BÜLENT SEZGİN: İyi geceler değerli izleyicilerimiz Adnan Oktar’la Sohbetler’e başlıyoruz.
ADNAN OKTAR: Hoş geldiniz Bülent Bey.
BÜLENT SEZGİN: Hoş bulduk. Siz de hoş geldiniz.
“Sevgi birliğinde hayır var” diyelim.
Evet, dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: Güvenlik güçlerince Şırnak’ta Gabar Dağı’nda terör örgütü PKK’ya yönelik düzenlenen operasyonda iki askerimiz şehit oldu. Dört asker yaralandı.
ADNAN OKTAR: Var mı resimleri?
KARTAL GÖKTAN: Şehitlerimizin resimleri henüz yayınlanmamış.
ADNAN OKTAR: İsimleri ne aslanların?
KARTAL GÖKTAN: İsim bilgisi de yok henüz.
ADNAN OKTAR: İsimsiz de olsalar Allah isimlerini biliyor. Onlara selam ediyoruz. Tebrik ediyoruz. Allah gazalarını mübarek etsin. Şehadetlerini mübarek etsin. Ne mutlu onlara deccale karşı savaşırken şehit oldular. Allah yatak ölümü vermesin. Allah şehadet nasip etsin. Çok güzel. Güzel bir vuslat, güzel bir kavuşma, büyük bir şeref ne mutlu onlara. Allah sevdiklerine uzun ömür, sabr-ı cemil nasip etsin.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye üzerine oynanan oyunları anlatırken PYD ve YPG gibi terör örgütleri arkasındaki güçlerin Türkiye’yi hizaya getirme gayretlerine karşı sergilediği duruş nedeniyle Sayın Devlet Bahçeli’ye teşekkür etti. “Sayın Bahçeli’ye hükümete ve devletine sahip çıkarken sergilediği vakur duruşu nedeniyle teşekkür ediyorum” dedi.
ADNAN OKTAR: Evet, Bahçeli’ye herkes güveniyor Türkiye’de. Herkesin saygı duyduğu, değer verdiği bir insan. Çünkü devlet terbiyesi, devlet şuuru, manevi değerlere ehemmiyet vermek, manevi değerleri korumak, manevi değerlere saygı, değerli büyüğümüzün güzel özelliklerinden. O yüzden bütün Türkiye’de seviliyor. Sağdan Sayın Bahçeli’yi sevmeyen kimse çıkmaz. CHP içinde de sevilen bir insan. Dürüst çünkü. Allah için yaşayan bir insan. Dünyadan elini, eteğini çekmiş bir insan. Sırf Allah için yaşayan insan. Anayasa konusunda da titizliği güzel. Ama bizim yine de anlayamadığımız yönler var anayasayla ilgili. Onları da bir daha yeniden gözden geçireceğiz. Tayyip Hoca’ya biz güveniyoruz da. Sonradan ne olur, ne olmaz. Bölünmeye müsait bir anayasa istemiyoruz.
Faddal bin Şazan Himmad bin Abdülkerim’den nakletti. Resulullah (sav) ferman etti ki diyor, “Kaim Mehdi (as) zuhur ettiğinde insanlar diyecek ki, “Bu nasıl olur? Onun kemikleri uzun zaman önce gevşemiş olması gerekmez mi?”” Artık yaşlı olması gerekmez mi? Şaşırıyorlar gençliğine. ‘Bu yaşta nasıl oluyor’ diyorlar. Daha hala genç. (Bihar’ul Envar birinci cilt sayfa 271)
Ebu Cafer nakletti. Resulullah (sav) ferman etti ki, “Kaiminiz Muhammed Mehdi, Yunus Peygamber’e benzerliği önce yaşlandığı halde gözlenip sonra bir anda gençleşmiş olarak aranıza dönmesidir.” Önce yaşlandığı gözlemlenecek diyor. Sonra bir anda gençleşip, dinçleşip aranıza dönecek diyor.
“Yakup oğlu Yusuf’a benzerliği erkek kardeşi uzakta olmasa da ondan uzak durmasıdır.” Yani kardeşiyle birlikte yaşamamasıdır. Uzak kalmasıdır kardeşinden. “Musa(as)’ya benzerliği zuhurundan evvel talebelerindeki bitkinlik halidir.” Yani bir nevi manevi Ashab-ı Kehf gibi manevi bir uyku hali. “Musa’ya benzerliği zuhurundan evvel talebelerindeki o bitkinlik hali” diyor ama onu kastediyor. Uyku hali Ashab-ı Kehf gibi. “Musa’ya benzerliği zuhurundan evvel talebelerindeki bitkinlik halidir.” (53. ciltte İngilizce çevirinin birinci cildi sayfa 264)
“Mehdi (as)’ın alameti Suriye’den Süfyan’ın çıkmasıdır.” Zaten çıktı gördünüz.
Resulullah (sav)’tan yine hadis; “İmama giderseniz” yani imam Mehdi (as)’a giderseniz. “Allah çözümü yaratacaktır. Allah'ın çözümü yaratmamasının nedeni müminlerin imam Mehdi (as)’ın etrafında çok geç toplanışıdır.” Bu sürecin, bu ızdırabın uzamasının nedeni Mehdi (as)’ın etrafında insanların geç toplanması. Ama bu tabii silsile silsile hadisten aklında kalanı söylüyor. Bu Şeyh Tusi.
Şeyh Sadık (ra) Babası Saad’dan o da Abi bin Umair’den nakletti. Resulullah (sav) ferman etti. “Kaim ne yönüyle Musa İmran’a benzer?” diye soruyorlar Resulullah (sav)’a? Resulullah (sav) dedi ki: “Doğumunun gizli olmasıyla ve kendini insanların gözünden uzak tutmasıyla” diyor. Kendi insanların gözünden uzak olacak.
Şeyh Sadık (ra) Babası Saad’dan o da Abi bin Umair’den nakletti. “Cafer şunu sorduğunu duydum. “Kaim Mehdi (as)’ın İsa Bin Meryem’e benzerliği nedendir?” Dedi ki, “İsa (as) ile Kaim’in benzerliği her ikisinin de öldü zannedilmesidir.”” Yani öldü diyorlar. Bu başka birisi diyorlar. Öyle biri vardı ama öldü. Bu başka birisi. İsa Mesih ile benzerliği buradandır diyor Peygamberimiz (sav). Birinci cilt sayfa 263 Bihar’ul Envar’ın.
Hz. Ali (kv)’ye soruldu. “Mehdi (as)’ın Eyüp (as) ile benzerliği nedir?” Dedi ki “Uzun zorluklar ve sıkıntılardan sonra Allah onu ferahlığa kavuşturmasıyla benzer” diyor.
Mehdi (as) ile ilgili bir hadis var okusana onu.
KARTAL GÖKTAN: “Allahım! Onun zuhurunu, hüzünlerin giderilmesine vesile kıl ve ümmetin dağınıklığını onunla topla! Eğer Allah seni muvaffak kılarsa onun biatına koş ona tabi ol ve ondan asla vazgeçme. Eğer muvaffak olur da ona ulaşır ve hidayet olursan ondan asla vazgeçme. Âh -ve eliyele göğsünü göstererek- onu ne de çok görmek isterdim.” (Şeyh Muhammed Bin İbrahim Numani- Gaybeti Numani. Sayfa: 252)
ADNAN OKTAR: Ebul Carud’dan olan hadisi oku. İmam Muhammed Bakır aleyhisselamın söylediği hadis.
KARTAL GÖKTAN: Ebul Carud der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam bana şöyle buyurdu: “Ey Ebul Carud! Zaman o kadar geçecek ki şöyle söyleyecekler: “Öldü mü? Helak mı oldu? Veya hangi vadiye gitti?” Ve Mehdi’yi arzu edenler de şöyle söyleyecek: “Ne zaman zuhur edecek? Artık kemikleri çürüdü? İşte o zaman zuhuru bekleyin ve onun zuhur ettiğini duyarsanız, buzun üzerinde sürünseniz dahi ona ulaşmaya çalışın.” (Şeyh Muhammed Bin İbrahim Numani- Gaybeti Numani. Sayfa: 170)
ADNAN OKTAR: Mekke’de Medine’de buz yok, o zaman demek ki buz olan soğuk olan bir ülke Mehdi (as)’nin olduğu yer öyle bir yer. Çünkü buz ve soğuk dendiğine göre demek ki Mekke ve Medine’de değil. Hayır, yüze yakın hadis zaten bunu açıklıyor ama ayrıca ona destek olarak.
Bakara Suresi 247’yi oku.
BÜLENT SEZGİN: Şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?" dediler.” (Bakara Suresi 247)
ADNAN OKTAR: Bak Peygamber var, Peygamber döneminde Allah Mehdi gönderiyor, kurtarıcı gönderiyor. Diyorlar ya hani ‘kurtarıcı yok’ diye işte kurtarıcı gönderiyor Allah. Evet
BÜLENT SEZGİN: “O (şöyle) demişti: "Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) geniş olandır, bilendir."” (Bakara Suresi 247)
ADNAN OKTAR: Demek ki dedikleri doğru değilmiş. Demek ki kurtarıcı beklemek Kuran’da varmış. Kehf Suresi’nde de bu konu uzun uzun anlatılır, Zülkarneyn bahsinde; kurtarıcı, kurtarıcı bir insandan bahseder Zülkarneyn isimli, peygamber değil bu insan. Vasfı kurtarıcı bir insan olarak Allah tarafından dünyaya gönderilmiş olması yani asrının Mehdisi. Demek ki varmış durup durup ikide bir ‘kurtarıcı yok, kurtarıcı insan yok’ sözü yanlış. O gücü o insana veren Cenab-ı Allah’tır.
Ahir zamanda Müslüman’ın kıymeti çok yüksek çünkü fitne çok yüksek olacak. Karaktersiz, ahlaksız, aşağılık insanların sayısı çok olacak. Müslüman, mazlum temiz kişiliğiyle böyle aşağılık insanların içerisinde İslam’ı Kuran’ı yaymaya gayret edecek, o yüzden sevabı çok yüksek olmuş oluyor. Resulullah (sav) diyor ‘sizden sahabelerden elli kişinin aldığı sevabı bir kişi alır’ diyor ‘ahir zamanda, onlar benim kardeşlerimdir’ diyor. Tabii onu Allah meydana getiriyor ahir zamanın anormal insanlarının çok olması da yine kaderde olan bir şey. Ahir zaman insanlarına bir nimettir bu yani makamlarının yükselmesi için. Yani “niye bu kadar çok sığır var?” Diye düşünülürse; sığır olmazsa, sığır gibi insanlar olmazsa Müslüman’ın değeri olmuyor. Yani ne kadar çok aşağılık insan, karaktersiz insan olursa, ne kadar ahlakı bozuk, kafası bozuk, boş kafalı, sevgisiz, merhametsiz, vatan millet karşıtı, maneviyattan uzak, Allahsız, Kitapsız, zalim, gaddar, nankör, egoist, dengesiz insan ne kadar çok olursa Müslüman’ın değeri de o kadar çok olur. Sığırlar iki çeşittir. Bir; inekler yani dişi olup sığırın inek cinsi vardır yani inek olduğu için karaktersiz, ahlaksızlık yapar, vicdansızlık yapar, dengesiz hareketler yapar. Erkek olana da öküz denir yani kafası hiç çalışmaz, karaktersizlik, ahlaksızlık, küfürbazlık, ağzı bozukluk, çakallık, vatan düşmanlığı, millet düşmanlığı, diğergamlıktan uzak olmak, hayvan gibi yaşamak, hayvan ruhuna sahip olmak, kaba ve görgüsüz olmak, ağzı bozuk olmak, ağzından lağım akmak, kiminle konuşursa konuşsun sevgisiz ve alçak bir üslupla konuşmak bu sığırların özelliği. Dişi olanlarına inek diyoruz, erkek olanlarına da öküz diyoruz. Şimdi onların bir resimlerini gösterelim. Normal çekimlerde iki ayaklı görünüyorlar ama özel mercek sistemi kullanıldığında dört ayaklı oldukları anlaşılıyor böyle, konuşmaları da normalde düz konuşma gibi küfürbaz ve ağzı bozuk oluyorlar ama özel ses düzeneğiyle bakıldığında bu tarz sesler çıkıyor bunlardan. Ben bu sığırları adam edeceğim mi? Edeceğim, zaman alacak ama edeceğiz. Yavaş yavaş, yavaş yavaş. Bir kere görselde çok etkilenirler, konuşmayla da çok etkilenirler o beyinlerine sürekli kazınır yani görsel de unutamaz, konuşma olarak da unutamaz. Beynine o adeta çelik çivilerle yazılır ve ömrü boyunca beyninde kalır, mühim olan budur onun için acele etmek doğru olmaz. Yavaş yavaş, yavaş yavaş eğitime devam edeceğiz.
BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, Şırnak şehitlerimizin fotoğrafı gelmişti gösterebilir miyiz?
ADNAN OKTAR: Bakayım.
BÜLENT SEZGİN: Şehit Faruk Yüksel Jandarma Uzman Çavuş.
ADNAN OKTAR: Faruk, Ömer Faruk ne güzel sana Allah ikramda bulunmuş. Allah o ikramı bize de nasip etsin.
BÜLENT SEZGİN: Mustafa Yazgan Jandarma Teğmen.
ADNAN OKTAR: Aslansın sen, kabadayım aslan. Allah senin şerefini bizlere de nasip etsin. Annene babana ne mutlu, sana ne mutlu. Güzel bir nimet içindesin, cennet kuzusu olmuşsun. Biz buradayız ama sen cennettesin, bu bizim için bir nimet senin cennette olman, senin şerefinle övünüyoruz, nurunla övünüyoruz. Annene babana Allah uzun ömür versin.
KARTAL GÖKTAN: Şehit Faruk Yüksel’in bir resmi daha vardı.
ADNAN OKTAR: Bakayım. Kabadayı, aslan, koçyiğit. Allah nuruyla sarsın, Allah çoluğuna çocuğuna sevdiklerine uzun ömür versin.
BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, Amerika’da Florida Eyaleti’ndeki havalimanında silahlı saldırı düzenlendiği öğrenildi. Bu saldırıda 5 ölü, en az 8 yaralı var şu anda.
ADNAN OKTAR: Florida’da.
BÜLENT SEZGİN: Bir havalimanında silahlı saldırı olduğu öğrenildi düzenlendiği, saldırı havalimanındaki bagaj alım bantlarının orada gerçekleşmiş, şu anki bilgiye göre 5 ölü var, en az 8 yaralı var.
ADNAN OKTAR: İşte ahir zamandayız her yerde bir terör var, kimi silahla, kimi bombayla, kimi ağzını bozarak küfürbazlıkla, kimi ahlaksızlıkla her yerde bir terör. Kimi vatan hainliğiyle, kimi ahlaksızlıkla, kimi alçaklıkla, kimi ağzından lağım akarak çok fazla haysiyetsiz namussuz insan var ama bir zaman içerisinde bunların süratle düzeldiğini göreceksiniz. Yani fırtınanın bir an önce dinmesi için Allah müminlere bu gücü verecek. Denizin fırtınasının teskin olması gibi, kış mevsiminin birden yaz olması gibi düzelme olacak bunu hep beraber göreceğiz.
BÜLENT SEZGİN: Şüpheli gözaltına alınmış Müslüman olduğu iddia ediliyormuş.
ADNAN OKTAR: Evet.
Evet dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün sevgi üzerine çok uzun bir konuşma yaptı, şunları söyledi: “Bu toprakların harcı yüzyıllardır muhabbetle yoğrulmuştur. Bu millet aşık ve maşuk topluluğudur ama son dönemde aşkımızı sevdamızı çekemeyenler oldu, istedikleri kadar çekemesinler aşıkla maşuk ayrılmaz. Aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Biz tabii aşkımızı kaybettik bunu da görelim, öyle lafla aşık olunmaz, sevdiğinde yok olabiliyor musun? Gerçek manada aşık odur, diğerleri lafı güzaf. İstanbul'un fethini sağlayan, Rumeli'nin Afrika'nın kapılarını açan sır bu muhabbette aşkta gizlidir.”
ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam ne güzel konuşmuş maşaAllah. Bu üslup bütün devlet erkanının dilinde olsun. Bütün hükümet üyelerinin dilinde olsun. Tayyip Hocam güzel bir öncülük etmiş, sevgiyi aşkı ön plana alan bu güzel üslup her yere yayılsın. Şeytanı kovuğuna çekilinceye kadar sevgiyle insanlara yaklaşacağız.
Bu insanların çok olması insanı şaşırtmasın. Kimi teröristtir, kimi ahlaksızdır, kimi vicdansızdır, kimi zalimdir ama bunların hepsi şeytanın ordusudur yani adı terörist olur, işte ahlaksız olur, züppe olur şu olur bu olur falan feşmekan tamamı şeytanın ordusudur. Kuran’da ne diyor şeytan: “Çoğunu, birçoğunu kendime bağlayacağım’ diyor. “Onlara önlerinden arkalarından sağlarından sollarından yaklaşacağım Senin yolundan onları saptıracağım ve onları bozacağım” diyor yani şeytanın esiri haline geleceklerini şeytan söylüyor. Şeytanın esiri olduğunda ne olur? Ağzından lağım akar, küfür akar, pislik çıkar, hiç kimseyi sevmez, nefret insanıdır, nefretin dışında bir şey söyleyemeyecek hale gelir artık o iblis ordusu olmuştur, vahşileşmiş hayvana dönmüştür, insan olmaktan çıkmıştır. “Şeytan sözünü doğruladı” diyor Allah ayette, “hepsini” diyor “şeytan dahil hepsini cehenneme dolduracağım” diyor. Çünkü insan fıtratı sevgi, merhamet, şefkat, dostluk, iyilik ve güzelliğe göredir ama ağzından lağım akan ahlaksız güruhun sevgisizliği sırf ağzıyla kalmıyor, namlusundan da ateş çıkıyor, elinden de ızdırap yöntemleri hiç eksik olmuyor. Ya insanları asıyor kesiyor dövüyor işte kurşunluyor veyahut ağzından çıkan pis iğrenç sözlerle kendince zarar vermeye çalışıyor, bu şeytanlığın çeşitli yöntemleri olmuş oluyor. Müslüman da bunlara karşı daima iyilik ve güzellikle, şefkatle, sevgiyle ve akılcılıkla karşılık veriyor sonunda imtihanı bitiyor Müslümanın. Sonra bu lağım takımı lağım gibi cehenneme akıyor, müminler de nur gibi cennete akıyorlar.
Evet, şimdi dinliyoruz.
BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan namaz kılmayana baskı yapılamayacağına dair şöyle bir açıklama yaptı Adnan Bey. “Ezana tahammül edemeyenlerin müezzinin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa, namaz kılmayana baskı da yanlıştır. Türkiye’nin hayat biçimi yüzünden en çok saldırıya maruz kalmış kişi bu kardeşinizdir. Hakkımda demediklerini bırakmadılar, eşime çocuklarıma saldırdılar. Benim gibi Karadeniz kökenli, Kasımpaşa’da yetişme biri bile yasal haklarımı kullanmamın dışında bir yola başvurmadım” dedi.
ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam doğru söylüyor evet ama çok sevap alıyor. Allah’ın onu koruyup korumasının vesilesiyle sabırlı olması, tevekküllü olması, Allah’ın imtihanına güzel bir karşılıkla karşılık veriyor olması ve Türkiye’nin yüzde 50’sinden fazlası onu destekliyor. O diğer yarısı içinde de onu yine çok fazla destekleyen insan var ama tabii siyasi nedenlerden dolayı başka türlü bir tavır gösteriyorlar, mühim olan ahiretteki neticedir.
Ama küfür olmadan, deccaliyet olmadan olmaz. Şu an ağzından lağım akanlar deccalın ordusudur, ağzından pislik akanlar deccalın ordusudur yani şeytanın ordusudur. Şeytanın ordusuyla müminlerin bir mücadelesi var, şeytanın ordusunun deccalın ordusunun kalabalık olması Müslümanı şaşırtmayacak. Çünkü ahir zamanda deccal dünyaya hakim oluyor, deccal dünyaya hakim oluyor. Şimdi deccalın ordusunun özelliği ağzından lağım akar, pislik akar yani şeytanın iblisin adamı olduğu için onun ağzından normal bir şey çıkmaz yani ağzından nur çıkmaz, ağzından ateş çıkar, pislik çıkar, kükürtlü pis kokular çıkar, iğrenç kokular çıkar ağzından, bu deccalın hakimiyetini gösterir. Müslüman da buna karşı azınlık olmasına rağmen güzel sözle, güzel konuşmayla karşılık vermeye devam ediyor, sonunda Allah taraftarları galip oluyorlar. Allah ‘hizb’ul galibun’ diyor, ‘Allah hizbi galip olandır’ diyor onun için aceleci olmadan sabırla anlatmaya devam etmek lazım.
Mesela Mümtehine Suresi 2’de Cenab-ı Allah, şeytandan Allah’a Sığınırım. “Eğer sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler” yani sizinle herhangi bir şekilde muhatap olurlarsa, sizinle herhangi bir şekilde bağlantıya geçerlerse size düşman kesilirler. “Ellerini” nasıl? Silahla, kılıçla, bıçakla veyahut bombayla. “veya dillerini kötülükle size uzatırlar.” Her ikisinin de Allah deccal saldırısı olduğunu söylüyor yani dille elin saldırısını aynı tutuyor yani adam diliyle de pislik yapabilir lağım yöntemleriyle, ağzından lağımla da Müslümana zarar vermeye kalkabilir ki o pisliği Müslümana ulaşmaz, kendinden çıkan lağım kendi başına yağar. Her ahlaksızın ağzından çıkan söz kendi başına yağar, hemen ağzına geri girer yani her ahlaksızdan çıkan söz geri onun başından aşağı onun içine girer onu kaplar, Müslümana gelmez yani özelliği budur. Elinden işte görüyorsunuz polisi vuruyor, askeri vuruyor, şehit de ediyor, bomba atıyor bunlar hep iblisin yani deccalın ordusu olmaktan kaynaklanan tavırlar. Deccalın ordusu şu son zamanlarda daha büyük atağa geçti dikkat ederseniz, daha da azdı, sürekli olarak orada burada asker, polis, halktan insanları şehit ediyor. Mesela yılbaşını kutlamak isteyen gençler bir araya toplanıyorlar onlara haset ediyor, azgınlığından, kızgınlığından, öfkesinden, nefretinden o gençlerin neşesinin güzelliğine asıl haset ettiği için gidiyor onları şehit ediyor. Ne oluyor? Kendisi sonunda her bir kişi için zaten cehennem karşılığı var. Peki öbür mümin ne oluyor? Doğrudan cennete gidiyor. Sen eğlence yerinden onu alıyorsun cennetin ortasına oturtuyorsun, güya kötülük yapmış oluyor. Deccalın hayatını aldığı her insan şehit olur. Deccalın ordusunun ağzından akan lağım da hep deccala geri akar, özelliği budur yani kendi üstüne akar, şer onu kendisini kaplar. Onun için deccalın ağzından, deccalın ordusunun deccalın emrinde olan böyle aşağılık mahlukatın çirkin sözlerinden Müslüman rahatsız olmaz. Çünkü o söz Müslümana asla gelmez yani doğrudan o alçağın kafasına yağar, ağzından içeri akar geri akar. Mümin tahirdir, Allah ayette diyor, “tahir ve temizdir” o yüzden Müslümanı ilgilendiren bir şey yok.
