Rabbimiz'den bir esenlik: Kadir gecesi
ucgen

Rabbimiz'den bir esenlik: Kadir gecesi

2041

Oruç ibadetinin yerine getirildiği, Müslümanların yardımlaştıkları ve kardeşliklerini çok güçlü şekilde yaşadıkları güzeller güzeli Ramazan ayının sonuna yaklaşıyoruz. Nimet, şifa ve ferahlık vesilesi olan bir Ramazan ayını daha tamamlıyoruz. Ve bugün, Rabbimiz’in bin aydan daha hayırlı kıldığı ve Peygamber Efendimiz (sav)’e 1400 sene önce Kuran-ı Kerim’i vahyetmeye başladığı Kadir Gecesi’ni karşılamak üzereyiz...)

Ramazan ayının her günü bayramdır. Müslümanlar için bir nimettir, güzelliktir, ferahlıktır. Allah’ın rızasını kazanmak için mühim bir vesiledir, şifadır. Bilindiği gibi, Kuran-ı Kerim 1400 sene önce ilk kez Kadir Gecesi’nde Peygamberimiz (s.a.v.)’e vahyedilmiştir. Bu nedenle Kadir Gecesi’nin, Ramazan’ın hatta yılın diğer günlerine göre bir farkı vardır. Rabbimiz bu farkı, Kadir Gecesi’nin bin aydan daha hayırlı olduğunu belirterek bizlere bildirir...

“Kadir” kelime itibariyle “azamet”, “şeref”, “kıymet” gibi anlamlar taşır. “Kadir” aynı zamanda Allah’ın isimlerinden biridir. Bu isim, Rabbimizin “istediğini istediği gibi yapmaya gücü yeten olduğu” anlamına gelir. Yine Rabbimiz bu ismi, Kuran’da Kadir Gecesi’nin anlatıldığı sureye de vermiştir. Kadir Suresi’nde şöyle buyrulmaktadır:

Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik.

Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir?

Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.

Melekler ve ruh, onda Rableri’nin izniyle her bir iş için inerler.

Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir (selamdır) o. (Kadir Suresi, 1-5)

Bir hadiste ise Ramazan ayı ve Kadir Gecesi için Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:

“Sahabeden Selman el-Farisî (r.a.) anlatıyor: Allah’ın elçisi Şâban ayının son günü bize bir konuşma yaptı ve şöyle buyurdu:

‘Ey insanlar! Bereketli ve büyük bir ayın gölgesi üzerinize düşmüştür. Bu öyle bir ay ki, onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. O öyle bir ay ki, Allah o ayda oruç tutmayı farz kılmış, gecelerini nafile ibadetle geçirmeyi teşvik etmiştir. Ramazan ayı sabır ayıdır. Sabrın sevabı ise cennettir. Ramazan, yardım etme ve ihsanda bulunma ayıdır. Bu ayda müminin rızkı artar.’” (İbn Huzeyme, Sahih, III, 191-192,)

Görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz (sav) Ramazan ayını anlatırken Kadir Gecesi’nin hayrından bahsetmiş, oruç tutmanın farz olduğunu zikretmiş, gece ibadetinin, sabrın ve yardımlaşmanın önemini vurgulamıştır. Ayrıca bu ayda müminin rızkının artacağını da söylemiştir.

İşte müminlerin sabrının artmasına vesile olan Kadir Gecesi, Peygamberimiz (sav)’in münafıklara, müşriklere ve kafirlere karşı sabırla sürdürdüğü büyük fikri mücadelenin de başlangıcı olmuştur. Peygamberimiz (sav) için bu güzel tebliğ Miladi 610 yılında Kuran’ın vahyedilmesiyle birlikte başlamış ve kendisinin vefatına kadar kesintisiz sürmüştür.

Peygamberimiz (sav)’in “sabır ayı” olarak nitelendirdiği Ramazan ayında ve bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nde Müslümanların birlik, beraberlik ruhu içerisinde olmaları ve yardımlaşmaları çok örnek bir hal alır.

