Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar gerçek mutluluğu yaşayabilmenin yollarını ararlar. Her birinin mutlu olmak için bir hedefi vardır. Ancak iman etmeyen insanlar, bu amaçlarına ulaştıklarında da aradıkları mutluluğu ya bulamaz ya da bunun çok kısa ve geçici olduğunu görürler. Nitekim yöneldikleri her hedefte aynı sonuçla karşılaşırlar. En mutlu olduğunu düşünen insanın bile, içini sıkan, düşünmekten kaçındığı, ona huzursuzluk veren sayısız konusu vardır. Çünkü bir insanın gerçek anlamda huzura ve rahatlığa kavuşması, gerçek anlamda mutluluğu, neşeyi yaşaması, ancak Rabbimiz'in razı olacağı şekilde bir hayat sürmesiyle mümkün olur. Sonsuz rahmet sahibi olan Allah bu gerçeği de işte bu ayetle bildirmiştir.
Kuran'ın bu sırrından habersiz olan kimi insanlar, her yolu denedikleri halde istedikleri anlamda mutlu olamamalarının, hayatın değiştirilemez bir gerçeği olduğuna inanırlar. Oysa Allah her konuyu çözümüyle birlikte yaratmış ve insana her devirde ihtiyacı olan her türlü bilgiyi ve açıklamayı hak kitaplarıyla göndermiştir. Dolayısıyla mutsuzluğun çözümü de Kuran'da insanlara haber verilmektedir. İnsanlar ancak güzel ahlakı yaşadıkları, Allah'ın üzerlerindeki rahmetini ve korumasını kavradıkları takdirde dünya hayatının her anından zevk alabilirler. Ancak o zaman çevrelerindeki güzellikleri gereği gibi takdir edip, mutlu olmayı başarabilirler.(Dünya Hayatı)
Unutulmamalıdır ki, gerçek mutluluk için insanların kalplerini Allah'a tam bir teslimiyetle bağlamaları ve yaşamlarının her anını Kuran ahlakına uygun bir şekilde yaşamaları gerekir. Böyle bir ahlak yaşandığında, dünya hayatında her ne zorluk ya da sıkıntıyla karşılaşılırsa karşılaşılsın, iman sahibi bir insan bu şartlarda dahi kalbinde Allah'a dayanıp güvenmenin, O'nun rızasını ummanın huzurunu, iç neşesini ve mutluluğunu yaşayabilecektir.(Kuran Ahlakı)