Mutsuzluğun nedenini uzakta aramayın nedeni: Kalplerin Allah’tan uzaklaşması
ucgen

Mutsuzluğun nedenini uzakta aramayın nedeni: Kalplerin Allah’tan uzaklaşması

17644

Son dönemlerde sosyal paylaşım sitelerinde artan yalnızlık ve mutsuzlukla ilgili paylaşımlar, aslında insanların çok büyük bir buhranın içinde olduklarının sessiz çığlıkları…

O kadar yalnızım ki, yalnızlık bile beni terk etti.

Yalnızlık öyle bir hastalık ki, tedavisi olmayan...

Hayatın esprisi budur çünkü... Mutluluğun fazlasını beklersen, gülemezsin...

Bu birkaç örnek bile insanların nasıl derin bir boşlukta ve nasıl büyük bir sıkıntı içinde olduklarını anlamamız için yeterli...

Bir kişi, iki kişi değil, nerdeyse tüm dünya “yalnızız, mutsuzuz” diye sessizce haykırıyor. Bu, belki de pek fazla objektif bakılmadığı ya da insanların duydukları bu çığlıkları bir tür alışkanlıkla değerlendirmeleri nedeniyle pek dikkate alınmıyor. Ama aslında bunlar dünyayı kanser gibi saran sinsi bir belanın gizli alametleri...

Dünyaya bakalım: Teknolojide neredeyse her ay ciddi gelişmeler yaşanıyor. İş imkanları, eğlence ve tatil mekanları çok çeşitli. Ortamlar şık ve güzel. Her şey insanların hoşuna gidecek, göz zevklerine uygun şekilde düzenleniyor. İnsanların bedensel ve zihinsel olarak rahat etmeleri için hemen her türlü imkan ve konfor yaşadıkları ortamlarda kendilerine sunuluyor...

Ama gelin görün ki tüm bu imkanlara rağmen çoğu insan aradığı mutluluğu bulamamanın derin yalnızlığı içinde. Bedenleri ve ruhları hiç rahat değil. Hiçbir maddi imkan kalplerinin yalnızlığını, derin mutsuzluklarını tatmin etmiyor. Bazıları; “İnsanın elinde maddi güç olsa hem mutlu olur hem de hiç yalnız kalmaz. Tüm konu para” diye düşünüyor. Paranın mutluluğun şartı olduğuna kendilerini inandırıyorlar.

Çok zengin olanların hayatlarına bakalım. Bir çoğunun çok ciddi ailevi sorunları var. Çocukları problemli. Hemen hiçbirinin dostu, güveneceği, sırlarını paylaşabileceği, vefalı arkadaşları yok. Hatta çoğu kendi eşlerine bile hiç güvenmiyor. Pahalı kıyafetler içinde görünüyorlar ama bu onlara mutluluk vermiyor. İçlerinde yaşadıkları derin yalnızlık ve mutsuzluk, gözlerindeki matlıktan, acı dolu gülümsemelerinden kendini belli ediyor. Bu kişilerin paraları var ama ancak sadece yine herkesin gittiği yerlere gidebiliyorlar. Yine herkes gibi bir tabak yemek yediklerinde doyuyorlar. Evleri 15 odalı da olsa günlerinin büyük bir bölümünü süslü kumaşlarla kaplı, varaklarla süslü ağır ahşap koltuklarında değil, en rahat ettikleri; sıradan ama rahat mobilyalarla döşenmiş küçük odalarında geçirmeyi tercih ediyorlar. Fazla paraları var diye daha fazla yemek yeseler, önce kiloları ardından da bunun getirdiği sağlık sorunları başlarına sorun oluyor. Bir yere dinlenmeye gitseler, yine aynı dünya şartları yine aynı eksiklikler acizlikler... Özel uçaklarıyla dünyanın diğer bir ucuna gitmek isteseler, zamana bağımlı olduğumuz için, onların da onlarca saat bir uçağın içinde çok zor şartlarda o yolculuğu yapmaları gerekecek. Paraları, zamanı hızlı akıtmaya güç yetiremiyor. Ancak çoğu insan büyük bir saflıkla onların hayatlarının, aynı filmlerdeki gibi son derece kolay, çok konforlu, hiç aksama olmadan yağ gibi aktığını zannederek paranın her şeyin çözümü olduğuna inanıyorlar.

