Ayrıca hem iki Deccal’in sıfatları ve halleri ayrı ayrı olduğu halde, mutlak gelen RİVAYETLERDE İLTİBAS OLUYOR (karıştırılıyor), BİRİ ÖTEKİ ZANNEDİLİR. HEM “BÜYÜK MEHDİ”NİN HALLERİ SABIK MEHDİLERE (önceki Mehdilere) İŞARET EDEN RİVAYETLERE MUTABIK (uygun) ÇIKMIYOR, hadis-i müteşabih (birçok anlama gelebilecek hadis) hükmüne geçer. (Şualar, Beşinci Şua, Mukaddime, s. 582)
Bediüzzaman, “İLTİBAS OLUYOR (KARIŞTIRILIYOR) BİRİ ÖTEKİ ZANNEDİLİR” sözleriyle, hadislerde bahsi geçen Deccallerin özelliklerinin ve faaliyetlerinin, birbirlerine benzemesi sebebiyle karıştırılabildiğini hatırlatmıştır. Ahir Zaman'da gelecek “Büyük Mehdi” ile “sabık Mehdiler” (geçmiş dönemlerde gelmiş olan müceddidler) arasında ise böyle bir karıştırmanın söz konusu olamayacağını belirtmiştir. Bunun sebebinin de, “Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ‘Büyük Mehdi' ile ilgili olarak verilen bilgilerin sabık Mehdilerin özellikleri ile uyuşmaması” olduğunu ifade etmiştir.
Bediüzzaman bu sözleriyle “BÜYÜK MEHDİ”nin “geçmiş zamanlarda ve Bediüzzaman döneminde gelmemiş olduğunu”, bu mübarek şahsın, “Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği tüm özelliklere birden sahip olmasıyla tanınacağını” dile getirmiştir. Zira bir kişinin 'Mehdi' olduğunu düşünebilmek için, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirilen özelliklerin tamamının; Hz. Mehdi (a.s.)'ın ahlakına, fiziksel özelliklerine, soyuna, mücadelesine, yerine getireceği faaliyetlere ait tüm alametlerin o kişinin üzerinde toplanmış olması gerekmektedir. Yoksa sadece bazı alametlerin var zannedilmesiyle, o kişinin 'Mehdi' olduğundan bahsedebilmek mümkün değildir.
Hz. Mehdi (a.s.), Allah'ın izniyle ortaya çıktığı zaman, Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği tüm bu alametleri üzerinde taşıyacaktır. Peygamberimiz (sav)'in bildirdiği gibi “seyyid”, yani Peygamberimiz (sav)'in soyundan olacak, tüm dünya Müslümanlarını birleştirip İslam Birliği'ni kuracak, İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılacak, Hz. İsa (a.s.) ile biraraya gelecek, Hıristiyanlarla ittifak edecek, deccaliyeti fiki mücadelesiyle etkisiz hale getirecek, yeryüzünde fitne bozgunculuk, terör, anarşi, savaş ve kargaşa sona erecek, tek bir damla kan akıtılmayacak ve dünyaya benzersiz bir adalet, huzur, bolluk, zenginlik ve bereket getirecektir.
Dolayısıyla Bediüzzaman da bu sözleriyle, “BÜYÜK MEHDİ”nin bu alametlerinin “SABIK MEHDİLERDEN” farklılığına dikkat çekmiş, kendisi de dahil olmak üzere bu özelliklerle uyuşmayan ya da bu faaliyetleri yerine getirmemiş olan şahısların 'Mehdi' olamayacağına dikkat çekmiştir.