Adnan Oktar'ın 8 Şubat 2011'de Kaçkar Tv'deki Sohbetinden
Adnan Oktar: Şeytandan Allah'a sığınırım. “Andolsun” diyor Cenab-ı Allah, “Biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: "Ey Kavmim, Allah'a kulluk edin. O'nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" Bak gayet kısa hayatın yönü. Allah var Allah bir, O’na kulluk edin, bir de sakının diyor, “sakınmayacak mısınız?” diyor. “Bunun üzerine, kavminden inkara sapmış önde gelenler.” Bakın, inkara sapıyor, bir de önde gelen. “Dediler ki: “Bu sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir.”” Genellikle ne zaman bir Mehdi (a.s) gelse, ne zaman Peygamber gelse, illaki beğenmemişler. Yani “beşere benziyor, bir şeyi yok, kılığı, kıyafeti, tavrı aynı sizin gibi bir insan” diyor. “Yiyor, içiyor, geziyor, konuşuyor, espriler yapıyor, yani ne fevkaladeliği var ki” diyorlar. “Size karşı üstünlük elde etmek istiyor.” Yani hakim olmak, Mehdilik talebi, saltanat talebi, güç talebi bunun için geldi diyorlar, amacı bu diyorlar. “Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz.” “Eğer” diyor onlar, Allah öne sürdüklerini dilemiş olsaydı”, öyle bir şey yapmak isteseydi muhakkak melek indirirdi. “Niye bir insan göndersin” diyorlar. “Bir insan niye Peygamber olsun, meleğin bizzat kendi gelir, o Peygamber olurdu” diyorlar. “Hem biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmiş değiliz.” En büyük tehlike işte budur, gelenek. “Ben hocamdan, alimimden, arkadaşlarımdan bunu işitmedim.” Böyle bir şey yok diyor. Halbuki Peygamberler hep gelenekleri yıkmaya gelirler. Hz. Mehdi (a.s.) da öyle, geleneklerde yanlış olan inançları, yanlış düşünceleri yıkmaya geliyor Hz. Mehdi (a.s.) zaten. Bak hemen her devirde yapılan savunma metoduna geçiyorlar. “O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir.” “Bu adam” diyorlar, “bu kişi, bu zat haşa deli” diyorlar, savunma metodu olarak. Baş edemeyince, ikna edemeyince, onun dürüstlüğüne, kalitesine, güzelliğine söz bulamayınca ne diyor? Hemen deli olduğunu iddia ediyor. “Onu belli bir süre gözetleyin.” Yani takip edin. Demek ki Mehdiler ve mürşitler hep takip ve tarassut altında kalıyorlar, hadiste de var. “Hz. Mehdi (a.s.)’ı, deccalin silahlı adamları gözler” diyor hadiste. O devrin gayri meşru unsurları veyahut meşru unsurları, resmi görevlileri veya gayri resmi insanlar onu izliyorlar. ”Rabbim” dedi (Nuh). “Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et.” Hep Allah’tan yardım diliyor. “Böylelikle Biz ona: “Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap.” Allah, “Ben sürekli gözlüyorum” diyor. Ama bir gemi yapılıyor, gemi yapılırken sürekli vahiyle yapıyor gemi. Mesela tahtaları nasıl olacak, nasıl biçimlendirecek, büyüklüğü ne kadar olacak, eni ne kadar olacak, boyu ne kadar olacak, hepsinde vahiy alıyor. Vahye göre yapıyor. “Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy.” Tandır kızışınca, bu birçok anlama gelebilir, Allah bunu söylemiş. Hz. Nuh (a.s.)’ın gemisinin incelenmesi gerekiyor, bunun tam olarak anlaşılması için. Ağrı’da, büyükçe bir gemi fosili bulundu. Çok büyük bir gemi fosili bulundu. Allahualem o, Hz. Nuh (a.s.)’a ait olan gemi. Ama detaylı girilmedi. Ne odalara girildi, ne diğer yan kısımlara girildi. Sadece bir kısmına girildi. Tandırdan kasıt nedir? Yani orada belki geminin hareketinin sonucunda, belki bir yemek pişirdiler, bir kazan kaynıyordu tandır kazanı. Geminin hareket ettiğinin alameti, işleri bitmiştir, yemek yiyeceklerdir, “tandır kaynadığında kızışınca” yani artık bitmiş olay. “Onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile.” Yani her hayvandan bir çift değil de ikişer çift diyor Cenab-ı Allah. Mesela bir dişi bir erkek koyun ama bir dişi bir erkek koyun daha. Mesela, bir dişi bir erkek sığır, yine bir dişi bir erkek sığır. “İçlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy.” Ailesinden de dindar olanları, gerçekten Allah’a inananları, onları da koy diyor, geminin içerisine. “Zulmedenler konusunda Bana muhatap olma.” Mesela oğlu, eşi kim olursa olsun. Bak ne oğlu için Allah duayı kabul ediyor, ne eşi için. Demek ki ailede eğer dinsizlik varsa, o aileden olmuş olmuyor. Yani illa annem, babam, hiç fark etmez. Yani mutlaka ya hicret edecek, ya bir çözüm bulacak. Çünkü o, onun ailesinden olmuyor. “Zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır diye vahyettik. Böylece sen, beraberinde olanlarla gemiye bindiğinde o zaman de ki.” Tam gemiye bindiği vakit. “Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah’a hamd olsun.” Şimdi gemi bitiyor, hayvanları almış, iman edenler kimse onları da almış, bütün bu işlemler bittikten sonra, geminin kapılarını kapatınca ne diyor? “Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah’a hamd olsun.” Ayrı bir topluluk oluşmuş oluyor. Hz. Nuh (a.s.), o devrin Mehdisi işte ve etrafındakiler de Mehdi talebeleridir. Hz. Nuh (a.s)’ın gemisi o inşaAllah. “Ve de ki: “Rabbim, beni kutlu bir konakta indir, Sen konuklayanların en hayırlısısın.” Kutlu bir konak, yani kutsanmış güzel bir yere indir. “Sen konuklayanların en hayırlısısın.” “Gemide de bizi konuklayan Sen’sin” diyor Allah, “gemi oturduğunda yine konuklatacak olan bize nimet verecek olan Sen’sin” diyor.