Oysa burası Dünya... Ve Dünya türlü eksikliklerle, acizliklerle dolu. İnsanlar da acizliklerle kaplanmış durumda. Üstelik elde ne kadar çok maddi güç de olsa, paranın bu acizlikleri ve eksiklikleri giderme gibi bir gücü de yok. Çünkü her insan uykusu geldiğinde uyumak, acıktığında mutlaka yemek yemek, yorulduğunda dinlenmek zorundadır. Hastalandığında o zorluğu ve sıkıntıyı çekme açısından fakirle zengin arasında yine hiçbir fark yoktur. Zengin olan da hastalığın zorluğunu, ağırlığını, şiddetini aynı şekilde hissedecektir.

Yani mutsuzluğun nedeniymiş gibi öne sürülen tüm bu gerekçeler sadece suni; yüzeysel bir bakış açısının mantıklarıdır. Çünkü ne mutsuzluğun ne de yalnızlığın gerçek nedeni ‘maddiyat’tır. Mutsuzluğun da, yalnızlığın da esas nedeni, ‘insanların kalplerinin Allah’tan uzak olması’dır.

Bu, Allah'ın Kuran’da bildirdiği bir gerçektir. Allah Rad Suresi’nde şöyle söylemektedir:

Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (Rad Suresi, 28)

Yani insanlar ancak Allah’ı çok fazla anarak, O’nun kainatı yaratmasındaki incelikleri fark edip dile getirerek, yaptıkları her işte Allah'ın belirlediği kaderin işlediğinin farkında olarak aradıkları huzur ve mutluluğu bulabilirler.

Ancak bugün insanların büyük bir bölümü Allah’ın bu sözüne uymakta çekimser davranmaktadır. “İnanç Allah’la kul arasındadır. Anlatılmaz. Belli edilmez.” gibi uydurma şeytani mantıklarla, insanların toplum içinde inançlarını, Allah'a  olan sevgilerini anlatmaları, Allah'tan ve yaratılış güzelliklerinden bahsetmeleri sözde yahlışmış gibi algılatılmaktadır.

Bunun sonucunda da insanlar Allah'a karşı mesafeli, soğuk bir üslup geliştirmektedirler. Dolayısıyla kalpleri ve ruhları yapayalnız kalmakta, ardından da kendilerini çok yalnız ve mutsuz hissetmektedirler.

Çünkü mutluluğun, coşkunun, neşenin huzurun ve rahatlığın tek kaynağı Allah’tır. Biz ancak Allah dilerse mutlu ve huzurlu olabiliriz. Ancak Allah isterse güzelliklerden zevk alabiliriz. Bunları Allah’a iman dışında başka bir yoldan elde etmemiz asla ve asla mümkün değildir. Tüm kainatı kurallarıyla birlikte yaratan Allah’tır ve Allah ancak kalplerde ve dillerde olduğunda insanlara bu nimetlerin kapılarını açar. İnsanların vicdanlarını ve ruhlarını ancak bu yolla rahatlatır. Aksinde insan her ne imkana sahip olursa olsun, hiçbir ona şey mutluluk ve huzur vermez. Hep yalnız ve Allah’ın yardımından uzak olmanın azabını, sıkıntısını kalbinde hisseder. Bu gerçeği Allah ayetinde şöyle bildirmektedir: 

Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir?...  (Al-i İmran Suresi 160)

Açıkça anlaşıldığı gibi; Allah'tan uzaklaşmış bir insanın kalbi yapayalnız ve dostsuz kalmış olur. Bir insanın hayatındaki en gerçek Dost’undan kalbini ve dilini uzaklaştırması mutsuzluğun ve yalnızlığın içine kendini hapsetmekle aynı şeydir. Allah’a dönmek ve gerçek mutluluğu Allah’a olan sevgide aramak ise, dünyayı saran bu büyük sıkıntıdan kurtulabilmenin tek yolu olacaktır.

Adnan Oktar'ın Blitz'de yayınlanan makalesi:

http://www.weeklyblitz.net/2015/01/dont-look-far-reason-unhappiness-cause-hearts-turning-aside-allah/

PAYLAŞ
logo
logo
logo
logo
logo
İNDİRMELER