Yeni dönem, yeni Suudi Arabistan
ucgen

Yeni dönem, yeni Suudi Arabistan

6313

Suudi Arabistan; İslamiyet’in vahyolunduğu topraklar, Arap yarımadasının büyük devleti, Ortadoğu’nun kalbi... İbn-i Suud’un, birbiriyle derin hesaplaşmaları olan aşiretleri birleştirip Arap yarımadasında bir ülke kurmasından bu yana, inişler ve çıkışlar yaşayan Ortadoğu’nun büyük ağabeylerinden biri...

Suudi kralı Abdullah’ın geçtiğimiz hafta 91 yaşında yaşamını yitirmesinden sonra Suudi Arabistan’daki yeni yönetim tartışıldı, insan hakları, reform kelimeleri çok kullanılır oldu. Kral Abdullah’ın yerine geçen Selman bin Abdulaziz 48 yıl boyunca devam ettirdiği valilik göreviyle ve zaman zaman Krala vekalet etmesiyle tanınan güçlü bir isim. Valilik görevini sürdürdüğü dönem boyunca yolsuzluklara mahal vermeyen, yardım derneklerine bağışta ön planda olan yeni kral, iyi bir yönetim sergilemesinden dolayı takdir görüyor.

Elbette yeni yönetim ile birlikte, Suudi Arabistan’da reform konusu daha fazla konuşulur oldu. Kendi yorumlarına göre Şeriat yasalarının geçerli olduğu Suudi Arabistan, özellikle insan ve kadın hakları konusunda büyük çaplı eleştirilere maruz kalıyor. Ülkenin kuruluş ideolojisi, reformların gerçekleşmesini ve “haklar” konusunda ileri bir adım atılmasını ise zorlaştırıyor. Elbette reformların, sözü geçen çeşitli aşiretler ve din alimleri tarafından tepki ile karşılanacak olması da öndeki engellerden bir tanesi.

Fakat buna rağmen reform konusunda sağlığında Kral Abdullah’ın önemli ve cesur girişimlerde bulunduğu biliniyor. Abdullah’ın, 2009’da Süvar’da Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde kadın-erkek karışık eğitime izin vermesiyle bir ilki gerçekleştirdiği hatırlanacaktır. Vahabi geleneği olarak bilinen erkeklerin beyaz, kadınların ise siyah giyinmeleri şartını da, renkli giysilere izin vererek değiştirmiştir. Kadın yazarlar fuarlara katılabilirken, muhafazakar çevreyi rahatsız etmeyecek ama yine de atılım sayılabilecek bir müzik reformu devlet kanallarında yerini almıştır. Şura meclisinde kadınlar yer almaya başlarken kadın avukatlar resmi görevlerine sahip olabildiler. Suudi bayan sporcuların olimpiyatlarda boy göstermesi ise bir ilkti. Kadınlar seçimle ise 2015’de buluşacak ve ilk defa oy vermeye başlayacaklar.

Suudi Kral'ın yaptığı reformlara yöneltilen eleştirilere ise cevabı oldukça netti: ‘'Müslüman kadınların tarih boyunca birçok durumla mücadele etmek zorunda kaldığını biliyoruz. Dengeli bir modernleşme İslami değerlerimizin yararına ve gereklidir. Günümüzde acizlere ve kararsızlara yer yoktur.''

Kral Abdullah’ın, Avrupa’ya göre çok geriden gelen fakat kendi kültürü içinde oldukça cesur olan atılımları, bir kısım sözü geçen Vahabi alimlerin eleştiri oklarına hedef olurken, Batı için sevindirici gelişmelerdi.

Suudi toprakları, aşiretlerin varlığı ile biliniyor. Bununla ilgili olarak yeni Kral Selman’ın “Suudi Arabistan’da demokrasi olamaz, çünkü eğer olursa her bir aşiret bir parti kurar ve biz Irak gibi oluruz” sözü ise düşündürücü. Bir ailenin temellerini attığı ülke ve monarşi üzerinden süregelen devlet yapısı, elbette oldukça kırılgan özelliklere sahip. Hatırlanacağı gibi krallık, 2011 yılında tüm Ortadoğu’da başlayan Arap Baharı hareketinin Suudi Arabistan’da kendisini göstermemesi için olağanüstü önlemler almış ve tehlikenin güçlükle önüne geçebilmişti. Şayet böyle bir şey olsaydı, söz konusu hareketlenmenin sadece bir bölgede sınırlı kalmayacağı, körfezdeki bütün krallıklara sirayet edeceği ve Ortadoğu’nun can damarını Kral Selman’ın da işaret ettiği gibi karışıklıklarla dolu bir Irak modeline doğru götüreceği beklenebilirdi.

Fakat şu da bir gerçektir ki, yönetimlerin monarşi olması, demokrasinin gereklerini uygulamaya engel değildir. Krallıklar, tarihi sorumlulukları ve sembolik anlamları ile bir güzelliktirler. Krallıklılara zarar gelmeyecek şekilde demokratik güzelliklerden hayata geçirmek ise ülkeleri daha da güçlendirir. Yönetimlerinden memnun olan, mutlu olan halklar isyanlara kulak vermezler.

Yeni Kral Selman, iyi bir devlet adamı olmasının yanında reformist bir kişilik olarak tanınmıyor. Fakat Kral Abdullah’ın sağladığı reformların takipçisi olacağından kimsenin şüphesi yok. Bu yeni dönem için ise, Selman gibi başarılı bir kral ve devlet adamından beklentiler ve Suudi Arabistan için temenniler var. Kısaca belirtirsek;

Suudi Arabistan İslam’ın doğduğu ülke, Ortadoğu’nun kalbi ve maddi anlamda güçlü bir ülke olması itibariyle Ortadoğu’ya barış getirebilecek en önemli mihenk taşlarından biri olabilir. Bunu gerçekleştirebilecek gücü ve nüfuzu vardır. Bu nedenle yeni yönetim ile birlikte, Ortadoğu’da barış söylemlerinin gerçekleşmesi, mezhepler arası çatışmaların ortadan kaldırılıp İslam birliğinin oluşturulması ve Ortadoğu’da radikalizm ve kanın sona ermesi için diğer Ortadoğu ülkeleriyle çok daha güçlü bir ittifak içinde olması beklentilerimizdir.

Bu bağlamda Türkiye ile ilişkilere de değinmek gerekir. Ortadoğu’nun kapısındaki güçlü ve NATO üyesi bir ülke ile Ortadoğu’nun merkezini teşkil eden Suudi Arabistan’ın iyi ilişkileri daima hayati olmuştur; Ortadoğu’nun mevcut durumu dikkate alınırsa bu ilişki şu anda çok daha büyük öneme sahiptir. Elbette ülkelerin fikir ayrılıkları olabilir. Ancak bu fikir ayrılıklarını ülkeleri birbirlerinden uzaklaştıran dev meselelere dönüştürmek doğru olmayacaktır. Fikir ayrılıklarına rağmen müttefik ve dost kalmak istikrar anlamına gelir. Ortadoğu’nun ise böyle bir istikrara çok ihtiyacı vardır.

Dolayısıyla Türkiye ve Suudi Arabistan ittifakının, tüm fikir ayrılıklarına ve bölgesel muhalefetlere rağmen mutlaka güçlü ve sağlam tutulması elzemdir. Bu şekilde ABD ve Batıya, Ortadoğu politikalarında çok daha doğru şekilde yol gösterilebilir, barışın inşa edilmesi için çok daha kararlı bir mücadele verilebilir. Irak’ta yaşanan felaketlere, Suriye’deki drama birlikte çözüm bulunabilir.

Suudi Arabistan, yeni yönetimle birlikte yeni bir ittifak ve barış politikası başlatmalıdır. Kral Abdullah döneminde atılmış adımlar güçlendirilmeli, insan hakları ve özellikle kadın hakları daha fazla değer kazanmalı ve kuzeyden güneye sükûneti sağlamak için mutlaka güçlü bir Suudi Arabistan-Türkiye ittifakı olmalıdır. 

Adnan Oktar'ın Arabian Gazette'de yayınlanan makalesi:

http://www.arabiangazette.com/a-new-era-saudi-arabia-20150204/

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo