, hastaneye gitmek, çocuğuna yemek götürmek, işine gitmek, okuluna ulaşmak için kontrol noktalarında saatlerce bekleyen, okul bahçesinde oynarken vurulan, evleri yıkılan, zeytin bahçeleri yakılan, sürekli silahların gölgesinde yaşamak zorunda kalan Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşu için;
• Doğu Türkistan'da akıl almaz baskı ve zulüm altında yaşayan, sürekli ezilen, ibadetlerini yapmalarına izin verilmeyen, hiçbir haklı sebebi olmadan uluslararası kanunlara aykırı biçimde idam edilen, çocukları kendilerinden zorla alınan ve bir daha akibetleri öğrenilemeyen Müslüman Türk kardeşlerimizin kurtuluşu için;
• Irak'ta akan kanın son bulması, Irak halkının güvenliğe ve huzura kavuşması, Irak'ın istikrarlı güçlü bir ülke haline gelmesi için;
• Afganistan'da Müslümanların yaşadıkları zorlukların ortadan kalkması, müreffeh yaşam koşullarına kavuşabilmeleri için;
• Pakistan'da yaşanan kargaşanın ve gerilimin sona ermesi için;
• Pek çok ülkede fikirlerinden ve inançlarından dolayı baskı gören Müslüman kardeşlerimizin bu baskılardan kurtulması için;
• Moro'da, Kosova'da, Çeçenistan'da, Karabağ'da, Çad'da, Sudan'da, Cezayir'de, Tunus'ta, Özbekistan'da, Türkmenistan'da yaşayan tüm Müslüman aleminin daha zengin, daha güçlü, daha rahat olması için;
• Terörün son bulması, her dinden her düşünceden insanın birarada huzur ve kardeşlik duyguları içinde yaşayabilmeleri için;
• Silahlanmanın, çatışmaların, kavgaların ortadan kalkması; yokluğun ve fakirliğin son bulması; adaletin ve hakkaniyetin hakim olması; tüm insanlara saygı duyulan, kimsenin korku ve tedirginlik içinde olmadığı; dini, dili, ırkı ne olursa olsun herkesin ibadetlerini rahatça yerine getirdiği, bir diğerine sevgiyle yaklaştığı, düşüncelerini dilediği gibi ifade ettiği bir ortamın oluşturulması için;
• Türk İslam aleminin 21. yüzyılın en görkemli, en kaliteli, en modern, en güzel medeniyetini inşa etmesi ve tüm dünyayı aydınlığa iletecek bir yapıya kavuşması için Türk İslam Birliği muhakkak kurulmalıdır.
Müslümanların birleşip zulmü durdurması gerekirken Hristiyanlardan yardım bekleniyor.