RAMAZAN 2005 - 10. Gün
ucgen

RAMAZAN 2005 - 10. Gün

2170
 
Günün Ayeti:
 
 
 
Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen'den yardım dileriz.
(Fatiha Suresi, 4)
 


 
  Günün Hadisi:  
 
 
Gözü kör olan değil, basireti kör olan kimse kördür. Hz. Muhammed (sav)
 


 
  İslam Ahlakı :  
 

KURAN AHLAKINDA FEDAKARLIĞIN ÖNEMİ
Bir kimsenin imanının, Allah'a olan bağlılığının, sevgisinin ve korkusunun derecesini ancak Allah bilebilir. Kuran'da bu gerçek "... O, gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir." (Hud Suresi, 5) ayetiyle bildirilmiştir. İnsanlar ise bir kişinin imanı ve Allah korkusu hakkında ancak dıştan gördükleri bazı alametlere göre bir kanaate varabilirler.
Bu alametlerin neler olduğunu da Allah Kuran ayetleriyle bildirmiştir. Kuran'da bildirilen ibadetleri eksiksiz olarak yerine getirmek, Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetine tam uymak, Allah'ın sakınılmasını bildirdiği tavırlardan sakınıp, O'nun razı olacağı ahlakı, gücünün yettiğinin en fazlasıyla yaşamaya çalışmak, kişinin ihlasının ve takvasının önemli göstergelerindendir.
Bazı mümin özellikleri vardır ki, bunlar bir insanın gerçekten samimi olarak iman edip etmediğini ortaya koyar ve bunların taklidi olarak yaşanması pek mümkün değildir. Kesin bir kararlılıkla ve hiçbir şart koşmadan yaşanılan fedakarlık bu ahlak özelliklerinden biridir. İman edenler için, Allah için fedakarlık gösterebilecekleri bir durumla karşılaşmak, imanlarını ve samimiyetlerini gösterebilecekleri çok değerli fırsatlardır.
Onlar, insanın nefsiyle çatışan, zorluk ya da sıkıntıya girmesini, sabır göstermesini, çaba harcayıp menfaatlerinden ödün vermesini gerektiren ortamların, Allah'ın özel olarak yarattığı hikmetli olaylar olduğunu bilirler. Dünya hayatının Allah'ın hoşnutluğunu kazanabilmeleri için yaratılmış kısa ve geçici bir imtihan ortamı olduğunun bilinciyle hareket eder, bu nedenle asıl olarak Allah'ın rızasını ve ahiret kazancını isterler. Yüce Allah Kuran'da dünya hayatı ile ilgili gerçeği şöyle bildirmektedir:
"Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi." (Ankebut Suresi, 64)
Allah dünya hayatında insanları türlü olaylarla denemektedir. Kuran'da dünya hayatının yaratılış amacı şu şekilde haber verilmektedir:
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
Yüce Allah'ın yarattığı bu imtihan ortamında makbul olan, insanın gücünün yettiği en son noktaya kadar samimiyetle çaba göstermesi ve Allah'ın razı olacağı ahlakı yaşayabilmek için her türlü fedakarlığı göze almasıdır. Kuran'da asıl büyük fazlın (lütuf, ihsan) "hayırlarda yarışıp öne geçmek" olduğu bildirilir. (Maide Suresi, 48)
Allah'ın rızasını kazanabilmek için hayırlarda yarışan bir insan, imtihan olarak karşısına çıkan tüm olaylarda büyük bir şevk, irade ve fedakarlık ruhu içerisinde hareket eder. Bu samimi ve ihlaslı tavır, iman eden kişinin, beraberinde daha pek çok güzel ahlak özelliği kazanmasını sağlar. Fedakar olan bir insan aynı zamanda tevekküllü, teslimiyetli, cesaretli, sabırlı, merhametli, yardımsever, hoşgörülü, ince düşünceli ve şükredici bir ahlaka sahip olur.
www.harunyahya.org


 
  Darwinizm'in Sahtekarlıkları :  
 

İNSANIN HAYALİ SOYAĞACI
Evrimciler, en büyük iddiaları olan sözde "insanın evrimi" tezini hayali ve uydurma soyağacı şemalarına dayandırırlar. Ellerinde, iddia ettikleri gibi "insanın evrim geçirdiği"ne dair en küçük bir geçerli delilleri yoktur. Bu yüzden, kazılarda topladıkları çeşitli kafatası ve kemik parçalarını sahte çizimlerle istedikleri şekilde tamamlayıp kendi delillerini kendileri üretirler.
Bu hayali çizimlere de çeşitli adlar verip diledikleri gibi sıralayarak sözde "insan evriminin soyağacı"nı oluştururlar. Evrimcileri sahte fosil üretmede cesaretlendiren şey, üzerinde hayali yorumlar yapabilecekleri fosillerin çokluğudur. Bilindiği gibi, tarih boyunca 6000'den fazla maymun türü yaşamıştır. Bunların çok büyük bir bölümü, nesilleri tükenerek ortadan kaybolmuştur. Bugün ise yalnızca 120 kadar maymun türü yeryüzünde yaşamaktadır.
İşte, bu 6000 civarındaki nesli tükenmiş maymun türünün fosilleri evrimciler için çok zengin bir malzeme kaynağı oluşturmaktadır. Evrimciler, bu yok olmuş maymun türlerinden bir bölümünün kafatası ve kemik parçalarını işlerine geldiği gibi biraraya getirirler. Bunları da küçükten büyüğe doğru dizerek ve bu seriye nesli tükenmiş bazı insan ırklarına ait kafataslarını da ekleyerek insanın evrimi senaryosunu yazarlar.

