Sayın Adnan Oktar'ın 7 Mart 2009 tarihli Kanal 35 - İzmir röportajından Kanal 35: ....Soruların içerisinde en çok dikkatimi çeken bir soru ile başlamak istiyorum. Töre cinayetleri çoğu zaman gazete manşetlerinin ilk sayfalarında ya da üçüncü sayfa haberleri arasında en sık rastladığımız ve günlerce medyayı meşgul eden en önemli sorunlardan bir tanesi. Kadınlarımız ciddi anlamda yarın da dünya kadınlar günü hem bu bağlamda kadınlarımıza mesajlarımızı da verelim. Neler düşünüyorsunuz, neler söyleyebileceksiniz töre cinayetleri ile ilgili. Zeliha Yeşilyurt İstanbuldan bize bu soruyu göndermiş, kendisine de teşekkür ediyoruz. Adnan Oktar : Toplumda çok yanlış oturmuş bir gelenek var, bir düşünce var. Anneler babalar hata yapmaz. Anne baba ne derse çocuk onu dinlemesi gerekir. Annendir babandır ne yaparsa yapsın, ona itaat et, saygılı ol, gel derse gel. Şimdi diyor ki kız çocuğuna, çocuğa “yavrum diyor, eve gel” diyor. Çocuk korkuyor, anlıyor bir bela çıkacağını, cinayet olabileceğini veya yaralama olacağını gitmek istemiyor. Yavrum diyor, biz senin anne babanız diyor, ne var birşey yok, gel. Çok da iyi davranıyorlar çocuğa, hoşgeldin. Gel yavrum diyor, şimdi ben seni bir yere götüreceğim gezmeye diyor, tarlaya götürüyor, ensesinin arkasına sıkıyor kurşunu, öldürüyor. Aile meclisi karar veriyor, annesi babası, dayısı, halası birlikte, Demek ki, anne baba olmak herşey değildir. Anneye babaya gerektiğinde insan itaat etmeyecek, gerektiğinde de saygı duymayacak. Anneye babaya ne zaman itaat edilir, şefkatli merhametlidir, nezih kibar bir insandır, Allah’tan korkuyordur, güzel huyludur, demokrattır, bu zaman olur. Mafya mensubu bir anne baba, çocuğu da kendi kafalarına sokmak istiyorlar. Çocuk direniyor evden kaçıyor, neden evden kaçtı diyorlar. Tabi ki evden kaçacak. Tabi ki gizlenecek, başka bir çözümü yoktur bunun. Töre cinayetinde de tabi ki çocuk evden kaçacak, ama bu çocukları bu insanları şefkatle koruyup kollayacak hem resmi kurumlar olması gerekir, hem de halkın sahip çıkması gerekir. Mesela halktan bir aile böyle bir genç kıza sahip çıkabilir. Mesela töre cinayetinden korktuğu için kaçıyor evinden. Yani resmi de destek olması lazım, gelsin tabi ki güvenilir bir ailenin içinde gizlensin ve muhafaza olsun. Sürükleye sürükleye gidiyor, hatta bazen öyle oluyor ki, karakoldan da alıp götürüyorlar çocuğu hiçbir şey olmayacak diye. Mesela polis de tabi annesi babasıdır diyor, normal götürsün diyor, olur mu öyle şey, yani mesela gayri meşru alemde oluyor kadın babası da gayri meşru alemde oluyor. Kız çocuğunu kötü yola götürmek istiyorlar. Kız çocuğu tabi kaçacaktır o evden. tabi ki annesi ve babası ile görüşmeyecektir. Ne yapsın? Yani niye illa ki onlarla bağlantıda olması gerekiyor ? Güzel ahlaklı olsunlar, nezaketli olsunlar, sevecen olsunlar bu gerekir. Yani bu garip bir gelenek var yani böyle. Hindu geleneği gibi bazı kesimlerde. Hani varya kocası öldüğünde kadını da kesiyorlar, öldürüyorlar. Yani cezaevleri bir sürü suç işlemiş binlerce anne ve babayla doludur. Mesela Ergenekoncu anne ve babalar var. Sebataycı anne ve babalar var. Mason anne ve babalar var. Komunist anne ve babalar var. PKK’lı anne ve babalar var. Yani PKK’da olunca annesi babası çocuk ona uymaya mecbur mu? Kaçar tabi ki o evden, tabi ki uymayacak. Tabi ki gizlenecek. Tabi ki arkadaşlarının yanına gidecek ve onu koruyan kollayan insanlar olması gerekir. Ailelerin onları bağrına basması gerekir. Kanuni destek de sağlanarak bu insanların ahlaksız insanlardan uzak durmasının sağlanması gerekir. Kan dökecek, zulüm yapacak adamların ellerine çocuk teslim edilir mi? Yahut mesela ağzını burnunu kıracaklar belli dövecekler. Bile bile götürüyorlar eve, ağzını burnunu kırıp darmakeşan ediyorlar ve gayet rahatlıyor adamlar. Onla da durmuyorlar, bir daha dövüyorlar çocuğu bir daha dövüyorlar. O çocuk niye dursun o evde? Ama bunlara tabi aklı başında sevecen güzel ahlaklı dindar ailelerin sahip çıkması lazım ve toplumun da bu yönde bir gelenek geliştirip bu insanlara destek olması gerekir. İyi yaptın, doğru yapıyorsun demesi gerekir. Kanal 35: Ama korkuyorlar işte, hocam. Böyle bir töre cinayeti ile karşı karşıya kalabilecek ya da maruz kalabilecek bir kişi alıp başka bir aile savunmaya ya da korumaya korkuyor. Adnan Oktar: Ama işte devlet desteğinde olursa güçlü bir aileden alamazlar. Bazı aileler var mesela, evleri korunaklı, bayağı güçlü geniş çevreleri var, değil mi mesela? Hatta kapısında koruması olan evler var. Mesela birçok zengin aile var böyle. Allah rızası için evinin bir bölümünü bu çocuğa ayırabilirler ve çok büyük bir sevap, yani bir can kurtarmış oluyor. Can kurtaracak. Mesela onu okula götürüp, getirip devlet desteğinde olduğunda bilirse o karşı taraftaki aile, hiçbir şekilde ahlaksızlık yapamaz. Yani gözüdönmüş böyle kan dökücü, vampir gibi o çocuğun üstüne saldıramaz. Adam öldürmek ne demek? Şüphe üzerine. Mesela kızcağızı evlendiriyorlar çocuğu, kız çıkmadı diyorlar. Mesela adam ahlaksız iftira atıyor çocuğa. Delik deşik ediyorlar, babasına götürüyorlar, babası da tamam ben gereğini yaparım diyor alıp götürüyorlar tarlaya, kafasına kurşun sıkıyorlar delik deşik ediyorlar, bırakıyorlar. Yahut direk keserek, koyun boğazlar gibi kesiyorlar. Böyle anne baba olur mu? Annen babandır yavrum itaat et diyor, böyle anne baba olmaz. Böyle anne babaya da itaat de edilmez. Bu deliliktir, teşvik eden de ahlaksızdır ve zalimdir. Böyle vakalarda tek yapacağı şey bu insanların kaçıp bunlardan kurtulması en güzeli böyle makul, aklıbaşında sevecen ailelere sığınması onlara devlet desteği sağlanmasıdır. Yani bu yöndeki örf ve geleneğin mutlaka değişmesi gerekiyor. Bu çok tehlikeli bir örftür. Çok tehlikeli bir gelenektir ve böyle bir fikre de hiçbir şekilde saygı duyulmaması gerekir. O zaman bu töre cinayetleri, bu zulümler bu genç kızlara yapılan azaplar ortadan kalkar. Yani binlerce genç kız şu an inim inim inliyor Türkiye’de. Kimsenin haberi yok. Mesela adam babası alkolik, içip her akşam dövüyor çocuğu. Sarkıntılık ediyor, ahlaksızlık yapıyor, çocuk birşey de diyemiyor. Şimdi dese ki babasının sarkıntılık yaptığını söylese çok büyük bir olay olur. Bu yüzden babası öldürüyor, bana diyor sen iftira attın diye kızı öldürüyor. Ve bu indirim sebebi de oluyor. Yani çocuk bunu ispat etme imkanı da bulamıyor. Yani böyle bir rezalet. Kaçsın böyle olaylarda kız çocuğu, gitsin güvenilir, namusuna haysiyetine, onuruna güvenilen bir aileye sığınsın, devlet de onlara destek olsun. Ömür boyu baksın o aile ona. Ama ailesi hakikaten islahı nefs olursa, güzel ahlakı görülürse hakikaten bin pişmandır yanına da birini vererek ama, çünkü kontrol edilmesi lazım ne yapacakları de belli olmaz, hakikaten böyle ise tamam, evladıdır, alnından öperiz devam