1. Evrim karşıtlarının bilimsel olmadığı, biyolojiyi bilmedikleri yönündeki iddialara cevaplar:
Söz konusu iddia, bilimsel delillere cevap veremeyen her Darwinist’in sığındığı iddiadır. Evrimi çürüten ve Yaratılış gerçeğinin kesin doğruluğunu gösteren 250 milyon fosil karşısında tek bir tane bile delil getiremeyen Darwinistler, çözümü genellikle bilimsel olmayan böyle suçlamalarda bulunurlar.
Söz konusu iddiaya daha önce pek çok kere cevap vermiştik. Konuyla ilgili yazıları buradan ve buradan okuyabilirsiniz.
2. Gözün mükemmel olmadığına dair Darwinist iddialara cevaplar:
Darwinist savunma mekanizmalarından biri, henüz proteinlerin oluşumunu açıklayamamış, tek bir tane bile ara fosil getirememiş olan Darwinistlerin, en açmazda oldukları ve asla açıklayamayacakları konulardan birini alıp üzerinde spekülasyon yapmalarıdır. Darwinistlerin göz üzerindeki spekülasyonlarının sebebi de aynı savunma mekanizmasının sonucudur. Darwinistler, henüz daha tek bir proteinini bile açıklayamadıkları göz hakkında, “ama gözlük kullanıyoruz” gibi yan konularla insanları oyalayabilecekleri ve böylelikle bu olağanüstü kompleks yapı ile ilgili açıklama yapmak zorunda kalmayacaklarını zannederler. Oysa Darwinistler, gözün sahip olduğu en küçük yapıyı bile açıklamaktan acizdirler. Fakat bunun da ötesinde gözle ilgili en aciz kaldıkları konu, görenin kim olduğu konusudur.
Konuyla ilgili daha önce yapılmış olan açıklamaları buradan okuyabilirsiniz.
3. Binlerce ara form var aldatmacasına cevaplar:
Darwinistlerin bir başka aciz savunma mekanizmaları ise binlerce ara fosil oluduğuna dair iddialarıdır. Teorilerini doğrulayacak fosil getiremeyince çözümü yalnızca “ara fosil var, hem de binlerce” gibi gülünç iddiaları ortaya atmakta bulurlar. Fakat bunun yanı sıra “tek bir tane getirin, 10 trilyon para ödülü var” çağrısına karşı da sürekli suskundurlar. Evrim müzelerinde tek bir tane bile gerçek ara fosil sergileyememektedirler. Sorulduğunda yine aynı gülünç iddia ile ortaya çıkarak “depoda” derler. Her nedense var olduğunu iddia ettikleri bu “hayali binlerce fosilden” tek bir tanesini bile görebilmek mümkün olmamaktadır.
Evrimcilerin ara geçiş formu olduğunu iddia ettikleri canlılar gerçekte, tam ve kusursuz yapılara sahip canlı türleridir. Bu canlıların ara form özellikleri bulunmamaktadır.
resim 1:150 milyon yıllık Archæopteryx fosili resim 2: Evrimcilerin ara form olduğunu iddia ettikleri solda çizimi görülen Archæopteryx'in, bugün tam bir uçucu kuş olduğu kanıtlanmıştır. resim 3: Günümüzde halen yaşayan Colacanth, tam bir balıktır. resim 4: 410 milyon yıllık Colacanth fosili
Eğer Darwinizm doğru olsaydı, Darwinistlerin iddia ettikleri söz konusu ara fosillerden değil binlerce, milyonlarca hatta milyarlarca olması gerekirdi. FAKAT TEK BİR TANE BİLE ARA FOSİL YOKTUR. Yaratılışı ispat eden fosiller her yerde, sokaklarda bile açıkça sergilenirken, tek bir tane bile ara fosilin gösterilememesinin sebebi işte budur. Darwinistler açısından büyük bir çöküşe işaret eden bu gerçek öylesine ezici bir gerçektir ki, tek bir Darwinist’in bunu itiraf etmesi, teorinin bittiğinin itirafı anlamına gelecektir. İşte bu yüzden Darwinistler açısından tek yol, fosil falan göstermeyip, “binlerce var” demekle yetinmektir. Fakat şu bir gerçektir ki, artık Darwinistlerin bu sözleri, insanlar üzerinde tamamen etkisizdir. Çünkü insanlar, fosillerin evrimi yalanladığını ve Darwinistlerin bu izahlarla insanları aldatmaya çalıştıklarını çok iyi bilmektedirler.