Mübarek Kadir Gecesi’nin bin aydan daha hayırlı olması müslümanların bu gece yaptıkları ibadetlerin hayrını da elbette arttırır. Ancak bu durum kimi Müslümanların Kadir Gecesi hakkında özellikle bazı hadisleri yanlış yorumlayarak Kuran’a aykırı bazı mantıklar geliştirmelerine yol açmıştır. Söz konusu Müslümanlar Kadir Gecesi’nde kılınan namazların, edilen duaların ve tevbelerin Allah katında nasıl karşılık bulacaklarına dair kesin kanaatler geliştirmişlerdir. Bu durum da onların Kadir Gecesi haricindeki diğer günlerde Allah’ın emirlerini yerine getirmek hususunda yeterince kararlı olmamalarına yol açmaktadır. Şöyle ki;

Günümüzde müslümanların bir bölümü; yılın diğer günlerinde nefislerinin arzu ettikleri şekilde yaşamalarına rağmen, Kadir Gecesi’nde tevbe ettikleri takdirde geçmiş günahlarının tümünün mutlaka bağışlanacağına, namaz kıldıkları takdirde geçmişte kılmadıkları namazlara ait borçların tamamen ödenmiş olacağına ve dua ettikleri takdirde Allah’ın bu duaları her ne olursa olsun mutlaka kabul edeceğine inanmaktadırlar. Böyle inanınca da Kadir Gecesi dışında haşa Allah’ı umursamadan yaşamak gibi bir hataya düşmektedirler.

Bir Müslümanın tevbesinin kabul edileceğine, duasına icabet alacağına, kıldığı namazın bereketine inanması elbette ki yanlış değildir. Zira Rabbimiz Kuran’da duaları ve tevbeleri kabul eden olduğunu, Kendisi’ne secde eden kullarına yardım edeceğini bizlere vadetmiştir. Allah dilerse, elbette ki Kadir Gecesi’nde edilen samimi bir tevbe ile kişinin geçmiş tüm günahlarını bağışlar ya da kulunun o geceki her duasını kabul eder. Ancak burada hatalı olan, bahsini ettiğim müslümanların Allah’a karşı samimiyetlerini yitirmiş olmalarıdır. Çünkü her Müslüman sadece bir gece değil 365 gün tam ihlaslı yaşamakla yükümlüdür. Allah tevbe, dua ve namaz gibi ibadetleri bir gece değil 365 gün boyunca yerine getirmemizi emretmektedir. Dolayısıyla yılın kalan günlerinde Allah’a ciddi bir çabayla kulluk yapmayıp, Kadir Gecesi’nde birden bire değişerek isteklerine kavuşmak için Allah’a sığınmak salih bir Müslümanın samimiyetinden uzak bir davranış olur.

Rabbimiz bizden samimi yaşamamızı istemektedir. Yaşadığımız her an O’nun rızasını kazanmak için elimizden gelen tüm gayreti göstermemizi emreder. Yani her Müslüman Kadir Gecesi’nde Allah’a karşı oluşan yakınlığını yılın tamamına yaymaya çalışmalıdır. Çünkü Müslümanların Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz’in bizlere tarif ettiği güzel ahlaka 12 ayın tamamında samimiyetle bağlı olmaları durumunda, bu, tüm dünyanın kurtulmasına vesile olacak sonuçlar doğuracaktır. O halde biz Müslümanlara düşen esas sorumluluk, Kuran-ı Kerim’e gönülden bağlılar olarak, Ramazan ayında yaşadığımız birlik ve yardımlaşma ruhunu diğer 11 ayda da Allah rızası için yaşamak ve dünya üzerindeki bütün Müslümanların aralarındaki farklılıkları birer zenginlik olarak görüp tek bir çatı altında birlik olmaları, güçlü olmaları için var gücümüzle gayret etmektir. 

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER