BÜLENT SEZGİN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Hoş Sohbetler’e hoş geldiniz. Adnan Bey hoş geldiniz siz de.
ADNAN OKTAR: Siz de hoş geldiniz.
Evet, dinliyorum buyurun.
OKTAR BABUNA: Darbe Araştırma Komisyonu’nun aldığı cemaatlerin denetlenmesi kararından vazgeçildi Adnan Bey. Cemaatlerin takip edilmesi ifadesini de yumuşattılar. Böylece bu kararı değiştirmiş oldular. Devletin tek tip bir anlayışı dayatması kararından vazgeçildi.
ADNAN OKTAR: Devletin fikri değildi o zaten. Cemaatlerin şeffaflaştırılması fikri devletin değil İngiliz derin devletinin fikri.
Tayyip Hocam’a kabadayı üslubu felaket yakışıyor, devam. Çok güzel. Bir de herkes tanıdığına, bildiğine, sevdiğine Tayyip Hocamızın desteklenmesinin hayati olduğunu anlatsınlar. Bu iş sevgi meselesi bilmem şu bu falan değil. Burada Allah’ı seveceksin, davayı, İslam’ı seveceksin.
Hakimlere iyi destek verilmesi lazım. “Hakimler kahramandır” diye etiket yapalım. Hakimlere iyi destek verelim. Hakimlere her yerde destek olsun, basın da destek versin hakim ve savcılara. FETÖ onların üstüne gidiyor biraz. Onlar aslan herkes desteklesin. Kahramanlar yani, hakikaten böyle bir zamanda ciddi bir kahramanlık yapıyorlar. Özen gösterelim.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Başbakan Binali Yıldırım’a 19 Temmuz’da süresi dolan OHAL soruldu. Yıldırım OHAL için 3 ay uzatılmasına dair teklifleri olacaklarını belirtti. Başbakan “19’unda doluyor, prensip olarak bizim hükümet olarak kararımız MGK’ya uzatılması yönünde teklif götürmek.”
ADNAN OKTAR: Tabii, ortalık gergin. Kolay kolay kalkmaz kalkması için de bir neden yok.
FETÖ davasına bakan bütün hakimlere her yerde destek. Mahkemelerde falan her yerde bir güzel destek olsun. Şehit aileleri de herkes desteklesin. Siyasiler desteklesin. STK’lar desteklesin herkes desteklesin FETÖ davalarına bakan hakim ve savcıları. Evet.
BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün yaptığı konuşmada üstü kapalı bir şekilde İngiliz derin devletine dikkat çekerek şunu söyledi: “Çanakkale’de boğaza dayananlar ne istiyorsa Ardahan’dan, İzmir’den Ankara önlerine kadar vatanımızı işgal edenlerin amacı ne ise 15 Temmuz’un gayesi oydu.”
ADNAN OKTAR: Yani İngiliz derin devleti. Güzel. Böyle delikanlıya destek olunmaz mı? “AK Parti’yi desteklemiyorum” destekleme dert değil ama milli lideri destekle. Eğer vatanını seviyorsan, milletini seviyorsan, bayrağını seviyorsan, devletini seviyorsan, devletin ayakta kalmasını istiyorsan bu acil görev. Bayağı dürüst yaman delikanlıdır Tayyip Hoca. Boş yere münasebetsiz iddialarla aksini iddia etmenin bir alemi yok.
OKTAR BABUNA: Cumhurbaşkanımız 15 Temmuz’dan beri Türkiye’de insan hakları yok diyenleri de şöyle eleştirdi: “O gece vatandaşlarımızdan 250 kişi şehit olurken darbecilerden 35 kişi ölmüştür. Türkiye hukuk devleti olmasaydı şu andaki hainler cezaevinde değil rastgele açılmış çukurlarda yatıyor olurdu. Bu sayılar nedir diyor. Bunu soracağına darbecilerden kaç kişi öldü veya öldürüldü bunu sorsana.”
ADNAN OKTAR: Adamlar zırvalıyor. Tayyip Hocam’ın bunlara cevap vermesine gerek yok. Dümdüz ilerlesinler.
Bir de bunlara ayakkabı değil de plastik terlik versinler, plastik terlik ayakkabı değil. Ayakkabılarını emanete alsınlar plastik terlik versinler naylon terlik, onunla gidip gelsinler. Bunu biraz süratli uygulasınlar, bu dediklerimiz ağır-aksak ilerliyor. Yapıyorlar ama çok vakit geçiyor uzatmaya gerek yok. Mahkum kıyafeti giydirsinler, plastik naylon terlik giysinler öyle gelsinler mahkemeye. Bir de başlarını öne eğerek soksunlar içeriye mahkeme salonuna, kafalarını değil mi, başlarını öne eğsinler. Güvenlik nedeniyle başlarının öne eğilmesi gerekir? Bir jandarma başlarını bastırsın, iki jandarma koluna girsin bir jandarma da aşağı doğru bastırsın. Çünkü halka laf atıyorlar bilmem ne falan bu da gerginliğe sebep olur. Güvenlik nedeniyle buna önem verilmesi lazım halka laf atmamaları için, halkla bağlantılarında çirkin söz etmemeleri için jandarmanın başını öne eğmesi gerekiyor. Bir jandarma sadece bu işle ilgilensin. Güçlü-kuvvetli bir jandarma olsun iki kişi koluna girsin bir kişi de başını önüne eğsin o şekilde getirilsinler. Bir de bu konuları bunları acil yapmalarını istirham ediyoruz. İyi olur.
Ütülü jilet gibi beyaz gömlek giyiyor falan adam sahneye mi çıkıyor ne oluyor yani? Normal tulum tarzında cezaevi kıyafeti olması lazım. Haki renkli eski cezaevi kıyafetleri vardı onlar duruyor da olabilir eski şeyler, onları getirsinler giysinler haki. Naylon terlik, sıfır numara saç, saç-sakal ona da yasak getirsinler bu şekilde bu davada olanlara. Bunu uzatmanın alemi yok. Bu her yerde makul olan bir şey, daha önce de uygulanmış bir şey. Saç-sakal olmaz bu tipler için, mahkum kıyafeti giydirilsin. 28 Şubat döneminde, 12 Eylül döneminde bunlar bunların aklıyla, bunların akıl vermesiyle uygulandı Türkiye’de. Bunlar bu aklı vermişti. İşte bunların aklından istifade etmiş oluyoruz şu an. Çığır açmış oluyorlar o yönde. Bunların verdiği akılla, 12 Eylül’de bu aklı verenler bunlardı. Haki renkli cezaevi kıyafetleri ucuz, naylon terlik, sıfır numara saç-sakal bu kadar basit kollarına girip getirecekler. Bu konu çok uzuyor. Sürüncemede kalması da çok acayip olur. Biraz bürokrasinin hızlı ilerlemesi gerekiyor. Benim bunu otuz kere söylememe gerek yok.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Bugünkü yargılamada tutuklu darbecilerden bazıları cezaevinin garajında aracından inmeyerek duruşma salonuna girmek istemedi. Sanıklarla jandarma arasında arbede yaşandı. Fotoğraflar var. Jandarma görevlileri tutuklu askerleri karga-tulumba taşıyarak duruşma salonuna soktu. Bu sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili yaptığı konuşmaların yanı sıra, Başbakan Binali Yıldırım’ın da “Tankın gücü halkın gücünü yenemez” başlıklı konuşması dinletildi. Türkiyem şarkısı çalındı.
ADNAN OKTAR: Güzel evet. Mehter müziği çalınsın. Bunların bayağı moralini bozar o mehter müziği. Bir de güçlü-kuvvetli jandarma kullanılsın özel eğitimli, çok kuvvetli jandarma kullanılsın. Bunları böyle paket edip götürsünler. Herhangi bir jandarma olmaz, herkeste aynı kuvvet olmaz. Acı kuvveti olan jandarmaları getirsinler onlar bunları götürsün. Artistlik yapacak halleri kalmadı bunların ama bu konularda da titiz davranılırsa çok iyi olur. Bunlar İngiliz derin devletine hizmet ediyor. Dine, imana, İslam’a hizmetleri yok, İslam’la da alakaları yok. Bunlar homoseksüelliği, Darwinizm’i ve Rumiliği savunan İngiliz derin devletinin adamları. Hiç aralarında kıl kadar fikir ayrılığı yok. Zaten kumandan olarak onları kabul ediyorlar, ne diyorlarsa yapıyorlar. Buna müsaade etmeyiz.
Saç-sakal tıraşı da şart, bunlar orada bitlenir falan temizlik açısından bu gerekir. Bit gelişmemesi için, çünkü bunlar pis adamlar bakımsızlar birçoğu öyle. O yüzden tıraş, saç-sakal tıraşı bir de cezaevi elbisesi. Bu aylar sonra olursa bunun kıymeti kalmaz. Hemen olması lazım. Derhal yapılsın. Haki renkli cezaevi kumaşı. Daha önce kullanılmıştı aynısı. Asker dikimevinde hemen dikilip gelir. Mesela bin adet, iki bin adet yapılabilir getirsinler orada kullanılsın. Bu azılı katiller için ve hepsine naylon terlik. Ayakkabıyla falan olmaz naylon terlik püfür püfür, ayakları da hem şey olur o şekilde gelsinler. Uzatmaya gerek yok.
Bir de Türk milletini daha iyi bu konularda uyarmak lazım. Çamura yatıyorlar köpekler acayip rezil oldular akıl almaz, darmadağın oldular. Yok Türkiye’yi ele geçirecekler de yok işte şeyhleri burada kutsal bir mekanda kalacak, bütün millet sıraya geçip elini öpecek. Ankara’ya da hazırlamışlar bir yer. Kardeşim, bir kere adamda tip yok çok itici çoluk çocuk korkuyor adamdan hortlak gibi, adamın Allah yüzünü kaydırmış akıl almaz korkunç yüzü mahvolmuş. Akıl, beyin hepsi gitmiş ve bunamış adam mahvolmuş yani. Ve yakayı İngiliz derin devletine kaptırmış. Dinle imanla alakası kalmamış adamın. Türkiye’yi paramparça edecekler diyorlar “biz onlarla anlaşırız” diyor “işte bizim de fikrimiz var” diyor. Sen kimsin de senin fikrini dinleyecek? Sen kimsin ayakta zor duruyorsun. İngiliz derin devleti sana niye saygı duysun, niye adam yerine koysun? Adamların en gıcık olduğu adamsın sen. Ne özelliğin var da adam seni koruyup-kollasın? Pazarlık yapabileceğini düşünüyor. “Türkiye parçalanırken pazarlık yaparız biz onlarla” diyor. Akla bak kafaya bak adamın. Çoluk çocuğa göstersen ödü kopar çocuğun. Çok korkunç görünümü.
OKTAR BABUNA: Sayın Bahçeli’nin bir resmi vardı Adnan Bey.
ADNAN OKTAR: Bakayım.
BÜLENT SEZGİN: Kendi paylaşımı.
ADNAN OKTAR: Helal olsun. İşte bu kadar. Sayın Bahçeli de sıkı kabadayıdır, inşaAllah çok efendi insan. Kabadayı demek efendi demektir zaten. Kendinden geçmiş insan demektir. Egoistlik artık yoktur onda, Allah için yaşar dünyadan geçer. Tayyip Hoca da dünyadan geçmiş insan, Sayın Bahçeli de dünyadan geçmiş insan.
BÜLENT SEZGİN: “İstanbul’un bütün semtlerini iyi bilirim. Karagümrük’e de sevdalıyımdır” demiş yazısında.
ADNAN OKTAR: Helal. Dediler ki geçenlerde Fransız gazeteciler nazik bir şekilde titrek titrek geldiler böyle hassas ruhuyla diyor ki: “Türkiye’de bağımsızlık referandumu olur mu?” dediler. Tayyip Hocam “o biraz sıkar” dedi. Tam milletin adamı olay bu.
Hakimlere destek, savcılara destek, FETÖ davasına bakan hakim ve savcılara, sonuna kadar yanınızdayız kahramanlar sonuna kadar. Hiç fütur vermeyin gönlünüz çok rahat olsun. Siz de bize emanetsiniz, bütün sevdikleriniz de bize emanet hiç gönlünüz rahat olsun, bastırın ne gerekiyorsa yapın kanunla hukukla. Sonuna kadar, sonsuza kadar yanınızdayız, inşaAllah. Yaptığınız büyük bir mücahede büyük bir ibadet Allah razı olsun. Kaleminize kuvvet devam.
Bu kıyafet olayı çok önemli. Bir de çok kuvvetli jandarma kullansınlar. Pehlivan jandarmalar vardır kuvvetli, ikisi elinden tutacak birisi de kafasını yere eğsin. Çünkü bak halkla çirkin sözler ederek bağlantı kurmaya çalışıyorlar. Halka ters laf ediyorlar millete. Bunu engellemenin tek yolu başını öne eğmektir. Bu, mahkeme kararı mı gerekiyor, savcılık kararı mı gerekiyor gerekli karar alınsın, hepsinin başı 45 derece eğilsin bu kadar. Ve bu uzamasın çabuk yapılsın bunlar.
Bunların dinle imanla alakası yok. İngiliz derin devletine tam anlamıyla teslim olmuşlar. Bunların ideolojisi homoseksüellik, Darwinizm, Rumilik ve İngiliz derin devletine tapınma başka bir şey yok ben söyleyeyim olay bu. Onlar lord olarak Allah gibi görüyorlar. Adam söylüyor zaten “Türkiye’yi paramparça edecekler, biz de orada tavrımızı koyarız bizim de fikrimiz şu deriz” diyor. Kardeşim, seni kim adam yerine koyacak? Dua ediyor bas bas bağırıyor “evleri yıkılsın” darbeye hazırlanmış. Diyecek ki “Adam peygamber gibi adam, dua etti bak her yer yandı yıkıldı kutsal şahıs.” Onu dedirtmek için yapıyor. Darbeden önce “evleri yansın” diyor bas bas bağırıyor böyle. Havadan karadan Türk milletinin parasıyla alınan silahlarla, Türk milletinin verdiği maaşla beslenen alçaklara Türk milletini yakıp-yıktıracak, diyecekler ki “dua etmişti bak oldu.” Bak Allah size belanızı verdi. Allah sizi rezil-rüsva etti. Allah bin türlü belanızı verdi. Enaniyet yaptınız, çirkeflik yaptınız, gittiniz İngiliz derin devletine dayandınız onlar da işte Allah sizi bu şekilde belanın içine soktu.
Evet, dinliyorum.
OKTAR BABUNA: İsrail polisi Mescid-i Aksa’da silahlı saldırı yaptığını iddia ettiği 3 Filistinliyi öldürdü. Mescid-i Aksa’yı kapattı. 1969’dan beri ilk defa bugün Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılınamayacak. Fotoğrafları da vardı.
ADNAN OKTAR: Makineli tüfekle Mescid-i Aksa’nın avlusuna giriyorlar doğru mu?
OKTAR BABUNA: Evet.
ADNAN OKTAR: Güvenlik kapısındaki İsraillileri öldürüyorlar. Hamas açıklama yapıyor. “Bu El-Aksa’nın kirletilmesinin cezasıdır” diye beyanat veriyor. 3 terörist 2 adet Carl Gustav marka makineli tüfek, 1 adet tabancayla ateş etmişler. Polis de karşı ateş açmış İsrail polisi. Ama güvenlik kapısındaki İsraillileri öldürmüş bunlar. Polis de kendini savunmuş bunları vurmuş. Haberin doğrusu bu.
OKTAR BABUNA: İsrail tarafından 2 ölü var denmişti en son ama.
ADNAN OKTAR: Kardeşim, ölü de olmasa adama sen silah sıkıyorsan adam seni vurur. Bir adama sen silah doğrultursan üstüne suratına sıkarsan ne yapar bu insan ne yapması gerekir? Bütün dünya hukukunda nefsi müdafaa vardır, o da çeker seni vurur. Makineli tüfekle gelmişsin tarıyorsun adamın ne yapmasını bekliyorsun sen? Teşekkür edip kolonya mı sunacak sana ne yapacak yani? Lafa bak. Hamas da üstleniyor saldırıyı “Elimize sağlık doğru yaptık” diyor. Sonra da diyor ki “Ne yapıyorsunuz bizden ne istiyorsunuz?” diyor. Bu nasıl bir mantık?
Evet, soru-sual devam edelim.
VTR: CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz darbesine kontrollü darbe dedi bildiğiniz üzere. Demokrasi mitingine de katıldı. Demokrasi mitinginde ne kadar birleştirici konuşmasa da katıldı. Bundan sonraki programlara da katılacak bu belli işte açıklamış, şuna katılacağım, buna katılacağım diye. Peki neden? Kontrollü darbeyse sen buna karşı çık ya da böyle bir iddia ortaya atıyorsan bunu da kanıtla. Elinde hiçbir kanıt yokken eline verilen her şeyi konuşmasına gerek yok. İkinci soru; 15 Temmuz’da dışarı çıkmadı. Cumhurbaşkanımız dışarılardaydı, işte havaalanına geldi, meydanlarda halklaydı. Hatta çelik yelek bile giymedi. ‘halkım çıplakken ben çelik yelek giymem’ dedi. Şimdi Kılıçdaroğlu neden o akşam dışarı çıkmadı?
ADNAN OKTAR: Çıkmaması o kadar önemli değil. Normalde çıkması gerekirdi tabii. Ama belki durumu anlamak istedi falan bir şey olabilir. Ama lider kişi tabii halkı yönlendireceği için, bazen gürültüye gelir öyle yerlerde anlaşılmaz, sözü de geçerli olduğu için halka faydalı olurum diye düşünmüş olabilir. İyi niyetle yapmış olabilir o, o kadar önemli değil. Kontrollü darbe, kardeşim Türkiye eğer hükümet kontrollü darbe yapabilecek gücü varsa zaten dünya hakimi olur. Yani eğer böyle bir güç varsa. Çünkü on binlerce olayın organize edilmesi gerekiyor ve kusursuz. Bak kontrollü darbe diye bir şey yok. Ne var biliyor musunuz? Allah bu FETÖ’cülerin belasını verdi rezil-rüsva etti. Mehdiyet’in karşısında iki büklüm oldular ve rezil-rüsva oldular. Mehdiyet bunları mahvetti konu bu. Yoksa son derece doğal gelişti olaylar, yani hükümetin hiçbir dahili yok. Haberleri bile yoktu zaten hepsi şaşırdılar. Kontrollü darbe olsa ben bas bas bağırırdım buradan her şey söylerdim. Uzaktan yakından alakası yok, teknik olarak mümkün değil. On binlerce olayın tek tek planlanması gerekir. Her şeyde her yerde mucize olmuş. Mehdiyet’in harikası var başka bir şey yok. Mehdiyet’in mucizesine kontrollü darbe diyorlar. Bak, kontrollü Mehdiyet var kontrollü Mehdiyet. Kontrollü darbe yok. Darbeciler Sayın Kılıçdaroğlu’na dokunmamış olabilirler makul, bir şey olmaz. Onun özel bir anlamı yok. “Ben konuşayım, durayım, durumu değerlendireyim” de demiş olabilir. Orada suçlanacak bir yönü yok. Ama kontrollü darbe tamamen hikaye. Bakın on binlerce olayın kusursuz tek tek planlanması gerekir kontrollü darbe olması için. On binlerce yerde Allah rezil-kepaze etti FETÖ’cüleri konu bu. İngiliz derin devleti rezil oldu, deccaliyet rezil oldu, deccaliyet mağlup oldu. Peygamberimiz (sav) diyor zaten “iki köprü tutulacak” diyor “köprüde çatışma olacak, insanlar şehit olacak, yağ taşları kan içinde kalacak kadınlar da içinde” diyor “kadınların da şehit olduğu büyük bir olay şehre yayılacak” diyor. Hatta “32 kilometrekareye yayılacak” diyor. “Fersah” diyor hesap ettiğimizde 32 kilometrekare.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba ben Mustafa Uçar. İngilizce öğretmeniyim, Trabzon’da çalışıyorum. Ailem tanıdıklarımız burada olduğu için, acaba İstanbul’a gelirsem burada yapabilir miyim? Neler değişecek benim için merak ediyorum?
ADNAN OKTAR: Bana soruyorsun özetle ne yapmam gerek, bence Trabzon’da kal. İstanbul kozmopolit bir şehir. Burada kaybolursun adeta. Trabzon’da daha çok sevilirsin, daha çok dikkat üstünde olur, daha güvenli olursun. Trabzon iyidir.
Evet, dinliyorum.
OKTAR BABUNA: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cuma namazını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içinde bulunan Beştepe Millet Camii’nde kıldı. Namaz öncesinde Türkiye genelinde şehitler için okunan binlerce hatmin duası okundu. Cuma namazında Cumhurbaşkanı’nın yanında Başbakan Binali Yıldırım, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ali Babacan, Taner Yıldız gibi siyasiler de yer aldı.
ANAN OKTAR: Tayyip Hocam’ın gönlü çok rahat olsun millet yanında. Tayyip Hocam’ın ölümüne yanındayız ölümüne Allah’ın izniyle. Şehadetine diyelim ölümüne demeyelim de şehadetine yanındayız. Görmedikleri de onun yanında. Ama görmedikleri bayağı kuvvetli ve bayağı güçlüler görmedikleri. Görmedikleri asıl bu işleri durduranlar.
Evet, dinliyorum.
VTR: Avrupa’da sanat bu kadar gelişmişken iyi heykeltıraşlar varken ülkemizde neden sarımsak soğan ve dinozor heykelleri yapılıyor?
ADNAN OKTAR: Doğru söylüyor. Hakikaten çok gelişmiş güzel bir sanat anlayışı olması lazım. Bunlar bize yakışmıyor hatta utandırıyor. Yabancı turist geliyor, bak bu sarımsak heykeli, hadi ilerleyelim sucuk heykeli, ileride pastırma heykeli, nohut heykeli, leblebi heykeli, dinozor heykeli. Dalga geçer gibi yani. Bunlar gelenekçi Ortodoks İslam anlayışının sokaklara yansıması, meydanlara yansıması. Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışı bakın Türkiye’yi ne hale getiriyor. Buna müsaade etmesin hükümet. Abdülaziz dönemine dönelim yüksek sanat hakim olsun. Evet.
VTR: Öfkeyle nasıl mücadele edersiniz?
ADNAN OKTAR: İmanla, tevekkülle. Allah’a teslim olarak. Rab her yerde. Allah her yerde, olmadığı hiçbir yer yok. Bak diyor “Şah damarınızdan daha yakınım” diyor. Bu ne demek biliyor musunuz; “Mekansız olarak yanınızdayım” diyor Allah. Anlamı budur, şah damarı insanın içinde daha bunun yakını olmaz. O zaman nedir? “Mekansız olarak size yakınım” diyor Allah. Yani “her yerdeyim” diyor. Allah’ın olmadığı hiçbir yer yoktur. Esir maddesi Allah’ın ruhunu taşıyan bir varlıktır. Her yerde sürekli şekle-şemaile giriyor sürekli. Çok akıllıdır esir. Gölge yapar, ışık yapar, şekil alır Allah’ın dilemesiyle Allah’ın ruhunu taşıdığı için.
Evet, dinliyorum.
VTR: Paten fiyatları neden bu kadar pahalı?
ADNAN OKTAR: Severim ben senin aslanlığını, yiğitliğini. Benim aslanlarıma patenleri en ucuza getirelim hem de en gelişmiş patenleri yapalım. Herhalde en makbul hediye bunlara paten benim gördüğüm. Ben hiç onu tahmin etmedim. Ama düşme ihtimali var onu ne yapacağız?
OKTAR BABUNA: Her patencinin birçok yerinde kırıkları oluyor genelde.
TARKAN YAVAŞ: Özel kıyafetleri var özel dizlik, kask öyle şeyler kullanıyorlar.
OKTAR BABUNA: Buna rağmen riskli.
ADNAN OKTAR: Ona rağmen riskli, evet. Çok süratli gidiyorlar sırtüstü düşme ihtimalleri var, yüzüstü düşme ihtimalleri var. Bire yere çarpma ihtimalleri var. Çünkü çok süratli giderken ayakta dengede durmak çok güç. Gerçi patenci kızlara çok yakışıyor paten ama Amerika’da falan hakikaten çok çok güzel oluyor görünüşleri.
Rumlar çok güzel insanlar. Tayyip Hocam Yunanistan’la Türkiye’yi birleştirsin. Gerçekten çok güzel insanlar Rumlar bayağı kalenderler ve Türklere çok benziyorlar. Onlar bizim evladımızdı. Bizim elimizden aldılar onları orada bir yanlışlık var. Çok mazlum millet. Avrupa Birliği onları ezim ezim eziyor. O delikanlıyı buraya çağırsın Tayyip Hocam konuşsun sınırları kaldıralım. Pasaport-vizeyi kaldıralım Kıbrıs’la da Yunanistan’la da. Tamamen gereksiz.
Bu köprüdeki yol yapım işi müteahhit kimse bu mübarek Allah rızası için çok adam çalıştırsın da bitirsin bu nedir her gün millet helak oluyor. Gece sabaha kadar yüz işçi çalıştırsın kardeşim. Parasını verelim tek ne istiyorsa yapalım. Ümmeti Muhammed helak oluyor.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: 15 Temmuz afişlerinde asker resimleri olması tepki çekmişti Adnan Bey. Konuyla ilgili açıklama yapan Başkan Binali Yıldırım “Kimsenin rahatsız olacağı durum yok. Başından beri asker kılığına girmiş teröristler dedik. Alınganlık gösterecek bir şey yok. TSK’yı hedef alma düşüncesi yoktur. İlk defa mı böyle fotoğraf görülüyor? Daha vahimlerini bu halk gördü” dedi. Ayrıca bir ek bilgi vardı Adnan Bey. Kullanılan asker Amerikan askeriymiş buradaki. Bu afişlerin Washington’a da asılması planlanmış. Washington izin vermemiş.
ADNAN OKTAR: Amerikan askeri değil de İngiliz amblemli asker yapılsa daha iyi olurdu. Çünkü İngiliz derin devleti yapan.
Bu ahmak FETÖ’cüler İngiliz derin devletine teslim oldukları için böyle ahlaksız ve kaşar hale geldiler. Züppeliklerinin kökeni o. Ben önce anlayamadım “Niye bu kadar züppe bunlar?” dedim. Sonra ben birkaç züppe münafıkla karşılaştım. Baktım İngiliz derin devletinin ahlakı oradan geliyor. Ondan sonra bu büyük yapıyı çözdük, tevafuken çözdük. Öyle anlaşılacak gibi değil. Bu akılsızlar işin içine dalmışlar. Dayandığı halde sistem onu fark edememişler. Halbuki İngiliz derin devletinin ana vasfı zaten züppelik, çakallık, şirretlik, utanmazlık, hayasızlık fakat kaşarlık en gelişmiş özellikleri.
Aynur Hanım soruyor: “Avrupa’da mesleğe aşçı, garson ya da süper marketlerde çalışan kardeşlerimiz var. İşyerlerinde domuz eti ya da helal olmayan et ve alkol satışı yapılıyor. Aşçılar pişirmek zorunda. Servis elemanları servis etmek, satmak zorunda. Bu kişiler işten ayrılmalı mı?” diyor. Avrupa’da. Hristiyan ülkesi oluyor zaten. Onu Mehmet Talu Hoca’ya bir sorsunlar. Mehmet Talu Hoca’nın, ondan fetva alsınlar o iyi bilir Mehmet Talu Hoca. Bizde ilim irfan değil de cehalet olduğu için bilmiyoruz.
Evet, dinliyorum.
OKTAR BABUNA: Sizin IŞİD’çi görünüp saldırı eylemi yapan PKK’lılar şeklinde dikkat çektiğiniz bir konu vardı. Konya’da DEAŞ’ın hücre evine yapılan operasyonda öldürülen teröristlerden birinin daha önce PKK’ya üye olmaktan cezaevinde yattığı açlık grevinde bulunduğu ortaya çıktı, tam dediğiniz gibi.
ADNAN OKTAR: Hayret ya İngiliz derin devleti için fark etmiyor. Homoseksüel, PKK’lı hepsini kullanıyor FETÖ’cü. Bunlara esir olmaları inanılır gibi değil. Bu karaktersiz adamlara niye uyuyorsunuz, bu ahlaksız adamlara niye uyuyorsunuz deli misiniz siz?
Evet.
BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, Özel Harekatçılarımız Sayın Devlet Bahçeli’nin elini öperken bir fotoğraf paylaşmışlar. Fotoğrafın altına şunu yazmışlar; “Ana adımız vatan, baba adımız devlet, ruhumuz İslam, bedenimiz Türklük. Mazlum yunus, zalim yavuz diye bilir bizi. Arz ederiz.”
ADNAN OKTAR: Kabadayılara yakışır çok güzel olmuş. Boylu poslu benim aslanlarım. Allah sağlık sıhhat uzun ömür versin, kahpe kurşunlardan onu korusun, onları korusun Cenab-ı Allah. Onlar ahir zamanın sahabeleri, ahir zaman sahabeleri. Ahir zamanda övülmüş mübarek varlıklar. Peygamberimiz (sav) diyor “Üçte biri şehit olur” diyor aynısı, dediği gibi oluyor. “Onlar benim kardeşlerimdir” diyor. İşte “Kardeşlerimdir” dediği yiğitler bunlar, bu aslanlar, bu kabadayılar.
Evet, dinliyorum.
OKTAR BABUNA: Makaleleriniz dünya çapında yayınlanmaya devam ediyor maşaAllah. Sol görüşlü Amerika’nın bağımsız haber sitesi American Herald Tribune’de “11 Eylül’den beri ne değişti?” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda batı dünyası eğer gerçekten radikalizme kapı açmayacak bir özgürlük anlayışını yaygınlaştırmak istiyorsa demokrasiyi dayatarak değil bunu ancak Kuran’dan öğreterek yapabileceğini anlatıyorsunuz. Ve terörle mücadelede bir türlü hayata geçirilmeyen ideolojik mücadelenin öneminden bahsediyorsunuz.
1845’ten beri yayınlanan Malezya’nın en köklü İngilizce gazetelerinin başında gelen New Straits Times gazetesinde ve internet sitesinde “Türkiye, müfredat ve evrim” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda Türkiye’de evrimin müfredattan çıkarılmasının doğru olduğunu ancak eğitmenin yorumuna açık bırakılan yerlerin de bulunduğunu anlatıyorsunuz. Eğer gençlere yönlendirilmeden, anlatılmadan sadece bilimsel delillere dayanarak analiz yapabilecekleri imkan sunulursa daha sağlıklı ve bilimsel düşünen bir Türkiye ortaya çıkacağını belirtiyorsunuz. Evrimin bir genel kültür olarak okutulmaya devam edilmesi fakat bunun yanında öğrencilere bilimsel delillerin de gösterildiği yeni derslerin ilave edilmesi gerektiğini belirtiyorsunuz.
Katar’ın en büyük Arapça gazetelerinden El Rayah’da “Katar krizi” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda bölgenin iki güçlü dost ülkesi İran ve Türkiye’nin ihtiyaç içinde olanlara her zaman yardım eli uzattığını bunun da Müslümanlar arasına nifak sokmaya çalışan bazı çevreleri her zaman rahatsız ettiğini anlatıyorsunuz. Diğer tüm Müslüman ülkelerin İran ve Türkiye gibi İngiliz derin devletinin Müslümanları birbirine düşürme oyunlarını bozguna uğratması ve birlik mesajları vererek bu krizi sonlandırmaları gerektiğini vurguluyorsunuz maşaAllah.
İngiltere’nin en tanınmış liberal haber sitelerinden Huffington Post’un Arapça yayınında “Birbirine iki zıt kavram: Radikalizm ve İslam” başlıklı makaleniz yayınlandı. 20. yüzyılın ikinci yarısında kullanılmaya başlanılan Radikal İslam, İslami terör kavramlarının İslam’ın esasına ve Kuran’a tam anlamıyla zıt kavramlar olduğunu, İslam’ın barış, huzur ve inanç özgürlüğü getirdiğini anlatıyorsunuz.
Merkezi Londra’da bulunan Irak’ın günlük Arapça gazetesi olan Azzaman’ın hem basılı yayınında hem internet sitesinde “Depresyona karşı en güçlü ilaç sevgidir” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda dünyanın çekişme değil sevgi ortamı olduğunu anlayan bir toplumda depresyon gibi suni hastalıkların bütünüyle yok olacağını belirtiyorsunuz.
Ayrıca Suudi Arabistan’ın önde gelen İngilizce haber sitesi Riyadh Vision’da “Kutuplaşma nereye kadar?” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda kutuplaşmanın altında sevgisizlik yatan küresel bir problem olduğunu anlatıyorsunuz. Sadece sevgiyi konuşarak, uzlaşıyı öğreterek, öfkeden uzaklaştırarak bunu değiştirmenin elimizde olduğunu belirtiyorsunuz.
Ayrıca son olarak Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayınlanan ve ülkenin en büyük gazetelerinden biri olan The Gulf Today’de Ramazan ayı boyunca her gün Kuran ahlakını, İslam’ın güzelliklerini anlattığınız makaleleriniz yayınlandı. Bu makalelerinizden bazılarını görüyoruz maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Gayet güzel. Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Sayın Erdoğan 15 Temmuz ile ilgili bazı rakamlar açıkladı. “Şehitlerimizin yüzde 47.5’u darbecilerin açık hedef gözeterek sıktıkları kurşunlarla hayatlarını kaybetti. Şehitlerimizin yüzde 21’i uçakların bombalaması, yüzde 9’u tankların ezmesi, yüzde 6’sı helikopterlerin ateşiyle son nefeslerini vermişlerdir, şehit olmuşlardır.”
ADNAN OKTAR: Kabadayılara Allah gani gani rahmet etsin. Evet, dinliyorum.
VTR: Ben halkın çektiği sıkıntıları şöyle dile getireceğim. Daha çok gençlerimizde var bu sıkıntı, okul bittiği zaman veya üniversite bittiği zaman iş bulma sıkıntısı çekiyorlar çoğunlukla. Bu konu nasıl giderilebilir?
ADNAN OKTAR: Bunun kurtuluşu; Türkiye ziraat ve hayvancılığa ağırlık verecek. Yüzlerce, binlerce iş kolu çıkar. Muazzam bereket olur dışarıdan hiçbir yiyecek getirtmeyiz. Yiyeceğini kendi temin eden bir ülke zaten yıkılmaz hiçbir şey olmaz. İstediği kadar Euro yükselsin, istediği kadar Dolar yükselsin bütün mesele budur yani kendi yiyeceğini bir ülkenin kendi üretmesi. Bu oldu mu bitti.
Evet, dinliyorum.
VTR: Ben Neslihan. İstanbul’un sorunu olarak otobüse binmeden önce çok sıra bekliyoruz çok anlamsız bence. Ben hiçbir yerde böyle bir şey görmedim. Beklemek istemiyoruz ayrıca hiçbir yerde çöp kutusu yok bir şey yedikten sonra çöpe atmak istiyorum ama yere atmak zorunda kalıyorum. Çünkü çöp kutusu yok.
ADNAN OKTAR: Canımın içi, ne kadar naif, ne kadar kibar ve ne kadar temiz bir insan. Ama çok acı bir olay. Efendim çöp kutusu hem de maksatlı çöp kutuları mesela plastik için ayrı başka maddeler için ayrı kağıt için ayrı onlar da yapılabilir ayrıca. Ve bir ülkede ne kadar çok çöp kutusu varsa o kadar kalitelidir o ülke. Her yerde çöp kutusu olacak. Bir de hanımlar bir vasıta bekliyorsa oradaki bütün yiğitler, delikanlılar, kabadayılar o durumdan mesul olur, önce hanımlar. Delikanlı isterse yürüyerek de gidebilir. Ama ayakta da gider, önce hanımlar. Mutlaka onlara her yerde bir örf olarak kolaylık sağlansın. Hanımlar oturarak ve otobüsün içinde rahat olan yer neresi ise orada gidecekler. Beyler bir çözüm bulurlar. Önce hanımları koruyup kollayalım.
Evet, soru sor da konuşalım, muhabbet edelim.
VTR: Çocukluğumdan beri bir hayalim vardı mühendis olmak istiyordum. Şu an mühendislik okuyorum ve bölümümüzde hiç kız olmadığı için gerçekten bütün hayallerim yıkılmış durumda. O yüzden farklı bir bölüme geçmeye karar verdim.
ADNAN OKTAR: Sen çok yakışıklı ve çok güzel delikanlısın sen. Kız niye yok acaba oluyor mu öyle şeyler?
KARTAL GÖKTAN: Genellikle mühendislik fakültelerini pek tercih etmiyorlar.
ADNAN OKTAR: Kızlar. Evet, hakikaten garip bir görüntü verebilir ama bölüm değiştirmeye de gerek yok. Değil mi? Dersten çıktıktan sonra zaten her yerde hanımlar var. Ama mühim olan onlara çok saygılı davranmak, sevgi göstermek, hürmet etmek, onların iffetini korumak, onların mevcut tehlikelerden uzak kalmasını sağlamak. Geleceklerinin güzel olması için gayret etmek, huzurlu yaşamalarını sağlamak öyle güzel olur o. Yoksa hazır güzel aramanın bir anlamı yok. Durduk yere çiçek güzel olmaz. Çiçeğe güzel bakarsan çiçek güzel olur.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Siz Sayın Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün Türkiye’de demokrasi açısından Avrupa’ya olumlu bir imaj vereceğini ifade etmiştiniz Adnan Bey. İngiliz Guardian Gazetesi yürüyüşün yeniden canlanan Türk demokrasisine damga vurduğunu yazdı. “Adalet Yürüyüşü muhalefeti yeniden canlandırdı. Toplumdaki umutsuzluk hali de dağıldı” ifadelerini kullandı.
ADNAN OKTAR: İşte onlar bu tip kafada oluyorlar. Hakikaten korkuyor da olabilirler garip vesveseler yapıyor olabilirler.
Evet, dinliyorum.
VTR: Caner ben bir şey sormak istiyorum. Mehdi (as) ne zaman çıkacak ve çıkınca kimlerle savaşacak?
ADNAN OKTAR: Savaş deyince tabii sille tokat yahut kılıçla, tabancayla falan değil. İlmi ve fikri şu an Mehdiyet’in savaşı devam ediyor. Türkiye’de darbenin olmamasının nedeni Mehdiyet’tir. Bunu insanlar ileriki günlerde, ileriki tarihlerde çok detaylı devlet kayıtlarından bakarak görecekler. Binlerce mucize olmuştur tek sebebi Mehdiyet’tir. Yoksa bu darbe kesinlikle olurdu. İngiliz derin devleti tarafından organize edilmiş çok geniş çaplı hazırlanmış bir darbeydi. Allah her yerde tıkadı tek sebebi Mehdiyet’tir. Deccaliyet Mehdiyet’e karşı mağlup oldu. Olay bu. O delikanlının konuşmasını bir daha yayınla.
VTR: Caner ben bir şey sormak istiyorum. Mehdi (as) ne zaman çıkacak ve çıkınca kimlerle savaşacak?
