İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)
"Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap. Aleyhine de olsa hakkı söyle." (Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 317)
Guantanamo gardiyanı Müslüman oldu / KanalD/Vatan / 23.03.2009
Guantanamo Üssü’nde görevliyken Müslüman olan bir gardiyanın hikayesi Newsweek dergisine konu oldu
ABD’de, Bush yönetimi sırasında insan hakları ihlallerinin simgesi haline gelen Guantanamo Üssü’nde görevliyken Müslüman olan bir gardiyanın hikayesi Newsweek dergisine konu oldu. 25 yaşındaki Terry Holdbrooks, bir yıl boyunca askeri gardiyan olarak üste görev yaptı. Esirlere yapılan işkenceler ve psikolojik baskılara şahit olduğunu söyleyen Holdbrooks, gece bazı esirlerle sohbet ettiğini bu sayede Mısırlı Ahmed Erraşidi adlı esir ile tanışdığını söyledi. Ondan İslam’ı öğrendiğini söyleyen Holdbrooks, Müslüman olmaya karar verdi.
Bitkiler Nasıl Çiçek Açar?
Bitkilerin çiçeklenmesi yılın belli bir zamanında çoğunlukla da ilkbaharda olur. Çünkü bu dönem bitki için en uygun zamandır. Bitkilerin bu zaman ayarlamalarını yapan biyolojik saatleri, güneş ışığının yapraklara düşme süresini bile hesaplar. Her bitkinin biyolojik saati bu süreyi bitkinin kendi yapısal özelliğine göre hesaplar. Bu şekilde bir zaman ayarlaması yapan bitkiler ne zaman ekilirlerse ekilsinler, her zaman yılın aynı zamanlarında çiçek açarlar. Ancak bitki bu zamanlamayı nasıl yapar? İşte bu sorunun cevabını bilim adamları uzun süredir araştırmaktadır.
Çiçek Açma Zamanını Bildiren Sistem
Çiçeklenme zamanını bildiren sistemin nasıl işlediğini anlamak için Arabidopsis bitkisi üzerinde uzun süreli araştırmalar yapan bilim adamları, bu bitkinin gün uzunluklarındaki değişimleri adeta “fark ettiğini” ortaya koymuşlardır. Bitki bu şekilde gün süresindeki değişimlerden mevsimsel değişiklikleri “anlayabilmektedir”. Bu değişimler uzun mesafeli bir sinyali tetikleyerek yapraktan, çiçeklenmenin meydana geldiği en uçtaki filize kadar bitkinin damar sisteminde bir sinyalin dolaşmasını sağlar. Bu sinyalin mahiyeti bilim adamlarınca hala çözülememiştir.
Imperial College London ve bitkilerin büyümelerini araştıran Max Planck Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalar, bu sinyali verenin bitkinin yaprağındaki Flowering Locus T (FT) geninin ürettiği Flowering Locus T (FT) adında bir protein olduğunu bulmuşlardır. Bu protein, bitkinin damar sistemi içinde çiçek açmasına neden olan diğer genleri harekete geçirerek en uç filize doğru yol alır. (www.bitkidunyasi.net)
FT proteini bir bitkinin yaprağında üretildiği yerden filizlere doğru ilerlerken CONSTANS adı verilen diğer bir gen tarafından tetiklenir, aksi taktirde FT proteini üretilmez. Bu nedenle CONSTANS yapraklarda kilit gen olarak tanımlanır ve gün uzunluğundaki değişimlere göre bitkinin çiçeklenme zamanını tespit etmesine yardımcı olur.
Yapraktan filizlere doğru uzun bir mesafeye sinyal gönderen bir proteinin çiçeğe ne zaman açması gerektiğini haber vermesi, yaprakların gün ışığının uzunluğundaki değişiklikleri sezmesi ve filizlerle iletişim kurarak çiçeklenmeyi meydana getirmesi elbette bitki hücresinde yer alan şuuru olmayan hücrelerin gerçekleştirebileceği işlemler değildir. Kuşkusuz bitkilerin hücrelerine gerekli olan bu bilgileri yerleştiren, her şeyi eksiksiz yaratan, her türlü yaratmadan haberdar olan Yüce Allah'tır. Rabbimiz bu gerçeği bir ayette şöyle haber verir:
“Görmedin mi, Allah, gökten su indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir, her şeyden haberdardır.” (Hac Suresi, 63)
Sonunda Güneş'in doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (Güneş'i), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu. (Kehf Suresi, 90)
Kehf Suresi'nin 90. ayetinde geçen "sitran" kelimesi, "örtü, siper, perde, paravan" anlamlarına gelmektedir. Ayetteki "lem nec'al lehum min duniha sitran" ifadesinde ise, Güneş'e karşı siperi, örtüsü, koruyucusu olmayan bir ortam tarif edilmektedir. Bu ayet günümüz bilgileri dikkate alınarak okunduğunda, Güneş'in zararlı ışınlarına karşı canlıları koruyan ozon tabakası akla gelmektedir.
Dünya çevresindeki ozon tabakasında, yani Güneş'in zararlı ışınlarına karşı koruyucu katmanda en fazla incelmenin görüldüğü bölgeler kutuplardır. Yapılan bilimsel araştırmalarda, Güneş'in doğuş anında Kuzey Kutbunun ozon tabakasında ciddi bir incelme olduğu saptanmış ve hatta bu bilimsel tespit, günümüzde "Gündoğuşu Ozon Yıkımı" (Sunrise Ozone Destruction (SOD)) olarak tanımlanmıştır.
Nitekim yapılan araştırmalar sırasında, Amerikalı bilim adamları -Güneş doğmadan önce hiçbir belirti yokken- Güneş doğduğu anda, ozon konsantrasyonunda çok hızlı bir azalma olduğunu tespit etmişler. Bu olaya özellikle Kuzey Kutup (Arktik) Bölgesinde rastlanmakta ve Güneş'in doğuşunun hemen ardından birkaç saat boyunca ciddi bir ozon kaybı gerçekleşmektedir. (www.gercegibilmek.com)
Bu ayette Güneş'in "doğuş yeri, doğuş zamanı" anlamına gelen Arapça "matlia" kelimesinin kullanılması da, ozon tabakası ile ilgili bu bilimsel tespite işaret ediyor olabilir. (Doğrusunu Allah bilir.) Ancak 20. yüzyılın sonlarında yüksek teknoloji ile elde edilen bu tespitin, Kuran'da böylesine uyumlu bir şekilde yer alması, Kuran'ın bilim ve teknolojinin tek sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunun bir başka delilidir.
- L. A. Barrie, J. W. Bottenheim, R. C. Schnell, P. J. Crutzen, R. A. Rasmussen, "Ozone destruction and photochemical reactions at polar sunrise in the lower Arctic atmosphere", Nature, 14 Temmuz 1988, cilt 334, ss. 138-141; -http://www.nature.com/nature/journal/v334/n6178/abs/334138a0.html - Jagir S. Randhawa, "A Balloon Measurement of Ozone Near Sunrise"; http://www.stormingmedia.us/31/3147/0314707.html
Güvensizlik Sevgiyi Nasıl Yok Eder?
Sevgiyi insanların kalbine yerleştiren Allah’tır. Sevgi, ancak karşılıklı güven duyularak yaşanabilecek bir duygudur. Güvenin oluşması için ise tek şart tarafların Allah'a samimi iman eden insanlar olduklarına kanaat getirmeleridir. Allah'tan gerektiği şekilde korkan bir insan, Allah'ın hoşnutluğunu arar ve sevgiden derin haz duyar. İnsanları Allah’ın tecellileri olarak gören biri kişilere karşı derin sevgi, şefkat acıma gibi hisler duyar. Böyle olunca da insanları Allah’a olan sevgisi ve saygısından kaynaklanarak sever. Bu sevgiyi şüpheye düşürecek, güvensizlik katacak bir hal ya da niyet içinde olmaz. Nefsini öne çıkarmaz, kendi çıkarlarını gözetmez. Böyle bir insan, Allah'ın haram kıldığı hiçbir şeyi yapmaz, bu da onu güvenilir yapar.
İman etmeyen insanlar arasında gerçek samimi sevginin yaşanmamasının nedenlerinden biri de bu güven duygusunun eksikliğidir.
(www.gaflettehlikesi.com) İman etmeyenlerin arasında karşılıklı çıkara dayalı, her an zarar görmekten korkan tedirgin bir ilişki söz konusu olur. Bunun bir sonucu olarak da iman etmeyenler, kendilerini insanlardan korumak için sürekli tetikte olurlar. Elbette çok açıktır ki böyle bir birliktelikte sevgi yaşanamaz, herkes kendi istek ve tutkuları için yaşar. İman etmeyenler sevginin neden yok olduğunu düşünmek ve çözüm aramak yerine, çözümsüz bir sistem içinde sevgiyi hiç hissedemeden yaşarlar. Sevginin yerine tercih ettikleri duygu ise çılgınca şeytani bir hırstır. Bu hırs para kazanma tutkusu, gösteriş yapma ya da itibar elde etmeye çalışma gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Oysa dünyevi nimetler, Allah rızası için kullanılmadıktan sonra insana sadece mutsuzluk, huzursuzluk tedirginlik yanlızlık gibi duygular getirir. (www.cahiliye.com) Herşeyin bir gün ölümle son bulacağını düşündüğümüzde bu hırsların ne kadar boş olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Sadece Allah rızası için yapılan salih ameller insana fayda verecektir. Kuran'da bildirilen bu gerçeğin farkında olan müminler, sadece ahireti düşünerek Allah rızası için çabalarlar. Allah'a olan sevgileri sonsuza kadar olduğu için de kalplerindeki sevgi hissi hiç tükenmez, aksine günden güne artar. Herşeyi Allah'ın tecellisi olarak görüp sevdikleri için de Allah müminlere, sadece onların hissedip yaşayacağı gibi olağanüstü derin bir sevgi verir. (www.derinallahsevgisi.com) Rabbimiz bu gerçek bir ayette şöyle bildirilir:
“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.” (Meryem Suresi, 96)
Kurt Kafatası
Dönem: Mezozoik zaman, Kretase dönemi
Yaş: 120 milyon yıl
Bölge: Çin
Memelilerin kökeni konusunda evrimcilerin öne sürdüğü iddialar, akıl ve mantık dışı pek çok hikaye içermektedir. Hiçbir bilimsel bulguyla desteklenmeyen bu hikayeler, propaganda malzemesi olarak kullanılır. Elbette dileyen dilediği gibi senaryolar üretebilir veya kurgularda bulunabilir, ancak bu senaryoları bilimmiş gibi halka lanse etmek son derece yanlış bir tutumdur. (http://www.genclerdarwinistleresorun.com)
Biyolog Paul Pierre Grassé'nin belirttiği gibi, "hayal kurmayı yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu işin içine dahil edilmemelidir." (PierreP Grassé, Evolution of Living Organisms, New York: Academic Press, 1977, s. 103)
MEHDİ MEHDİLİK İDDİALARINI KABUL ETMEZ
(HZ. MEHDİ’YE SIK SIK “ALAMETLER SENDE MEVCUT” DİYEREK HZ. MEHDİ OLDUĞU İDDİASI GETİRİLECEKTİR, FAKAT O, ISRARLA SÖYLENEN BU İDDİAYI KABUL ETMEYECEKTİR)
“Sen Hz. Mehdi’sin” dediklerinde o kabul etmeyecek...”
