İkinci vazifesi:
HİLAFET-İ MUHAMMEDİYE (A.S.M.) ÜNVANI İLE (Peygamberimiz (sav)'in halifesi -Müslümanların manevi lideri- ünvanı ile) ŞEAİR-İ İSLAMİYEYİ (İslam ahlakının esaslarını) İHYA ETMEKTİR (yeniden canlandırmaktır) ALEM-İ İSLAM’IN VAHDETİNİ (İslam aleminin birliğini) NOKTA-İ İSTİNAD EDİP (dayanak noktası yapıp) beşeriyeti (insanlığı) maddi ve mânevi tehlikelerden ve Gadab-ı İlâhi’den (Allah'ın azabından) kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinadı (dayanak noktası) ve hadimleri (hizmetkarları), MİLYONLARLA EFRADI (fertleri) BULUNAN ORDULAR LAZIMDIR. (Emirdağ Lahikası 1, 206. Mektup, s. 259)
Bediüzzaman bu ifadesinde geçen, “HİLAFET-İ MUHAMMEDİYE ÜNVANI İLE” sözleriyle Hz. Mehdi (a.s.)'ın, ikinci vazifesini yerine getirirken, ‘İslam dünyasının manevi lideri konumunda olacağını’ belirtmektedir.
Bugün dünyada (2010 yılı verilerine göre) yaklaşık 1,5 milyar Müslüman yaşamaktadır. Yani dünya nüfusunun beşte birinden fazlası Müslümandır. Dünya tarihinde ilk kez Müslümanlar sayıca bu kadar çokturlar. Bu büyüklükte bir kitleye önderlik etmek tarihte kimseye nasip olmamıştır. Bediüzzaman'ın da müjdelediği gibi, bu şerefli vasfı Allah’ın izniyle Ahir Zaman’ın “Büyük Mehdisi” taşıyacaktır.
13. asrın büyük müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursi, yaşadığı dönem boyunca hayatını Allah'a adamış, zorlu mücadeleler içerisinde çok büyük ve etkili bir iman hizmeti vermiştir. Ancak kendisinin de Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda açıkladığı gibi, Bediüzzaman İslam Birliği'nin kurulmasına vesile olmamış ve “tüm İslam aleminin manevi lideri” vasfını taşıması söz konusu olmamıştır. Allah’ın izniyle tüm İslam alemi için büyük müjdeler içeren bu olaylar, Ahir Zaman'da Hz. Mehdi (a.s.) vesilesiyle yaşanacak ve bu ünvanı da Hz. Mehdi (a.s.) taşıyacaktır. Bediüzzaman, bu durumu tüm bu delilleriyle birlikte ortaya koyarak “kendisinin neden ‘Mehdi’ olamayacağını” açık bir şekilde ifade etmiştir.