ADNAN OKTAR: Mehdi (as), Bediüzzaman’ın dediğine göre, hadislerin işaretlerine göre, hadislerdeki alametlere göre çıkmış olması gerekiyor. Şeyh Nazım Kıbrısi Hazretleri “Şu an hayatta” dedi Mehdi (as) için. Şeyh Mahmut Efendi “Şu an hayatta” diyor. Muhammed Raşit Erol Hazretleri “Şu an hayatta” diyor Nakşibendi Şeyhi. Bütün ehlisünnet aşağı yukarı ittifakla ve aynı şekilde Şia da öyle Mehdi (as)’nin hayatta olduğuna inanıyorlar. Ahmedinejad “Ben Mehdi’yi gördüm” diyor biliyorsunuz İran Devlet Başkanı Ahmedinejad. Kendisi söylüyor “Ben Mehdi’yi gördüm” diyor çok net konuşuyor. Herkesin ittifak ettiği konu ki Mehdi (as) hayatta. Bediüzzaman’ın sözüne göre “1980 yılında İstanbul’da çıkacak” diyor. “Benden sonra çıkacak” diyor. “Ben onun pişdar bir neferiyim, öncü bir askeriyim. Ona yer hazır eden dümdarıyım” diyor. “Hem en büyük bir müceddit hem en büyük bir müçtehit, hem hakim, hem Mehdi, hem mürşit, hem kutb-u azam olarak Allah bir zat-ı nurani gönderecek. O da ehli beyt-i nebeviden olacak” diyor Mehdi (as) için. Dört yerde, beş yerde 1979-80 yılında geleceğini söylüyor. “Mehdi (as) geldiğinde ben mezarımda olacağım.” diyor. “Ama seyredeceğim mezarımdan” diyor. Mezar boyutunda seyredeceğim diyor. Müteaddit yani aşağı yukarı iki yüz sayfa falan Mehdi (as)’ın geleceğini anlatıyor Bediüzzaman. Ama Nur talebelerinin bir kısmı kendince yeni bir Risale-i Nur yazmışlar kendi kafalarından. Onlara göre böyle bir şey yok, Mehdi (as) gelip geçmiştir. Ama Bediüzzaman’a göre bu şekilde yani Mehdi (as) şu an hayatta.
Evet.
BÜLENT SEZGİN: Başbakan Yıldırım FETÖ’nün yeni bir darbe girişiminde bulunma ihtimalinin sorulması üzerine şu cevabı verdi, “Açıkçası bundan sonrası için silahlı bir darbe teşebbüsünden bahsediyorsanız bu ihtimali ben çok yüksek bulmuyorum. Böyle bir durum söz konusu değil. Bu tamamen terör örgütünün yandaşlarına ve kamuoyuna “ölmedim ayaktayım” mesajı vermek için diri tuttuğu bir şeydir. Bizi rehavete sürükler mi? Tabii ki sürüklemez. Biz her türlü tedbirimizi alıyoruz ama ona benzer bir çılgınlık, bir ahmaklık yapılacak olursa bu sefer bedeli daha ağır olur.”
ADNAN OKTAR: Daha ağır mı, çok ağır mı? Çok ağır olur evet. Çünkü bahane olmaz artık. Diyor ki, “Ben daha önce bilmiyordum” falan diyorlardı. Şu an “bilmiyorum” yok. Darbe amacıyla ortaya çıkan direkt hedeftir söyleyeyim. Millet kendini korur kanunla hukukla.
Evet.
VTR: FETÖ terör örgütünün başını besleyen kişilerle hala neden işbirliği yapılıyor? Amerika ile.
ADNAN OKTAR: Amerika, İngiliz derin devletinin kontrolünde olan bir devlettir. Yeni kurulmuş bir devlettir İngilizler tarafından kurulmuş. Dilinin de İngilizce olması İngilizler tarafından kararlaştırılmış, İngiliz derin devletinin talimatıyla oluşturulmuş bir birleşik toplu devlet yapılanmasıdır. İngiliz derin devletinin kendini gizleme tekniğine hiç kimse aldanmamalı. Tek hedef İngiliz derin devletidir. Amerika mazlum bir devlettir. İngiliz derin devletinin boyunduruğunun altındadır şu an.
Evet.
VTR: Halkımız darbe girişiminde ne yapacağını biliyor mu artık?
ADNAN OKTAR: Bilmiyor, biz anlatıyoruz ama bu çok sınırlı kalır tabii. Devletin bunu anlatması lazım. Hem askere anlatmaları gerekiyor, hem halka anlatmaları gerekiyor. Halka da anlatılmıyor, askere de anlatılmıyor. “Pratik olarak halk yaptı” diyor o gün işte biri çamur sıvıyor, biri lastik patlatıyor. Kardeşim eğitilmesi zor mu? Alır bir bidon benzini tankın üstüne dökersin, çakarsın çakmağı cayır cayır yakarsın. Sen çözümü anlatmazsan halk bunu çıkaramaz. Tankı getirip halkın önüne sürüyorsa adam, halkı ezmeye kalkıyorsa, halkı otomatik silahla tarıyorsa onu onun içinden çıkartmak gerekiyor. O zaman üstüne benzin dökersin, bir bidon benzin. Çakmağı da çaktın mı adam dışarı çıkar. Bu kadar basit, çok kolay bir yolu var. Bir daha da o tankı kullanamaz. En basit yollardan bir tanesi.
Ahmedinejad İran’ın eski Cumhurbaşkanı, eski derken yani Ruhani’den önceki Cumhurbaşkanı, Mehdi (as) hakkında Birleşmiş Milletler’de açık açık konuşma yaptı. Mehdi (as)’ın geldiğini söyledi. Bütün dünyayı da Mehdi (as)’a bağlanmaya davet etti. “Ben gördüm Mehdi (as)’ı” diyor Ahmedinejad.
Tankın içindeki mühimmat patlasın kardeşim patlıyorsa. Halk zaten kaçışır yaktın mıydı tankı, etrafında durmazlar. Tank yakıldığında etrafında durulmaması lazım. Çünkü içindeki adam çıkar o zaten. Çıktıktan sonra tabii esaslı bir patlamayla patlayacaktır. Patlasın görsünler neye mal olduğunu olayın. Nelere mal olacağını da görsünler. Ona göre tedbirlerini alırlar. Halk öldürülüyorsa, şehit ediliyorsa tankla, halkın o tankı etkisiz hale getirmesi gerekir. Seyredilmez, cayır cayır yakacaksın bu kadar basit. İçindeki de mecburen çünkü ısı 300 dereceye falan çıkıyor içinde, derhal çıkar. Çıktıktan sonra da tabii ki infilak edecektir, darmakeşan olacaktır. Bir daha yapacaklarını da zannetmiyorum ondan sonra. Bayağı iyi bir ders olur. Bunlar anlatılsın. Bu benim bildiğim, yanlış biliyorsam düzeltirim o ayrı mesele. Ama benim vicdani kanaatim, akli kanaatim, ruhani kanaatim bu.
Türkiye’yi herhangi bir şekilde işgal etmeye kalkarlarsa, Türkiye’nin içinde yabancı tanklar gezmeye kalkarsa halkı katletmeye kalkan tanklar hepsini yakmak lazım. Türkiye’yi işgal etmeye kalkan, Türk halkını yok etmeye kalkan tank veyahut herhangi bir araç olduğunda cayır cayır yakarız onu söyleyeyim. Türkiye’yi işgal ettirmeyiz yani seyretmeyiz. Yabancı ülkeler gibi olmaz. Hiçbirine aman vermeyiz. Türkiye’yi işgal etmeye kalkanlar hiç boşa heveslenmesin. Eğer böyle tanklarıyla, toplarıyla gelirlerse hepsini yakarız bak söyleyeyim, teker teker.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba ben Hazal. Başı kapalı olmayanlar da dindar olabilir mi?
ADNAN OKTAR: Tabii ki bir tanem. Asıl şudur, asıl budur diye bir hüküm yok. Başı kapalı değilse nedir? O diyor ki, “Ben kendimi güven içinde hissediyorum. Kimse bana terslik yapmıyor, kötülük yapmıyor.” O zaman başı açık olur tabii ki kadının. Doğal hali odur. Haramlıkla da bunun bir alakası yok. Mümin bir kadın rahatça başı açık gezebilir.
Evet.
VTR: Türkiye’de üniversitelerde teorik bilgi bu kadar fazla verilirken pratik neden bu kadar az veriliyor?
ADNAN OKTAR: Pratik biraz pahalıya mal oluyor tabii ondan. Geniş tesisler, imkanlar gerekiyor ama olmayacak mı? Olacak tabii. Zamanı gelince olur.
Evet.
VTR: En sevdiğiniz pasta türü nedir?
ADNAN OKTAR: Kakaolu kek çok güzel, cevizli. Ayten Teyzem çok iyi yapardı rahmetli. Sünger gibi kabarırdı. İnsan ne yediğini bilemez yani böyle. İçinde cevizler de koca koca. Rahmetli şahane ustasıydı yani. Annemin de kıymalı böreği çok iyidir. Kıymalı börek, ye babam ye doymazsın. Çayla beraber yalnız.
Evet, dinliyorum.
VTR: Bahçe işlerinden anlar mısınız?
ADNAN OKTAR: Bahçe işlerinden nasıl anlamam? Köyde sürekli bulunuyorduk. Tatilleri hep köyde geçiriyorduk. Bayağı iyi anlarım. Patates nasıl çıkarılır? Fasulye toplamalar. Kabaklar şahane oluyordu böyle çiçekleri falan. Hep üstünde oluyor çiçekleri. Büyük bir kapla gidiyorduk, kabakları topluyorduk tabii yeteri kadar. Fasulyeleri de kabın içi iyice doluncaya kadar dolduruyorduk. Anneannem onu çat çat kırıyordu. Fazla da onun ipi, lastiği olmuyordu. Ama anneannem bıçakla kenarından keserek alıyordu, hiç kalmıyordu kılçığı. Zaten oğlak kesiyordu dedem. “Getirin bir oğlak” diyordu dedem orada çobanlara. Bizzat kendi kesiyordu oğlağı. Asıyorduk çengele, kilerde duruyordu. Oradan parçalar alınıp yemeğin içine konuluyordu. Bize on gün bile gitmiyordu bir oğlak. Dereotu, maydanoz, biber hepsi vardı. Taze taze topluyorduk. Dereotu cayır cayır kokuyordu. Maydanoz falan şahane kokuyordu. Anneannem bat yapıyordu, dolma yapıyordu şahane. Nebiye’yi çağırıyordu. Aslan Dayı’nın rahmetli eşini. Başka kimi çağırıyordu? Beyhan’ın annesini çağırıyorlardı. Beyhan da bazen geliyordu. Dolma sarıyorlardı beraber.
Evet.
VTR: Türkiye’de toplumsal ahlakı nasıl daha güzel bir konuma getirebiliriz?
ADNAN OKTAR: Toplumsal ahlakın tek yolu Allah korkusu, Allah sevgisidir. Onun için de iman hakikatleri, Kuran mucizeleri anlatılması lazım. Allah sevgisi sürekli gündemde tutulması lazım. Televizyona çıkarılan din mühendisi hocalara bakın, bir kere bile Allah sevgisinden bahsetmiyorlar, tek bir kere bile dikkat edin. Bütün programları inceleyin. Bir kere Allah sevgisinden bahsettiklerini görmezsiniz. Ne Allah korkusundan bahsederler ne Allah sevgisinden. Din mühendislerinin özelliği bu. Allah korkusu, Allah sevgisi çok önemlidir. En hayati konudur. Sürekli gündemde tutulması lazım. Ama Kuran mucizeleri anlatılmadan, iman hakikatleri anlatılmadan Allah korkusunu, Allah sevgisini anlatamazsın.
Evet.
BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, İbrahim ve Ender şu anda Azerbaycan’da. Kardeşlerimizle sizi izliyorlar. Notları var. “Bakü’den kardeşlerimizle Hocamızı dinliyoruz. Tüm kardeşler sevgi ve saygılarını iletiyor.”
ADNAN OKTAR: Hay maşaAllah bak sen, aslanlara bak sen. Bak sen, güzellere bak sen. MaşaAllah iyi, Allah onlara selamet versin, sağlık versin, bereketli uzun ömür versin. Azerbaycan’da Allah sayılarını kat kat arttırsın. Azerbaycan devletini kendi canımız gibi seviyoruz. Azerbaycan bizim parçamız. İki devlet tek millet. Allah cennette de hepsini kardeşimiz yapsın. Cenab-ı Allah hepsini bizi ve onları hepimizi Azeri kardeşlerimizle cennette birlikte cennet bahçelerinde eğlenen, sohbet eden kardeşler olarak sonsuza kadar yaşatsın.
VTR: Motosiklet kullanımı sizce biraz tehlikeli değil mi?
ADNAN OKTAR: Motosiklet tabii çok çok tehlikeli. Gençler sürekli Allah esirgesin ölüm haberlerini ve yaralanma haberlerini alıyoruz. Kolu, bacağı her şeyi dışarda. Arabalara 5-10 santim farkla sıyırarak geçiyorlar. Bayağı tehlikeli.
VTR: Açtığınız kanal ne üzerine hizmet veriyor?
ADNAN OKTAR: Tabii ki Allah’ın rızası, rahmeti, cenneti. Müminin başka hedefi olmaz.
Evet.
VTR: Sizce takım elbise mi yoksa spor giyim mi?
ADNAN OKTAR: Spor elbise genellikle estetiği esas almıyor yani işlevsel oluyor. Bence kaliteyi ve gösterişi esas alan takım elbise olması gerekiyor. İnsanlar süslü ve güzel giyinmekle diğer insanlara saygısını göstermiş olur. Çok bakımlı ve çok güzel giyinmesi lazım insanların.
VTR: Merhabalar ben Kartal Göktan ağabeyime ve Adnan Oktar Hocam’a buradan selamlarımı iletiyorum. İyi günler diliyorum.
ADNAN OKTAR: Severim ben senin yakışıklılığını. Kartal bir hayranın çıktı. Benziyor da sana biraz.
KARTAL GÖKTAN: Aleykümselam.
ADNAN OKTAR: Ben de onun selamını alıyorum. Aleykümselam diyorum.
VTR: Bu eğitim sisteminde sürekli oynamalara devam edilecek mi yoksa bu gençlerin sorunlarına bir çözüm üretilecek mi? İlkokuldan tutun da üniversite sona kadar maalesef bu açık bir yara.
ADNAN OKTAR: Eğitim sisteminde denemeler yapılıyor doğru. Tecrübeli bir yapı olabilmesi için denemeye de ihtiyaç var, fikre de ihtiyaç var. Fikir versinler hükümete. O zaman denemeye pek ihtiyaç duymazlar. Tecrübe neticesinde meydana gelen bilgiyi hükümete aktarmak lazım.
Evet.
VTR: Biz Kadıköy patencileriyiz. Bize karşı neden bu kadar önyargılı davranıyorlar, bizi niye bu kadar dışlanmış gibi gösteriyorlar?
ADNAN OKTAR: Severim ben senin yakışıklılığını. Sen istediğin gibi serbestsin, öyle bir şey yok. Kimse de size karışmaz. Uygun paten sahaları da yapılır size. İstediğiniz gibi paten yapacaksınız. Yeter ki siz spor yapmayı isteyin. Ama dikkat edin de düşmeyin. Size bir zarar gelmesin. O korunaklı kıyafetleri giyin, bir şeyler yapın tedbir alın.
Evet.
VTR: İçtiğimiz sular sizce temiz mi?
ADNAN OKTAR: Evet genelde bu satılan suları kastediyorsa temiz. Ama çeşmeden akan su için tabii ben garanti veremem. Ama yine de öbürleri kontrol ediliyor.
Evet.
VTR: Çay mı kahve mi?
ADNAN OKTAR: İkisi de birbirinden güzel ama çay tabii daha güzeldir. Çay daha dinlendirici. Tarçınlı olacak yahut karanfilli.
Evet.
BÜLENT SEZGİN: FETÖ, PKK, DEAŞ gibi örgütlerin İngiliz derin devletinin kontrolünde olduğunu söylemiştiniz Adnan Bey. Konya’da DEAŞ’a düzenlenen operasyonda örgüt üyelerinden birinin PKK’lı çıkmasının yanı sıra, örgüte evi kiralayan kişinin de FETÖ paralel devlet yapısı davasında tutuklu yargılandığı ve kısa süre önce tahliye edildiği ortaya çıktı.
ADNAN OKTAR: Hepsi İngiliz derin devletinin uşağı adamlar. Al birini vur ötekine. Hiçbirinin birbirinden farkı yok. İngiliz derin devleti bunları adeta büyülüyor. Diyorlar ki, “biz dünyaya hakimiz.” “O zaman bunlar -haşa- Allah gibi. Biz bunlara tapalım” diyorlar. “Ne diyorlarsa yapalım” diyorlar. Olay bu. İngiliz derin devletinden büyülendiler adeta. Köpek gibi diz çöktüler önünde. Ama o diz çöktükleri sistemi yerle bir edeceğiz, görecekler. Boş yere onlardan korktuklarını onlara göstereceğiz.
VTR: Niye her yerde reklamla karşılaşıyoruz?
ADNAN OKTAR: Reklamlar biraz sıkıcı oluyor evet. Özellikle internette. Çok güzel şarkı dinleyeceğiz, altı dakikayı geçecek diyor. Bakmıyorum da reklama, dinlemiyorum da. Sonra tık basıp kurtuluyorum. Yani bu çok kızdırıcı ve saygıya hiç uygun değil. Zorla bir şey dinletilir mi?
Evet.
VTR: Toplum olarak nereye gidiyoruz?
ADNAN OKTAR: Mehdiyet’e, İttihad-ı İslam’a, cennet toplumuna gidiyoruz. Güzel olacak toplum, dünya da güzel olacak. Bu ispatı mümkün mü? Mümkün. 2021’lerde ben burada olacağım inşaAllah, 2023’lerde de burada oluruz. Dediğimin doğru olduğunu göreceksiniz. Ne dediysem çıktı. Göreceksiniz doğru olduğunu. O zaman içiniz de rahatlayacak.
VTR: Kafe ve restoranlarda sesli müzik oluyor. Bu yemek yiyenleri rahatsız etmiyor mu?
ADNAN OKTAR: Müziğin kalitesine bağlı. “Ben her gece sarhoşum, aşkımdan böyle” diye güzel darbuka, klarnet, keman ve cümbüşle söyleniyorsa o yemek iki misli lezzetli olur. Ama çok kıl bir parça parazitli ve kötü bir ses düzeniyle dinletiliyorsa o da sıkıcı olur tabii. Benim kanaatim, en azından benim için.
Evet.
VTR: Gençler niye büyüklere hürmet etmiyor?
ADNAN OKTAR: Aslanım benim aslanım. Ağabeyinin nurlusu. Çok güzel, doğru söylüyorsun. Yaşlılara, büyüklere hürmet çok zevklidir. Sabretmek çok büyük bir nimettir, büyük bir ibadettir. “Öf bile demeyin” diyor Allah “Biz onları çocukluğuna çevireceğiz” diyor. Yani “Bunarlar” diyor. “Bu zordur” diyor bu ortam. Çok konuşur, gereksiz konuşur, garip konuşabilir. “Öf bile demeyeceksiniz” diyor Allah. Çünkü insan da o çizgiye gelecek. O da o çizgiye gelecek. Öf bile demeyeceksin. Çünkü bunama da aslında bir nimettir. Bunayan ölmüş oluyor. Sessiz bir ölümdür, sakince Allah canını alır. Bunamanın özelliği odur.
Evet, dinliyorum.
VTR: İnsanlar neden aç?
ADNAN OKTAR: Savaşlar, kavgalar, silaha ayrılan paralar, bombaya ayrılan paralar, tanklara toplara ayrılan paralar, savunmaya ayrılan paralar eğer halka, yiyeceğe dağıtılmış olsa akıl almaz bir zenginlik olur. Kimse aç kalmaz. Dünyanın her yerinde açlık bir sorun. Tek nedeni savaşlar ve deccaliyet.
Evet.
VTR: Sakladığınız bir sırrınız var mı?
ADNAN OKTAR: Sakladığım sırlarım tabii ki var. Peygamberimiz (sav)’in de sırları vardı, sahabenin de sırları vardı, Bediüzzaman’ın da sırları vardı. Benim de sakladığım sırlarım var tabii ki.
Evet.
VTR: Hiç gece kulübüne gittiniz mi?
ADNAN OKTAR: Ağabeyinin geçmişi hep olaylarla dolu. Giderdik masaların etrafı sevdiklerimizle dolardı. Sazlı sözlü güzel ortam olurdu. Adnan Şenses, rahmetli onu dinlemeye gitmiştik. Beni çok severdi ben de o zaman onu çok severdim. Çok kibar, saygılı, hürmetli bir insandı. Allah gani gani rahmet etsin.
Evet, dinliyorum.
VTR: Çağın teknolojisini ne kadar kullanıyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Çağın teknolojisini elimizden geldiği kadar kullanacağız. Bütün delikanlılar yakışıklı dikkatinizi çekiyor değil mi? Kızlar da çok güzeller.
Evet.
VTR: Barınaklardan hayvan almak yerine niye sokaktaki hayvanlara sahip çıkmıyoruz?
ADNAN OKTAR: Zor bir soru. Şimdi sokaktaki hayvanlar tabii çok tatlı ama insanlar tabii daha güzel olmasını istiyor. Yüzündeki ifadenin daha salak böyle daha saf daha mazlum olmasını istiyor. Sokaktakiler çok cinler ve fırlamalar yani kaşı gözü her yeri oynuyor onların. Masum ve saftirik hayvanlar insanların daha çok hoşuna gidiyor. Sokaktakilerin bin bir türlü icraatı var. Adam defalarca kavgaya girmiş, hasar almış. Ama her halükarda tabii sokak kedileri çok güzeldir. Sokak köpekleri de çok güzeldir. Doğru söylüyor kardeşimiz onlardan da alıp beslemek lazım.
Evet.
BÜLENT SEZGİN: OHAL sırasında adaletsiz uygulamalar oluyor iddiasına karşı tedbir olarak hükümetimiz OHAL Komisyonu oluşturmuştu. Bu komisyonun devreye girmesiyle Türkiye aleyhine AİHM'deki 12 bin 600 davanın düştüğünü açıklandı. Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na başvurular valilikler aracılığıyla yapılacak. Haksızlığa maruz kaldığını düşünen tüm vatandaşlar haklarını arayabilecekler.
ADNAN OKTAR: O çok iyi bak bu güzel olmuş. Hemen de faydası görülmüş.
VTR: Zemzem suyunun bir hikmeti var mı?
ADNAN OKTAR: Yani bilinen bir özelliği yok. Ama bir ihtimal olabilir de yani ileride farkına varılacak bir gerçek de olabilir. Ama şu an makul normal bir su görünümünde.
VTR: Şaka yapma ölçünüz nedir?
ADNAN OKTAR: Sevimliliği görüyor musun sen? Şaka da ben pek sınır tanımam. Yani televizyonda burada tabii ki çok kontrollü oluyor ama benim olduğum ortamlarda uğunma şeklinde gülmeler olur. Yani normal ben hemen hemen hiç konuşmam, bilirler. Yani çok ciddi görünümlü de yine şaka yaparım. Bazen farkına varmaz bir arkadaşım şaka yaptığımın ama herkes farkına varır o daha da komik oluyor.
Evet.
VTR: Stüdyonuzun düzeni size mi ait?
ADNAN OKTAR: Bak yakışıklıya bak sen. Evet, burayı mesela Fas usulü döşedim. Bizzat ben ilgilendim. Mesela bu parça satılmıyordu pek yani “üstüne mum dikelim” falan dedi mağaza sahibi. Ben de gayet güzel bir dizayn meydana getirdim yani bunun üzerine mum dikmenin şimdi mantığı var mı? Roket gibi yani dizeceğiz. Uçaksavar sistemine döner o, olmaz.
Evet.
VTR: Hiç futbol maçı oynadınız mı?
ADNAN OKTAR: Köyde çok oynadık. Mahallede de oynardık biz. Yani 60’a 78 falan maç öyle sonuçlanırdı. Nasıl bir maç ben anlamıyorum tabii. Akıl almaz yağmur gibi gol yağardı yani. Normal maçlarda çok zor, değil mi? Böyle 10’u aşmıyor yani yaklaşık, değil mi öyle? Bizde yağmur gibi olurdu. Köylerde çok geniş harman alanları oluyordu. Oralarda da zemin çim oluyordu. Zaten giderken top götürüyorduk iki tane bayağı iddialı maçlar oluyordu. Ama tabii riskli yani tavsiye etmem. Çünkü tekme dize gelirse tehlikeli olur, düşmeler de tehlikeli olabilir.
Evet.
VTR: Yemek yapar mısınız, en son ne zaman yemek yaptınız?
ADNAN OKTAR: Ben bir kere iyi pilav yaparım. Yani benim arkadaşlarım der ki “biz nefis pilav yedik” falan diyorlardı, “yavrucuğum bak siz hiç pilav yemediniz” dedim. “O nasıl oluyor ki?” falan dediler. Sonra ben bir pilav yaptım yani daha hala anlatırlar. Daha hala. Dere otlu, etli pilav yapmıştım, meşhurdur. Yine tereyağlı, etli pilav yapmıştım o da meşhurdur. Patlıcan, “yavrum bak bunun patlıcan yemeğiyle alakası yok” dedim. Bir de çok süratli yapıyorum. Daha hala o ekmek bananlar bile konuyu hatırlıyorlar etin yumuşaklığını. Burada sürat çok yüksek. Bir de İtalyan tatlılar, say say bitmez. Hangi birini anlatayım.
Evet, dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: Doğal yollarla oluşan bulut örnekleri var. Bu gördüğümüz Fallstreak Hole denilen bulutlarda bulunan suyun sıfır derecenin altında olmasına rağmen henüz donmamış olması sebebiyle meydana geliyor. Buz kristalleri oluşmaya başlayınca domino etkisi meydana geliyor ve kristalin etrafında bulunan suyun buharlaşmasına neden oluyor. Bu da bulutta kocaman bir delik oluşmasına neden oluyor.
Bu gördüğümüz Kelvin-Helmholtz bulutları. Kararsızlık dalgalarının oluşturduğu bulutlar.
Bu, dünyada en nadir görülen iklim olaylarından biri Mammatus bulutları. Bu bulutlar daha üstteki bulutların altında kesecik benzeri desenler oluşturuyor. Çok nadir gözlenen bu oluşum genelde şiddetli fırtınalar öncesinde meydana geliyor.
Bu gördüğümüz Mercek bulutları. Dağlık bölgelerde dağların etrafında esen dikey rüzgarlar sonucu oluşuyor.
ADNAN OKTAR: Bu tip bir bulut daha önce Hz. Musa (as) devrinde oldu. Bak dikkat ederseniz dağ gibi yani insanların tepesinin üzerinde dağ gibi duruyor. Ayette de geçer. “Biz onların tepesinin üstüne dağı kaldırmıştık” diyor. Hatta ellerini yukarıya doğru kaldırır Museviler daha hala şöyle yaparlar. O onun hatırasına.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: İngiliz Financial Times, Erdoğan’ın Gülen'in suçlu olduğuna müttefiklerinden çok azını ikna edebildiğini, Batı ile ilişkileri bozan bir tasvir süreci başlattığını ve Türkiye’nin insan hakları karnesini lekelediğini ileri sürdü. “FETÖ için OHAL koşulları altında ülkeyi yönetebilmesi için Erdoğan elini güçlendirdi” deniliyor. Ayrıca haberde İngiltere’de Avam Kamarası Dış İlişkiler Komisyonu raporundaki “Sadece Gülencilerin suçlanması özellikle önemli çünkü bu hükümetin Gülenci olarak algılanan kişileri etkili kamu görevlerinden alma, ihraç etme çabasını meşru kıldı.” Görüşüne yer verildi.
ADNAN OKTAR: Alenen Türkiye’ye pislik yapmak istiyor İngiliz derin devleti. Biz de onların kafalarını ezeceğiz yani bu kadar basit. İlimle, irfanla, kanunla, hukukla boş yere çırpınıyorlar.
Evet, dinliyorum.
VTR: Erkekler neden son model arabalardan hoşlanır?
ADNAN OKTAR: Erkekler son model arabadan hoşlanmıyor. Kızlar son model arabadan hoşlanıyor. Erkekler de mecburen o yüzden hoşlanıyorlar. Çünkü son model arabası olmayan bir adama bir kız yakın gelmez. Dost olmak istemez, arkadaş olmak istemez. O ne demektir? “Benim param yok, pulum yok, eski arabalarla idare ediyoruz yani eskiciyim” havası olmuş oluyor bir nevi. Yani araba ne demektir? “Ben eski arabaya hiç tahammül edemem, bol param var sürekli yeni alırım her sene de değiştiririm böyle artık benim zenginliğimin çapını anla, nasıl konfor içinde yaşadığımı anla bana yakın olursan sen de bu konfordan istifade edeceksin. Dolayısıyla zenginliğin güzelliğini anladın, değil mi?” anlamına gelen bir mesaj bu. Doğru mu? Evet. Yani konuyu uzatmaya gerek yok anlamı budur. Doğru mu? Tabii ki akıl ve imana önem vermek lazım. Arabayla, kamyonla hiçbir yere varılmaz yani. Evet.
BÜLENT SEZGİN: Yolculuk yapan bir aslan var.
ADNAN OKTAR: Bu doğru mu? Şaka gibi. Bir de o adamın kızdığını düşün yolda araba ters takla atar, Allah esirgesin.
Evet, dinliyorum.
VTR: Güzel giyinmek mi, temiz giyinmek mi?
ADNAN OKTAR: Güzel giyinmek sırf temiz giyinmek değil tabii. Yani ütülü, düzgün olması, kaliteli olması, renklerin uyumlu olması, göze hoş gelmesi bir renk bütünlüğü olması, sanatsal görünüm olması. Evet.
VTR: Bir kadına yakışan en güzel renk nedir?
ADNAN OKTAR: Severim ben seni. Bak pembe giyinmişsin hanımlara pembe yakışır tabii, doğru. Kırmızı güzel olur hanımlarda. Siyah güzel olur, beyaz kadınlar için siyah çok güzel. Esmer hanımlar için de beyaz iyidir.
Evet, dinliyorum.
VTR: Neden sokak soruları soruyorsunuz?
ADNAN OKTAR: İnsanlar sokakta olduğu için sokakta soruyu soruyoruz. Evine nasıl girelim? Yani biraz zor olur eve girmek. Hazır sokakta karşılaşmışken sokakta soruyoruz. Ama istiyorsan evine davet edersen evde de sorabiliriz. İnsanlara en kolay ulaşmak sokakta mümkündür. Evet.
VTR: Sene başında açıklanan müfredatla sınavda benzer sorular gelmiyor farklı sorular geliyor bunun nedeni nedir acaba?
ADNAN OKTAR: Bazen evet öyle baştan savma dikkatsiz olaylar oluyor ama ondan sonra telafi ediyorlar. Ama en baştan tabii çok dikkatli olmak lazım bir ferahlık var bazı kişilerde. Mesela iki soru geçenlerde iptal edildi herhalde iki gün önce. Ama olabilir böyle şeyler yani o kadar büyütmemek lazım. Evet.
VTR: Devletteki işlerimizi internet yoluyla halledemez miyiz?
ADNAN OKTAR: İşte o sürati sağlayacak olan o. Kolaylığı sağlayacak olan o. Devletin bir süre önce bu yönde çalışmaları olmuştu ama en kısa sürede neticelenmesi gerekiyor tabii.
VTR: Kaylule uykusu nedir?
ADNAN OKTAR: Yakışıklıya bak bilmediği yok. Peygamberimiz (sav)’in öğlenleri hava sıcakken bir saat falan uyuduğu bir uyku yöntemi var. Hakikaten bilimsel yönden de bu çok faydalı olduğu bilinen bir uyku modeli. Akşam az uyuyor ama sabah bir parça da ilave ederek yani öğlen biraz daha ilave ederek hem öğlenin sıcağından kurtulmuş oluyor hem de faydalı oluyor daha dinç oluyor. Günü daha dinç devam ettiriyor, o zaman akşamı, yatsıyı da çok uyanık geçirmiş oluyor. Öbür türlü akşama doğru bir bitkinlik meydana gelebilir ama bu olmuyor o zaman. Dinçlik sürekli devam ediyor. Evet.
VTR: Mobese kameraları güvenlik için yeterli mi?
ADNAN OKTAR: Bu sevimlilik normal mi? Bayağı sevimli maşaAllah. Allah nurunu artırsın. Ne kadar güzel insanlar. Bizim gençliğimiz çok çok güzel. Tabii yani Türk ırkı çok güzel bir ırk maşaAllah. Ama son senelerde bu güzellik çok arttı. Yani bir ihtimal iyi beslenmeye de bağlı olabilir. Bir de ruhları daha huzurlu olmaya başladı daha dingin. Bağnazlığın baskısı kalktı Türkiye’de. Bak hep modern hiç bağnaz birisiyle karşılaşmıyoruz. Hep aklı başında gençler, hep güzel ve dengeli insanlar.
Mobese tabii ki yeterli değil. Başka birçok yöntem geliştirilmesi lazım. Evet.
VTR: İstanbul neden yeşil değil neden betonlaşıyor? Neden oksijen alanlarımız daralıyor? İstanbul’u yeşillendirmek için ne yapmak lazım, betonları mı yıkmak lazım, gücümüz var mı?
ADNAN OKTAR: Bu güç işte Mehdiyet devrinde olacak. Sevgiyle olur bu rızayla olur şu an bunu ancak zor yoluyla yapmak gerekiyor. Zor yoluyla yapınca bir anlamı olmaz. Sevgiyle, ikna ederek sevinç içinde bu güzellik oluşacak ve İstanbul’daki bütün berbat binalar yıkılacak. İstanbul cennet gibi olacak.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba, benim adım Emin. Adnan Hocam buradan size sevgilerimi saygılarımı sunuyorum öncelikle. Benim merak ettiğim sizi takip ediyorum. İzleyerek takip ediyorum lakin tek merak ettiğim, takıldığım nokta böyle nasıl genç kalabiliyorsunuz? Böyle tempoyla sağlıklı nasıl kalıyorsunuz? Yüzünüz çok hoşuma gidiyor. Yüzünüzde yaşınıza rağmen kırışık yok, bunu nasıl sağlıyorsunuz? Bu soruları merak ediyorum sizden.
ADNAN OKTAR: Severim ben senin güzelliğini, akıllılığını. Ben de şaşıyorum yani hakikaten. Cilt yapıma, gücüme, dinçliğime mesela bugün üç saat falan uyudum. Dedik biraz uyuyalım olsun hiç içimden gelmedi yani duramadım böyle hemen fırladım kalktım. Allah’ın verdiği bir nimet. İslam’a hizmet etmeye insan azimli olunca Allah hayret edecek şekilde bir güç veriyor insana. Bu Allah’ın sırlarından bir sır. Evet.
VTR: Merhaba, ben Simge. Yurtdışına gitmek isteseydiniz nereye giderdiniz?
ADNAN OKTAR: Güzel Simge, İtalya’ya. Simge de bayağı şeker. İtalya. Özelikle Sicilya eski o İtalyan binalardan modernize edilmiş, restore edilmiş bir ev olacak. Üzüm bağları ve zeytinlikler içinde, çok güzel.
VTR: Ruh ile can aynı şekilde midir?
ADNAN OKTAR: Evet, ruh da can da aynısıdır.
BÜLENT SEZGİN: Minik bir kedi vardı oyuncu.
ADNAN OKTAR: Kedinin önemini dünya son zamanlarda anlamaya başladı. Yani ne kadar mühim bir varlık olduğu yeni yeni anlaşılıyor. Biz öncülük ettik. Evet.
VTR: Dünyadaki olaylar diner mi yoksa daha da tırmanır mı?
ADNAN OKTAR: Daha tırmanacak tabii. Biraz bizim Ali’ye benziyor, değil mi yakışıklı? Andırıyor evet. Bu sessizlik böyle devam etmeyecek. Büyük olaylar olacak, Hz. Mehdi (as) zuhur edecek, Hz. İsa Mesih zuhur edecek. İttihad-ı İslam olacak, Müslümanlar birleşecek. Türklük alemi birleşecek. Barış gelecek silahlar, bütün silah fabrikaları hepsi kapanacak. Hiçbir terörist grup kalmayacak PKK dahil. Fakir fukara hiç kimse kalmayacak herkes zengin olacak hatta zenginlikten şikayet edenler olacak. Mal çokluğundan geri vermek isteyecekler fakat geri alınmayacak. Peygamberimiz (sav)’ in hadisi. İnsanlarda ömürler uzayacak. Dünya cennet gibi olacak müthiş imar faaliyetleri olacak. Her yer mamur olacak. Kadınlara muazzam bir özgürlük ve hürriyet verilecek. Kadınlar çok özgür, hürriyet içinde yaşayacaklar. Evet.
VTR: İyi yayınlar Adnan Bey. İnsanlık tarihi ne kadar eski olabilir?
ADNAN OKTAR: Yani 20-25 bin yıl diyoruz ama bayağı da eskilere doğru gidiyor. Daha da eski midir acaba diye bakıyoruz. Daha da eskilere gidiyor. Bir de muazzam medeniyetler var. Yani mesela biz 5 bin yıl zannettik dünyada medeniyetin başlama tarihi olarak. 10 bin yıla gidiyoruz, 12 bin yıla gidiyoruz bitmiyor. 12 bin yıl önce mason mabedi var, 12 bin yıl önce. Her yer mason simgeleriyle dolu, çok şaşırtıcı. Evet.
VTR: Selamünaleyküm.
ADNAN OKTAR: Aleyküm Selam.
VTR: A9’cular, Adnan Oktar ve ekibi ehlisünnete niye muhalif anlamıyorum?
ADNAN OKTAR: Aslan, sen ehlisünneti koruyor olmasaydın şu ana kadar Hz. Mehdi (as) hadisleri de gelmezdi. Ahir zaman hadisleri de gelmezdi. Ehlisünnetin de bir hayır yönü oldu tabii. Ama Peygamberimiz (sav) ehlisünnet değildi. Peygamberimiz (sav) ehli Kuran’dı. Sahabe ehli Kuran’dı. Hiç kimse ehlisünnet değildi. Ehlisünnet sonradan çıkarılmıştır. Hiç kimse Şia değildi. Şii değildi. Peygamberimiz (sav) zamanında hiç kimse Vahabi değildi. Bunların hepsi sonradan çıkarıldı. Biz sahabe döneminin İslamlığını savunuyoruz. Senin söylediğin 200 yıl sonra Peygamberimiz (sav)’ den, 300 yıl sonra ortaya çıkarılan bir din ideolojisidir ehlisünnet inancı. Ama dinsizlik cereyanlarına karşı şu an yine ehlisünnet kendini muhafaza ederek geldi. Ama artık Kuran’a dönülme vakti, sahabe dönemine dönme vakti. Kuran Müslümanlığına dönme vakti. Dolayısıyla Kuran’ın bize anlattığı “Siz sadece Kuran’dan sorulacaksınız” diyor Allah. Allah bize “Siz Sünni misiniz? Şii misiniz? Vahabi misiniz?” demeyecek. “Kuran’a uydunuz mu, uymadınız mı?” diyecek. Onun için Sünniliğe kutsal gözle bakmak yanlış olur. Kuran’a kutsal gözle bakmak lazım. Evet.
VTR: Benim adım Asım. Neden Müslüman bir ülkede komünizmi savunma ihtiyacı duyuluyor?
ADNAN OKTAR: Müslüman bir ülkede komünizmi savunan her yerde olabilir. Mısır’da oldu, Fas, Tunus, Cezayir’de oldu çok büyüktür komünist partiler. Mesela Libya da öyle. Komünizmi savunmanın kökeni Abdülhamit dönemine rastlar. Abdülhamit rahmetli bütün İslam alemine yüzbinlerce Darwinist kitap dağıttırdı. Libya, Fas, Tunus, Cezayir, Ürdün, Mısır her yer. Mekke, Medine her yerde dağıttırdı. O dağıtımdan sonra bütün İslam alemi komünist oldu. Sosyalist rejimle iktidara geldi. Osmanlıda da komünist kafa hakim oldu ve Osmanlı paramparça oldu, İslam alemi de paramparça oldu. Halen onun etkisiyle devam ediyor İslam ülkelerinde komünizm. Abdülhamit dönemindeki zehirlenmenin etkisi.
Evet.
VTR: Bazı Nakşibendi liderlerinden böyle sözler duyuluyor: “Nakşibendi olan herkes cennete gidecek.” Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Misal Hz. Muhammed (sav) diyor ki: “Fatma kızım sen sanma ki Peygamberin kızısın diye sen cennete gideceksin, kendini haramdan sakla kızım.” Böyle bir öğüdü var. Siz bu Nakşibendi liderinin konuşmasını hakkında ne düşünüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Nur yüzlü, akıllı delikanlı sen zaten bunun bir münasebetsizlik olduğunu görmüşsün. Bütün Türk milleti de bunun münasebetsizlik olduğunu görür. Hiç inandırıcı bir yönü yok, Kuran’a uygun bir yönü yok. Hadi ehlisünnet desek, ehlisünnete de uygun bir yönü yok. Onun için kardeşlerimiz zaten mantıksızlığını görüyorlar. Benim bunu daha da detaylandırmama gerek yok.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhabalar ben Eray Çetiner. Ben Kıbrıs’ta okuyan bir öğrenciyim. Kıbrıs’ın sorunlarıyla ilgili birkaç sorum olacaktı. Kıbrıs’ta şu anda müzakereler yapılıyor. Bu müzakerelerin sonucu nedir, devam edecek mi, etmeyecek mi bunu öğrenmek istiyorum teşekkür ederim.
ADNAN OKTAR: Kıbrıs’ta toprak vermek diye bir konu olmaz. Türkiye’de bir devlet ahlakı, devlet aklı vardır. Bu hükümete de hakimdir, her yere hakimdir. Kıbrıs’ta da, Türkiye’deki devlet aklı hakimdir. Nezaketiyle anlatıyorum. Bu devlet aklının dışına hiç kimse çıkamaz. İstediğini desin “Toprak vereceğim, toprak alacağım” desin öyle bir şey olmaz. Türk milletinin en hassas olduğu konulardan biri toprak kaybıdır asla kabul etmezler böyle bir şeyi. Bunu gündeme getiriyorlar kardeşlerimiz hiç kaale almasınlar Kıbrıs konusu bitmiştir. Bu haliyle Kıbrıs bitmiştir. Mesela hallolmuştur.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba ben Zeynep. Sizce komedi olsun diye erkekler kadın rolü yapmalı mı?
ADNAN OKTAR: Canım benim tabii ki çok çirkin onun gülünecek bir yönü yok. Çok acı bir olay. Homoseksüelliğin zeminini hazırlamış oluyorlar. Bir nevi gizli homoseksüel propagandası olmuş oluyor. İsteseler de istemeseler de böyle bir görünüm oluyor. Bir genç için çok çok küçük düşürücü aman sakın.
Evet.
VTR: Merhaba ismim Burcu. Sizce evde hayvan beslemek doğru mu?
ADNAN OKTAR: Güzel Burcu olur ama müstakil bir yer olması lazım yani müstakil bir oda olması lazım bahçeye açılan orada olabilir. Ama evin bütününde gezen, yaşayan bir hayvan tehlikeli olur. Tüyleri ve taşıdıkları parazitler açısından çok riskli olur. Bir kere akciğerde çok vahim rahatsızlıklara neden olur. Akciğerde kist meydana getiriyor o kedi tüyü. O tüy nefesle insanın akciğerine gittiğinde vücut onu atamıyor. Onun etrafını kalsiyumla kaplıyor vücut sonra o kiste dönüşüyor. Çok tehlikeli.
BÜLENT SEZGİN: İran muhalefetini İngiltere ve Amerika destekliyor. Bu haberi yapan Doğan Grup ve Hürriyet’in İranlı rejim muhalifi ve gazetecisi Ruhullah Zam, Türkiye genelinde 31 Mart 2015 günü meydana gelen elektrik kesintisinin İran tarafından düzenlenen bir siber saldırı olduğunu iddia etti. İddiaya göre 2015’te üç farklı siber saldırı gerçekleştirdi İran.
ADNAN OKTAR: Yok yok İran bizim dostumuz, canımız. İran tertemiz bir ülke mümin muttaki insanların yaşadığı bir yer. Hepsi yiğittir, hepsi efendidir, hepsi Türkiye dostudur, Müslüman dostudur. Allah için canını verecek koçyiğitlerdir. Samimiyetlerine, dürüstlüklerine Allah şahittir. Bunlar oyun Türkiye’nin en güçlü en samimi müttefikidir İran. İran’la dostuz, kardeşiz ve bunu asla da bozdurmayız. Bu hikayeleri de anlatanlar İngiliz derin devletinin etkisinde olan kişiler. Tamamen hurafe ve uydurma. Biz olayları çok yakından takip ediyoruz. Asla böyle bir olay mevzubahis değil.
Evet.
VTR: Merhaba ben Mustafa. Dünya tarihimizde ikizimiz hiç yaşamış mıdır?
ADNAN OKTAR: Ah severim ben onun yakışıklılığını. Bir benzerimiz olmuş mudur diyor değil mi? Yok her insan orijinal yaratılır. Bir insan diğer insana hiçbir şekilde benzemez. Karakteri, huyu, kişiliği çok farklı olur.
VTR: Ben Sena. Yapmaktan en çok hoşlandığınız şey ne?
ADNAN OKTAR: Sena sen çok güzel kızsın sen, çok efendisin. En hoşuma giden dini anlatmak, İslam’ı anlatmak.
VTR: Merhaba ben Mustafa. Aslında ben iyi bir kaleciyim ama benden daha kötü kaleciler benden iyi bir yerlerde ve iyi bir mevkilerde oynuyorlar. Neden acaba bunu bir türlü çözemiyorum ben.
ADNAN OKTAR: Biz bu haksızlığı gidermek için senin bu şikayetini ilgililere buradan bildirmiş olduk. Ama senin iyi bir kaleci olduğuna biz de kani olduk. Allah sana daha iyi, daha güzel görevler versin.
Evet, dinliyorum.
VTR: Ben Eslem. Sorum, kitap okurken canım sıkılıyor ne yapabilirim?
ADNAN OKTAR: Sen yalnız Eslem bir hayli güzel bir kızsın ve çok şekersin sen. Kitap okurken sıkabilir insan bazen uykusu da gelir, bir şey olmaz. Uykun gelirse uyursun zaten. Yeter ki kitabı oku. Sıkılırsan da şöyle bir gezinirsin, bir şeyler yer içersin, uzaklara bakarsın ama yine gelirsin. Zaten kesintisiz kitap okumak doğru bir şey değil o rahatsızlık verir.
Evet.
VTR: Ali Uludağ. Sizce bugün darbe tehlikesi var mı?
ADNAN OKTAR: Bayağı zor. Çünkü darbe konusunda bütün vatandaşlar bilgilenmiş oldular, asker de bilgilenmiş oldu. “Ben bilmiyorum, farkında değilim” kimse diyemez. O zaman öyle on binlerce askeri yönlendirebilecek bir güç de olmadığı için. Çünkü en az on bin, yirmi bin askerle darbe yapılabiliyor. On bin değil yüz askeri ikna edemezler. Dolayısıyla darbe tehlikesi şu an bitti. İngiliz derin devletine sözümüz bir daha böyle münasebetsizliğe girişmesinler. Yanlış yere geldiler böyle bir şey yapamazlar buralarda. Ha yapmaya kalksalar yani dış işgal olsa işgale kalksalar ne olur? İnanın bana binlerce kere pişman olurlar, çok çok üzülürler. “Keşke yapmasaydık” derler.
Evet.
BÜLENT SEZGİN: Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir önümüzdeki Pazar günü Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret edecek. Bu ziyaretin dikkat çekici yönü şu: Sudan Devlet Başkanı’nın geçtiğimiz ramazan ayında Sudan’da Birleşik Arap Emirliği destekli olduğu iddia edilen başarısız darbe girişiminin ardından ilk kez gidiyor olması ülkeye. Sudan Devlet Başkanı’nın Özel Kalem Müdürü ve bir devlet bakanının Birleşik Arap Emirliği yetkilileriyle Sudan’da darbe yapmak üzere telefon görüşmeleri yaptığı da ortaya çıkmıştı. Eğer bu darbe başarılı olsaydı Sudan ordusu Katar’a girecekti.
ADNAN OKTAR: Katar da onlara girerdi darmadağın ederdi olur mu öyle şey? Katar’a kimse elini uzatamaz. Orada çünkü Türk ordusu var. Kim elini uzatırsa elini kırarız kanunla hukukla. Hiç tavsiye etmem.
Evet, dinliyorum.
VTR: İslam aleminin karışıklıkları ne zaman düzelecek?
ADNAN OKTAR: Mehdi (as) devrinde. Önümüzdeki birkaç yıl sonra gittikçe olaylar düze doğru çıkmaya başlayacak.
VTR: İnsanlar kadına saygı duymayı ne zaman öğrenecekler?
ADNAN OKTAR: Ay benim güzeller güzelim. Allah senin güzelliğini kat kat artırsın. Kadına saygının en yüksek olduğu dönem Mehdiyet devridir. Kadınların en özgür oldukları dönem yine Mehdiyet devridir. Şu an kadınlara akıl almaz baskı yapılan bir dönem. Kadın cinselliği kadınlar için bir azap gibi gösteriliyor, kötülük gibi gösteriliyor. Kadın cinselliği tamamen örtülüyor, cazibeli bir kadın asla kabul edilmiyor. Kadının itici olması esas alınıyor, itici kadın makbul gösteriliyor. Cazibeli kadının da çok tehlikeli olduğu, yanlış yolda olduğu hatta kirli bir ruha sahip olduğu inancını yaymaya kalkıyorlar. Bu şeytanın yaptığı bir yöntemdir. Şeytanın bu oyununa kimse gelmesinler. Kadınlar cazibeli olacak, güzel olacak, hoş olacak, naif olacak, temiz, dürüst, efendi, klas olacaklar. Ne zaman? Mehdiyet devrinde üstlerindeki baskı tamamen kalktığında bu güzelliklerini tam ortaya serebilecekler.
Evet.
VTR: Dışarı çıkarken şapka takar mısınız?
ADNAN OKTAR: Dışarı çıkarken şapka güneş olursa ancak çok şiddetli güneş olursa olabilir. O zaman şapka ve gözlük olabilir ama hiç hoşlanmam şapkadan ve gözlükten bir an önce kurtulmak isterim. Ama güçlü bir güneş ışığı varsa tek çözüm tabii şapka ve güneş gözlüğü.
VTR: Camilerde niye siyaset yapıyorlar?
ADNAN OKTAR: Camilerde normalde siyaset yapılamaz. Diyanet İşleri Başkanlığı pek ona müsaade etmez. O herhalde bağımsız düşünen kendi kafasına göre durum değerlendirmesi yapan kişiler tarafından icra ediliyor. Kaçamak yapılmış bir şeydir. Camilerde siyaset yasaktır aslında.
Evet, dinliyorum buyurun.
VTR: Merhaba ben Kemal. Adnan Bey’e şu soruyu soracağım. Dövme yaptırmak günah mı? Ben şuraya yaptırdım, şuraya yaptırdım. Bir tane ile pişman olsak sonradan tekrar yaptırmak istesek falan daha günahı fazla mı oluyor yoksa yine aynı mı oluyor?
ADNAN OKTAR: Ya ne günahı niye günah olsun? Son derece münasebetsiz bir iddia. Bayağı da yakışıyor gençlere nereden çıkarttılar ben bunu anlamıyorum. Abdestle alakası yok deri altında bir boya. Mesela yağlı boyayla kolunu boyasa yağlı boyayla aklım alır. Çünkü altına su geçmeyecek ama cilt altı bu ne alakası var? Tamamen hurafe ve uydurma öyle bir şey yok. Sadece steril olmasına dikkat etmek lazım, alerjiye dikkat etmek lazım. Alerjik olabilir boyalar alerji kontrolü yapılması lazım. Bir de steril olması için iğnenin sadece ona mahsus olması gerekiyor o kadar.
Evet.
VTR: Türkiye’de yaşamak nasıl bir şey? Türk insanı nelerden hoşlanıyor? Diğer ülkelerdeki yaşam için ne düşünüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Türkiye’de yaşamak. Türkiye güzel bir ülke ama tabii güzelleştirilmesi lazım. Doğal güzellikleri var ama sanatla güzelleştirmek, özenle güzelleştirmek, kaliteyle güzelleştirmek ayrı bir konu. Bu büyük bir eksiklik olarak kendini gösteriyor. Bunu Mehdiyet devrinde Mehdiyet ruhuyla yapacağız inşaAllah. Tayyip Hocam’ın riyaseti altında. Çünkü siyasi lider olarak çok iyi o. O yarar bu millete bayağı iyi yani. Yeteneği de çok iyi, azmi de çok iyi. Ama bir Mehdiyet ruhuna ihtiyaç var. Mehdiyet olmadan o ruh olmadan hiçbir şey yapılamaz.
VTR: Benim sorum: Türk insanı İslam’ı nasıl algılıyor?
ADNAN OKTAR: Türk insanı İslam’la iç içedir. Türk milletinin ruhudur İslam. Bizim milletimiz İslamsız yaşayamaz. Nefes gibidir, hayat gibidir. İslam bizim Türk milletinin hayat damarı, neşesi, sevinci, aklı, her şeyidir. Dolayısıyla İslam payidar olacaktır. İslam hakim olacaktır. Küfür, zulümat son bulacak.