Konuyla ilgili cevabımızı buradan okuyabilirsiniz.
4. Her bilimde sahtekarlar çıktığı, bunların sayısının 1-2 tane olduğu iddiasına cevaplar:
Darwinistler sahtekarlıklara sığınırlar, bunun nedeni teorinin ayakta kalabilmesi için bilimsel delile ihtiyaç olması, bilimsel delil olmadığı için de sahtekarlıklarla delil varmış izlenimi uyandırmalarıdır. Söz konusu programda “her bilimde sahtekarlık yapanların çıktığı, bunların da sayısının bir iki tane olduğu” iddia edilmiştir. Oysa Darwinizm söz konusu olduğunda durum bu değildir. Öncelikle Darwinizm bilim değildir. İkincisi, Darwinizm’in tarihinde öne çıkmış son derece sahtekarca oyunlar olduğu doğrudur. Fakat asıl önemlisi, Darwinistlerin, ara form özelliği hiç göstermeyen fosilleri ara form diye dünyaca ünlü dergilerde çıkararak, soyu tükenmiş canlı kafataslarını insanın evrimine delil göstermeye çalışarak, “evrim sürüyor”, “kayıp halka bulundu”, “yaşam uzayda başladı”, “atamız mikrop” gibi safsataları yayarak İNSANLARI SÜREKLİ OLARAK ALDATMALARIDIR. Eğer bir insan Darwinist ise, mutlaka bu aldatmacaların savunucusu olmak zorundadır. Çünkü Darwinizm baştan sona aldatmacaya dayanır. Bir Darwinist’in savunduğu şey yalan olduğuna göre, yaptığı şey bir kitle aldatmacasından başka bir şey değildir.
5. Faydalı Mutasyon örneği vardır iddiasına cevaplar:
Pek çoğu bilim adamı olmasına ve varyasyonların tür içinde çeşitlenmeden başka bir şey olmadığını ve yeni bir tür oluşturmasının imkansız olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen Darwinistler, tür içi varyasyonları ısrarla faydalı mutasyon olarak göstermeye çalışırlar. Oysa tür içinde değişimler canlının zaten genlerinde olan bir şeydir, bunun sonradan kazanılması, canlıya yeni bilgi eklemesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Fakat Darwinistler, bunu evrim adına kullanabileceklerini zannederler. Buna dayanarak 3 kat büyük fare elde etmenin fareyi başka bir türe evrimleştirdiği gibi bir aldatmacayı insanlara dayatmaktadırlar. GDO’ları (Genetiği değiştirilmiş organizmaları) bu iddialarına delil göstermekte fakat elmanın başka bir meyveye veya ağaca dönüşmediğini insanlara anlatmamaktadırlar. GDO’ların hiçbir şekilde evrimleşme anlamına gelmediğini, sadece ürünlere gen eklenmesiyle elde edildiğini söyleyememektedirler. İşte bu da Darwinistlerin aldatma yöntemlerinden biridir. ŞİMDİYE KADAR GÖZLEMLENMİŞ TEK BİR TANE BİLE FAYDALI MUTASYON ÖRNEĞİ BULUNMAMAKTADIR. Darwinistler, varyasyonları delil göstererek insanları evrimleşme var diyerek aldatmaktan vazgeçmelidirler.
Konuyla ilgili açıklamalarımızı buradan ve buradan okuyabilirsiniz.
6. Körelmiş organlar evrimin delilidir aldatmacasına cevaplar:
Darwinistlerin körelmiş organlar olarak iddia ettikleri birkaç organın halen Darwinistler tarafından spekülasyon malzemesi olarak kullanılıyor olması gerçekten çaresiz durumda olduklarının bir göstergesidir. Söz konusu organların işlevsel olduğu dünyanın en tanınmış bilim dergilerinde dahi açıklanmış, hatta Darwinistler tarafından itiraf edilmiştir. Organların körelmiş olduğu iddiasının yalnızca cehaletten kaynaklandığı, insanların bilimsel detayları bilmemesinin bir sonucu olduğu, bilimde ilerledikçe söz konusu organların işlevleri hakkında oldukça önemli bilgilere ulaşıldığı şu an ortaya çıkmış ve tüm bilim adamları tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır. Söz konusu programa katılan Darwinistlerin ya bu önemli gelişmelerden haberleri yoktur, ya da bu gelişmeleri kasıtlı olarak görmezden gelmektedirler.
Konuyla ilgili açıklamalarımızı buradan ve buradan okuyabilirsiniz.
7. Kabarık fosil yoktur iddiasına cevaplar:
Dem TV’de oldukça ilginç bir iddia ortaya atılmış ve katılımcı Darwinistlerden bir tanesi “kabarık fosil olmadığı” iddiasında bulunmuştur. Bu iddia, oldukça şaşırtıcı ve son derece cahilce bir iddiadır. Söz konusu konuşmacı dünyada hangi paleontoloğa sorarsa sorsun paleontolog bu iddiayı oldukça gülünç bulacaktır. Dünyada katmanların arasından çıkan düz fosiller olduğu gibi, “3-D fossils” adı verilen üç boyutlu fosiller bulunmaktadır. Bunlar kapaklı, iki parçadan oluşan, bir kısmı nodül fosil olarak adlandırılan üç boyutlu fosillerdir. Söz konusu iddiayı ortaya atan kişi, istediği müzeye gitsin, istediği müzenin internet sayfasını araştırsın, trilobitlerin, dinozorların, maymun kafataslarının, kaplumbağaların, tavşanların fosillerini görecektir. Zaten bu fosiller, dünyanın çeşitli yerlerinde olduğu gibi ülkemizde de çeşitli fosil sergilerinde tüm vatandaşlarımıza sergilenmiş, insanlar kendileri bizzat, dokunarak bu fosilleri incelemişlerdir. Dolayısıyla Darwinizm’i kurtarmak için böylesine bir iddia ile ortaya çıkmak, Darwinistlerin yalnızca kendilerini küçük düşürmektedir. İddialarının ne kadar bilimsellikten uzak olduğunu kanıtlamaktadır.
Yaratılışın en önemli delillerinden olan 250 milyon fosilden bir kısmını incelemek için bu siteyi ziyaret edebilirsiniz.
8. Platypus’u ara form olarak gösterme iddialarına cevaplar:
Bilim adamları canlıları belli benzer özelliklerine göre kategorilere ayırarak bir sınıflandırma oluşturmuşlardır. Bazı canlılar ise, söz konusu sınıflandırmaların birkaçına birden uygun özellik gösterirler. Bu canlılara mozaik canlılar denir. Platypus, bir mozaik canlıdır. Öyle ki, Avustralya’da yaşayan platypus, bir memeli olmasına rağmen sürüngenler gibi yumurtlayarak çoğalır, kuşlara benzer bir gagası vardır, aynı zamanda tüylere, süt bezlerine ve kulağında üç kemiğe sahip olması nedeniyle de memelidir. Canlı, farklı türlere ait özelliklerin tümünü barındırır ve günümüzde yaşayan, tüm organları mükemmel işlevsellikte olan mükemmel bir canlıdır. Fakat Darwinistler, genelde konu hakkında bilgisiz insanları aldatabilmek adına, farklı özellikler barındıran bu mükemmel canlıyı ara form olarak gösterme eğiliminde olurlar. İşte Dem TV’deki söz konusu programda da yapılmış olan da bu aldatmacanın bir parçasıdır. Oysa Platypus milyonlarca yıldır aynı bugünkü hali ile yaşayan tam ve mükemmel bir canlıdır
Konuyla ilgili açıklamalarımızı buradan ve buradan okuyabilirsiniz.
9. Farklı canlıların embriyo hallerinin birbirine benzer olduğu iddiasına cevaplar:
Dem TV’de ilginç bir şekilde Ernst Haeckel’in yıllar önce geçersiz kılınmış iddiası tekrar gündeme getirildi. Haeckel’in 19. Yüzyılda ortaya atmış olduğu rekapitülasyon teorisi, hem bilimsel olarak geçersiz kılınmış (şu an bilim dünyası tarafından kabul görmemektedir) hem de Haeckel’in kendisi bu konuyla ilgili sahtekarlık yaptığını itiraf etmiştir. Buna rağmen, bilimsel literatürden tamamen çıkarılmış bir sahtekarlık, Dem TV’de adeta bir bilimsel gerçekmiş gibi halkımıza anlatılmıştır. Bu durum, Darwinistlerin aldatma yöntemlerinin ne kadar geniş ve pervasız boyutlara ulaşabildiğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Konuyla ilgili daha önceki açıklamalarımızı buradan okuyabilirsiniz.
10. Hatalı tasarım (Allah’ı tenzih ederiz) iddiasının geçersizliği:
Darwinistler bilimsel delil getiremediklerinden, mantıksız da olsa karşı saldırıların kendilerine bir kazanç getireceğini düşünürler genellikle. Bu konuda yaptıkları Darwinist propagandanın en bilinenlerinden biri, canlılarda mükemmel tasarım olmadığına dair iddialarıdır. Oysa Darwinistlerin bilmedikleri veya düşünemedikleri konu şudur: Dünyada acizliklerin olması normaldir. Bu Allah’ın takdiridir. Yüce Allah bu dünyada acizlikleri de kusursuzlukları da birlikte yaratmıştır. Kusursuzlukların varlığı da, kusurların varlığı da dünya hayatında bir sebep içindir. Allah kusursuzlukları, kusursuz yaratmaya kadir olduğunu göstermek, cennet hayatının kusursuzluk ve mükemmelliklerle donatıldığını göstermek için yaratmıştır. Kusurlar ise, bu dünya hayatının geçiciliğini insanların görmesi, insanların Allah’a güvenip dayanmaları, ahirete özlem duymaları için özel olarak yaratılmıştır. Elbette bunu, ancak Allah’ın kadrini gereği gibi takdir edenler görebilir. Kuşkusuz ki köpekbalığını hastalıklardan uzak yaratan Allah, insanı da bu şekilde yaratmaya kadirdir. İnsanın, hastalıklara açık olarak yaratılmasının hikmeti, yalnızca ve yalnızca Allah’a karşı aczini görebilmesi, şımarıp böbürlenmemesi ve ahirete özlem duymasıdır. Her varlık, Allah’ın izniyle cennette kusursuz yaratılacaktır. Konuyla ilgili daha önceki açıklamalarımızı buradan ve buradan okuyabilirsiniz.
11. Sosyal Darwincilik Darwincilik değildir iddiasına cevaplar:
Sosyal Darwinizm’in temeli, kökeni, tüm fikir sistemi Darwinizm’e dayanmaktadır. Sosyal Darwinizm’in uygulayıcıları Marx, Hitler, Lenin, Stalin, Mao ve tüm diğer faşist ve komünist liderlerin toplam 350 milyon insanı şehit etmelerinin veya katletmelerinin sebebi Darwinizm’dir. Çünkü Darwinizm, sosyal Darwinizm’in fikir sistemini oluşturmuştur. Darwinizm, hayatın sözde mücadele alanı olduğu, insanların bu mücadeleyi kazanmak ya da en azından bu sözde vahşi ortamda ayakta kalmak için yaşaması gerektiği gibi sapkın bir düşünce tarzını toplumlara taşımıştır. Darwinizm’in getirdiği bu inanç sistemi, Darwinist zihniyetli kişiler tarafından olağan karşılanıp uygulama alanı bulmasının ardından acımasızlık, vahşet ve zulüm bütün dünyada hakim bir sistem halini almıştır. Zulmün uygulayıcıları -kendilerince- zalimliklerinin bilimsel bir temele sahip olduğunu iddia etmiş, yaptıkları vahşetin bu şekilde makul karşılanabileceğini zannetmişlerdir. Elbette bu iddiaları ve zanları, çok büyük bir yalan ve yanılgıdan ibarettir. Çünkü dayandıkları sistem, eski Mısır ve Sümerlerden beri var olan sapkın bir aldatmaca yani Darwinizm’dir. Dolayısıyla sosyal Darwinizm’in dayanağının Darwinizm olmadığını iddia etmekle ilkokul çocuklarının bile kandırılamayacağı açıktır.
Sosyal Darwinizm’in, Darwinizm ile bağlantısının detaylarını buradan okuyabilirsiniz.
12. Sayın Adnan Oktar’ın eserlerinin dünya çapında oluşturduğu büyük etki, bugün tüm dünya basınında geniş yankı bulmaktadır.
Sayın Adnan Oktar'ın kitaplarının içerdiği bilgiler, samimi ve hikmetli anlatım üslubu ve estetik tasarımıyla dünya çapında büyük etki oluşturmaktadır. Bu eserler, ABD'den Endonezya'ya, Güney Afrika Cumhuriyeti'nden Rusya'ya, Çin'den Avustralya'ya, Nijerya’dan Kanada’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde büyük bir okuyucu kitlesi tarafından takip edilmektedir. Kuran ahlakını, Peygamberimiz (sav)'in sünnetini ve iman hakikatlerini konu alan eserler çok sayıda insanın iman etmesine veya imanının derinleşmesine vesile olmaktadır. Dünya siyaseti ve masonluk üzerine yazılmış olan kitaplar ise, pek çok insanın dünyaya bakış açısını değiştirmekte, birçok olayın iç yüzünü öğrenmelerine vesile olmaktadır. Sayın Adnan Oktar'ın Darwinizm'in bilimsel olarak çöküşünü ele alan kitapları en çok etki oluşturan eserlerindendir. Bu kitaplar tüm dünyada büyük yankı uyandırmakta, başta Türkiye olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde Darwinizm'in maskesinin düşmesini sağlamaktadır.
Daha önce pek çok röportajında açıkça belirttiği gibi, bu eserlerin hazırlanmasında Sayın Adnan Oktar'a, akademisyenler, bilim adamları ve eğitmenlerden oluşan 30 kişilik bir kadro yardımcı olmaktadır. Bu ekip Sayın Oktar'ın eserlerinin hazırlanmasındaki ön araştırma, bilgi ve resim toplanması, gerekli tercümelerin yapılması gibi konularda çalışmakta ve daha sonra toplanan bu bilgileri Sayın Adnan Oktar’a sunmaktadırlar. Böylece yazarın pratik çalışma prensibinin sonucu olarak, Sayın Adnan Oktar’ın hikmetli sözlerini içeren eserleri hızla okurlara ulaşabilmektir.
Ancak burada asıl önemli olan ve vurucu etkiyi yapan, toplanan bu bilgilerin bir araya getirilip birbirleriyle bağlantılarının kurulması ve yorumlanmasıdır. Bu bilgileri bir araya getiren, bunlar üzerinde en hikmetli yorumları yaparak kitlelerin imanına vesile olan kişi, Sayın Adnan Oktar’dır. Kitapları Sayın Adnan Oktar'ın aklının, hikmetinin ve ferasetinin açıkça görüldüğü yerdir. Sayın Adnan Oktar'ın hikmetli yorumları, akılcı açıklamaları, benzersiz örnekleri bu kitapların dünya çapında müthiş etki ve yankı uyandırmasının en önemli sebeplerindendir. Sayın Oktar'ın eserleri, anlatım tekniği, resimler, mantık örgüsü, derinlik, samimiyet, ikna kabiliyeti olarak dünyada tektir. Bu kitaplardaki yazı üslubunun, cümle kurma tekniğinin, güçlü delillendirme yöntemlerinin, itiraz edilemezlik özelliğinin benzeri, başka kitaplarda yoktur.