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Beklenen Hz. Mehdi'nin Alametleri, s. 40)
“Kendisine “senin ismin budur, babanın ismi şudur, alametler sende mevcuttur” diyecekler, ancak o yine kabul etmeyecek...”
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Beklenen Hz. Mehdi'nin Alametleri, s. 40)
“Hz. Mehdi’ye, Deccaliyet’e ve dinsizlerin zulmüne karşı bizi korumazsan bütün günahımız ve dökülen kanlarımız boynunda olsun” diyecekler. Bu konuşmadan sonra (manevi sorumluluk almamak için) Hz. Mehdi manevi liderliği kabul edecektir.”
(El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Beklenen Hz. Mehdi'nin Alametleri, s. 40)
(HZ. MEHDİ) ANCAK BASKI İLE BAŞA GEÇMEYE RAZI OLACAKTIR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48)
İnsanlar nihayet Hz. Mehdi'ye gelirler ve ... KENDİSİ İSTEMEDİĞİ HALDE, ONA BİAT EDERLER. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 31)
SAHİPLERİ (HZ. MEHDİ) ÇEKİNİR VE NETİCEDE İSTEMEDİĞİ HALDE Ehli Bedir sayısınca insan ona, biat eder.
(Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 34
NEW YORK TIMES: İKİ ESKİ İMPARATORLUK SÜPER GÜÇ OLACAK
Ne Demişti Destan TV, 5 Ağustos 2008
Adnan Oktar: Türkiye imanlı millettir. Türk milleti imanlıdır bu önümüzdeki yıllarda, aylarda daha da görülecektir. Özüne dönüyor Türk milleti inşaAllah. BİR SÜPER DEVLET OLACAK. TÜRK İSLAM BİRLİĞİ OLUŞACAK İNŞAALLAH, TÜRKİYE BÖLGEDE AĞABEYLİK GÖREVİ YAPACAK. Bütün bölge Türkiye’nin manevi liderliğinde bir ferahlığa ve huzura kavuşacak. Ekonomik yönden, maddi ve manevi yönden çok ciddi bir kalkınma, kültürel yönden çok müthiş bir kalkınma ve muazzam bir medeniyet meydana gelecek. Bu sancılar onun alametidir zaten her sancının arkasından büyük bir gelişme olmuştur. Türk tarihine de bakın öyledir. Büyük Türk devletlerinin kuruluşlarında hep böyle sancılı gelişmiştir. Şimdi yine öyle oluyor.
Ne Oldu
Vatan, 30 Nisan 2009
Amerikan New York Times gazetesi, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi halinde Güney Kafkaslar'ın bir istikrar bölgesi haline geleceği değerlendirmelerini hatırlatarak, “Eğer böyle olursa, bölgeye, barış sürecinde çok az katkıları olan ABD ve AB değil, iki eski imparatorluk olan Türkiye ile Rusya hakim olacak" yorumunu yaptı.
Türk-İslam Birliği, bir sevgi birliğidir, muhabbet birliğidir, gönül birliğidir. Bu birliğin temeli, sevgi, fedakarlık, yardımseverlik, merhamet, hoşgörü, anlayış ve uzlaşıdır. Ayrıca insana saygı, sanatta, bilimde ve teknolojide en yüksek noktaya ulaşmak birliğin hedefidir. Birliğin kurulmasıyla, sadece Türk toplumları ve Müslümanlar değil, tüm dünya aydınlığa kavuşacaktır. Sadece Türk-İslam coğrafyasına değil, tüm dünyaya aydınlık getirecek bu birliğin tesisi için vicdan ve sağduyu sahiplerinin itttifakı önemlidir. Türk-İslam dünyası bu gelişmeyi büyük bir şevk ve heyecanla beklemektedir.