Allah Kuran'da müminlerin anne ve babalarına karşı hürmetkar, sefkatli ve sevecen davranmalarını bildirmiş, akrabalarına karşı da koruyucu ve kollayıcı olmalarını buyurmuştur. Salih bir mümin hem ailesine hem de tüm insanlara karşı, hiçbir menfaat beklentisi içinde olmadan, nezaketli, müşfik ve sevgi doludur. Ancak ailesinden veya akrabalarından herhangi biri kendisini Allah'a imandan, Peygamberimiz (sav)'e tabi olmaktan, din ahlakını yaşamaktan alıkoymaya çalışırsa bu durumda mümin, elbette Allah'ın emrine uyacak ve kendisini Allah yolundan engellemeye çalışanlardan yüzçevirecektir Bir ayette şöyle buyrulmaktadır:
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz,kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü’nden ve O'nun yolunda cehd etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez. (Tevbe Suresi, 24)
Ayette de haber verildiği gibi salih bir mümin için hiçbir şey Allah'tan, Resulünden, Allah yolunda çaba göstermekten güzel ve değerli değildir.
Münafıkların sadece çıkara dayalı aile anlayışı.
Adnan Oktar’ın 8 Ağustos 2010 tarihli Kanal Avrupa röportajından
Münafıkların ölçüleri ve değerleri ise Kuran'a göre değil, menfaatlerine göredir. Bu, tüm insanlarla ilişkilerinde olduğu gibi, aileleriyle ilişkilerinde de ortaya çıkar. Münafıklar için aile mübarek ve kutsal bir kavram değil, hayatını devam ettirmesini sağlayacak, kendine imkan oluşturacak, maddi olarak menfaat sağlanacak bir yerdir. Diğer bir deyişle bir tür gelir kapısıdır. Dolayısıyla münafıkların, aile bağını kendilerince önemli görmelerinin sebebi maddi çıkarlardır. Müminlerin arasında bulunan kardeşlerinin, eşlerinin, annelerinin, babalarının ya da başka akrabalarının da aynı kendileri gibi bu bağı önemli göreceğini zannederler. Oysa Allah müminler için önemli olan bağın Allah rızası için, imani bir bağ olduğunu haber vermiştir.
Münafıklar aile bağının üzerinde dururken, samimiyetle ailelerini sevdiklerinden, onlar için fedakarlık yapacaklarından, onları koruyup kollayacaklarından değil, menfaat beklentisiyle bunu yaparlar. Menfaat umudu kalmadığında ise, ne akrabalık bağlarını, ne kardeşlerini, ne annelerini, ne babalarını düşünürler. Nitekim Kuran'da ahiret azabıyla karşılaştıklarında, kendilerini kurtarabilmek için oğullarını, babalarını, annelerini, tüm sevdiklerini seve seve fidye olarak vermek isteyecekleri haber verilmiştir.
İman kardeşliği vardır, kan bağı var diye mümin münafığı kardeşi kabul etmez.
Adnan Oktar’ın 11 Ağustos 2010 tarihli Samsun Aks TV röportajından
Müminlerin aileleriyle olan bağları ise samimi olarak Allah sevgisine ve rızasına dayalıdır. Mümin, diğer tüm iman edenlere karşı olduğu gibi, ailesine karşı da sevecen, sevgi dolu, koruyucu, kollayıcı, sadık ve vefalıdır. Salih bir mümin anne-babasına "öf" bile demez. Bununla birlikte, Allah'ın hükmü gereği eğer aile fertlerinden biri kendisini Allah'ın yolundan çevirmeye, şirk koşması için ona baskı yapmaya yeltenirse, bu durumda mümin bunu yapan annesi ve babası dahi olsa o kişinin sözüne asla uymaz.
Nitekim Kuran'da da Peygamberlerin hayatlarından örnekler verilerek, tarih boyunca salih müminlerin Allah'a iman etmedikleri, din ahlakını yaşamadıkları, küfürde ileri gittikleri, münafıklık yaptıkları nedeniyle eşlerinden, çocuklarından, babalarından ayrıldıkları bildirilmektedir. Örneğin;
Babasıyla Arasını Ayıran Hz. İbrahim (as):
İbrahim'in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. KENDİSİNE, ONUN GERÇEKTEN ALLAH'A DÜŞMAN OLDUĞU AÇIKLANINCA ONDAN UZAKLAŞTI. Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu. (Tevbe Suresi, 114)
(İbrahim:) "Selam üzerine olsun, senin için Rabbim'den bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi. "SİZDEN VE ALLAH'TAN BAŞKA TAPTIKLARINIZDAN KOPUP-AYRILIYORUM ve Rabbim'e dua ediyorum. (Meryem Suresi, 46-48)
Hz. Nuh (as) İle Oğlunun Arasının Ayrılması:
Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki: "Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va'din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin." (Hud Suresi, 45)
Dedi ki: "EY NUH, KESİNLİKLE O SENİN AİLENDEN DEĞİLDİR. Çünkü o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi Ben'den isteme. Gerçekten Ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." (Hud Suresi, 46)
Hz. Nuh (as) ve Hz. Lut (as)'ın Eşleriyle Aralarının Ayrılması:
ALLAH, İNKAR EDENLERE, NUH'UN EŞİNİ VE LUT'UN EŞİNİ ÖRNEK VERDİ. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar.İkisine de: "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi. (Tahrim Suresi,10)
Allah Kuran'da Anne, Baba, Kardeş, Evlat Dahi Olsa, Kişiyi Allah Yolundan Engellemeye Çalışanları Veli Edinmemeyi ve Onlardan Yüz Çevirmeyi Emretmektedir:
Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, HAKKINDA BİLGİN OLMAYAN ŞEYLE BANA ORTAK KOŞMAN İÇİN SANA KARŞI ÇABA HARCAYACAK OLURLARSA, BU DURUMDA, ONLARA İTAAT ETME. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim. (Ankebut Suresi, 8)
Ey iman edenler, eğer İMANA KARŞI İNKARI SEVİP-TERCİH EDİYORLARSA, BABALARINIZI VE KARDEŞLERİNİZİ VELİLER EDİNMEYİN. Sizden kim onları veli edinirse, işte bunlar zulmeden kimselerdir. (Tevbe Suresi, 23)
Ey iman edenler, gerçek şu ki, SİZİN EŞLERİNİZDEN VE ÇOCUKLARINIZDAN BİR KISMI SİZLER İÇİN (BİRER) DÜŞMANDIRLAR. Şu halde onlardan sakının. (Teğabün Suresi, 14)
Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; BUNLAR, İSTER BABALARI, İSTER ÇOCUKLARI, İSTER KARDEŞLERİ, İSTERSE KENDİ AŞİRETLERİ (SOYLARI) OLSUN. (Mücadele Suresi, 22)