Current Biology dergisinde 30 Mart 2017’de yayınlanan bir makalede, bilimsel adı “meiacanthus grammistes” olan dişli horozbina türü balıkların sözde evrimle var olduğu iddia edilmektedir. Makalede;
Dişli horozbina, gövdesine kıyasla oldukça büyük dişlere sahip küçük bir balık türüdür. Ortalama 5 cm uzunluğunda olan ve okyanusta yaşayan bu balıkların her an savunmasız olduğu düşünülebilir. Ancak Rabbimiz, sonsuz rahmetinin bir tecellisi olarak bu çok küçük canlıları onları koruyacak özel bir savunma sistemi ile birlikte yaratmıştır. Dişli horozbina balıklarına bu ismin verilmesinin sebebi de, işte bu savunma sistemidir.
Dişli Horozbinalar Kendilerini Nasıl Korurlar?
Bu balıkların alt çenelerinde iki adet büyük köpek dişi bulunur. Fakat, bu dişler adeta içleri kimyasal silah ile dolu dev bir fabrikadır.
Balık, saldırıya uğradığında, kendini savunmak için, dişlerin içerisindeki saklı zehri kullanır. Kimyasal bir savunma silahı görevi gören bu zehir, saldırganı geri püskürterek balığın güvenle uzaklaşmasını sağlar.
Zehrin İçeriğindeki Detaylar
Öncelikle, belirtmek gerekir ki, balığın kullandığı zehir, evrim ile açıklanamayacak kadar kompleks kimyasal süreçler sonucu üretilmekte ve üç özel bileşenden oluşmaktadır:
Zehir Nasıl Etki Eder?
Dişli horozbina, bir başka balık tarafından avlandığı zaman, avcı balık onu yutmadan önce ısıracaktır. Bu da, balığın zehrini enjekte etmesini sağlar.. Zehrini enjekte ettiğinde ise nöropeptid ve opioid peptid bileşenleri kan basıncında ani düşüşe sebep olduğu için, avcı balık koordinasyonunu yitirir. Ağzı istemsiz olarak açılır ve böylece dişli horozbina balığı avcının ağzından güvenle kaçabilir. Ayrıca zehrin etkisi bir süre devam ettiği için de, avcı balık dişli horozbina balığının peşinden gidemez.
Burada çok önemli bir nokta vardır: Zehir var olduğu ilk andan itibaren, içerisinde bu karışımları barındırmadığı takdirde; dişli horozbina balığının kaçabilmesi ve balığın ağzından güvenle çıkabilmesi mümkün olmayacak ve zaten ilk denemede balık yem olacaktır. O nedenle de, zehrin var olduğu ilk andan itibaren bu üç kimyasal bileşene sahip olması şarttır. Bu da bizlere, canlıdaki bu zehir sisteminin kör tesadüflerin sonucu olamayacak kadar kompleks olduğunu gösterir.
Derginin bir başka iddiası da, balığın önce dişlerinin oluştuğu daha sonra da güya evrimsel süreç içerisinde zehirli hale geldiğidir. Şüphesiz, bu akla ya da mantığa uygun değildir. Saldırgana enjekte edilecek bir zehir olmadan, şırıngaya sahip olmanın zaten hiçbir anlamı yoktur. Bu iddia, evrim teorisinin kendi mantığı ile çok büyük bir çelişki içindedir. Dişli horozbina balıkları çok küçük balıklardır. Yaklaşık 4-5 cm boyutundaki küçük bir balığın, iki tane sivri dişi olmasının onu yakalamak isteyen balıklar için hiçbir caydırıcılığı yoktur. Dişler var olduğu ilk andan itibaren, içlerinden zehir salgılanmadığı müddetçe, zaten diş işlevselliğini yitirerek güya milyonlarca yıllık sözde evrimsel süreç içerisinde körelmiş organa dönüşerek yok olacaktır. Bu da bize, dişli horozbina balıklarının dişleri ile zehirleri arasında indirgenemez bir komplekslik olduğunu gösterir. Biri olmadan, diğerinin işlemesi kesinlikle mümkün değildir.
Görüldüğü gibi ne kadar milyon dolar harcanırsa harcansın, ne kadar vakit ve çaba gösterilirse gösterilsin; evrimi ispatlayacak tek bir delil bulunamamaktadır. Evrim tarihin hiçbir safhasında yaşanmamıştır. Bugüne kadar da bu yönde bir delil bulunamamasının sebebi budur. Bugüne dek yapılan her keşif, canlıları Allah’ın yarattığını ispatlamıştır; bundan sonra da ispatlamaya devam edecektir.
Rabbimiz, bu küçücük balığa harikulade bir kimyasal sistem vererek onu korumuş ve ona rahmet etmiştir. Üstelik, sadece dişli horozbina balıkları değil; dişleri olmayan ya da herhangi bir zehir kullanmayan horozbina balıkları da yine Rabbimiz’in koruması altındadır. Allah, dişleri bulunmayan horozbina balığı türlerini, dişli horozbinalar gibi görünecek şekilde (dişli horozbinalar ile aynı desende ve renklerde) yaratmış ve böylece onlara da bir koruma bahşetmiştir. Bir Kuran ayetinde, nimetlerini saymakla bitiremediğimiz sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz’in El- Rahman ismi bizlere şöyle bildirilmiştir:
De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur." (İsra Suresi, 110)
Kaynak: https://www.sciencedaily.com/releases/2017/03/170330142149.htm
http://www.cell.com/current-biology/abstract/S0960-9822(17)30269-5
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S096098221730269