Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)
|
"Allah refikdir (merhametli ve şefkatli), rıfkı sever ve rıfka mükabil verdiğini başka hiçbir şeyle vermez."1
Peygamber Efendimiz çok içli, şefkatli, anlayışlı, sevgi dolu bir insandı. Dostlarının, yakınlarının, kendisine tabi olan tüm müminlerin maddi ve manevi her türlü sorunu ile ilgilenir, sağlıkları, güvenlikleri, neşeleri için tüm tedbirleri alır, onlara koruyucu kanatlarını gerer, imanlarını ve takvalarını sürekli takviye ederek ahiret hayatlarını düşünürdü. Peygamberimiz (sav)'in bu tüm insanlığa örnek olan güzel özellikleri ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. (Tevbe Suresi, 128)
"Ve müminlerden, sana tabi olanlara (koruyucu) kanatlarını ger." (Şuara Suresi, 215)
Peygamberimiz (sav)'in eğittiği müminler de onun güzel özelliklerini kendilerine örnek aldıkları için, Kuran'da da zikredilerek tüm insanlığa duyurulan fedakarlıklarda, şefkatli ve merhametli tavırlarda bulunmuşlardır. Peygamberimiz (sav)'in eğittiği ve Kuran ayetlerine gönülden bağlı müminler, esirlere karşı dahi koruyucu tavırlar göstermişlerdir. Onların bu örnek ahlakları ayetlerde şöyle bildirilir:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz." (İnsan Suresi, 8-10)
Peygamber Efendimiz ashabına da merhametli olmalarını hatırlatmış ve onlara en güzel örnek olmuştur:
"Merhamet edin, merhamet olunasınız. Af edin, af olunasınız. Yazık, laf ebesi olanlara. Yazık günahlarına bilerek devam edip, istiğfar etmeyenlere."2
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez."3
------------
1- Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, s. 293
2- G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 70/10
3- G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 446/11
İnsan acizliğine rağmen büyüklenir
Allah insan vücudunu muhteşem bir sanatla yaratmıştır. Bedenen sahip olduğu tüm muhteşem özellikler, örneğin istediği her hareketi kolaylıkla yapabilmesini sağlayan iskelet sistemi, yaklaşık 100 trilyon hücreyi tek tek dolaşarak besleyen dolaşım sistemi, oksijeni taşıyan kan, kanın damarlar içinde dolaşmasını ve vücudun her hücresine ulaşmasını sağlayan kalp, tek bir hücresinde 500 farklı kimyasal işlem gerçekleşen karaciğer ve daha yüzlerce sistem ile bu sistemleri oluşturan sayısız detayın her biri insana dünya hayatında rahat bir yaşam sürebilmesi için Allah tarafından özel olarak bahşedilmiştir.
Ne var ki gözümüzün gördüğü ve görmediği her şeyi ve her noktayı benzersiz ve üstün bir sanatla yaratan Allah, insan bedenine, olanca mükemmelliğinin yanı sıra, türlü acizlikler de vermiştir. Dilemiş olduğu takdirde insan bedenini bu acizliklerden muaf şekilde yaratmaya kadir olan Allah, hiç kuşku yok ki bu acizlikleri özel bir hikmetle yaratmıştır. Nitekim insanın bedenen aciz ve zayıf olarak yaratılmış olmasının çok önemli hikmetleri vardır.
Ölümlü bir varlık olarak yaratılmış olması insanın en büyük aczlerinden biridir. Acıkması, hastalanması, uyuma ve dinlenme ihtiyacı içerisinde olması, soğuktan sıcaktan etkilenebilen hassas bir varlık olması, küçücük bir mikroba yenik düşebilen, en ufak bir soğuk algınlığına dayanıklılık gösteremeyen bir zayıflıkta olması da onu son derece aciz bir varlık kılar. Dünyanın dört bir köşesi eczanelerle, hastanelerle, sağlık kuruluşlarıyla doludur. Bu da insanın aczini tüm açıklığı ile ortaya koyan bir durumdur.
Ne var ki bazı insanlar olanca acizliklerine rağmen sanki bu durumla hiç muhatap değillermiş gibi şımarıp azgınlığa kapılabilmektedirler. Küçük bir dengesizlik sonucu düşüp sakat kalabilecek, vücudundaki trilyonlarca hücreden bir tanesinin bozulmasıyla çok ciddi hastalıklara yakalanabilecek aciz bir varlık iken büyüklenir, başkalarına kendilerini güçlü ve üstün göstermek isterler. Oysa her insan gibi onlar da acz içinde olan varlıklardır.
Bu kişilerin en ağırlarına giden konulardan biri ise ölümdür. Ölümün hatırlatılmasından hiç hoşlanmazlar. Ölümden bahseden insanı “şom ağızlı” ve benzeri tabirlerle suçlamaya kalkışır ve onları hemen susturmaya çalışırlar. Çünkü ölüm onlara kendilerinin ne denli aciz bir varlık olduğunu doğrudan hatırlatan bir konudur. Oysa ne kadar görmezlikten gelirlerse gelsinler, ne kadar yüz çevirirlerse çevirsinler ölüm kendilerine hiç beklemedikleri bir anda gelecektir. Bu kesin gerçeğe rağmen aciz bir kul olduklarını yine de kabul etmez, son nefeslerine kadar büyüklenmelerini sürdürürler. Allah bu kişilerin alacağı karşılığı şu şekilde bildirmektedir:
Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür. (Nahl Suresi, 29)
Müslümanlar ise aczlerini bilen, dolayısıyla büyüklenmeye, kibir ve gururlanma hissine kapılmayan insanlardır. Allah’ın her şeyi hikmetle yarattığını bilir, O’na yönelir, yalnızca O’ndan yardım isterler.
Kuran'da Kitap Ehli'ne düşmanlık yoktur.
Adnan Oktar`ın 21 Haziran 2011 tarihli saat 00:30’daki A9 Tv ve Kaçkar Tv röportajından
Hz. Mehdi (a.s.) Hakkında Hiçbir Şekilde Aleyhte Bilgi Bulunamayacak Ve Hz. Mehdi (a.s.)'a Kurulan Tuzaklar Asla Başarılı Olmayacaktır
Nechül Belağa'dan: İnananların Efendisi (sav) dedi ki: "O (Hz. Mehdi (a.s.)) insanlardan saklanırken, İZ SÜRÜCÜLER ARASALAR BİLE ONUN AYAK İZLERİNİ GÖRMEZLER...
(Kitab-ül Gaybet, [Bihar-ul Envar, c. 51], Ansariyan Yayıncılık, Derleyen: Muhammed Bakır el-Meclisi, İran-Kum, 2003, s. 186)
Hadiste Hz. Mehdi (a.s.)’nin, münafıkların yaptıkları ihbarlar sonucu takip edileceği, ancak asla başarılı olunamayacağı haber verilmiştir. Hadislerde; “buğdayı içten tahrip etmeye çalışan, kurt gibi iğrenç ve habis varlıklar” olarak tanımlanan MÜNAFIKLARIN İHBARLARIYLA, HZ. MEHDİ (A.S.)’YE TUZAK KURULMAYA ÇALIŞILACAKTIR. Ancak iz sürücüler, tutuklamak, sürgün etmek ya da hapsetmek gibi amaçlarla Hz. Mehdi (a.s.) hakkında istihbarat toplamak isteseler de, bunu asla beceremeyecekler; ONUNLA İLGİLİ HİÇBİR ŞEKİLDE ALEYHTE BİLGİ BULAMAYACAK VE KURDUKLARI TUZAKLARDA ASLA BAŞARILI OLAMAYACAKLARDIR.
http://www.hazretimehdi.com/kurt.html
Bediüzzaman Hz. Mehdi (as)'ın birinci görevini anlatıyor.
Hz. Mehdi (a.s.)’nin üç vazifesinden.... Birincisi: fen ve felsefenin tasallutiyle (etkisiyle) ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu, (materyalizm, Darwinizm ve ateizm hastalığı) beşer (insanlık) içine intişar etmesiyle (insanlar arasında yayılmasıyla), her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini (materyalizm, Darwinizm ve ateizm gibi Allah'ı inkar eden dinsiz akımları) tam susturacak tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek (iman edenleri sapkınlıktan korumak)... (Emirdağ Lahikası, s. 259)
Bediüzzaman Said Nursi, Hz. Mehdi (a.s)'ın birinci görevinin "maddiyyun ve tabiiyyun taunu"nu yani Darwinizm, materyalizm ve ateizmi fikren tam anlamıyla ortadan kaldırmak olduğunu bildirmiştir. Hz. Mehdi (a.s)'ın, Bediüzzaman Hazretleri’nin belirttiği şekilde “herşeyden evvel” bu görevi yerine getirecek olması, Deccaliyetin en önemli fitnesinin Darwinizm olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bediüzzaman, Deccal'in "fen ve felsefeyi kullanarak” Darwinizmi yayacağını söylemektedir. Deccal, insanları Allah inancından uzaklaştırmak, yeryüzünde kargaşa ve anarşiyi hakim kılmak için fen ve felsefe yoluyla Darwinizmi yayacak; Hz. Mehdi (a.s) da İslam ahlakını hakim kılmak, yeryüzüne barış, huzur ve adalet getirmek için ilmi bir mücadele ile Deccaliyetin Darwinizm putunu yıkacak, Darwinizm ve materyalizmi fikren tam anlamıyla susturacaktır.
http://www.risaleinurkulliyati.com/
Allah, göklerin ve yerin nurudur (1).
O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki (2),
doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir (3).
Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.
(Nur Suresi, 35)
Ebced (1): 1959
Ebced (2): 2037
Ebced (3): 1980
Rabbinin nimetini durmaksızın anlat. (Duha Suresi, 11)
Ebced: Hicri:1376, Miladi: 1956
http://kuranvedin.imanisiteler.com
Günü birlik hastaların ulaşımı devletten | |||
Ne Demişti | Ne Oldu | ||
| Yeni Akit, 28 Mart 2011
Yeni Asya, 28 Mart 2011 |
Atom Mucizesi
Kuran ayetlerinden açıkça anlaşıldığı gibi tüm evren, mükemmel bir düzen içinde işlemektedir. Çünkü yer, gök ve ikisi arasında bulunanlar, sonsuz bir güç ve akıl sahibi olan Allah tarafından yaratılmıştır. Nitekim pek çok fizikçi, çalışmalarının sonucunda tüm evrende olduğu gibi atomda da kusursuz bir düzen, şaşmaz bir denge olduğu gerçeğinde birleşmiştir.
Bu kitapta, canlı-cansız her şeyin temeli olan "atom" konusu ele alınmaktadır. Atom hakkında nelerin, nasıl ve ne şekilde gerçekleştiği incelendikten sonra, "neden" sorusunun cevapları aranmakta, okuyucu çevresinde gördükleri hakkında derin düşünmeye davet edilmektedir.
Taş Taş ile Yontulamaz
Elde edilen bulguları evrimci ön yargıyla değerlendiren bir bilim adamı, o dönem hakkında pek çok yorum yapabilir. Ancak bu yorumların bilimsel kabul edilebilmesi için net bulgularla ve verilerle desteklenmesi gerekir. Bugüne kadar evrimcilerin masallarını destekleyebilecek tek bir bilimsel bulgu dahi elde edilmemiştir. Hırıltılar çıkararak anlaştığı, mağaralarda yaşadığı, üstünde postuyla ateş kenarında oturduğu, kaba aletlerle avlandığı söylenen yarı insan yarı maymun varlıklar sadece evrimcilerin hayallerini yansıtmaktadır. Bilim ise insanın her zaman insan olarak var olduğunu göstermektedir.
Bu resimde görülen taş aletler, ortalama MÖ 10 -11 bin yıllarına aittir. Buradaki taşlardan herhangi birini, evrimcilerin, o dönem insanlarının yaptıklarını iddia ettikleri gibi, bir başka taşla vurarak yapmaya çalıştığınızı düşünelim. Örneğin 4 numarada görülen taşlardaki düzgün oyukların aynısını açmaya çalışın. Elinizdeki kaya parçasına istediğiniz kadar taşla vurun, böyle düzgün bir delik açamazsınız. Bunu yapabilmek için, çelik gibi sağlam metallerden yapılmış aletler kullanmanız gerekir. (http://www.evrimyok.net)
Atnalı Yengeci
Dönem: Mezozoik zaman, Jura dönemi
Yaş: 150 milyon yıl
Bölge: Solnhofen Oluşumu, Almanya
Keliserliler (Chelicerata) şubesine dahil olan atnalı yengeçleri, yüz milyonlarca yıldır değişmeyen özellikleriyle, evrimciler tarafından dahi "yaşayan fosil" olarak kabul edilen canlılardandır. Jura döneminde yani bundan yaklaşık 150 milyon yıl önce yaşamış olan atnalı yengeçleri, günümüz denizlerinde yaşayan atnalı yengeçlerinden farksızdır. Bu farksızlık, evrimcilerin "aşamalı gelişim", "kademe kademe ilerleme" gibi iddialarını yerle bir etmekte, bir kez daha canlıların evrimi tezinin komik bir masaldan ibaret olduğunu ispatlamaktadır. Bilim, canlıların üstün güç ve kudret sahibi, Rabbimiz olan Allah'ın eseri olduğunu reddedilemez bir şekilde ortaya koymuştur.