Dünyadaki İmtihanın Gereği Yaşanan Zorluklar
ucgen

Dünyadaki İmtihanın Gereği Yaşanan Zorluklar

10850

Yüce Rabbimiz dünya hayatında güzelliklerle çirkinlikleri, iyiliklerle kötülükleri, eksikliklerle mükemmellikleri birarada yaratmış ve kusursuz bir imtihan sistemi kurmuştur. Bu imtihan ortamında her insan ``zor anlar`` olarak nitelendirebilecek bazı durumlar yaşar. Kuran ahlakından uzak yaşayan insanların birçoğu bu anları huzursuzluk, üzüntü ve sıkıntı gibi duygular içerisinde geçirirler. Böyle ortamlarda sinirlilik, gerginlik, tartışmacılık yoğun bir şekilde sergiledikleri tavırlardır.

Bazı insanlar da dünya hayatında karşılaştıkları bu denemeleri hayatın birer gerçeği olarak kabul ederler. "Dediler ki: "(Bütün olup biten,) Bu dünya hayatımızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz; bizi "kesintisi olmayan zaman' (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratmıyor." Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur; yalnızca zannediyorlar." (Casiye Suresi,24) ayetinde bildirildiği gibi, yaşadıkları sıkıntıların yalnızca geçen zamanın sebep olduğu birer sorun oldukları kanısındadırlar. Oysa bu kimseler, Allah`ın dilerse insanı hiç yaşlandırmayacağını, dilerse kendisine hiç bir zor an yaşatmayacağını ve başlarına gelen iyi kötü herşeyi Allah`ın belli bir hikmetle yarattığını göz ardı ederler. Müminlerse, kötü gibi görünen bir olayı ya da zorluk anını, samimiyetlerini, Allah'a olan bağlılıklarını ve tevekküllerini göstermek için güzel bir fırsat olarak değerlendirirler. Dünyada hem zorluklarla hem de nimetlerle denendiklerini ve karşılaştıkları olayların ardında belki o an anlayamadıkları büyük hikmetler ve önemli mesajlar olabileceğini asla akıllarından çıkarmazlar.

Hikmetleri Düşünülmesi Gereken Olaylar

Dünyadaki imtihan ortamı son derece eksiksiz hazırlanmıştır. Öyle ki karşılaşılan her olay belirli sebeplerle meydana gelir. Her detay, sebep-sonuç ilişkileri içerisinde gerçekleşir ve her olay insan mantığının kavrayabileceği şekilde gelişir. Örneğin, insanların yeryüzü üzerinde durabilmesi yerçekimi kanunuyla açıklanır; yağmurun yağması bulutlar ve rüzgar sayesinde gerçekleşir; ölüm, kaza veya hastalık mutlaka bir sebeple oluşur. Kuşkusuz bu tarz sebep sonuç ilişkilerini sayfalarca sıralayabiliriz. Ancak bu "doğal " görünümlü olayların ardında aslında bir amaç ve hikmet olduğu, ancak Allah'ın varlığının bilincinde olan ve derin bir kavrayışa sahip olan müminler tarafından fark edilir.

Olaylardaki Hikmetler

Üzerinde yaşadığımız dünya, biz hiç farkında olmasak da, içerden ve dışardan pek çok tehdit unsuruyla doludur. Göktaşları, karadelikler, kuyruklu yıldızlar, dıştaki tehdit unsurlarının sadece bir bölümüdür. Depremler, volkan patlamaları, seller, dev dalgalar, hortumlar, fırtınalar, büyük yangınlar birbirlerinden farklı şiddet ve etkilere sahiptirler. Tüm bunlar zaman zaman etkili olmakta; sonucunda da can ve mal kaybıyla sonuçlanan ve doğal afetler olarak adlandırılan olaylar gerçekleşmektedir.

Bu felaketlerin tümü, insanların çok iyi bildikleri ama karşılaşmadıkları sürece akıllarına getirmek istemedikleri gerçeklerdir. Karşılaştıklarındaysa bazı insanlar afetleri sadece doğal bir takım sebeplerin sonucu olarak algılarlar.

Saatlerce Sürebilecek Depremler

Mesela bir depremi düşünelim...Bir depremde pek çok insan ölebilir veya yaralanabilir. Bunların arasında gençler ve yaşlılar, erkekler ve kadınlar, hatta çocuklar olabilir. Tüm bunlar son derece "doğal " görünür ve gafil olan insan, bu afetleri Allah'ın özel bir amaca yönelik olarak yarattığını fark etmez. Şimdi düşünelim; eğer böyle olmasaydı ve bir depremden yalnızca Allah'a karşı suç işleyen kişiler etkilenseydi ne olurdu? Kuşkusuz imtihan ortamı tamamen yok olurdu. Ama Allah böyle bir şeye izin vermemiş ve yukarıda da belirttiğimiz gibi dünyada gerçekleşen her olayı son derece "doğal " görünümlü bir süreçle hazırlamıştır.

Oysa Allah dilerse, saniyeler süren bu depremler, saatlerce hatta günlerce sürebilir. İnsanlar, başlarına gelenlerin şaşkınlığını yaşarken, yeni felaketlere maruz kalabilirler. Bu, kuşkusuz Allah için kolaydır. Ancak Allah rahmetiyle insanları korur. Allah bu tür doğal afetlerle insanlara Kendi büyüklüğünün farkına varmaları ve O'nun dilemesine karşı gelemeyeceklerini görmeleri için hatırlatmada bulunur. İnsanlara dünyaya yönelik çabalarının hiçbir karşılığının olmadığını, dünya hayatının geçiciliğini, üzerinde yaşadıkları gezegene hiçbir hakimiyetleri olmadığını, ölümü ve kainatta her an bu afetlerden korunarak yaşıyor olduklarına şükretmeleri gerektiğini hatırlatmaktadır.

Hastalıkların ve Kazaların İşaret Ettiği Gerçek

Bazı insanlar sürekli olarak gelecekleri için planlar yapar ve bu planlarının her zaman kendi tasarladıkları şekilde gelişmesini beklerler. Bu yüzden de ani gelen bir hastalık veya bir kaza ile karşılaştıklarında bir anda tüm yaşamları alt üst olur. Çünkü yaptıkları planlar içinde hastalık veya kaza gibi bir olaya hiç yer vermemişlerdir.

Kader gerçeğini kavrayamamış olan bu insanlar, başlarına gelen bir hastalığın sebebi olarak yalnızca virüsleri veya mikropları görürler. Yine aynı şekilde bir trafik kazası geçirdiklerinde, bunun tek sebebinin kötü araba kullanan bir insan olduğunu zannederler. Halbuki gerçek böyle değildir. Hastalığa sebep olan her mikroorganizma veya insana zarar veren her araç, her insan Allah'ın sebep olarak yarattığı varlıklardır ve bu varlıkların hiçbiri başıboş değildir, tümü ancak ve ancak Allah'ın kontrolü ile hareket etmektedirler. Eğer bir virüs yüzünden bir insan ağır bir hastalığa yakalanıyorsa, bu, Allah'ın bilgisi dahilindedir. Bu yüzden Allah`ın yarattığı hastalık ve kaza gibi durumların da bizlere ne mesajlar verdiklerini düşünmek gerekir. Hastalıklar ve kazalar, sonsuz kudret sahibi Allah'a teslim olan, O'nun sonsuz aklına ve rahmetine güvenip dayanan müminlerin sabırlarını ve ahlaklarının güzelliğini ortaya koyacakları bir dönem ve Allah'a yakınlaşmak için çok önemli fırsatlardır. Hastalıklar kişinin acizliğini, Allah`a ne kadar muhtaç olduğunu, sağlıklı olmanın kıymetini, dünyanın geçiciliğini hatırlatır; hastalık anında insanın Allah`a olan duası ve yakınlığı artar. Dolayısıyla kişi bir hastalığa yakalandığında,hastalığa neden yakalandığını düşünmek yerine Allah`ın bu hastalıkla ona neyi hatırlattığını anlamaya çalışmalıdır.

Ölümün Düşündürdükleri

Hemen herkes bir yakının ölümünü yaşamıştır. Bu ölümler karşısında insan yine ``sebeplere`` odaklı düşünür. Ölümün sebebi olarak örneğin bir hastalığı, ya da bir kazayı görür. Çünkü görünürde bu böyledir. Oysa çevremizde gerçekleşen ölümlerin ``görünür sebepleri dışında`` bize vermek istediği çok daha önemli mesajlar vardır. Bunlar, ölüme tanık olan kişinin de ölüme en az o ölen kişi kadar yakın olduğu, dünya hayatının bir gün mutlaka biteceği ve asıl ve sonsuz olan hayatın başlayacağı, bu yüzden dünya hayatına hırsla bağlanmak yerine sonsuz ahiret hayatı için hazırlık yapmak gerektiği gibi mesajlardır. İşte bu mesajları alabilmek için görünen sebeplerin ardındaki hikmetleri anlamaya çalışmak gerekir. Allah'ı tanımayan ya da O'nu unutmuş olan insanlar, zorluk ve sıkıntıların ardındaki gerçek mesajları kavrayamadıklarından çok büyük ve derin bir aldanış içindedirler. Kuran'daki ifadeyle, "Onlar, dünya hayatından (yalnızca) dışta olanı bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır." (Rum Suresi, 7)

Olaylardaki Hikmeti Anlamak

Önemli olan, insanların bu olaylardan almaları gereken mesajları kavrayabilmeleridir. Çünkü Allah'ın insanlara, maddi ve manevi zarar veren olaylarla hatırlatmalar yapması, o insanların bulundukları sapkın durumdan kurtulmaları, Allah'ın dosdoğru yoluna girmeleri için kendilerine verilen bir mesajdır. Allah, insanlara yaşatılan bu felaketlerin de dünya üzerindeki herşey gibi bir amaçla yaratıldığını, bunların insanlar için birer "uyarıcı " olduklarını göstermektedir. Allah Kuran'da her olayın Kendi izniyle gerçekleştiğini bize şöyle bildirmiştir:

"Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, herşeyi bilendir." (Teğabün Suresi, 11)

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER