Antibiyotik direnci ve bazı böceklerin böcek ilaçlarına karşı geliştirdikleri direnç konusunun evrime delil olarak gösterilmesi, defalarca yalanlanmış olmasına ve defalarca açıklanmasına rağmen, yine Darwinistler tarafından ısrarla gündeme getirilmektedir. 25 Ocak 2011 tarihli NTV evrim programında da yine gündeme getirilen bu iddia, söz konusu Darwinistlerin bu konuda ve bilimsel gerçekler konusunda ne kadar bilgisiz olduklarını bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Bilimsel olarak evrim ile hiçbir ilgisinin olmadığı ispat edilmiş olan böyle bir konunun sürekli gündeme taşınması, Darwinistlerin ellerinde hiçbir bilimsel delil olmamasından kaynaklanır. Ne var ki Darwinistler insanların üzerindeki büyüyü ve kitle hipnozunu devam ettirebilmek için böyle sahtekarlıkları tekrar gündeme taşımak gerektiğini düşünürler.
Darwinistlerin hasıraltı etmeye çalıştıkları gerçek:
Bakterilerdeki antibiyotik direnci penisilinin icadından önce de var olan bir özelliktir
Bakterilerde meydana gelen antibiyotiğe karşı direnç, onların mutasyon sonucunda sonradan geliştirdikleri bir özellik değildir. Bakteriler bu özelliğe antibiyotiğe maruz kalmadan önce de sahiptirler.
Bu tür direnç özelliklerinin penisilinin icadından önce de birçok bakteri türünde mevcut olduğu tıp dünyasında bilinen bir gerçektir. Ama genellikle Darwinistler bunu bilmezlikten gelirler veya gerçekten bu konuda ciddi şekilde bilgisizdirler.
Medical Tribune dergisindekonuyla ilgili bir olay şu şekilde aktarılmaktadır:
1986'da yapılan bir araştırmada, 1845 yılında bir kutup keşfi sırasında hastalanarak hayatını kaybeden denizcilerin buzda korunmuş cesetleri bulunmuştur. Bu cesetlerin üzerinde 19. yüzyılda yaygın olan bazı bakteri çeşitleri tespit edilmiş ve bunlar test edildiğinde, 20. yüzyılda üretilmiş pek çok modern antibiyotiğe karşı direnç özellikleri taşıdıkları hayretle saptanmıştır. (Medical Tribune, 29 Aralık1988, s.1, 23)
Bakterilerin kendi türleri içinde sayısız varyasyonları (çeşitleri) vardır. Bu varyasyonların bir kısmı, bazı ilaçlara karşı direnç sağlayacak genetik bilgiye sahiptirler.
Bakteriler belli bir ilacın etkisine maruz kaldıklarında, ilaca dayanıksız varyasyonlar yok olur; dirençliler ise hayatta kalır ve daha fazla çoğalma imkanına kavuşurlar. Belli bir zaman sonra tamamen yok olan dirençsiz bakterilerin yerini, hızla çoğalan bu dirençli bakteriler doldurur.
Bir süre sonra, aynı bakteri türü yalnızca söz konusu antibiyotiğe dirençli olan bireylerden oluşmuş bir koloni haline gelir ve artık aynı antibiyotik o bakteri türüne karşı etkisiz olur. Ancak BAKTERİ YİNE AYNI BAKTERİ, TÜR YİNE AYNI TÜRDÜR. HERHANGİ BİR EVRİM YAŞANMAMIŞTIR.
Ayrıca bu, bakterilerin aslında çok büyük birer Yaratılış harikası olduğuna bir delildir.
DDT ve benzeri ilaçlara karşı böceklerde gelişen bağışıklık için de aynı durum söz konusudur. Bu bağışıklık örneklerinin çoğunda, zaten daha önceden var olan bağışıklık genleri kullanılmaktadır.
Evrimci biyolog Francisco Ayala; "böcek zehirlerinin en kapsamlı türlerine karşı gösterilen bağışıklık, bu insan-yapımı maddeler böceklere uygulandığında, o böcek türünün çeşitli genetik varyasyonlarında açıkça vardı" diyerek bu gerçeği kabul eder. (Francisco J. Ayala, "The Mechanisms of Evolution", Scientific American, cilt 239, Eylül 1978, s. 64)
Dolayısıyla Darwinistler sürekli bu konuyu evrime delilmiş gibi göstererek sahtekarlık yapmaktadırlar. Bu tür sahtekarlıklarla insanların beyinlerini hipnoz altına almayı ve onları büyülemeyi hedeflemektedirler.
Halkımız bu sahte büyüye karşı koymalıdır. Darwinistlere bu tip hikayeler karşısında tek bir proteinin tesadüfen meydana gelip gelemeyeceği sorusunu yöneltmelidirler. Daha henüz bu soruya bile cevap veremeyen köhne bir teorinin dehşetli bir yenilgi içinde olduğunu bilmelidirler.
Konuyla ilgili detaylı bilgi için:
Bakterilerin antibiyotik direncinin evrime delil olduğu iddiasının geçersizliği