MÜNAFIK HAYATIN BİR PARÇASIDIR. MÜNAFIKLARLA İLMİ MÜCADELE İSLAM'IN VARLIĞI İÇİNDE BİR ŞARTTIR. MÜNAFIKLARIN VARLIĞINDA ŞAŞIRACAK BİR ŞEY YOK
Münafık hayatın bir parçasıdır. İslam için de hayatidir, mücadelede münafık şarttır. Allah tarafından mutlaka yaratılır, kafir mutlaka yaratılır, şeytan mutlaka yaratılır, mutlaka nefis hareket halindedir. Bunda şaşacak hayret edilecek bir şey yok. Münafığı teşhis de aslında o kadar zor değildir. Mesela asrımızda bunun imkanı iyice genişlemiş; Instagram’a veyahut Facebook’a baktığında oradaki karakterden kitap gibi okuyabilirsin münafığı yani her yönüyle anlaşılır. Hedefleri, üslubu, kişiliği mesela İngiliz derin devletine hayransa anlaşılır o bas bas bağırır. Anlaşılmaması mümkün değil. Mesela Rumilik İngiliz derin devletinin dini, bakarsın Rumiliğe yalakalık yapıyor, onlar Rumi de değil söyleyeyim. Rumiliği bir slogan olarak kullanıyorlar. Rumi’den hiç hoşlanmaz onlar İngiliz derin devletinin elemanları nefret ederler. Fakat kendi aralarında bir anlaşma dili olarak kullanıyorlar ve oradaki o garip üslup işte ‘yalnız adam sen bir gün geleceksin ama karanlık bir tünelden geçeceksin’ bilmem zırva yani böyle bazen şizofren ifadeler. Kendi aralarındaki yazışmalarında, konuyu o noktaya getiriyor oradaki yazıyı şizofren bir mantıkla yorumluyor şizofren bir kafayla yorumluyor. Mesela Instagram’ında Müslümanlara yer vermez nefretini orada gösterir, Müslüman varsa mesela çıkartır, konuşmamak ister görüşmemek ister ama küfürden olan herkesi kucaklar. Gidiyor PKK’lıyla muhabbet yapıyor, İngiliz derin devletinin elemanlarıyla muhabbet yapıyor, dinsizlerle, İslam düşmanlarıyla muhabbet ediyor onlara yalakalık yapıyor sevdiğinden de değil sadece onlarda bir güç aradığı için. Tabii bunlar net ölçü değildir, net keskin ölçü değil de fakat toplamında ölçülere yardım eden işaretlerdir. Bu mesela hasta birinde de olabilir, dengesiz bir insanda, sinirli birisinde de bulunabilir ama münafıkta da bulunabilir. Fakat diğer münafık alametlerini pekiştirici bir özellik gösterir bunlar net alamettir diyemeyiz.
Mesela çok acil bir konu vardır Müslüman vicdan azabı çeker o konuda, adam bakarsın bambaşka lakayt bir konuyla ilgileniyordur bunu sosyal medya hesabından görebilirsin. Mesela hayati bir konu ile ilgilenirken o kendi keyfiyle ilgilenir, bambaşka bir şeyle ilgilenir. Tabii bunlar net ölçü değildir ama bu puanlamalar bir araya geldiğinde ölçüyü çıkartır. Mesela oradan bir puan, oradan bir puan çıkarttığında, kötü puanların toplamından anlayabiliriz. Mesela Müslüman hayati bir konuyla ilgileniyor, adam oturmuş orada film izliyor, maç izliyor veyahut kendi keyfinde. Halbuki orada hayati bir konum var. Münafığın lakaytlığından da anlayabiliriz. Münafık son derece lakayttır. Kaba ve densizdir münasebetsizdir, patavatsızdır. Lafını sözünü esirgemez, patavatsız, münasebetsizdir. Yani meydana gelen durum onu etkilemez. Bir beyin duyarsızlığı vardır, ruh duyarsızlığı vardır. Yani küttür.
'Münafık' kelimesi Arapça’da iki tarafı açık dehliz tünel anlamına gelen 'en nefaku' veya köstebek deliği anlamındaki 'en nafikatu' kelimesinden geliyor. Bu kelimenin nifakla olan ilişkisi tünelin bir tarafından girilip diğer tarafından çıkılması veya köstebeğin yuvasına bir taraftan girip, diğer taraftan çıkması gibi münafık da Müslümanlığa bir taraftan girip, diğer taraftan çıkıyor ya oradan geliyor bu kelimenin kökeni. Köstebeğin yer altında yuvasına inen iki yolu var biliyorsunuz. Bu yuvanın deliklerinden biri tamamen yeryüzüne açık oluyor, diğeri ise gizli ve kapalı oluyor. Buna da 'nafıka' ismi veriliyor. Köstebek, yuvasının bu kapalı olan deliğini ihtiyaç halinde başıyla vurup dışarı çıkacak şekilde inceltiyor. Yani ince bir yer orası. Tam ihtiyaç duyduğunda, zora geldiğinde, zorlandığında oradan burnuyla vurup oradan dışarı çıkıyor artık alakası kalmıyor. Münafık da öyle mesela Müslümanların yanında durur ama hep gitme azmindedir. Münafığın içinde hep bir gün gitme arzusu olur. Ama o tünelin içinde yaşar. İşte onun bir sıkıldığı, yani münafıklığıyla çatışan baş edemediği noktada burnuyla duvarı yıkıp, oradan kaçar artık münafık. Yoksa normalde o tünelin içinde yaşar münafık gizli. Biliyorsunuz köstebek gözü de kördür. Münafığın da gözü kördür, mana gözü kördür. Onun için mesela deccalın da gözü kördür biliyorsunuz yani bu hep bunlarla bağlantılı bir durum.