Mümtehine Suresi 2 yeniden okuyorum. “Eğer sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler” kin nefret dolu, sevgisiz ve haset içinde, manyaklaşmış yani. “Ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar.” Yani saldırırlar ahlaksızlık yapmaya kalkarlar. “Onlar sizin inkâr etmenizi içten arzu etmişlerdir.” Kıskandığı neymiş? İman. Neden alçaklık yapıyor? İmanından dolayı. Mesela askere polise saldırının nedeni ne? Vatana millete devlete sadık olduğu için. Niçin asker tercih edilir? Vatan savunmasında görev aldığı için. Allah’a, Kitap’a, dine, imana sadakatinden yoksa o da kendisi gibi birini bulmuş olsa dost olur çünkü deccal taraftarları birbirini koruyup kolluyorlar. Şu an İngiliz derin devletinin çatısı altında, İngiliz derin devletinin kurduğu çatının altında alçakça pis bir ilişki içindeler. IŞİD, El-Kaide, Taliban, PKK, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKPC) yüzlerce terör örgütü, yüzlerce sapkın yapılanma, FETÖ yapılanması da dahil hepsi şu an deccalın emrindeler. İşte bunlara karşı “Al-i Beyt’i Nebevi’nin silsile-i nuraniyesine bağlanan Ehl-i Beyt’ten Muhammed Mehdi isminde bir zat-ı nurani zuhur edecek” diyor Bediüzzaman. “Bu deccal komitesini yerle bir edecek” diyor “ilimle irfanla. Kış ayında birden bahar olması gibi, fırtınada denizin birden düzelip sakinleşmesi gibi Mehdi’yle de Cenab-ı Allah dünyayı ıslah edecektir” diyor. “Kıştan sonra baharın gelmesini beklemek gibi Cenab-ı Allah’tan bekliyoruz, beklemekte haklıyız. Hadislerin işareti de budur, bu mutlaka olacaktır” diyor Bediüzzaman inşaAllah.
Mesela Araf Suresi 16. Ayet’te: “Şeytan dedi ki:” yani deccaliyet “Madem öyle beni azdırdığından dolayı” deccalın özelliği ney? Azmış olması. Ne yapar? Gider insanları şehit etmeye kalkar. Ne yapar? Bomba atmaya kalkar. Ne yapar? Ağzından lağım akar, küfür eder, fitne çıkartmaya kalkar, bölücülük yapar, vatanı parçalamaya kalkar. Hakaretler eder. Nefret kokan üslup kullanır yani pisliğin, rezilliğin adeta kaynayan bir membaı gibidir. Araf Suresi, 16 ve 18, “Dedi ki:” şeytan, deccaliyet “Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım.” Şimdi dosdoğru yolun üstüne pusuyu nasıl kuruyor? Darwinizm’le kuruyor, materyalizmle kuruyor. Materyalist, Darwinist eğitimle ne oluyor? İnsanların kafasında Allah sevgisi, Allah’a bağlılık kalmıyor. İnkar düşüncesi gelişiyor. Ondan sonra ne oluyor? Ruhu eğer dizginlenmemiş, terbiye edilmemiş, teskin edilmemiş bir nefisse şeytana teslim oluyor. Ondan sonra azma, saldırganlık, dehşet ve şiddet başlıyor. “Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım.” Yani “her türlü imkanı kullanacağım.” Terörle, bombalamayla, silahla, internetten, televizyondan, radyondan, telefondan, her yerden alçaklığını yapacağını söylüyor şeytan. “Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın.” Yani “insanların çoğunu bu şekilde saptıracağım ve onlar Allah’a şükretmeyecekler” diyor. “(Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık.” Yani “cennetten, cennet boyutundan çık.” Ama bak, “alçaltılmış” yani şeytana uyanlar alçak bir karaktere bürünmüş oluyor deccala uyanlar. “Ve kovulmuş olarak.” Allah onları hayırdan, nimetten, güzellikten kovmuş oluyor.
Al-i İmran Suresi, 186’da, şeytandan Allah’a sığınırım. “Andolsun” diyor Allah yemin ediyor, “mallarınızla ve canlarınızla” mal ve canla bak, terörist ne yapıyor? Mala ve cana. Bir yeri tahrip ediyor, bir yeri yakıyor, bir yeri yıkıyor yahut insanları şehit ediyor. “imtihan edileceksiniz” demek ki bu imtihan şu an devam ediyor. Çünkü mala ve cana zarar vermiş olduğunu düşünüyor şeytan ve deccal ordusu ve saldırıyor. “ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz.” Bak, “sizden önce kendilerine kitap verilenlerden” mesela şu an Hristiyan aleminden de Musevilerden de, dinin dışına çıkmış, İngiliz derin devletinin emrine girmiş, mesela FETÖ’den, şuradan buradan insanlar da görüyoruz güya “Müslüman’ım” diyor ama. Bak, “kendilerine kitap verilenlerden” yani güya inanç sahibi kişilerden. “ve şirk koşmakta olanlardan” yani gelenekçi, Ortodoks Allah’a eş koşanlardan veyahut Allah’ı ikinci planda görenlerden yani Allah’a önem vermeyen -haşa- kişilerden “elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz.” Bunlar nedir? İşte küfretmek, hakaret, saldırı. Ama kendince eziyet edeceğini düşünüyor. Yani “bu sizde eziyet olur” demiyor Cenab-ı Allah. Yani o amaçla yapılmış sözler. Yoksa deccalın kendine eziyet verir sözleri yani kötü söz onu söyleyenin kendisine döndüğü için ona ızdırap verir. Mümini etkilemez o. “Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.” Yani “bu alçak insanların, pis insanların kötü sözlerinden etkilenmezseniz, sabrederseniz sabır makamına sabırlılardan makamına erişirsiniz.” Yani bu Allah’ın rızası, rahmeti ve cenneti demektir. “bu emirlere olan azimdendir.” “Allah’ın emrine olan titizliğinizden ve kararlılığınızdandır” diyor Allah.
Fussilet Suresi, 34’te, şeytandan Allah’a sığınırım. “İyilikle kötülük eşit olmaz.” Diyor Cenab-ı Allah. Yani deccaliyetle Mehdiyet. “Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır” Yani ilimle, irfanla, sevgiyle, ikna ederek, Darwinist, materyalist felsefenin yanlışlığını anlatarak deccaliyetin zararlarını uzaklaştır. “o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse” Yani deccala uyan, deccala kendini kaptırmış, şeytana kaptırmış kimse “sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.” Günlerden beri söylüyorum. Yani bunlar mesela adam sığır sınıfında ama iyi eğitirsen sığırlıktan insanlığa geçer ama sabırlı olmak lazım. Bunlara kendi diliyle cevap vermek, bunları aşağılamak olmaz. Onun için genel konuşuyorum anlatırken yani fert fert söylenmez ama genel anlamda tabii bunların aşağılık olduğunu Allah, ahlaksız olduğunu Kuran’da belirtiyor. “Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar.” (Araf Suresi, 179) Onun için biz sığır demekle aslında iltifat etmiş oluyoruz, çünkü Allah “hayvandan da aşağıdırlar” diyor. Sığır hayvan, Allah bu küfür ehli için, bu ahlaksız ve alçak takımı için “hayvandan da aşağıdır” diyor ayette.
Kötü söz söyleyenin sağlığı bozulur. Bakın yüzlerine, kapkaradır yüzleri, böyle sıhhatsiz ve sağlıksızdırlar. Kötü söz söylenene bakın, elinden yüzünden nur akar, bayağı sağlıklıdır. Allah kötü söz söyleyenin ömrünü kısaltır, sağlığını bozar. Kötü söz söylenene de Allah sağlık, sıhhat ve uzun ömür verir. Bu bütün peygamberlerde görülmüş, bütün velilerde görülmüştür. Küfür hep ızdırap içinde yaşamıştır, hep ruhu cehennem azabı içinde kalmıştır. Bunun sebebi şu; kafirle, ahlaksızla, alçakla Müslümanlar hepsi beraber yaşıyorlar. Şimdi Allah bunların hepsine istihkak veriyor. Yani iyilik istihkakları vardır, hepsinin güzellik istihkakı vardır. Hepsinin de cennette yeri vardır. Bütün insanların cennette yeri vardır ve bütün insanların da cehennemde de yeri vardır. Ama bir insan güzel ahlaklıysa cehennemdeki yeri ona küfredenin, ona azap vermeye çalışanın yahut onu şehit edenin ilavesi oluyor. Yani kendi cehennemine geliyor artı ona ayrılan cehennem de ona ilave ediliyor. Yani çift cehennemi olmuş oluyor. Ve cennette ona ayrılan da yani o kötü insana ayrılan ama yolunu bulsaydı ona verilecek olan cennet nimeti cennet de ona ilave ediliyor, kendi cennetine ilave olarak iki cennet almış oluyor. Her kim ne yaparsa bu şekilde oluyor. Yani ona ayrılan hayır, nimet neyse olduğu gibi müminin üstüne akar, mümine gelecek olan şer de olduğu gibi onun üstüne gider, küfredenin yanlış yolda olanın üstüne gider. Yani Allah öyle bir mükafat sistemi kurmuştur. O yüzden müminler çok sağlıklı sıhhatli olurlar yani saldırıya uğrayanlar, baskıya uğrayanlar. Kötülük yapanlar da simsiyah kesilir. Bakın yüzlerine çok dehşet vericidir halleri, mutlu değillerdir. Psikolojik müthiş ızdırap içindedirler, ruh hastası gibidirler yani çok acı içinde yaşarlar.
