Devlete bağlılığı sağlayacak en önemli etkenlerin başında, toplumda yaşanmakta olan ahlak anlayışı gelir. Eğer bir toplumda; menfaatperestlik ya da yaygın deyimle "köşe dönmecilik" yaygınlaşırsa, isyankarlık makbul olarak görülürse, insanların birbirine sevgi ve saygı beslemesi, fedakarlıkta bulunması gibi güzel ahlaka dair tavırlar terk edilirse, bu durumda o toplumun bireylerinin devlete bağlı olmaları da düşünülemez. Çünkü devlete bağlılığın temelinde üstün bir ahlak yatmaktadır. Bu ahlak kaybolur ve yerine üstte belirttiğimiz kötü ahlak özellikleri yaygınlaşırsa, devlete bağlılık kavramı da kendiliğinden yok olmaya başlar.
Sözünü ettiğimiz üstün ahlakın temelinde ise dini inançlar yatar. Nitekim Cumhuriyetimiz'i kuran Büyük Önder Atatürk, "Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur" diyerek bu gerçeği açıkça ilan etmiştir.
Bilindiği gibi bir toplumda huzur ve sükunet, o toplumdaki insanların devlete karşı gösterdikleri itaat, saygı ve güvenle sağlanabilir. Yüce dinimizde de "itaat" makbul bir ahlak özelliği olarak teşvik edilmektedir. Allah Müslümanlara pek çok ayetinde itaati emretmektedir. Dolayısıyla Kuran ahlakına göre yaşayan insanların oluşturduğu bir toplum aynı zamanda, devlete itaatin ve saygının en yüksek derecede yaşandığı bir ortam olur.
İslam Dini, aynı zamanda insanları her türlü anarşi ve terör eyleminden de uzak tutar. Çünkü Allah Kuran'da insanları "bozgunculuktan" da menetmiştir. Kuran ahlakını gereği gibi kavrayan ve yaşayan bir insan, Allah'ın bu yöndeki emirleri gereği yeryüzünde karışıklık çıkarmaktan, sıkıntılı, karmaşa dolu ortamlar oluşturmaktan şiddetle kaçınır. Kuran ahlakına uygun huzur ve sükunet dolu, itidalli, hoşgörülü, her zaman sorunları çözme arayışı içinde olan, olayları tırmandırmayan, aksine her zaman uzlaştırıcı bir tutum sergiler.
Kuran ahlakı toplumda yaygınlaşırsa, toplumsal hayat da son derece barış ve esenlik dolu olur. İnsanlar devlete duydukları güven ve saygıyı, onun organlarına itaat ederek gösterirler. Polise ve diğer güvenlik güçlerine karşı hırçın, ters davranan, zorluk çıkaran insanlar olmaz. Aksine İslam ahlakını yaşayan insanlar son derece yardımsever ve hoşgörülü tutumlarıyla, güvenlik güçlerinin yanında yer alır, onların işlerini kolaylaştıracak şekilde hareket ederler. Bu ahlaktaki insanların varlığı sayesinde toplumdan anarşi, terör, kargaşa ve düşmanlık giderilir. İnsanlar arasında kavgalar, çekişmeler, tartışmalar tamamen kalkar. İnsanlar sokaklara rahatça çıkabilir, gece-gündüz güven içinde her yerde dolaşabilir.
Dinsiz bir insan modelinin oluşturacağı toplum yapısı, bencillik ve çatışma üzerine kurulu olacağı için, ister istemez devleti ayakta tutan değerleri de tahrip edecektir. Dinsizlik, isyanı, çatışmayı, anarşiyi, nefreti, güvensizliği getirirken; din ahlakı insanlara itaati, barışı, düzeni, sevgiyi ve güveni kazandırır.
Allah insanlara "Ey iman edenler, hepiniz topluca 'barış ve güvenliğe' girin" (Bakara Suresi, 208) ayetini buyurmaktadır. Bu ayette davet edildiği şekilde barış ve güvenliğe giren insanlar, devletin bekasının da en büyük dayanağı olacaklardır.