2017'DE ÇOK DAHA BÜYÜK OLAYLAR YAŞANACAK. HADİSLERE GÖRE 2017 VE 2018 ZOR GEÇECEKTİR, 2019'LARDAN SONRA TOPARLANMA BAŞLAYACAKTIR
“İnsan aceleden (aceleci olarak) yaratıldı.” (Enam Suresi, 37) diyor Allah, şeytandan Allah’a sığınırım. İnsan aceleden yaratıldı. Hemen her şey olup bitsin istiyorlar. Halbuki bu sene geçecek, 2016. 2017’de bayağı büyük olaylar olacak. Bak, Allah’ın sabrına. 2017’de yer yerinden oynayacak. 2018’de daha da büyük olaylar var. 2019’dan sonra yağmur yağmaya başlıyor. 2020, 2021, 2023 şahika noktasıdır.
2017, 2016’yı mumla aratacak derecededir. Yani çok zordur 2017. Yani bayağı olayların, çatışmaların yoğunlaşacağı bir yıl 2017. 2018 de öyle. Hadislere göre öyle görünüyor. 2019’dan sonra toparlanma başlıyor. 2021, 2023’lere kadar devam eder, edecek Allahualem.
Çok fazla olması sevgisiz insanın olması bu devrin zaten tipik özelliğidir. Yani ahir zamanın tipik özelliğidir. Bunda şaşırma olursa ahir zamanı anlamadınız demektir. Bu sevgisiz güruh çok yaygın olacak şu an. Yani o devam edecek 2016, 2017, 2018, 2019’lara kadar falan devam eder. Sonra aniden kesilecek. Tam tersine dönecektir. Sevginin, şefkatin, merhametin önemini anlayacaklar. Şu an deccalın zehri insanların üzerinde, deccalın büyüsü altındalar. O yüzden ağzı da bozuk olur, kafası da bozuk olur, midesi de bozuk olur, bedeni de bozuk olur. Çünkü sevgisizlik mahvediyor insanları şu an. Yani deccalın insanları zehirlemesinin en yüksek noktasındayız şu an. İsa Mesih’in çıkış vesilesidir o zaten. Hz. Mehdi (as)’ın zahir olmaSI ve İsa Mesih’in çıkış vesilesi. Eğer bu olmazsa, yani bu olumsuz durum bu sevgisizlik olmazsa Hz. Mehdi (as) zaten zahir olmaz. İsa Mesih de zahir olmaz. Yani bunun olması şart zaten. Yani bu sevgisiz ortamın olması şart. Ondan sonra çıkıyorlar. Onun için şaşıracak bir şey yok. Eğer sevgi dolu bir ortam olsa çıkmazlardı zaten. Ne İsa Mesih çıkar, ne Hz. Mehdi (as) çıkar.
ALLAH DÜNYAYI SADECE İMTİHAN YERİ OLARAK YARATTI. ALLAH'IN ÖNEM VERDİĞİ KONU SEVGİ VE DOSTLUKTUR. ALLAH SEVGİNİN HAKİM OLMASINI İSTİYOR
Allah dünyayı öyle köprü yapılsın, yol yapılsın, Obama gelsin konuşsun, Putin gelsin konuşsun, insanlar sürünsün diye yaratmadı. İmtihan yeri olarak yapıldı. Ne Obama ne Putin Allah’ı ilgilendirmez. Zavallı, Allah katında nokta olan insanlar. Hiçbir hükümet de ilgilendirmez Allah’ı. Allah’ı sevgi ilgilendirir, dostluk ilgilendirir, güzellik ilgilendirir. Sevginin, güzelliğin hakim olmasını istiyor Allah. Bunun için zor kullanmak gerekirse zor da kullanıyor Allah. İllaki “kullarım Beni sevsinler” diyor. Ben de onları seveceğim” diyor. “Beni unutmasınlar. Beni unuturlarsa Beni unutamayacakları bir şey yaparım” diyor. Meydana gelen olaylar Allah’ın unutulmaması için yapılan olaylardır. Allah unutulduğunda bu tip olaylar olur ve olacaktır onu söyleyeyim. Hz. Mehdi (as) da Allah’ın olmazsa olmazıdır, yani illaki olacaktır. İsa Mesih illaki olacak. “Allah, vadinden geri dönmez.” (Rum Suresi, 6) diyor ayette.