Kötü söz söyleyene daima hastalık ve sıkıntı gelir. Hepsi sıkıntıda ve hastalıklıdır. Bakın, dikkat edin kötü söz söyleyip de sağlıklı, mutlu olan tek kişi yoktur. Kötü söz söylenip de sağlıklı sıhhatli olmayan da tek bir kişi yoktur. Hep Allah bereket verir. Ondaki bereketi alır, ona verir. Mümindeki uğursuzluk geldiyse üstüne, üstüne bir hastalık gelecekse, bir dert gelecekse onu alır o küfredenin üstüne götürür. Müminin üstünden hastalık gider ona yapışır. Ona gelecek hayır güzellik de müminin üstüne gelir. Böyle bir sistem kurmuş Cenab-ı Allah.
Cenab-ı Allah diyor ki İbrahim Suresi, 24-27’de “Kötü (murdar) söz ise” yani ahlaksız, alçak insanların ağzından çıkan söz ise kötü küfürler aşağılık ifadeler yani lağım akıyor dedik ya küfür ehlinin ağzından yahut karanlık insanların yahut deccala tabi olmuş şeytana tabi olmuş iblisun ve iblisat, münafikun ve münafikat, kafirun ve kafirat da bak, ne oluyor? “Kötü (murdar) söz ise kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış” kökü yerden kopmuş, “kararı (yerinde durma, tutunma imkanı) kalmamıştır.” Artık her an devrilmek üzeredir. Yani “yerden beslenmesi artık onun bereketi sağlığı, sıhhati bitmiştir” diyor Allah. Yani “kökü kopmuştur. Ama mümindeki öyle değildir” diyor. Bak, “Güzel bir söz” güzel bir mümin “güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit” yani sürekli yerden beslenen “dalı ise göktedir.” Sürekli Allah’tan nur alır. “Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir.” Hep sağlıklı sıhhatlidir. Güzel konuşur, güzel yaşar. Bereket bolluk içindedir. Sever, sevilir, nimetler içinde yaşar.
Deccal ne yaparsa yapsın bizim neşemizi kaçıramaz, şevkimizi kaçıramaz. Türkiye büyüyecek Turan olacak, deccalın ülkesi yıkılacak, viran olacak. Yani bunun ikinci bir yolu yok. Her gün eylemlerini artıracak deccal onu söyledim. Daha da artacak 2017’de hadislerin işareti bu. 2018’de de devam edecek, 2019’da da, 2020, 2021’de Allah bizi Mehdi’mize kavuşturacak. İnşaAllah İmam Mehdi’yi Allah’ın izniyle fark edeceğiz 2021’de. Yoksa bu felaketler bu olaylar devam edeceğini Resulullah (sav) bin dört yüz yıl öncesinden bildiriyor. Bol bol şehit veriyoruz fakat sonunda dünya hakimiyeti alacağız. Bak, bu şehitlerin mübarek kanı üzerine dünya hakimiyeti gelecek. Allah dünya hakimiyetini başka türlü vermiyor. Yani hep böyle olmuş mesela Anadolu’ya girişte de Malazgirt’te mesela çok fazla şehit verilmiş sonra Cenab-ı Allah Anadolu’yu nasip etti. İstanbul’un alınmasında da mesela çok fazla şehit verildi Allah İstanbul’u nasip etti. Şimdi dünya hakimiyeti geliyor. Dünya hakimiyetini Allah şehitsiz asla vermez, vermiyor. Onun için Cenab-ı Allah aslanlarımıza uzun ömür versin, fakat şehidimiz olacak onu söyleyeyim. Yani fazla da olabilir. Bu kaderin akışında, kader içinde olan olaylardır. Resulullah (sav)’in anlattığı hadisler, söylediği olaylar bu şekilde gelişeceği görülüyor. 2021’lerde Mehdi (as)’nin elini öpeceğim Allah’ın izniyle. Siz de öpeceksiniz ben de öpeceğim inşaAllah.
Deccalı kızdırmak çok önemlidir. “Deccal” diyor “ancak kızdırıldığında ortaya çıkar” diyor. Bizim eğlencemiz deccalı çok kızdırır. Deccal istiyor ki Türkiye ağlasın, üzülsün, hüzünlensin, matem içinde olsun, sokağa çıkmasın, pazara çıkmasın, hayat dursun. Gece gündüz ağlasınlar, feryat etsinler. Biz güleceğiz, eğleneceğiz, deccalı da her yerde kovalamaya devam edeceğiz ve ezmeye devam edeceğiz ilimle irfanla, kanunla hukukla. Neşemizden, sevincimizden asla bir eksilme olmayacağını deccal gördükçe daha da kuduracaktır. Ey deccal bekle geliyoruz. İnlerine gireceğiz inlerine Allah’ın izniyle.
“Allah esirgesin” diyor. “Senin ailenden birisine bir şey olsa yine eğlenecek misin?” Diyor. Benim aslanlarımı, Güneydoğu’da en yakın sevdiğim kardeşimi kabadayımı vurdular. Biz eğlendik, güldük. Vuslat gecesiydi o. Yani niçin üzülelim? Allah’a kavuşan, şehit olan bir insan için niye üzülelim? Yine benim aslanlarım Güneydoğu’da sıcak çatışmada şehit oldular iki aslanım daha en yakın kardeşlerimden. Yine eğlendik, güldük. Laf mı şu? Yedi gazim var, yedi tane kardeşim. Üstünde kurşun taşıyanlar var, şarapnel parçası taşıyanlar var vücudunda, ameliyatla çıkarılamıyor. Üzülürsen karşı tarafın istediğini yapmış olursun. Deccal senin üzülmeni istiyor, ağlamanı istiyor. Ah-u enin etmeni istiyor, çökmeni istiyor, moralinin bozulmasını istiyor, maneviyatının bozulmasını, gücünün bozulmasını, dikkatinin dağılmasını, iradenin kırılmasını ve seni teslim almayı. Sen dinç, neşeli, sevinç dolu olmaya devam edersen deccal ne diyecek? “Ben ne yaparsam yapayım bunlar yıkılmayacak” diyecek. “O zaman diz çökeceğim” diyecek. Deccala diz çöktüreceğiz yere. “Mehdi’nin” diyor “ayaklarının altında şeytan bizzat Mehdi tarafından öldürülür” diyor. Ayağının altında cin şeytan. Ayağının altında bağıra bağıra ölüyor. O yüzden deccalı sevindirecek hiçbir şey yapmam ve yapılmasını da istemem.
SEMİH MERİÇ: Allah kafirler için “Az gülsünler, çok ağlasınlar.” (Tevbe Suresi, 82) diye bildiriyor.
MEHMET YILDIRIM: Başka bir ayetinde de “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.” (Al-i İmran Suresi, 139) diyor Allah.
ADNAN OKTAR: Tabii.
Evet, dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: Diyanet İşleri Başkanlığı, FETÖ ve IŞİD gibi örgütlere karşı uyarmak için otuz kadar cemaat ve tarikatla ön görüşme yaptı. Diyanet’in cemaat ve tarikatlardan istediği olmazsa olmaz beş ilke belirlendi. Belirlenen ilkeler arasında açıkça olmasa da Mehdiyet’e karşı gibi duran bir madde de var. Maddeler şu şekilde. Bir; Kendin gibi yaşamayanları dinden çıkmakla suçlamayacaksın, ötekileştirmeyeceksin. İki; İslam’ı kendine göre yorumlamayacaksın. Üç; şiddete karşı duracaksın. Dört; şahıscı olmayacaksın. Şahısları hakikatin yerine ikame edemezsiniz. Baki hakikatleri fani şahsiyetler üzerine bina edemezsiniz. Biz irademizi bir faniye teslim edemeyiz.
ADNAN OKTAR: Yok ya orada Mehdiyet olsa açık açık söylerler. Güzel aslında beş madde de, orada acayip bir şey yok. Oluyor hakikaten adam yani çok şuursuz olarak mesela bir tarikat şeyhine bağlanıyor. Adam akıl almaz şeyler söylüyor, ne derse kabul ediyor. Mesela Fethullah Gülen Hareketinde kim dediyse artık, mesela “gidin bombalayın” diyor ve “o insanlar eğer orada mahvolursa şehit olurlar” diyor. “Siz de mahvolursanız siz de şehit olursunuz” diyor. Şimdi manyaklık bu ifade, psikopatlık. Yani “gidip bombalayın, asıp kesin” demek, “havadan otomatik silahla tarayın” ve bu adam da bunu dinlemiş olması tam klasik ahmaklık. Yani tam tipik manyaklık. Bunları kastediyorlar. Yoksa Mehdiyet’e karşı yani Hz. Mehdi (as) çıksa zaten Diyanet İşleri Başkanı gider elini öper yani öyle bir şey olmaz. Ama burada öyle bir ifade yok yani. Ama adam kendi kendine çıkar Mehdilik iddia eder, gidip adamı otomatik silahla tarıyor, yani yargılamıyor, düşünmüyor, araştırmıyor, “harama giriyorum” demiyorum. Bu konuda uyarması normal. Beş maddenin beşi de normal gibi görünüyor.
Resulullah diyor ki; “Mehdi (as)’ın yanındaki müminler onunla buluşmayı kuşların yuvalarına dönmeye heveslendikleri gibi hevesle giderler yanına.” Yuvasına nasıl kuş heyecanla dönerse diyor Mehdi (as)’ın yanına da o şekilde kuşlar yuvasına dönmesi gibi Mehdi (as)’ın yanına giderler müminler. “Bunlar dünyada alelade yaşamlar süren kişilerdir fakat Allah’ın gözünde bu kişiler yükseltilmiş ve değerlidirler.” (Bihar’ul Envar 52. Cilt, Sayfa 449)
Peygamberimiz (sav) diyor ki; “Mehdi (as) imdada gelen ve feryadresttir. Feryat edenin yardımına koşan yardım edendir. Allah onu dünyadaki insanların imdadına yetişmesi için gönderecektir.” (El Mehdiyy-il Mev’ud Cilt 1. Sayfa 264/275)
“İnsanlar her yerde bir ıslahatçı aramaya başlarlar, ancak Mehdi (as)’dan başka kendilerine yardım edecek birini bulamadıklarından ona koşmaya başlarlar.” (Bihar’ul Envar Cilt 52)
“Mehdi (as) her an Allah korkusunu kalbinde taşır ve Allah katında sahip olduğu takarruk yakınlık makamından dolayı da gururlanmaz. O dünyaya gönül bağlamaz, bunun için taş üstüne taş yığmaz.” Hiç malı mülkü yoktur diyor. “Onun hükümetinde kimseye kötülük edilmez” yani onun varlık zamanında hiç kimseye kötülük edilmez, hükümet demek hükmettiği dönem. Yoksa bir siyasi hükümet anlamında değil. “Mehdi (as)’ın yardımcıları namaz kılarken bal arılarının vızıltısı gibi ses çıkarırlar” sessiz Allah’ı andıkları için fısır fısır ses gelir diyor.
Kardeşim dini program diyorsun. Bizim programımız dini program değil. Ama ben Müslüman olduğum için tabii dindarca konuşuyorum ama ben düğünde de Allah’tan bahsediyorum, yemek yerken de Allah’tan bahsediyorum, koşarken de Allah’tan bahsediyorum, siz onun için dini program zannediyorsunuz, benim bütün hayatım bu şekilde. Bu program normalde eğlence programı, biz kendi aramızda sohbet ediyoruz, eğleniyoruz ama dinden de bahsediyorum. Benim dinden bahsetmediğim hiçbir yer yok, hayatımın her yerinde yatarken de, kalkarken de, yemek yerken her yerde Allah’tan bahsederim ben.
BÜLENT SEZGİN: “Allah şöyle buyuruyor; şeytandan Allaha sığınırım. “De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.”
ADNAN OKTAR: Bak hayatının her safhasında insan Müslümanca yaşar. Onun için şaşırıyorlar “ya” diyorlar “şimdi nasıl Allah’tan bahsediyor?” Koşarsın, Allah’tan bahsederek koşarsın, yemek yersin, Allah’tan bahsederek, düğüne gidersin, Allah’tan bahsedersin, eğlenirsin, Allah’tan bahsedersin Allah’ın unutulacağı bir yer olmaz.
“İmam Mehdi’nin talebeleri dışarda Hazret’in etrafında pervaneler gibi dönerler. Kendi canlarıyla onu korurlar.” Bak kendi canlarıyla onu korurlar. Mehdi (as)’ın yanında onun korunmasına çok titiz olacağını belirtiyor Peygamberimiz (sav) rivayette. “Mehdi (as) ve talebeleri Allah yolunda şehit olmayı arzu ederler.” B(ihar’ul Envar Cilt 52. Sayfa 308) “Mehdi (as) ve talebeleri Allah yolunda şehit olmayı arzu eder” dua ediyorlar. “Ya Rabbi bize de şehitlik nasip et” diye. Mehdi (as) da dua ediyor, talebeleri de dua ediyor, hep talepleri şehit olmak.
Peygamber Efendimiz (sav) ferman ediyor. “Mehdi (as)’ın alameti memurlarına şiddetli davranıp dakik hesaba çekmesidir.” Çok kararlı bir üslupla onları uyarıda bulunuyor çünkü müminlerin hakkı olduğu için, ahiretlerinde zarara uğramamaları için çok titiz bir uyarma sistemi kuruyor. Bak Mehdi (as)’ın alameti memurlarına yani o konuyla ilgili görevli olan kişi kimse memur demek, “ben buna memur değilim” diyor ya yani bir şeyin üzerine vekil kılınan kişi yahut bir şeyde görevli olan kişi. “Memurlarına karşı şiddetli davranıp dakik hesaba çekmesi” sürekli sorguluyor şunu yaptınız mı? Bunu yaptınız mı? Şu nasıl oldu? Bu nasıl oldu? Ki Müslümanlara zarar gelmesin, İslam’a zarar gelmesin, şahsın kendine zarar gelmesin. Bak “dakik hesaba çekecek” diyor Peygamberimiz (sav). Şiddetli davranıp demek, tabii dövme, sövme anlamında değil yani atak ve coşkulu davranıyor, kararlı davranıyor.
“İmam Mehdi’nin yardımcılarını tanıtırken Resulullah (sav) şöyle buyuruyor; “Mehdi (as)’ın yardımcıları İmamlarına itaat etme konusunda çok çalışkandırlar.” Çok titizler talebeleri. (Yevm’ul Halas, 223)
Hz. Ali Kerremallahu veche şöyle buyuruyor; “Annem ve babam yeryüzünde insanların göremediği azınlık gruba Mehdi (as) ve talebelerine Allah için feda olsun” diyor. Resulullah (sav)’a diyorlar ya, “anam, babam sana feda olsun” Allah rızası için. Hz. Ali (kv) da diyor ki; “annem, babam Mehdi (as) ve talebelerine Allah rızası için feda olsunlar” diyor.
