... Ahir Zaman'ın en büyük fesadı zamanında, elbette EN BÜYÜK BİR MÜÇTEHİD (ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi) hem EN BÜYÜK BİR MÜCEDDİD (her yüzyıl başında dini hakikatleri devrin ihtiyacına göre ders vermek üzere gönderilen büyük İslam alimi, yenileyen), hem HAKİM, hem MEHDİ hem MÜRŞİD (doğru yolu gösteren kişi) hem KUTB-U AZAM (Müslümanların kendisine bağlandıkları büyük evliyalardan, zamanın en büyük mürşidi) olarak BİR ZAT-I NURANİYİ (nurlu bir zatı) GÖNDERECEK ve O ZAT da, EHL-İ BEYT-İ NEBEVİDEN (Peygamberimiz (sav)’in soyundan) OLACAKTIR. (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Yedinci Risale Olan Yedinci Kısım, s. 411-412)
Bediüzzaman Hz. Mehdi (a.s.) için ‘EN BÜYÜK MÜÇTEHİD’ sıfatını kullanmaktadır. ‘Müçtehid’; ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi ve önderlerinin vasfıdır. Bu vasıftaki büyük zatlar, içtihat etme ve hüküm verme vasıflarından dolayı "mezhep önderleri" olmuşlar ve İslam toplumlarına yol göstermişlerdir.
İmam Hanefi, İmam Şafi, İmam Hanbeli, İmam Maliki bu önderlerden olup 4 mezhebin kurucularıdır. Bütün Ehl-i Sünnet onların verdiği hükümlerle amel etmektedir. Bediüzzaman bu "müçtehid”lerin en büyüklerinin Hz. Mehdi (a.s.) olacağını ifade etmiştir.
Bediüzzaman ise hayattayken “EN BÜYÜK MÜÇTEHİD” vasfını taşımamıştır. Ve eserlerinde de bu özelliğin ancak Hz. Mehdi (a.s.) da oluşacağını anlatmıştır. Bu da Bediüzzaman'ın ‘Mehdi' olmadığının en reddedilemez delillerinden biridir.
'Bediüzzaman kendisinin 'Ahir zamanın büyük Mehdisi' olmadığını delilleriyle birlikte açıklamıştır' makalesine geri dönmek için tıklayın <<<<<<