AYET AÇIKLAMALARI
Hz. Mehdi (as)’ın sakinliği daha da panik meydana getiriyor. Normalde agresif bir yapı bekliyorlar Mehdiyet’ten. Böyle heyecanlı, telaşlı, “ne olur bizi kabul edin” falan denecek. Halbuki Mehdiyet, ‘lütfen bizi kabul etmeyin’e dayalıdır. Yani bak, ‘bizi lütfen Mehdi olarak görmeyin’e dayalıdır Mehdiyet. Bunların beklediği nasıl? ‘Aman bizi Mehdi olarak görün’e dayalı. Onun için agresif bir yapı bekledikleri için kendileri de agresif bir savunma içine girdiler. Mehdiyet gayet sakindir. Mehdiyet’in öyle kapsamlı yapacağı hiçbir şey yok. Mesela Hz. Musa (as) yolda gidiyordu, durduk yere yolda peygamberlik geldi ona. Yani okullar açmadı. Asker içinde çalışma yapmadı. Para toplamadı, hiçbir şey yapmadı. Sadece Allah’ı seviyordu ve tek başınaydı. Allah’ı çok seviyordu. Asasıyla yol alıyordu gece. “Bir ışık gördüm” diyor. Bak, durduk yere. “Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum.” (Taha Suresi, 10)” diyor. Cenab-ı Allah diyor ki; “…Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın.” (Taha Suresi, 12) Bütün her yer İlahi elektrikle elektriklenmiş. Bütün arazi elektriklenmiş. Ayakkabısını çıkarttırıyor Cenabı Allah onun etkisi altına girmesi için. Onun da vücuduna geçiyor o elektrik. Her yer elektriklenmiş yani. Cayır cayır orada çalı yanıyor. Ama çalı yeşil ama cayır cayır yanıyor. Bu olacak iş mi? Mesela bu çok acayip bir mucize. Yemyeşil çalı cayır cayır yanıyor. Cenabı Allah, “'Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim.” (Taha Suresi, 12) “'Ben seni seçmiş bulunuyorum; bundan böyle vahyolunanı dinle.” (Taha Suresi, 13) “Gerçekten Ben, Ben Allah'ım” (Taha Suresi, 14) diyor. “Sağ elindeki nedir ey Musa?” (Taha Suresi, 17) diyor. Allahualem bir nevi manevi şok var o olayın şiddetinden dolayı. Teker teker anlatıyor. Allah ile konuştuğunu biliyor. Normalde çok korkar yani konuşacak takati kalmaması gerekiyor. Ama Allah cesaret veriyor, teker teker anlatıyor. “O, benim asamdır; ona dayanmakta, onunla davarlarım için ağaçlardan yaprak düşürmekteyim, onda benim için daha başka yararlar da var.' (Taha Suresi, 18) samimi böyle bir sohbet havasında konuşuyor. “Sağ elindeki nedir ey Musa?” (Taha Suresi, 17) diyor Allah. Yani bak, detay vererek söylüyor. “Sağ elindeki nedir” “Elindeki nedir?” dese öbür elinde bir şey var, onu açıklayacak. Yani öbür elinin dolu olduğunu ayetten anlıyoruz. Yani sırf sağ eli değil öbür eli de dolu. Onun için “Sağ elindeki nedir?” diyor. “O, benim asamdır” diyor. “Dedi ki: 'Onu at, ey Musa.” (Taha Suresi, 18) Attığında bildiğin etten, kemikten oluşmuş, kanı olan, vücut sıvıları olan, hücresi olan, kromozomu, kofulu, her şeyi olan yılana dönüşüyor, bildiğin yılan. Onu gördü mü de Cenabı Allah “onun şimdi bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı” (Kasas Suresi, 31) diyor onun tatlılığını anlatmak için. Cenabı Allah’ın böyle şirinlikten hoşlandığını da buradan anlıyoruz. Mesela Allah’ın onu sempatik gördüğünü de anlıyoruz üslubundan. Verdiği detaydan Allah’ın hoşuna gittiği anlaşılıyor. İnsan gibi değildir ama Allah beğeniyor. “arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı.” Diyor. Tabii bir normal kaçma değil, müthiş korkuyor. Sonra Cenabı Allah “Ey Musa, dön ve korkma.” (Kasas Suresi, 31) diyor. Mesela ses çalıdan geliyor ama çok uzaktan olmasına rağmen ses oradan duyuluyor, yani müthiş bir imtihan bu. Orada muazzam bir şok yaşıyor aslında. Yani öyle zannedildiği gibi kolay mesele değildir. Yani bunu her insan kaldıramaz ki çarpıntısı olan bir insan, kalbi sıkışan bir insan. Onda böyle bir olay oluyor, yani böyle bir insan ne hale gelir bir düşünün. Geri çağırıyor Cenabı Allah.