Yukarıdaki bölümde bir yönüyle açıklandığı gibi, Hz. Mehdi (a.s.)’nin en önemli özelliklerinden biri de ‘EN BÜYÜK MÜÇTEHİD’ vasfını taşıyacak olmasıdır. Bilindiği gibi “müçtehid”, ihtiyaç oluştuğunda ayetlerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi ve önderlerinin vasfıdır. Bu önderlerden kimi, içtihat etme ve hüküm verme vasıflarından dolayı "mezhep önderleri" olmuşlardır; Müslümanlar da onlara uymuşlardır.
İmam Hanefi, İmam Şafi, İmam Hanbeli, İmam Maliki bu önderlerden olup 4 mezhebin kurucularıdır. Bütün Ehl-i Sünnet onların verdiği hükümlerle amel etmektedir. Bediüzzaman bu "müçtehid”lerin en büyüklerinin Hz. Mehdi (a.s.) olacağını ifade etmiştir. Bu da Hz. Mehdi (a.s.)'ın içtihat etme (hükümleri usulüne uygun olarak Kuran ve hadislerden istifade ile ortaya koymak) ve hüküm vermeye en yetkili kişi olarak, kendisinin de bir "MEZHEP SAHİBİ" olacağını göstermektedir. Hadislerde, zamanında herkesin ona uyacağının bildirilmiş olması da bunu doğrulamaktadır. Hadislerde verilen bilgilere göre, ‘Hz. Mehdi (a.s.) yeryüzündeki tüm mezhepleri kaldıracak, dini Peygamberimiz (sav) döneminde olduğu gibi aynen uygulayacak, kendisi bir mezhep sahibi olacak ve tüm insanlar da ona tabi olup uyacaklardır’.
Geçmişten günümüze pek çok İslam alimi eserlerinde bu konuya değinmişlerdir. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi "Fütühat-ül Mekkiye" isimli eserinde bu konuda şöyle bilgi vermiştir:
... HZ. MEHDİ (A.S.), DİNİ PEYGAMBER'İN ZAMANINDA OLDUĞU GİBİ AYNEN UYGULAYACAK. YERYÜZÜNDE MEZHEPLERİ KALDIRACAK. HALİS HAKİKİ DİNDEN BAŞKA HİÇBİR MEZHEP KALMAYACAK. (Muhammed B. Resul El Hüseyin El Berzenci, Kıyamet Alametleri, s. 186-187)
Hüseyin Hilmi Işık ise, “Saadet-i Ebediye” adlı eserinde Hz. Mehdi (a.s.)'ın bu özelliğini şöyle haber vermiştir:
HAZRET-İ MEHDİ (A.S.), AHİR ZAMANDA DÜNYAYA GELECEKTİR. Resullulah Efendimiz (sav)’in soyundan olacaktır. İsa Aleyhisselam’la buluşacak, MEZHEPLERİ KALDIRACAK, YALNIZ ONUN MEZHEBİ KALACAK. (Hüseyin Hilmi Işık, Saadet-i Ebediye, s. 35)
Bediüzzaman da Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda Hz. Mehdi (a.s.)'ın “en büyük müçtehid” olduğunu söyleyerek onun tüm mezheplerin üstünde olacağını ifade etmiştir. Hz. Mehdi (a.s.) tüm mezhepleri kaldıracak, kendisi bir mezhep sahibi olacak ve dini Resulullah (sav) dönemindeki şekliyle uygulayacaktır. Ancak bilindiği gibi Bediüzzaman Şafi mezhebindendi. Kendisi bir mezhep sahibi değildi ve bir başka mezhep kurucusuna tabi olmuştu.
Dolayısıyla eğer Bediüzzaman 'Mehdi' olsaydı, yaşadığı dönemde tüm mezhepleri ortadan kaldırmış olması ve tüm mezheplerin da ona uymuş olmaları gerekirdi. Ve eğer İmam Hanefi ya da İmam Şafi Bediüzzaman’ın zamanında yaşamış olsaydı, onların da Bediüzzaman'a tabi olmuş olmaları gerekirdi. Çünkü eğer Hz. Mehdi (a.s.) ile aynı dönemde yaşamış olsalardı, İmam Hanefi de İmam Şafi de Hz. Mehdi (a.s.)’a uyacaklardı.
Ama Bediüzzaman döneminde böyle birşey olmamıştır. Tam tersine Bediüzzaman Şafi mezhebine uymuş ve İmam Şafi’yi imamı olarak kabul etmiştir.
Bediüzzaman bu konuyu eserlerinde şöyle ifade etmiştir:
“... Evvelâ: Ben Şafiî’yim...” (Emirdağ Lahikası, s. 38)
“... Hem hususî Şafiîce ibadetime...” (Büyük Tarihçe-i Hayat, s. 202)
“... Yalnız bu kadar var. Ben Şafiîyim...” (Büyük Tarihçe-i Hayat, s. 206)
“... Hattâ Şafiî mezhebinde olduğu için...” (Emirdağ Lahikası, s. 573)
Bu sözlerden de açıkça anlaşılacağı gibi, Hz. Mehdi (a.s.)'ın tüm mezheplerin üzerinde olma özelliğinin aksine, Bediüzzaman bir mezhebe bağlıdır. Bediüzzaman ne kendine ait bir mezhep sahibi olmuş ne de diğer tüm mezhepler ona tabi olmuşlardır.
Nitekim Bediüzzaman'ın kendisi de, bu özelliğin yalnızca Hz. Mehdi (a.s.)'a ait olacağını söyleyerek, kendisine Mehdilik yakıştırmasında bulunanlara, neden ‘Mehdi' olamayacağını çok kesin bir delille açıklamıştır.
'Bediüzzaman kendisinin 'Ahir zamanın büyük Mehdisi' olmadığını delilleriyle birlikte açıklamıştır' makalesine geri dönmek için tıklayın <<<<<<