Gözdeki mükemmel sistem tek başına Darwinizm'i yıkmaktadır
Adnan Oktar'ın 5 Ocak 2010 tarihli Mavi Karadeniz ve Kocaeli TV röportajından
İnsanların hidayetlerine vesile olan, imanlarını artıran bu eserler ancak Allah’ın bahşettiği üstün hikmet ile hidayete vesile olmaktadır. Bu üstün hikmet de, Allah’ın takdiri ile Sayın Adnan Oktar’da tecelli etmektedir. Dolayısıyla söz konusu iddia, bu eserlerin etkisinden rahatsız olan bazı kesimlerin hezeyanından kaynaklanmaktadır.
Öte yandan bu iddiaların doğru olmadığı, çok basit mantık yürütmelerle dahi görülebilecek kadar açıktır:
1. Dünyanın pek çok ülkesinde on binlerce profesör, bilim adamı, eğitmen ve akademisyen vardır. Dünyanın dört bir yanında pek çok biyolog, zoolog, biyogenetikçi, biyomatematikçi, paleontolog, antropolog vardır. Tarih, uluslararası ilişkiler, prehistorya bölümü gibi bölümlerde görev yapan sayısız akademisyen bulunmaktadır. Eğer Sayın Adnan Oktar'ın eserleri gibi eserlerin, hazırlanması için heyet çalışması yapılması yeterliyse, bir grup profesör ve akademisyenin biraraya gelerek benzer bir kitap yazabilmeleri gerekir. İkna ediciliğiyle, resim tekniğiyle, mantık örgüsüyle, anlatım üslubuyla Sayın Oktar'ın eserlerine benzeyen kitapların dünyanın pek çok yerinde görülüyor olması gerekir. Böyle bir çalışmayı organize edebilecek ve gerekli maddi desteği sağlayabilecek, sayısı binleri aşan akademi ve eğitim kurumu da bulunmaktadır. Ne var ki, bugüne kadar bunların hiçbiri bir araya gelerek Sayın Adnan Oktar'ın yazdığı kitapların bir benzerini hazırlayamamışlardır. Bu eserler, etki ve telkin gücüyle, samimi anlatım üslubu ve hikmetiyle eşi benzeri olmayan eserlerdir.
2. Bir heyet veya grup çalışmasıyla hazırlanan kitapların en önemli özelliklerinden biri, çoğu zaman birbiriyle çelişen, farklı görüşler ve üsluplar içermesidir. Bu tip kitaplarda, mantık bütünlüğü ve fikir birliği yoktur. Farklı anlatım teknikleri vardır. Farklı üsluplar kullanılır. Seçilen resimler, yapılan tasarımlar birbiriyle uyumlu değildir. Ortaya konulan bilgiler ve savunulan görüşler de çoğunlukla birbiriyle çelişir. Kitap okunur okunmaz, farklı yazarların üslupları hemen fark edilir, kitabın çok sayıda kişi tarafından hazırlandığı kolaylıkla anlaşılır. Sayın Oktar'a ait yaklaşık 300 kitabın tamamında ise, üslup ve mantık bütünlüğü vardır. Tüm kitaplarda, aynı samimiyet, aynı telkin gücü, aynı teknik, aynı derinlik, aynı anlatım, aynı hitabet vardır. Kitaplarda kullanılan resimlerin sanat yönleri, estetik değerleri ve kaliteleri dahi tam bir bütünlük içermektedir. Bunun sebebi ise, bu kitapların hazırlanmasında gerekli teknik altyapı için destek olan bir ekip vardır, ama kitapların tamamı Sayın Adnan Oktar'ın derin aklının, samimi imanının ve güçlü ferasetinin eseri olmasıdır.