Evet, dinliyorum.
VTR: Benim sorum şu: Türk insanları Türkiye ve Çin arasındaki ilişkiler hakkında ne düşünüyor?
ADNAN OKTAR: Çin barışçıl bir ülkedir, insanları güzeldir, sevgi doludur, makuldür, adaletten yanadır Çin. İnsancıl insanların olduğu bir ülkedir. Çin ile Türkiye arasının çok güçlü olması lazım. Her yönden askeri, siyasi, sosyal yönden tam dost olmamız lazım. Kabili hitap nezih insanlardır Çinliler, kibar insanlardır. Çin ile bağımız çok güçlü olacak. “İlim Çin’de olsa arayınız” demesi Peygamberimiz (sav)’in Çin’deki güzelliğe işarettir.
Evet, dinliyorum.
VTR: Göze kalem çekme hakkında ne düşünüyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Göze kalem çekmek kadına çok yakışır sana da çok yakışmış. Peygamberimiz (sav) zamanında da var. Peygamberimiz (sav)’in bizzat tavsiye ettiği bir güzellik. Senin de güzelliğine güzellik katan bir nimet. Doğru yoldasın yanlış olan bir şey yok. Bağnazların lafına hiç aldırış etme devam et. Ki güzel insan maşaAllah.
Evet.
VTR: Merhabalar ben ismim Barış Yılmaz. Benim sorum şu olacak. Kendim inşaat mühendisliği bölümü okuyorum ona rağmen bir eleştirel soru olacak. Biz inşaat mühendisleri mesela çimlere zarar gelmesin diye beton döküyoruz. Ben bunu mantıksızlığını sorgulamak istiyorum. Çimlere zarar gelmesin diye neden beton döküyorlar?
ADNAN OKTAR: Yakışıklı aslan bir tek bu değil ki, her yerde bir mantıksızlık, her yerde bir sanata, estetiğe, kaliteye karşı olumsuz duruş oluyor. Bunlar düzelecek. Yeni başlıyor bunlar, bundan sonra inşaAllah.
Evet.
BÜLENT SEZGİN: Londra’da PKK’lılar 15 Temmuz anma etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin Londra büyükelçiliğinde düzenlenen programa katılmak isteyen Türk vatandaşların önünü keserek saldırı düzenledi.
ADNAN OKTAR: İşte Türkiye’nin bir kontrgerilla sistemine ihtiyacı olduğunun açık belgesi. Meşru legal bir kontrgerilla yapılanması Türkiye için şart. Kontrollü böyle güzel dindar aklı başında insanlardan oluşan bir kontrgerilla yapılanması olacak. Bu çakallar orada münasebetsizlik yaptığında onları gidip ikna edecekler nezaketiyle kanunla hukukla. Bir daha da densizlik yapmayacaklar.
Evet.
VTR: Yalnız benim bir sorum daha olacak. Bunu çok merak ediyorum kendim de mühendislik okuyorum zaten. Kızlar zeki erkeklerden hoşlanıyorsa mühendislik okuyan erkekler neden sap, bunu çok merak ediyorum.
ADNAN OKTAR: Hepsi değildir. Az bir kısmı öyledir. Çok sevimli bizim gençlerimiz. Küçük bir bölümü öyleyse tabii onlardan da kızlar teberri edip kaçınacaklardır.
VTR: Sizce saç stilim nasıl olmuş?
ADNAN OKTAR: Gayet şahane olmuş kendin de bayağı yakışıklı delikanlısın. Tam tarz olmuşsun maşaAllah.
VTR: Merhaba şunu sormak istiyorum: Günümüz kadın ve erkek ilişkileri nasıl olur?
ADNAN OKTAR: Gençlerin hepsi çok yakışıklı bu nedir böyle maşaAllah değil mi? Artist gibi hepsi yakışıklı. Kadın ve erkek ilişkileri. Kadının koruyup kollanması durumunda kadın erkek ilişkileri çok güzel. Namusuna, haysiyetine, şerefine, sağlığına sıhhatine, iyiliğine güzelliğine, kültürüne, görgüsüne, dinine, imanına bir insan dikkat ediyorsa bir genç, o kadına himaye gözüyle, dostluk gözüyle, koruma gözüyle bakıyorsa bu çok güzel bir ibadet olmuş olur. Her yerde de teşvik görür.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Daha önce yayınlanan afişlerin tepki toplamasının ardından Cumhurbaşkanlığı 15 Temmuz 2017’nin ilk saatlerinde yeni afişleri Twitter’dan paylaştı. Afişlerde darbeye karşı duran askerlerimiz övüldü ve 15 Temmuz gecesi “Darbecilerin kurşunlarına göğsünü siper eden kahraman askerlerimiz” ifadeleriyle paylaşıldı.
ADNAN OKTAR: Güzel, olmuş.
Deccaliyet, homoseksüel dekoltesini teşvik ediyor. Biz de Mehdiyet kolu olarak kadın dekoltesini teşvik ediyoruz. Deccaliyet, homoseksüel makyajını teşvik ediyor. Biz kadın makyajını teşvik ediyoruz Mehdiyet kolu olarak. Çünkü bizler, ben de siz de Mehdi talebesiyiz. Biz kadın özgürlüğünü savunuyoruz. İngiliz derin devleti deccaliyet de homoseksüel özgürlüğünü savunuyor. Bakın dikkat edin görüyor musunuz aradakini? Biz Darwinizm’in geçersizliğini anlatıyoruz. Deccaliyet Darwinizm’in geçerli olduğunu anlatıyor. İki fikir, iki zıt düşünce çatışıyor. Galip olan kim? Allah hizbi olacak.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Der Spiegel Dergisi’ne açıklama yapan Sayın Kılıçdaroğlu ifadesindeki 2019’daki cumhurbaşkanlığı seçiminde “Erdoğan’a karşı aday olacak mısınız?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “Hayır.” Sayın Kılıçdaroğlu partiler üstü bir aday arzu ettiğini ifade ediyor yazıda.
ADNAN OKTAR: Yok yok Tayyip Hocamız çok iyi. Ben açıkça söyleyeyim Tayyip Hocamı seçeceğiz hiç boş yere hazırlık yapmasınlar. O özel seçilmiş bir insan, Allah tarafından seçilmiş bir insan. İslam’a hizmeti çok güzel, samimiyeti çok güzel. Mehdiyet devrinin Cumhurbaşkanıdır. Mehdiyet devrinin Cumhurbaşkanı. Gayet güzel hizmeti, hizmet edecek.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba ben Önder. Bugün neler yaptınız?
ADNAN OKTAR: Önder neler yapmadım ki? Spor yaptık, çarşıya çıktım, kitap okudum. Mevcut kitapları gözden geçirdim baskıya gidecek kitapları. Misafirler vardı onlarla görüştüm gün yoğundu. Ama bak gece devam ediyoruz.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba ben Burak. Alkolün yararlı olduğunu söylüyorlar bu doğru mu?
ADNAN OKTAR: Burak, kesin yalan, söyleyeyim. Alkolü aldığın an ağız mukozası bembeyaz olur o epitel dokuyu öldürüyor daha ağızda başlıyor öldürme. Alkol dokunduğu dokuyu öldürür yani zehir etkisi yapar. Mesela çocukların bazen dudaklarında bir şey olur aft falan olur anneler kolonya ile onu antisepte etmek isterler. Kolonyanın dokunduğu yer hemen anında bembeyaz olur. Neden biliyor musunuz? O dokunun tamamı ölüyor da ondan, dokuyu hemen öldürür öldürücü etkisi vardır. Geçtiği yer her yerdeki dokuları öldürerek ilerler. Mikrobu da öldürüyor ya mikrobu da aynı şekilde hücreyi de öldürür alkol. Öldürücü etkisini her yerde gösterir. Karaciğer hücresiyle karşılaştığında onları da öldürür. Beyin hücresine gittiğinde onları da öldürür süper tehlikeli. Aman aman aman.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Güzel kuş yuvaları var.
ADNAN OKTAR: Aferin çok güzel süslemişler. Ağabeyi yesin onları kıtır kıtır. Bir de doluşmuşlar sıra sıra. Bunlar çok büyük mucize düşünen insan için.
Dekolte, İslam’ın dünyaya hakim olmasını sağlayacak. Dekoltenin olmadığı bir İslam anlayışı sadece ezilir ve yok olur. Tarihi gelişim içerisinde İslam hep ezilmeye ve yok olmaya doğru gitmiş. Dekoltenin olduğu, kadınların özgür olduğu, hayat bulduğu, neşeyle yaşadığı İslam anlayışında İslam kayıtsız şartsız dünyaya hakim olur ve olacak. Bak deccaliyet ne yapıyor? Homoseksüel özgürlüğünün üstünde duruyor. “Homoseksüeller” diyor “dekolte giyinsin, mini etek giysin” diyor “homoseksüeller, makyaj yapsın” diyor “saçlarını boyasınlar, rengarenk giyinsinler. Onlara her türlü özgürlük verilsin” diyor “ama kadınlara özgürlük verilmesin” diyor deccaliyet. Biz de diyoruz ki “Homoseksüellere özgürlük olmasın, Müslüman hanımlara özgürlük olacak” diyoruz. Tam tersini söylüyoruz. Deccaliyet diyor ki “Darwinizm dünyaya hakim olsun” Biz de diyoruz ki “yaratılış inancı dünyaya hakim olsun. Tam zıddını söylüyoruz. Dolayısıyla kadınların üstündeki baskı kalkacak. Allah’ın kullarının yarısı kadındır. Allah’ın kullarının yarısının rahat olmadığı bir dünyada Allah insanlara rahatlık vermez. Allah’ın kullarının yarısı yani yüzde 50’si huzur içinde yaşadığında, Allah’ın süslü yarattığı bu güzel kulları neşe içinde yaşadığında İslam dünyaya hakim olur. İslam’ın dünya hakimiyetinin anahtarı kadındadır. Kadın özgür olduğunda İslam dünyaya hakim olacaktır. Bunu sağlayacağız.
Evet, dinliyorum.
VTR: Neandertaller nasıl yok olmuş?
ADNAN OKTAR: Onlar Almanya bölgesinde daha çok böyle büyük kafalı 1500 santimetreküp kafalı insanlar yani Homo Sapiens’den daha gelişmiş beden ve kafa yapısına sahip, beyin hacimleri daha büyük Homo Sapienslerin. Hatta 1600 santimetreküp beyin hacimleri. Herhalde bunları kıskandılar diğer kavimler daha akıllı, daha zeki bulmuş olabilirler, daha yakışıklı bulmuş olabilirler. Bir kitle katliamı olmuş bir kişiyi bırakmamışlar hepsini doğramışlar. Neandertaller bu şekilde yok olmuşlar.
VTR: Youtube’da video çeken gençlere daha fazla sahip çıkmalı mıyız?
ADNAN OKTAR: Evet, güzel her şey savunulmalıdır. Güzel bir faaliyette bulunuyorsa bir genç tabii ki teşvik edilmeli, korunmalı.
VTR: Acaba günümüzde moda diye bir akım var. Bu modalar her dönemde neye göre belirleniyor?
ADNAN OKTAR: Şu an moda bitti moda diye bir şey yok. Çünkü artık işlevsel giyiniyor insanlar güzel giyinme hırsı yok insanlarda. Çünkü güzellik arzusu yok, çünkü beğenilmek arzusu yok, çünkü sevgi yok sevgi olunca güzellik bir anlam kazanır. Kadın kime kendini sevdirecek? Güzel olduğunda hakarete uğruyor, dekolte olduğunda baskı görüyor. O zaman kadın güzel giyinmek istemiyor. Kadın güzel olmayınca erkek de güzel olmak istemiyor o zaman hayat çöküyor işte. Şu an erkekler de işlevsel giyiniyor, kadınlar da işlevsel giyiniyor. Erkeği kadından ayırdılar, kadını da erkekten ayırdılar. Erkeklere sadece erkekler gösteriliyor “Eğer kabul ediyorsan homoseksüeller var” deniyor. İngiliz derin devletinin, deccaliyetin mantığı bu. “Ama kadından uzak olacaksın” diyor. Biz de diyoruz ki “Helaliyle kadına yönelmek lazım. Kadın güzeldir. Kadın çekici olmalıdır, deccaliyetin oyunu bu şekilde bozulmalıdır” diyoruz. Ama helal olarak helaliyle.
Evet.
VTR: 15 Temmuz akşamı ne yapıyordunuz?
ADNAN OKTAR: 15 Temmuz akşamı sabaha kadar ben buradan olayları yönlendirdim. İlk müdahale eden benim. Topluma ilk açıklamayı yapan benim. Benden bir saat sonra diğer kanallar ve Cumhurbaşkanı, bakanlar, milletvekilleri konuşmaya başladılar bir, bir buçuk saat sonra. Darbenin geçersiz olduğunu ilk ilan eden benim. Darbeye karşı direnilmesi gerektiğini söyleyen de benim.
Evet.
VTR: Ben Şile Vasıf Topçu Fen Lisesi’nde okuyorum. Otobüs seferleri çok kısıtlı. Bunun çözümü için ne yapabiliriz?
ADNAN OKTAR: Belediyeye rica edeceğiz. Daha çok otobüs seferi olacak.
Şimdi kısa bir ara verelim, yine devam edeceğiz.
BÜLENT SEZGİN: Yayınımız kısa videolarla devam ediyor.