etsinler. Ama böyle tehlikeli denemeler olmaz. Evine git bakalım ne olacak, öldürüyor işte, ne oluyor? Sayısı yüzlerce binlerce bu olayların, ve bu rezalete daha hala dur denemedi. Burda çözüm bu söylediğimdir ve bu konuda çok cesur kararlı adımlar atılması lazım. Yani mesela bir aile dinsiz aile, çocuğu dindar, zorla çocuğu dinsiz etmeye, zorla şarap içmeye çalışıyorlar, zorla namaz kıldırtmıyorlar, zorla oruç tutturmuyorlar. Ne yapsın? Tabi ki o evde durmak istemez. Tabi ki dindar bir arkadaşının yanına sığınacaktır. Başka çözüm nedir? Ama dinine, imanına, ahlakına, saygı göstertiyorsa baştacı eder. Ama zorla döverek, ağzını açarak şarap içirtmeye kalkmak. Mesela bazıları var ben biliyorum fahişe getirtiyorlar, zorla çocuğun üstüne gönderiyorlar illa ki bunla ilişkiye gireceksin diye, kepazelik çıkartmalar. Namaz kılıyor mesela kolundan tutup namazını bozdurtturuyor, Kuran’ı alıp yırtıyorlar, yakıyorlar. Mesela bu çok büyük ahlaksızlık bunlar. Çocuk da evinden ayrılınca niye ayrılıyorsun ya o annen, baban senin diyor, olur mu öyle şey diyor. Git evine diyor, böyle şey olmaz. Yani Kuran’da açıkça ayet var, Allah’a itaat konusunda, eğer bir baskı yapıyorlarsa anneye babaya itaat yok. Öldürmeye kalkıyorlarsa itaat olmaz. Dövmeye kalkıyorsa itaat olmaz. Kötü yola sürüklüyorsa itaat olmaz. Ahlaksız böyle ensest ilişkiye kalkıyorlarsa itaat olmaz, derhal o evden ayrılması gerekir. Derhal, hiç tartışması olmaz bunun. Mesela çocuk ifade ediyor, dört yıldan beri beş yıldan beri babası ona karşı böyle bir sarkıntılık içinde olduğunu söylüyor. Yavrum niye bekliyorsun? Kaçsana. Hiç mi güvendiğin, dindar bir insan yok? Değil mi, hiç mi Allah’tan korktuğuna inandığın bir insan yok? Git yanına değil mi ver bir dilekçe de, can güvenliğim yok de, devlete de sığın, o aile de korusun, olsun bitsin. Ama burda tabi nüfuzlu ailelerin çok büyük önemi var ve toplum da bu aileleri desteklemesi gerekir. “iyi yaptınız Allah razı olsun” demesi gerekir. |
Sayın Adnan Oktar'ın 6 Mart 2009 tarihli Başkent TV röportajından Adnan Oktar: Güzeller güzeli peygamberimiz, Peygamberlik görevini aldıktan sonra biliyorsunuz çok çileli ve zorlu bir ortam oluşmuştur. Yani insanlar ona çok şiddetli baskı yapmışlardır. Etrafındaki olan insanlara işkence yapmışlardır. Hatta burada o konular anlatılır. Mesela örneğin diyor. Ümmü Gülsüm Binti Ukte İmanlı bir müslüman hanımdı. 7 yıl boyunca ailesinin baskısıyla Mekke müşriklerinin arasında yaşamak zorunda kalmıştı. Ailesi baskı yapıyor. Peygamberin yanına yanaştırmıyorlar. Resullullah (s.a.v)’a biat ettiği andan itibaren diğer müslümanlar gibi o da çeşitli işkence ve baskılara maruz kalmıştı. Bak müslüman diye hem ailesi hem çevresi baskı yapıyorlar. Din ahlakını terketmesi için başta babası olmak üzere müşriklerden zulüm ve baskı görmüş. Niye gidiyorsun Muhammed’in yanına diyorlar...(s.a.v). Sakın onunla görüşme diyorlar. Ancak yapılan tüm zalimliklere rağmen Allah’a ve Resulüne olan sevgi bağlılığından din ahlakından asla taviz vermemiştir. En sonunda Medine’ye hicret ederek peygamberimiz(s.a.v)’in yanında feraha ve huzura kavuşmuştur. Tüm zorluklara rağmen kendisine imanından dolayı baskı uygulayan ailesinden ayrılıp tek başına yaptığı hicret yolculuğu müminlere örnek olmuştur. Ailesini terkediyor. Peygamber Efendimiz’in yanına gidiyor. Ailesi de muazzam baskı yapıyor. Müşriklerle işbirliği