Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar gerçek mutluluğu yaşayabilmenin yollarını ararlar. Her birinin mutlu olmak için bir hedefi vardır. Ancak bu amaçlarına ulaştıklarında da aradıkları mutluluğu ya bulamaz ya da bunun çok kısa ve geçici olduğunu görürler. Nitekim yöneldikleri her hedefte aynı sonuçla karşılaşırlar. En mutlu olduğunu düşünen insanın bile, içini sıkan, düşünmekten kaçındığı, ona huzursuzluk veren sayısız konusu vardır. Çünkü bir insanın gerçek anlamda huzura ve rahatlığa kavuşması, gerçek anlamla mutluluğu, neşeyi yaşaması, ancak Rabbimiz'in razı olacağı şekilde bir hayat sürmesiyle mümkün olur. Allah (cc) bu gerçeği bir ayette şöyle bildirmiştir:
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (Rad Suresi, 28)
Kuran'ın bu sırrından habersiz olan kimi insanlar, her yolu denedikleri halde istedikleri anlamda mutlu olamamalarının, hayatın değiştirilemez bir gerçeği olduğuna inanırlar. Oysa ki Allah (cc) her konuyu çözümüyle birlikte yaratmıştır. Kuran'da Allah (cc)'ın, insanlara her konunun açıklamasını bildirdiği ve yol gösterdiği şöyle bildirilmiştir:
... (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'çeşitli biçimlerde açıklaması' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)
İnsanı en iyi bilen, onu yaratan Rabbimiz`dir. Allah (cc) insana her devirde ihtiyacı olan her türlü bilgiyi ve açıklamayı hak kitaplarıyla göndermiştir. Mutsuzluğun çözümü de yine Kuran ile insanlara bildirilmiştir. İnsanlar ancak iman ahlakını yaşadıkları, Allah (cc)'ın üzerlerindeki rahmetini ve korumasını kavradıkları takdirde dünya hayatının her anından zevk alabilirler. Ancak o zaman çevrelerindeki güzellikleri gereği gibi takdir edip, mutlu olmayı başarabilirler. Allah (cc) insanın en güzel yaşam biçimini ancak bu şekilde elde edebileceğini Kuran'da bildirmektedir.
Ancak bu konuda da göz ardı edilmemesi gereken önemli bir gerçek vardır. Allah (cc)`ın vadettiği bu güzel hayatı yaşayabilmek, hayattan ve dünya nimetlerinden, Allah (cc)'ın insanlar için yarattığı onca güzellikten zevk alabilmek için, imanın kalbe gerçek anlamda yerleşmesi gerekmektedir. Yoksa insanların sadece dilleriyle iman ettiklerini söylemeleri ya da iman edenlere sadece belirli yönlerde benzemeleri, onları içerisinde bulundukları mutsuzluktan kurtarmayabilir. Gerçek mutluluk için insanların kalplerini Allah (cc)'a tam bir teslimiyetle bağlamaları ve yaşamlarının her anını Kuran ahlakına uygun bir şekilde yaşamaları gerekir. Böyle bir ahlak yaşandığında, dünya hayatında her ne zorluk ya da sıkıntıyla karşılaşılırsa karşılaşılsın, iman sahibi bir insan bu şartlarda dahi kalbinde Allah (cc)`a dayanıp güvenmenin, O`nun rızasını ummanın huzurunu, iç neşesini ve mutluluğunu yaşayabilecektir. Aksi takdirde ise, sadece zorluk anlarında değil, her türlü nimete sahip olunduğunda dahi insan içten içe hayatın her aşamasında cahiliye ahlakının getirdiği azabı tatmaya devam edebilir; hüzün, karamsarlık, ümitsizlik gibi olumsuzluklardan kurtulamayabilir.
Ayetlerde de bildirildiği gibi, insan ancak kendi yaratılışına, Rabbimiz'in kendisi için belirlediği fıtratına uygun şekilde davrandığı takdirde güzel bir hayat yaşayabilir. Allah (cc)'ın kendilerine rahmet olarak gösterdiği bu yoldan yüz çeviren ya da bu yola gereği gibi uymayan insanlar, yaşadıkları olumsuzlukları kendi çabalarıyla elde etmiş olurlar. Allah (cc)'ın "Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar." (Yunus Suresi, 44) ayeti insanların bu durumunu açıkça ortaya koymaktadır.
Kalplerin ancak Rabbimiz'in zikriyle gerçek anlamda huzur bulabileceğini gözardı eden kimseler, dünya hayatında bu nimetlerden mahrum kaldıkları gibi ahirette de hüsrana uğrayacaklardır. Allah (cc) "Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (Taha Suresi, 124) ayetiyle bu durumu insanlara bildirmiştir. Kalplerini içtenlikle Allah (cc)'a bağlayıp, hayatlarını Rabbimiz'in rızasını kazanmaya adayan kimseler ise, dünyada ve ahirette Allah (cc)`ın koruması ve rahmeti altında olacaklar, Allah (cc)`ın izniyle mutlak mutluluğu yaşayacaklardır.