İmam Ali, Mehdi talebelerini tanıtırken “Mehdi talebeleri yuvalarından çıkmış aslanlar gibidirler. İsteseler dağları yerlerinden sökerler.” Mesela derin devlet yapılanmalarını, karanlık güçleri, ona bağlı güçleri isteseler yerlerinden sökerler. (Yevm’ul Halas, 224)
“Dünyayı fitne ve düşmanlık sardığında, her yer zulüm ve fesad ve yağmayla dolduğunda” diyor Resulullah (sav) “dalalet ve inhiraf kalelerini yıkmak” işte Darwinizm, materyalizm ve işte İngiliz derin devleti gibi karanlık odaklar, deccaliyet gibi karanlık odaklar. “Karanlık ve taş kalpleri tevhit ve insaniyet ve adalet nuruyla aydınlatmak için Allah yüce ıslahatçısını Mehdi (as)’ı gönderecektir.” (El Mehdiyy-il Mev’ud. Cilt 1. Sayfa 310)
“İmam Mehdi birlikte olunan iyi bir dosttur, can kardeşidir, kardeşlerine karşı şefkatli, iyi bir baba gibidir, büyük musibetlerde insanlara sığınaktır” bak büyük musibet. Çok büyük olaylarda insanlara sığınaktır diyor Peygamberimiz (sav). (Usul-u Kafi Cilt 1. Sayfa 225)
İmam Bakır, İmam Mehdi (as) hakkında şöyle buyuruyor; “Yeryüzü Mehdi (as) için dönecektir.” (Kemalu’d-din Cilt 1. bab 32. Sayfa 603)
“Allah o gün dağınık ve perişan kalpler arasında birlik ve dostluğu Mehdi (as)’la sağlayacaktır.” (Kemalüddin Cilt 2. Sayfa 548)
Hasan Tahsin, “Hocam, bağımlınız oldum” diyor. MaşaAllah.
Resulullah (sav) diyor ki; “Mehdi (as) ve talebelerini yeryüzünün kenarlarında ara. Onların yaşantıları sadedir, evleri sırtlarındadır” yani sabit evleri olmaz. “Eğer hazır olsalar tanınmazlar, eğer kaybolsalar aranmazlar, hasta olsalar kimse onların ziyaretine gelmez, eğer evlenmek isteseler kimse onlara gelmez, eğer ölseler cenazelerine kimse katılmaz, onlar mallarını aralarında eşit olarak paylaşırlar ve birbirlerini kabirlerinde ziyaret ederler ayrı şehirlerde olsalar da.” ayrı ayrı şehirlerde. Bak “cenazelerine bile kimse katılmaz” diyor. Müthiş muhalefet var Mehdi grubuna karşı ahir zamanda. “Hasta olsalar” yine “kimse ziyaretlerine gelmezler, kaybolsalar da aranmazlar” diyor. O onların değerli olmasından kaynaklanıyor Mehdi (as) ve talebelerinin. İsa Mesih’te de öyle.
“İslam’ı IŞİD yerine Adnan Hoca yaysaydı dünyanın çoğu Müslümandı şimdi” diyor. Doğru söylüyorsun çoktan dünyaya İslam hakim olurdu. Çünkü çok korkunç gösterdiler İslamiyet’i.
Resullulah (sav) diyor ki; “Mehdi (as) insanların en hayırlısı ve yaratılmışların en sevimlisidir.” (Bihar’ul Envar Cilt 52. Hadis numarası 108)
“İmam Mehdi mutedil, mülayim ve itidallidir” yani halim, selim, sakinleştirici, mutedil ve itidalli yani heyecanlanıp fevri hareketler yapmıyor, dengeli ve tutarlı. Demek ki azgın ortamlar olacak, kontrolsüz ortamlar olacak Mehdi (as) da yatıştıracak. Mülayim olacak, mutedil olacak ve itidalli olacak bunların olması için ortamın gergin olması lazım. Şu an Türkiye’nin halini görüyorsunuz.
“İmam Mehdi kendi devrinin en iyi giysilerini giyecek” diyor Peygamberimiz (sav). “Giysileri bizimkilere benzemeyecek” yani o devrin kıyafetlerine benzemeyecek diyor. (El Kafi Cilt 6. Sayfa 444. Bihar’ul Envar Cilt 41. Sayfa 159) Bak “Kendi döneminin en iyi giysilerini giyecek fakat giysileri bizimkilere benzemeyecek” diyor. Sarık, cübbe tarzı değil.
Resulullah (sav) diyor ki, “Evladım Mehdi (as) geldiği zaman, Ehli Beyt’imden kaim Mehdi (as) ile görüşen, onun müttefikleriyle ittifak eden, onun düşmanlarına düşman olan kişiye güzel haberlerim var.” diyor Peygamberimiz (sav). “Bu kişiler benim arkadaşlarımdır. Benim sevdiğim ve kıyamet gününde benim milletimin en asil olanlarıdır.” diyor. (Kemalüddin cilt: 1 sayfa 286 bölüm 25 No:2) Bak hepsini kaynakları ile söylüyorum.
“Mehdi (as) elini yardımcılarının omzu ile göğsü arasına sürecek, böylece onlar, haklarında alınacak hiçbir hükümden çekinmeyecekler. Hiçbir karar onlara zor gelmeyecek.” Yani haklarında ne karar verilirse verilsin, insanlar ne derse desin hiç etkilenmeyecekler. Bak, “Böylece onlar, haklarında alınacak hiçbir hükümden çekinmeyecekler. Hiçbir karar onlara zor gelmeyecek.” İster küfretsin, ister bağırsın, ister konuşsun, ister hakaret etsin ne söylerse, isterse oyun oynamaya kalksın etkilenmeyecekler diyor. (Bihar’ul Envar cilt: 52 sayfa 345 El-Melahim vel Fiten sayfa 205 El-Mekarim cilt:1 sayfa 144-235)
“Hocam, her fırsatta Allah’ı anıyoruz ama sizin müzik dinlemeniz ve aynı anda İslam’dan bahsetmenizi anlamıyoruz.” Kardeşim müzik helal. Yemek yerken Allah’ı anarsın, müzik dinlerken Allah’ı anarsın, eğlenirken Allah’ı anarsın. Yani neden Allah’ı unutman gerekiyor müzikte? Eğlenirken niye Allah’ı unutman gerekiyor? Bu nasıl bir kafa?
SEMİH MERİÇ: Hocam, Allah Hz. Davut (as) için “Her işinde Allah’a yönelen biriydi” diye bildiriyor.
ADNAN OKTAR: Tabii ki.
İzmir’in kabadayısı, İzmir’in aslanı Fethi Sekin’in beslediği köpek var. Köpek çok şeker. Olay yerinde sürekli bekliyormuş. Acayip şeker bir şey. Fethi gönüllere taht kurdu. Kabadayının şahı, kabadayılık aleminin gerçek yiğidi, delikanlısı. Şehitlerin aslanı. Kabadayı böyle olur işte, Fethi gibi olur. Aslan böyle olur. Namı yeter, delikanlılığı yeter maşaAllah.
Mühürdar, “Hocam, eğlence ve din aynı anda olur mu? Aklımızı baştan alırsa ne olacak dünya güzellikleri?” diyor. Niye aklımızı başımızdan alsın? Hiçbir şey bize Allah’ı unutturmaz. Eğlencede de Allah’ı anarsın, koşarken de Allah’ı anarsın, uyumadan önce, kalktığında, her zaman Allah’ı anarsın. Biz Allah’la iç içeyiz. Allah diyor, “Şah damarından daha yakınım size.” diyor. Allah hiçbir yerde unutulmaz. Eğlenirken Allah’ı unutmak ne kadar korkunç bir şey. Müzik dinlerken Allah’ı unutmak ne kadar korkunç. Allah’la bağdaştırılmaması çok acayip. Müzikle, eğlenceyle, güzellikle Allah’ın bağdaştırılmaması çok garip. Allah’ın olmadığı hiçbir yer yoktur.
GÖKALP BARLAN: “Çalışırken şükrederler” diyor Yüce Rabbimiz.