yapıyor o zamanlar kaçırma, baskın dövme. Hakaret etme eve kitleme. Musa İbni Ümeyir (r.a) Mekkenin zengin ailelerinden birine mensup bir gençti. Seçkin bir aileye mensup. O zaman yani maddi yönden. Mushap İbni Umeyir (r.a) müslüman olduğunu ailesinden ve çevresinden gizliyerek, şu anda da öyledir biliyorsunuz. Gençler mesela müslüman olduğunda mason ailelerden, dinsiz ateist ailelerden kominist ailelerden, PKK’lı ailelerden gizliyorlar. Başkent TV: Evet Adnan Oktar: Yahut Sabataycı ailelerden gizliyorlar. Peygamberimiz (s.a.v)’i gizlice ziyaret etmeyi sürdürmüştür. Bakın gizlice görüşüyor sanki suçmuş gibi. Mesela ahir zamanda da böyle olacaktır. Mehdi devrinde de gençler gizli gizli görüşeceklerdir. Ailelerinin baskısından çekindikleri için. Gizlice namaz kıldığı ailesi tarafından öğrenildiğinde ise kendi akrabaları tarafından yakalanıp hapsedilmiş. Bakın namaz kılıyor ailesi yakalıyor ve hapsediliyorlar. Niye Peygamberle görüşüyorsun? Niye namaz kılıyorsun?. Aynı olaylar şimdi de zamanımızda da oluyor. Ve Habeşistan’a hicret imkanı çıkınca ilk kafileyle birlikte din ahlakını daha rahat yaşabilmek için ailesinden kaçıp. Habeşiştan’a hicret etmiştir. Mesela yine Hz. Seleme de Allah’a iman ettiği için ailesi tarafından uzunca bir zaman işkence görmüş bir sahabedir. Dövüyorlar, sövüyorlar hakaret ediyorlar. Niye peygamberle görüşüyorsun niye Muhammed ile görüşüyorsun. Hz. Salame ile kardeşi Haris iman ederek Peygamberimiz (s.a.v) tabi olsalar da diğer üç kardeşleri Ebu Cehil, Arz ve Halit Allah’ın bildirdiği din ahlakından yüz çevirmiş ve iman eden kardeşlerine düşman olmuşlardır. Aile ve kardeşlerin arası açılıyor. Hz. Salame uzun müddet en yakınları tarafından işkenceye tabi tutulmuştur. Mümin olduğu için. Kardeşleri Hz. Salamenin din ahlakından vazgeçmesi için her türlü yola başvurdukları için Hz. Salame sonunda can güvenliğini sağlamak ve İslam ahlakını engellemeden yaşayabilmek için Habeşistan’a hicret etmiştir. Ailesinden ayrılıyor tek başına. Çünkü fikir özgürlüğü yok. Şimdide gençler de böyle. Fikir özgürlüğü yok. Yani müslümansa niye falancayla görüşüyorsun. İşte bizim gibi olacaksın. Bizim gibi düşüneceksin sakın işte falancayla görüşme. Başkent TV: Yayılmaya başladığı dönemlerde tabi belli kesimler tarafından ya da aileler Adnan Oktar: Evet Başkent TV: sizinde ifade ettiğiniz gibi çekinceyle bakıyorlar. Tereddütlü bakıyorlar. Adnan Oktar: Tabi Başkent TV: İslamiyetin ilk yayılmaya başladığı o dönemlerde tabi gençler şimdi de ifade ediyorsunuz işte Mehdi’nin, Hz.İsa’nın ortaya çıkması sonrasında yine sıkıntılar yaşanacak, büyük sorunlar yaşanacak ama bu dünya akışı içinde olması gerekenler daha önce bilinen ve yaşanması gereken şeyler olarak adlediliyorsunuz. Yani bazı sorunlar yaşanacak, sıkıntılar yaşanacak ve bu sıkıntıların sonrasında huzura ve refaha kavuşacak diyorsunuz. Adnan Oktar: Pek tabi aynı şekilde bu Hıristiyanlıkta da var. Hz. İsa’nın İncil de de bunu görüyoruz. Siz çünkü dediniz bende aynı anda çünkü kelimesiyle karşılaştım o anda. Çünkü diyor Hz. İsa aleyhisselam ben oğulla babasının, kızla annesinin, gelinle kaynanasının arasına ayrılık sokmaya geldim diyor. Ben aralarına ayrılık sokacam diyor. Çünkü Hz. İsa’dan yana olunca aile düşman olacak ona . İbadet ettirmeyecekler onunla görüştürmeyecekler, ona baskı şiddet uygulayacaklar. Nitekim Hz.İsa zamanında olmuştur bu. Niye görüşüyorsun Hz. İsa’yla? Niye ibadet ediyorsun? Niye namaz kılıyorsun? diye. O zamanın Yahudileri müthiş bir mücadele vermişlerdir. İnsanın düşmanları kendi ev halkı olacaktır. O devirde. kendi ailesi baskı yapacak. Kendi ailesi şiddet kullanacak diyor müslümanlara. Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven yani Şu asrımızda Kuran’ı Allah’ı Resulullah’ı çok seven bana layık değildir diyor Hz. İsa. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Yani Allah sevgisi, Allah Resulün’ün sevgisi, Allah yolunda mücadele hepsinin üzerindedir diyor. Matta 10.bölüm 34-38. kısımdaki ayet evet izahlar. |
Sayın Adnan Oktar'ın 6 Mart 2009 tarihli Kral Karadeniz TV röportajından Kral Karadeniz: Bugün gazetelerde General Motors şirketinin iflasın eşiğinde olduğuyla ilgili haber vardı. Söylediğiniz herşey birer birer gerçek oluyor. Her konuda inanılmaz bir bilgiye ve faydalı fikirlere sahipsiniz demiş Said Tekin. Acaba insanlar ne zaman sizin kıymetinizi anlayacaklar ve sizi dinleyerek huzura kavuşacaklar, demiş Said Tekin Adnan Oktar: Beni seven çok. Yani sağçı kardeşlerimden, dindar kişilerden... Ama ateist siyonistler sevmiyorlar, masonlar sevmiyorlar, koministler sevmiyorlar, PKK’lılar sevmiyorlar, Sabataycılar sevmiyorlar. Gayri meşru alemin içinde olanlar sevmiyorlar. Sevenler Anadolu’daki yiğitlerim, canım kardeşlerim beni aşkla muhabbetle seviyorlar. Tertemiz insanlar, Türk milliyetçileri. Mümin kardeşlerim, Müslüman kardeşlerim çoşkun bir muhabbetle seviyorlar, açık açık görülüyor. Sizlerde görüyorsunuz onlar bana yeter. Yani Sabataycılar, masonlar, koministler beni severlerse ben biraz rahatsız olurum herhalde. Ama iman eder de güzel ahlakımdan dolayı aşkla severse onlar kardeşimdir. Alnından öperim, sarılır bağrıma basarım. Yani ahlakımdan dolayı seviyorlarsa. Ama bende kendi kafalarına uygun birşey bulduğunu iddia ederek seviyorsa MazaAllah, Allah esirgesin. Kral Karadeniz: Orada bir sakat düşünce vardır. Adnan Oktar: Tabi, onlar çünkü kendisi gibi olan adamı severler. Kuran’da ayette belirtiyor Cenab-ı Allah, aynen diyor kendi düşüncelerinde olmadıktan sonra sizi ya kendi dinlerine çevirirler. Şeytandan Allah’a sığınırım. Kendi inançlarına çevirirler yada taşa tutarak öldürürler. Bakın taşa tutarak öldürürler, yani öldürme arzusu olur diyor. Yani katletme arzusu olur diyor, o kadar nefret ederler. Bakın yani hafif de değil. Yani bağırır çağırırlar demiyor Cenab-ı Allah, hakaret ederler demiyor. Doğrudan öldürmek isterler diyor. Hem de en feci şekilde öldürmek isterler diyor. Taşa tutarak öldürmek isterler sizi diyor, bu çok manidar. ... Adnan Oktar: Evet bu bir gerçek, ben düşmanlarımdan nefret etmiyorum ayrıca. Onlar benden nefret ediyor ama ben onlardan etmiyorum. Şefkat duyuyorum, acıyorum. Onları kurtarmaya çalışıyorum. Onları doğru yola sevketmeye çalışıyorum. Düzeldiklerinde de bağrıma basmaya hazırım. Yani çoşkuyla severim. Ama benim buğuzum Allah’a Kuran’a dine karşı olan tavırlarından kaynaklanıyor. Yoksa benim onların bedeniyle etiyle kemiğiyle bir alıp veremediğim yok. Ruhlarıyla da bir alıp veremedim yok. Ben onlardaki sapık inanca karşıyım. Eyleme karşıyım. Kral Karadeniz: Yoksa yaratılmışı severiz. Yaratandan ötürü. Adnan Oktar: Tabi, ama onlara bakarsan en feci şartlarda beni öldürmenin peşinde oluyorlar... Ama bu Kuran’ın söylediği birşey, ben iftihar ederim. |