Lehte yapılan faaliyetler kadar, aleyhte yapılan tüm çalışmalar ve propagandalar da yine, Hz. Mehdi (a.s.)'ın ortaya çıkışına ve tanınmasına vesile olacak, hizmetlerine güç katacaktır.
Hz. Mehdi (a.s.) aleyhindeki her girişim, Hz. Mehdi (a.s.)'ın faaliyetlerinin etkisinin giderek daha da artmasına ve tüm dünyada ses getirmesine katkıda bulunacaktır.
Dolayısıyla şu çok açık bir gerçektir ki, inkar edenler de, münafık ahlakı gösterenler de, Hz. Mehdi (a.s.)'a düşman olanlar da, her ne kadar istemeseler de, -Allah'ın dilemesiyle- bilerek ya da bilmeyerek bu müjdelerin duyurulmasına ve İslam ahlakının tüm dünyada yayılmasına büyük destek vermektedirler.
“Cenab-ı Allah verdiği sözden asla caymaz. İslam’ı Ben hakim edeceğim diyor Allah evlatlarımdan Mehdi (a.s.)’yle. Hiç kimse olmasa dahi Allah İslam’ı hakim edecektir bir avuç talebesiyle. Bakın dünyada bunu kimse durduramıyor.” (Sayın Adnan Oktar’ın 14 Ocak 2010 Tarihli Çay TV ve Kahramanmaraş Aksu TV Röportajından)
Unutulmamalıdır ki Allah'ın vaadi haktır. Kimi insanlar istemese de, Allah vaadini gerçekleştirecek; İslam ahlakını tüm dünyada hakim kılacak ve Müslümanlara önderlik edecek manevi bir liderle din ahlakını yerleşik kılacaktır. Ve bu manevi lider de Hz. Mehdi (a.s.)’dır.
Bunların hiçbiri, Allah'ın izniyle, engellenebilecek gelişmeler değildir; kaderde zaten gerçekleşmiştir. Allah Kuran'da bu müjdeyi müminlere şöyle bildirmektedir:
Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 33)
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile.
Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 8-9)