ADNAN OKTAR: Daima, her yerde “Ne ticaret ne bir alışveriş onları Allah’ı anmaktan alıkoymaz diyor.” Cenab-ı Allah.
KARTAL GÖKTAN: “Rabbinin nimetini durmaksızın anlat.” diye buyuruyor Allah.
ADNAN OKTAR: Tabii. Durmaksızın nimet, durmaksızın.
BÜLENT SEZGİN: Ayaktayken.
ADNAN OKTAR: Tabii. “Ayaktayken, otururken, yan yatmışken” diyor. “Yan yatmışken sürekli Allah’ı anın.” diyor Cenab-ı Allah. Adam ‘yan yattım Allah’ı anamam’ diyor. Allah “yan yatmışken an” diyor. Allah’a ahlak mı öğretiyorsun sen?
ERDEM ERTÜZÜN: “Boş kaldığın zaman dua ve ibadetle yorulmaya devam edin.” diyor Allah.
ADNAN OKTAR: Tabii.
İzmir’in aslanı kabadayı Fethi, kabadayıların aslanı, efelerin aslanı. Şu yiğitliğe bak, şu yiğitliğe. Allah senin nurunu artırsın. Ne şereftir, ne güzelliktir, ne asalettir. Hayran olduk yiğitliğine, hayran. MaşaAllah, Allah senin makamını bizlere de nasip etsin. İftihar ediyoruz seninle, iftihar. Aslanımızsın sen bizim maşaAllah. Kürt asıllıymış Fethi. Kürt’ten işte böyle yiğit çıkar, kabadayı çıkar. Dedim, delikanlıdırlar Kürtler. Kürt dedin mi yiğit demek, aslan demektir. Bu memleketin her insanı asildir ve güzeldir. Fethi’yi, kabadayı Fethi’yi, yiğit Fethi’yi bir daha tebrik ediyoruz. Şehitler alemine de buradan selam ediyoruz, sevgilerimizi gönderiyoruz. Ne mutlu onlara. Neşelerine Allah neşe katsın. Cennet soflarındaki o güzel yiyeceklere inşaAllah bizleri de ortak etsinler. Davet etsinler biz de geliriz inşaAllah.
KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanımız bugün bir şehidimizin evine ziyarette bulundu Adnan Bey, taziye ziyaretinde. 10 Aralık’ta gerçekleştirilen hain terör saldırısında şehit olan polis memuru Enes Çiçek’in ailesine taziye ziyaretinde bulundu Cumhurbaşkanı.
ADNAN OKTAR: İyi, evleri böyle tek tek geziyor Tayyip Hocam çok iyi yapıyor. Allah razı olsun bak, yerde de oturmuş mütevazı, Anadolu delikanlısı, güzel.
KARTAL GÖKTAN: Şehidimizin babasıyla da bir görüntüsü vardı Cumhurbaşkanımız’ın.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah çok iyi olmuş. Tayyip Hocam ne çalışkan. Ben hayret ediyorum. Televizyonu ne zaman açsam canlı yayında. Ya kardeşim bu ne şevktir, bu ne çalışkanlıktır. Hiç yorulmaz mı bu mübarek? MaşaAllah. Hakikaten sabah açıyorum canlı yayında. Akşam açıyorum canlı yayında. Diyorlar şu an Fas’ta. Akşam bakıyorsun Kırşehir’de diyor. Öbür gün bakıyorum Nevşehir’de. Bu nasıl bir şeydir? MaşaAllah anne iyi baksın Tayyip Hocamız’a.
İBRAHİM AKMUGAN: Bazen bir günde iki şehirde miting yapıyor Hocam.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah.
Kabadayı Fethi, aslanların aslanı. İzmir’in aslanı. Adliyede aynı zamanda Kürtçe tercümanlık da yapıyormuş. Bak görüyor musun halbuki orada memur ama adliyeden çağırdıklarında Kürtçe tercümanlık yapıyormuş. Herkese yardım etmesiyle ünlü. Herkesi çok seviyor, herkes de onu çok seviyor. O bölgede onu sevmeyen yok. Herkesin çok sevdiği böyle gözü gibi koruduğu bir insan.
Kabadayıların sultanlarından Ömer Halisdemir. Kabadayı böyle olur, koçyiğit böyle olur. O da nur gibi eli yüzü. Elinden, yüzünden efendilik akıyor, nur akıyor. Cenab-ı Allah çok sevdiği için hemen yanına aldı. Mertliğiyle, dürüstlüğüyle, delikanlılığıyla destan yazdı. Gerçek kabadayı, gerçek efe, gerçek yiğit. İyiler, güzeller habire toplanıyorlar bir arada. Allah nurunu artırsın. Allah güzelliğini artırsın. Cennetteki kardeşlerine selam olsun. Sizi çok seviyoruz, sizinle iftihar ediyoruz, onur duyuyoruz. Afiyet şeker olsun cennet sofraları sizlere. Güzel nimet olarak Allah tarafından sunuluyor. Biz de sizlerle iftihar ediyoruz. Ahirette göreceğiz bu aslanların hayatını. Şehit olduğu an o an olay devam ediyor diye görüyor. O yüzden fark edemiyorlar. Yavaş bir geçişle Allah ahiret alemine alıyor. O cennet alemine, şehadet alemine alıyor. O mesela adamla çatışırken Allah onu galip gösteriyor orada. Fark etmiyor o yani şehit olduğunu bilmiyor. Sonradan anlıyor şehit olduğunu. Ama bir ölüm olarak anlamıyor onu. Allah nasıl yapıyor? Allah’ın sanatı o. Sadece diğer insanların neden gelmediklerini merak ediyorlar. Böyle bir imkan varken niye gelmiyorlar onun merakı içindeler, o kadar. Halbuki hak edene. O güzellik herkese nasip olmaz.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Amerikan yönetimi, “Eğer Esad halkın üzerinde kimyasal silah kullanırsa bu kırmızı çizgimiz olur ve müdahale ederiz.” demişti. 2013 yılında Esad, Şam kırsalında sarin gazı kullandı. Buna rağmen Amerika Suriye’ye müdahalede bulunamadı ve Esad’ı engelleyemedi. Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry, ilk defa İngiltere’yi suçlayan bir açıklama yaparak, “Suriye’ye müdahale edilememesinin sebebi İngiltere’dir. Biz ilerlemeye karar vermiştik ancak Cameron parlamentoya giderek hava saldırılarının önüne geçti.” dedi.
ADNAN OKTAR: Bu önemli. Bunlar timsah sohbeti gibi olmuş. Hepsi olayın içinde, öyle bir şey yok. Sadece, İngiliz derin devleti ne talimat verirse o olur. Yok, Cameron’mış yok kemerenmiş. Öyle bir konu yok. Kimse kaale almaz onu, öyle bir şey olmaz. İngiliz derin devleti ne derse o oluyor.
Kabadayıların aslanı Fethi, şehidimiz Fırat Çakıroğlu’nun resmi önünde resim çektirmiş daha önce. O resmi bir görelim. Bak kaderi görüyor musun? Cenab-ı Allah’ın hikmeti. Aslanlar hep bir aradalar. Bak onun yiğitliğine özenmiş, onun şehadetine özenmiş, onun resminin önünde resim çektirmiş. Cenab-ı Allah o şerefi ona da nasip etti. Tabii bu şehadetlerin arkasından büyük galibiyet gelecek. Dünya hakimiyetinin ön alametleri bunlar. Şehit, Allah vermesin ama çok artacak şehit sayısı. Sonra dünya hakimiyeti. Dünya hakimiyeti için Allah onu şart koşmuş. Kader öyle yani Cenab-ı Allah’ın kaderi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Şehidimiz Fethi Sekin’in ismini yeni açılacak parka verileceğini ve heykelinin dikileceğini açıklamış. Yakışır kabadayımıza. Çok iyi olur. Kılıçdaroğlu talimat vermiş. O da onun güzelliği. Çok iyi yapmış.
Şimdi kısa bir ara verelim, yine devam edelim.
BÜLENT SEZGİN: Yayınımıza kısa videolar ile devam ediyoruz.