Bir dönem Avrupa’nın kültür merkezlerinden biri olan Makedonya, Balkanlar’daki birçok toplum gibi Osmanlı sonrasında bir türlü huzuru bulamadı. Bu güzel ülke artık bir kültür merkezi değil “problemler merkezi” olarak anılıyor. Balkanların tam ortasına konumlanan çok kültürlü ve dinli bir yapıya sahip olan Makedonya’da uzun süredir gündem, hükümet kanadıyla ilgili dinleme skandalları ve istifalardı. Ancak Kumanova’da yaşananlar ülkeyi tam bir karmaşaya sürükledi.
Çıkan çatışmalarda Arnavutların yoğun yaşadığı bölgede 8 polis ve 14 saldırgan hayatını kaybederken, 37 kişi yaralandı.
Ülke nüfusu %64 Makedon, %25 Arnavutlardan oluşurken, bu iki toplum arasındaki ayrılıklar gittikçe artıyor. Özellikle Arnavutların ülkenin içinde bulunduğu durumdan memnun olmaması ve geçmişte yaşananlar ülke için her zaman bir risk unsuru. Ülkede ayrıca çok sayıda Türk, Sırp ve diğer toplumlar da bulunuyor ve bu toplumlar arasında bir birlik yok, yani ülkede yurttaşlık bilinci yok. Ülke iki kutuba bölünmüş durumda. Örneğin Arnavutların etkin olduğu belediyelere gittiğinizde orada Arnavutluk bayrakları görüyorsunuz ve Arnavutça konuşuluyor. Buna karşılık Makedon milliyetçilerde bütün ülkede Makedon kültürünü yaymaya çalışıyorlar. Birçok şehirde meydanlara Büyük İskender’in heykellerini dikiyorlar.
Ülkede içeride sorunlar yaşarken dışarı da ise asıl sorunu ülke ismi konusunda Yunanistan ile yaşıyor, ki bu sorun iç politikayı da etkiliyor. Ülke, 2005 yılında AB adaylık statüsünü almasına rağmen Yunanistan’ın muhalefeti nedeniyle bir türlü ilerleyemiyor. Yunanistan kendi toprakları içinde de Makedonya isimli bölge olduğu için tedirgin. İleride Makedonya’nın bu bölgede hak talep edebileceğinden çekindiği için bu ismin kullanılmasını istemiyor. Ayrıca bu topraklarda yaşayanların kendilerine Makedon demelerini de istemiyor. Ülkedeki Arnavut nüfus bir an önce AB ile bütünleşme adımları atılması ve bu birleşmenin oluşmasını istiyor. Başbakan Gruevki ise Yunanistan’ın vetoları ve AB’nin yavaşlığı nedeniyle son dönemde Rusya ile yakınlaşma politikası izliyor. Rusya’nın Balkanlara ilgisi ise yüzyıllardır çok iyi biliniyor.
Kumanova’da yaşananların ülkedeki Arnavut muhalefetini güçlendireceği düşünülüyor. 2001 yılında imzalanan Ohri Çerçeve Anlaşması’nda güçler dengesi taraflar arasında dağıtılmıştı. UÇK (Kosova Kurtuluş Ordusu) kısmen tasfiye edilmiş ve 2001’den bu yana iki toplum arasında herhangi bir çatışma yaşanmamıştı.
Bugün Arnavutlar, Balkanlarda en yaygın toplum. Arnavutluk ve Kosova’nın büyük çoğunluğunda hakimler. Ayrıca Sırbistan’ın güneyi, Karadağ ve Yunanistan’ın ise bazı bölgelerinde çoğunluk nüfusa sahipler. Tüm Balkanlara yayılmış olan Arnavutların “Büyük Arnavutluk” hayalinden tedirgin olan çok fazla ülke var. Bunların başında ise Sırbistan geliyor. Ekonomik krizle boğuşan Yunanistan da önemli bir Arnavut nüfusa sahip bölgeleri bulunduğu için ayrı bir tedirginlik yaşıyor.
Yeni çatışmaların tetiklenmemesi için Kumanova olaylarından sonra hükümetin Arnavut toplum ile zıtlaşmaktan kaçınması çok önemli. Çünkü Arnavutlarla Makedonlar arasında oluşabilecek bir gerginlik ve bunun sonucunda yaşanacak çatışmalar sadece Makedonya ile sınırlı kalmayacaktır. Bu çatışmalar diğer ülkelerdeki nüfus dağılımı nedeniyle bütün bölgeyi etkisi altına alma potansiyeline sahip. O nedenle hükümetin iki toplum arasında her zaman uzlaşmacı, barışı sağlamaya yönelik bir politika izlemesi gerekiyor. Balkanların geleceği ve güvenliği için Makedonya’nın huzuru çok önemli.
Muhalefetin hükümeti düşürmek için yaptığı protestolar ve 100.000’e yakın kişiyi topladığı miting tabi ki demokrasinin bir gereği olarak muhalefetin hakkı. Ancak bu gösterilerin barışçı çizgiden uzaklaşmaması ve muhalefetin şiddete yönelmemesi çok önemli. Balkanların huzuru için Makedonya’daki Arnavut, Makedon ve Türk muhalefet liderlerinin bu protesto gösterilerinin sokak eylemleri ve devrim senaryolarına dönüşmemesi için asgari çaba göstermeleleri gerekiyor. İktidardaki Makedonlar da iç ve dış tahriklere, oyunlara karşı çok dikkatli olmalı, her zaman akılcı olan sulh yolunu seçmeliler.
Makedonya topraklarında vatandaşlık bilincini güçlendirmek için kapsamlı politikalar üretilmeli, ülkenin modern dünya ile entegre olma süreci hızlandırılmalıdır. Bunun yanısıra iktidar ve muhalefet arasındaki sürtüşmelerin silahla veya zorla değil, karşılıklı iyi niyet ve temaslarla çözülmesi tüm Balkanların geleceği için çok önemlidir.
Adnan Oktar'ın MBC Times ve Cazin.net'de yayınlanan makalesi:
http://www.mbctimes.com/english/peace-in-macedonia-for-peace-in-the-balkans
http://www.cazin.net/vijesti/clanak/harun-yahya-mir-u-makedoniji-za-mir-na-balkanu