Java Adamı Sahtekarlığı
Bu senaryoda gerçekte hiç var olmamış pek çok hayali tür yer alır. Bu hayali senaryolarda başrolü oyanayan Java Adamı, Pekin Adamı, Lucy gibi sözde insanın atası olduğu iddia edilen hayali türlerin herbirinin geçersizlikleri defalarca ortaya çıkmıştır.
Evrimciler kendileri dahi şimdiye kadar delil olarak öne sürülen fosillerin bilimsellikten uzak olduklarını pek çok kereler itiraf etmişlerdir.
— Bir gibon maymununa ait olduğunu itiraf ettiği kafatasından yola çıkılarak uydurulan "Java Adamı";
— Eski bir orangutan türü olduğu anlaşılan 1982 yılına kadar 50 sene boyunca da evrimciler tarafından kesin bir delil olarak kullanılan "Pithecantropus" fosili;
 —Nesli tükenmiş bir şempanzeye ait olduğu kesinlik kazanarak evrimcilerin dahi terkettikleri "Lucy" isimli fosil;
—"Orce Adamı" ismiyle evrim literatürüne sokulan, ancak daha sonra 4 aylık bir eşeğe ait olduğu ortaya çıkan kafatası parçası,
evrimcilerin insanın sözde atalarına delil oluşturmak için ortaya attıkları pek çok sahte fosilden en tanınmış bazı örneklerdir.
Sonuç olarak, bütün paleontolojik, anatomik ve biyolojik bulgular bize, insanın evrimi iddiasının da diğerleri gibi geçersiz olduğunu göstermektedir. Fosil kayıtları bizlere, tarih boyunca insanların insan, maymunların da maymun olarak kaldıklarını göstermektedir. İnsanla maymun arasında herhangi bir akrabalık olduğuna dair hiçbir somut kanıt yoktur.
Sahtekarlıklar, çarpıtmalar, göz boyamalar, aldatıcı çizim ve hayali yorumlar dışında...

 
  Ahir Zaman'dan İşaretler:  
 

Şehirlerin Yok Olması
"Büyük şehirler dün sanki yokmuş gibi helak olur."
(Kitabül Burhan Fi Alametil Hz. Mehdiyyil Ahir Zaman, s. 38)
Mamur beldeler harab edilince... kıyametle senin aranda şu iki parmak arası kadar bir mesafe kalmış demektir.
(Kıyamet Alametleri, s. 143)
 
Peygamberimiz (sav) büyük şehirlerin yokolmasını bir ahir zaman alameti olarak haber vermiştir. Hadislerde belirtilen büyük şehirlerin, mamur beldelerin helak oluşu ve harab edilmesi, savaşlar ve çeşitli doğal afetler sonucunda meydana gelen yıkımları akla getirmektedir. Bunların yanısıra yakın geçmişte geliştirilen nükleer silahlar, uçaklar, bombalar, füzeler ve benzeri silahların savaşlarda kullanılması da büyük tahribata neden olmuştur. Bu tahrip gücü yüksek silahlar tarihteki benzerleriyle kıyaslanmayacak düzeyde yıkımlara yol açmıştır. Elbette hedef konumundaki "büyük şehirler" de bu yıkımlardan birinci derecede etkilenen yerler olmuştur.
II. Dünya Savaşı'nın benzersiz sonuçları buna bir örnek olarak verilebilir. Dünya tarihinin en büyük savaşında, atom bombasının kullanılmasıyla Hiroşima ve Nagasaki şehirleri tamamen yerle bir olmuştur. Avrupa'nın başkentleri ve önemli şehirleri de ağır bombardımanlar neticesinde büyük ölçüde yıkılmıştır. Kısacası, II. Dünya Savaşı'nın tarihte benzeri görülmeyen genişlikteki tahribatı hadisin işaret ettiği olayla birebir uyuşmaktadır.