4. Bir kısım çevreler de bu kitapların Sayın Oktar'ın çevresindeki, BAV mensubu bazı gençler tarafından hazırlandığını ileri sürmektedir. Sayın Adnan Oktar'ın çevresindekiler, üniversite mezunu genç insanlardır. Ne bilgi birikimleri ne de eğitimleri böylesine etkili kitaplar hazırlamaya yeterli değildir. Üstelik, bu gençler eğer böyle kitaplar hazılayabilecek yeteneğe, zihne ve birikime sahip olsalar, bu imkanı çoktan değerlendirir, bir kaç kişi biraraya gelerek bu kitapların benzerlerini çoktan kendileri hazırlarlardı. Ancak şimdiye kadar, böyle birşey gerçekleşmemiştir. Eğer üniversite mezunu her insan böyle kitaplar yazabiliyorsa, Türkiye'de yüzlerce üniversite, on binlerce üniversite mezunu vardır. Bunların, 5-10 kişilik gruplar halinde bir araya gelip, Sayın Adnan Oktar'ın kitapları gibi kitaplar yazabilmeleri gerekir. Ancak Sayın Oktar'ın kitaplarına benzer bir eser bugüne kadar hiç ortaya konulmamıştır.
5. Bazı kimseler de bu kitapların ABD, Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından hazırlatıldığı ya da ABD'deki Yaratılışçı kurumlar tarafından desteklendiği gibi iddialar öne sürmektedir. Eğer herhangi bir ülke ya da kurum bu kitapların bir benzerini yapabilecek olsa, bunu kendi adına açıkça yapar, ismini gizleme gereği duymazdı. Neticede birer ilmi eser olan bu kitaplara katkısı veya desteği olan bir kişi, kurum ya da devlet olsa, bunu açıklamasında hiçbir mahsur olmazdı. Hatta böyle büyük etki gücüne sahip eserleri herkes gururla sahiplenirdi.
6. Bahsedilen ülkeler ve kurumlar hem maddi olarak hem de teknik altyapı olarak çok geniş imkanlara sahiptir. Suudi Arabistan'da alim kadroları, ABD üniversitelerinde görev yapan binlerce profesör, Mısır'da yüzlerce ilim adamı vardır. Ancak Sayın Adnan Oktar'ın kitaplarına benzeyen bir kitap, ne Suudi Arabistan ne Mısır ne ABD ne de herhangi başka bir ülke veya kurum tarafından şimdiye kadar hiç yapılamamıştır. Açıkça görülmektedir ki, 100 tane de profesör bir araya gelse, onlarca devlet gücünü de birleştirse, Adnan Oktar kitaplarına benzeyen bir kitap yapılamamaktadır. Bu da bir kez daha, bu eserlerdeki muhteşemliği ve harikalığı ispatlamaktadır.
7. Sık sık gündeme getirilen konulardan biri de kitapların basılması için gerekli olan maddi güçtür. Bu kitaplar, milyonlarca adet basılmakta ve satılmaktadır. Doğal olarak bu satışlardan bir gelir elde edilmekte, bu gelir yeni kitapların basılması için kullanılmaktadır. Sayın Adnan Oktar'ın kitaplarının hediye olarak bazı adreslere gönderilmesi de, kimi çevrelerce hayretle karşılanmaktadır. Oysa bunda şaşırılacak veya hayret edilecek bir durum yoktur. Benzer satış teknikleri pek çok yayınevi ve şirket tarafından kullanılmaktadır. Hediye edilen kitaplar bir tür reklam görevi görmekte, kitapların ulaştığı kimseler yeni kitaplar sipariş etmekte, hatta çoğu zaman takım halinde bu eserlerden almaktadır. Dolayısıyla kat kat geri dönüş olmaktadır. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri, Fransa'daki seçkin adreslere kitap hediye edilmesiyle yaşanmıştır. Bu kampanya sonucunda, Fransa'dan gelen kitap talebinde çok büyük artış olmuş, bu ülkedeki Harun Yahya kitaplarının satışında patlama yaşanmıştır.
Sayın Adnan Oktar'ın eserlerinin olağanüstü etkileyici olmasının sebebi, yazarın Allah rızası için insanların hidayetine vesile olmaya niyet etmesinin ve bunun için samimiyetle gayret göstermesinin bir tecellisidir. Allah, inşaAllah, bu samimi çabaya güzel bir karşılık vermekte, Harun Yahya külliyatı tüm materyalist ve ateist felsefeleri fikren mağlup etmektedir.