Dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar gerçek mutluluğu yakalamanın yollarını ararlar. Her birinin mutlu olmak için bir hedefi vardır. Kimi zengin olduğunda, kimi iyi bir işe girdiğinde, kimi sevdiği insanla evlenebildiğinde, kimi istediği estetik ameliyatını yaptırabildiğinde, kimi üniversiteyi kazandığında mutlu olacağını düşünür. Amacına ulaştığında ise aradığı mutluluğu ya bulamaz ya da çok kısa süreli ve kendisini tatmin etmeyen bir mutluluk olduğunu görür. Bu sefer başka bir hedefe sarılır. Onu elde ettiğinde mutlu olabileceğini düşünür. Oysa bugüne kadar bu yollarla gerçek anlamda mutluluğu yakalayabilen bir insan olmamıştır. En mutlu olduğunu düşünen insanın bile, içini sıkan, düşünmekten kaçındığı, ona huzursuzluk veren sayısız konusu vardır.
Gerçek mutluluk, huzur, iç neşesi ve rahatlık ise, sadece Allah'ın zikriyle mümkündür. Allah bu gerçeği bir ayette şöyle bildirir:
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (Rad Suresi, 28)
Bu, Allah'ın Kuran'da bize bildirdiği çok önemli bir sırdır. Birçok insan bu gerçekten habersiz, yukarıda söz ettiğimiz şekilde yaşar. Dünya nimetleriyle tatmin bulmaya çalışır. Asla ölmeyecekmişçesine, hesap günüyle karşılaşacağını düşünmeden hırsla dünyaya ait değerlere sahip olmak için uğraşır.
Ancak bu, büyük bir aldanıştır. Bu insanların sahip oldukları hiçbir şey gerçek bir huzur ve mutluluk kazandırmaz. Yalnızca Allah'a gönülden bağlanan, O'nun şefkatinin, merhametinin, kendileri üzerindeki korumasının şuurunda olan müminler mutmain bir yaşam sürebilirler. Gördüğü her olayda, duyduğu her konuşmada Allah'ı zikreden, Allah'ın yaratışının delillerini görerek O'nu anan bir insanın kalbine Allah, bu iç rahatlığını verir. Dolayısıyla insanların iç rahatlığını veya huzur ve mutluluğu başka yerlerde aramaları boşunadır.