 
  Yaratılış Delilleri :  
 
 
KARTALLARIN UÇUŞ KASLARI
Bir kartal uçmak için kendisine gereken gücün çoğunu kanatlarını çırpışı sırasında, kanadının aşağıya doğru olan hareketinden alır. Bu yüzden, kartalın kanatlarını aşağıya doğru iten kasların sayısı, kanatları yukarı  doğru iten kasların sayısından daha fazladır. Bir kartal için uçuş kasları çok önemlidir. Bu kaslar genelde kuşun vücut ağırlığının yarısı kadar bir ağırlığa sahiptir. Ayrıca kartallar kanatlarının pozisyonunu değiştirerek daha hızlı veya daha yavaş uçabilirler. Hızlı uçmak istediklerinde, kanatlarının ön kenarlarını rüzgarın içine doğru çevirir ve böylece "havayı keserler". Kendilerini yavaşlatmak istediklerinde ise, bu sefer de kanatlarının geniş kısmını rüzgara doğru çevirirler. Allah kartallarda tam ihtiyaçları olan sistemleri yaratmış ve nasıl kullanacaklarını da onlara öğretmiştir.


 
  Peygamberimiz(SAV)'in Mucizeleri:  
 

Peygamberİmİz (sav)'in Duasını Alıp Genç Kalan Sahabeler
Kuran'da, "Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir." (Tevbe Suresi, 128) ayetiyle bildirildiği gibi Peygamberimiz (sav), müminlere çok düşkündür. Hadislerde de Peygamberimiz (sav)'in müminlerin sağlıklarına, güvenliklerine, imanlarına yönelik çok fazla tavsiyelerde bulunduğu, onlara şefkat ve merhametle yaklaştığı bildirilmektedir. Peygamberimiz (sav), müminlere olan bu sevgisinin ve düşkünlüğünün sonuçlarından biri olarak, sahabeleri için pek çok konuda Allah'a dua etmiştir. Allah Kuran'da Peygamberimiz (sav)'in müminler için ettiği dualarla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:
… Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için 'bir sükunet ve huzurdur.' Allah işitendir, bilendir. (Tevbe Suresi, 103)
Ayette bildirildiği gibi Peygamberimiz (sav)'in duası müminler için bir sükunete ve huzura vesile olmaktadır. Benzer şekilde hadislerde de Peygamberimiz (sav)'in sahabelerin uzun yaşamaları için dua ettiği ve bu dualarının kabul buyurulduğu haber verilmektedir. Hadislerde, Peygamberimiz (sav)'in dualarının ardından çok uzun süre, çok sağlıklı bir şekilde yaşayan birçok sahabenin ismi zikredilmektedir.
Diğer bazı kaynaklardaysa, Peygamber Efendimiz (sav)'in duasının bazı sahabelerin gençliğine nasıl vesile olduğu şu şekilde aktarılmaktadır:
Peygamberimiz (sav)'in ömürlerini uzatması için dua ettiği sahabelerin yüz yıl yaşadıkları da belirtilmektedir. (İbn-i Kesir, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili Mucizeleri, s. 325)
Bir diğer sahabenin başını okşamış "Allah'ım bunu güzelleştir ve güzelliğini devamlı kıl!" diye dua etmiş, bu sahabenin yüzü ölünceye kadar çok genç ve güzel olmuştur. (a.g.e., 316, 327)
 
 
  Günün Internet Sitesi :  
 

DÜNYA HAYATININ GERÇEĞİ ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYE DAVET
Şu an kaç yaşındasınız? Peki sizden bugüne kadar yaşadığınız hayatı anlatmanız istense bunu ne kadarlık bir zamanda yapabilirsiniz? Eminiz "yaşınız kadar" bir sürede değil. Hatta belki bir saatte bile değil, yarım saatte özetleyiverirseniz hayatınızı. İşte upuzun yıllar göz açıp kapayıncaya kadar geçip gitmiş ve hayatınızla ilgili anılar yarım saate sığacak hale gelmişlerdir. Bu süre zarfında son derece hassas dengeler üzerine kurulu yaşamın birçok eksik yönünü de görmüşsünüzdür: Vücudunuz zaman zaman küçük bir mikroba yenilmiş ve hastalanmışsınızdır, yaşınız ilerledikçe deriniz buruşmaya başlamıştır, vazonuzdaki çiçek kısa sürede soluvermiştir ya da buzdolabınızdaki meyveler bir süre sonra çürümüşlerdir... Zamanla her şeyin bozuluşuna, ilk güzelliğini yitirişine tanık olmuşsunuzdur.
İşte Harun Yahya'nın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan www.dunyahayati.com sitesi, dünya hayatının amacını daha iyi anlamanıza yardım edecek, bu konuda çok daha derin olarak düşünmenize vesile olacak bir site. Yazarın konuyla ilgili belgesel filmine, interaktif tanıtımına ve diğer tüm eserlerine de kolayca ulaşmanız için linkler sunan bu siteyi mutlaka ziyaret edin.
PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER