A9 TV, 27 Eylül 2016
Bazı İnsanlarda Derin İman Olmayabiliyor. Ancak Net İman İle O Kişi Dengeli Hale Geliyor Ve Tevekkülü, Allah Korkusu Ancak O Zaman Tam Oluyor
Allah’tan düşünme gücünü artırmasını istemek lazım. Allah’ın delillerini görme gücünü artırmak ve hakkıyla takdir etmek. Dünyada en büyük nimet güçlü imandır. Samimi, berrak iman. Berrak, keskin. Flu iman dünyada hep eski bir gelenek olarak yaşanmış. Çok eski kökeni, ta Hz. Adem (as) devrinden başlıyor flu olması. Yani beyinde bir netleşme çoğu zaman insanlarda olmuyor. O net imanı Allah’tan istemek lazım, net, keskin imanı. Onda şahıs tam normal, dengeli, tutarlı olmuş oluyor. Bayağı sıhhatli olmuş oluyor. Tevekkülü tam olur, Allah’tan korkusu mükemmel olur.
Çocukluktan itibaren insanları Allah’tan uzaklaştırıyorlar. Aileler içerisinde işte “Domates aldın mı, biber geldi mi, babanız saat kaçta gelecek?” Tek kelime Allah’tan bahis olmuyor. “Çocuk okuldan döndü mü, oğlum derslerini çalıştın mı?” Halbuki bütün sistem Allah’ın üstünde olması lazım. Bütün dikkat Allah’a verilmesi gerekiyor. Allah’tan başka her şeye dikkat veriliyor genelinde. Çok eski tarihlerden beri böyle. İnsanların bilinçaltı böyle dolu yani bu şekilde bir bilgiyle tahkim edilmiş. Buna karşı direnmek lazım. Samimi müminler bu bilinçaltına yapılan kodlamaya karşı direnecekler, kabul etmeyecekler bunu. Hiç normal görmesinler. Allah’tan başka hiçbir şeyden bahsedilmemesi lazım. Yoğun Allah’la bağlantı olması gerekiyor. Onda hayır yok mu? Var tabii. O imtihanın kıymetini artırır.
Nimetleri Kısa, Özlü Anlatmak Gerekir, Boğucu Anlatılırsa İnsanların Kafası Dağılır, Zamanı Geldikçe İyi Kavrayacakları Gibi Anlatılmalı
Mesela karşılıklı nimeti anlatmış olsa ama tabii samimi anlatılması lazım. Demagoji tarzında değil. Domates bile ufacık çekirdeği toprağa düşüyor koskocaman gürbüz, bayağı da cadı bir bitkidir domates, yani suyu falan kendi bulur. Dallarından falan bile kök çıkartır, çok kararlıdır. Koca koca mis gibi domatesler veriyor. Bir tane, iki tane de değil, sürekli veriyor. Her domatesin içinde en az yüz çekirdek oluyor. Onlardan bir tanesi yine toprağa düşüyor. Domatesin tadı malum. İçinde potasyum mükemmel, magnezyum, kalsiyum, çinko, fosfor, mangan hepsi var. Proteinler var. A vitamini yüksek oranda, C vitamini. Nasıl yapıyorsun mübarek? Bu kadar kimyasal maddeyi ve bu kadar vücuda faydalı maddeyi nasıl topluyorsun, nasıl yapıyorsun? Her türlü, protein ve vücuda hep şifalı maddeler. Bir tane, iki tane değil. Karbonhidrattan tut, proteinden çık, her şey var. Suyu da mis gibi tertemiz. Halbuki yetiştiği toprak gübreli son derece kirli oluyor. Yani bakteri yığını. Saç telinin yarısından daha ince kökleri bazı yerlerde, ondan o çamurlu su geçmiyor; hayret Allah’ın hikmeti. En mükemmel süzgeçlerde bile süzülse su kirli oluyor. Mis gibi aldığı su, gıcır gıcır böyle. Virüs dahi geçmiyor. Mikrop zaten almıyor. Mikrobu geçirmiyor artık mikrop ne? Çok küçük. Mikrop giremiyor o hücrenin içerisine, virüs dahi giremiyor. Hepsini temizliyor. Gıcır gıcır domates, zaten kopmaya da hazır oluyor, hemen o dibinden küt kopuyor. Biber öyle, patlıcan öyle, salatalık öyle. Çok sıradan görüyorlar. Halbuki hiç normal değil, hiçbiri normal değil. Tabii nimetleri kısa kısa, özlü, akılcı anlatmak lazım. Çok boğucu da anlatırsan, insanın aklı zayıf, dağılır kafası. Yani bütün sebzeleri birden anlatmaya kalkarsan. Zamanı geldikçe iyi kavrayacağı şekilde anlatmak lazım insanlara.
Bazı Hastanelerde PKK’lı Doktorların Hemşirelerin Olması, PKK İle Mücadelede Yaralanan Askerimiz, Polisimiz İçin Büyük Bir Tehlike
PKK’yla mücadele yapıyor askerlerimiz, polislerimiz Güneydoğu’da. Ama bazı hastanelerde PKK’lı doktorlar var. PKK’lı hemşireler var. Bu çok büyük bir tehlike. Birçok yaralı askerimiz orada şehit oluyor. Bunların araştırılması lazım. MİT elemanı doktorlarımız olması gerekiyor. MİT elemanı oraya tayin edilecek. MİT elemanı doktor. Mesela bayağı iyi Kürtçe bilen, Güneydoğu kültürünü çok iyi bilen. Orada bir anormallik var mı? Mesela öyle bir çakallık yapan oluyor mu? Doktor ve sağlık personeli. Mesela yaralı geliyor. Normalde kurtulabilecek bir yara ama şehit oluyorlar. Bunları çok iyi kontrol edelim. Hemşirelerden de MİT elemanı hemşireler olsun. Milli İstihbarat Teşkilatı kadrosunu genişletsin. MİT her yerde olsun. Çok geniş şerefli bir teşkilattır MİT. Cevval zeki gençlerden, zeki hanımlardan çok fazla elamanı olsun. Her yerde istihbaratı olsun. Haber alması olsun. Mesela esnaftan insanlar gönüllü MİT’e yardımcı olabilirler. Çarşılarda, pazarlarda her yerde. Hatta MİT onları müselle hale de getirsin. MİT bünyesi içerisinde otomatik silah verilsin. Bir yerde gizli tutsun. Kendi dükkanında, çarşısında. Bir şey olduğunda hem müdahale edebilsin, hem haber verebilsin. Polisin de öyle aynı tarzda elemanları olabilir. Mesela büyük çarşılara gidiyorum. O büyük çarşılarda mesela esnaftan birçok kişi MİT elemanı olabilir. Ve helal olsun mesela MİT’te kadrolu eleman olsun. Ne var ne yok bildirsin, bir şey olmaz. Zor olan bir şey değil bu. Aynı şekilde hastanelerde de mesela müstahdem kadrosuna da MİT elemanı girebilir. Baksın iki tane müstahdem gelir üç tane. Her şeyi görür. Askerimize öyle bir haksızlık yapılıyor mu, oyun oynanıyor mu bunları tespit edebilir. Tabii ben MİT’in çalışma prensibini bilmiyorum. Nasıl çalışıyor? Kapasitesi nedir? İmkanları nedir? Ama bence o müessese çok iyi geliştirilebilir. Cemaatlere şeffaflık tavsiye ediyorlar. Kardeşim devlet zaten onu istese de istemese de şeffaf hale getirmesi lazım. Bir Süleymanlı cemaatine girmek MİT için zor olamaz ki yani. Gelir konuşursun “Bu vatan millet meselesi” dersin. “Biz seni saygıyla sevgiyle değerlendiriyoruz. Vatanına milletine faydalı ol. Mesela sen bu cemaate ihanet et demiyoruz. Kötülük yap demiyoruz. Ama bir oyun oynandığında devlete, millete, hükümete zarar verecek bir şey gördüğünde Allah rızası için ibadet olarak yardımcı ol.” Kuran ayetleriyle anlatabilirler Kuran ayetiyle. Çünkü fitne katilden beter. Adam devleti yıkmaya kalkıyorsa fitne. Fitne yani bildiğin fitne. “Katilden beter” diyor Cenab-ı Allah. Cezası çok ağırdır.
Atatürk İslam Aleminin En Değerli Hocalarından Biriydi. İslam’ı Doğru Yaşıyordu.
Atatürk, İslam aleminin en değerli hocasıdır, alimidir ben söyleyeyim. İslam’ı en güzel ilk yaşayan insanlardandır. Hz. Ali (ra) gibi. Hz. Ali (ra) gibi şakacı, konuşkan, temiz, kaliteli. “Sadece Kuran” diyen insandır Atatürk. Sadece Kuran. Yiğit, kabadayı bir delikanlıdır. Yiğittir kimseden de korkmaz. Bir tek Allah’tan korkar. Böyle bir yiğide adamın sevgi gözüyle bakmamasının nedeni, zamanında deccal gibi tanıttılar. Düşünmediler ki o asıl deccalleri durdurdu. Deccal Mehdi dengesi böyle karışık oluyor bazen. Mesela deccal bilinen adam, insan Mehdi oluyor. Mehdi bilinen adam da deccal olabiliyor. Böyle ince bir denge kurulmuş Allah’ın hikmeti. Atatürk’ü deccal gibi gösterdiler ama aslında o bir Mehdi’dir. Yani bir nevi Mehdi’dir Atatürk. Çünkü deccalleri etkisiz hale getirmiş. Şirk dinini ortadan kaldırıyor. Uydurma ve hurafeleri ortadan kaldırıyor. Bunun için canını ortaya koyuyor. Bu nedir? Mehdiyettir. Şu an Türkiye’de dekolte serbestse Atatürk’ün sayesinde. Müzik serbestse Atatürk’ün sayesinde. Heykel, resim, özgür konuşmak hepsi Atatürk’ün sayesindedir. Atatürk’ün bu millete hizmeti çok çok büyük. Şu an burası İngiliz mandasındaydı İstanbul gitmişti. Biz burada toplantı falan yapmamız diye bir konu olmazdı. Konu tamamen bitmişti. İngiliz homoseksüelleri burada fink atardı. Ateistler, İngiliz ateistleri falan. Buralar da bizlere ait hiç olmazdı. Böyle bir şey olmazdı yani mahvolurduk. Rahmetli Atatürk’ün vesilesiyle bu imkanlara kavuştuk. Adam titriyorsa pislik yapıyordur. Atatürk’ün adını duyduğunda titrer. Pislik yapmazsa titremez.
İsrail’i Türkiye Destekleyecek, Türkiye'yi de İsrail Destekleyecek, Bölünürsek Batarız. İsrail, Türkiye, Suriye, Irak Bölgede Var Olmalı
İsrail’le hükümet dost. Bizim dost olmamızı niye anormal karşılıyorsun, şaşırıyorsun? İsrail’le askeri anlaşmalarımız var. Askeri yönde güveniyoruz. Uçaklarımızı, tanklarımızı tamir ediyor adamlar. Mesela o kadar güven var. Ticari anlaşmalarımız var. En yüksek ticari işlemler İsrail’le bizim aramızda oluyor. Diplomatik düzeyde çok dostane ve yakın ilişkileri var hükümetin. İsrailli Musevilerle Tayyip Hocam gitti Amerika’da sohbet etti, konuştu. Hükümet bayağı yakın İsrail’e. Peki hükümetin desteklediği, savunduğu, doğru gördüğü bir şey bana gelince neden yanlış oluyor? Değil mi? Onda bir gariplik var. Osmanlı ta İspanya’dan alıp buraya getiriyor onları ağırlıyor. Osmanlı’ya şaşmıyorsun. Ben alıp getirsem İspanya’dan herhalde baygınlık geçirirsin. Değil mi? Gemilere doldurup getirsem cinnet geçirir. Ama bak Osmanlı yapıyor gayet normal karşılıyorsun. Demek ki yanlış eğitimle, yanlış yönlendirmeyle yanlış bir felsefe mantık geliştirmişsin. İsrail’i Türkiye desteklemekle mükellef. İsrail de Türkiye’yi desteklemekle mükellef. Bölgede başka türlü yaşayamazlar. Bölünürsek batarız. İsrail de olacak. Türkiye de olacak. Suriye de olacak. Irak da olacak.
(Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson’ı kabul etti. Erdoğan, Johnson’a Manchester Belediye Başkanı Robert Neil'in Sultan Abdülaziz Mektubunun replikasını hediye etti.)
Tayyip Hocam, önderini sevdiğini bize göstermiş oldu. Tayyip Hocam’ın önderi Abdülhamit değildir. Hanlar hanı, sultanlar sultanı veli şehit sultan Abdülaziz Hazretleridir. Muhterem olan mübarek olan insan budur. Darwinizm’e karşı, şaraba karşı, sigaraya karşı. Tayyip Hocam’a bakıyoruz. O da şaraba karşı, sigaraya karşı. Abdülaziz bölünmeye karşı, toprak vermez. Tayyip Hocam ne yapıyor? Bölünmeye karşı, toprak vermez. Abdülhamit’i örnek almaz Tayyip Hocam. Abdülaziz’i örnek alır. Çok güzel yapmış. Bu jestinden dolayı ona teşekkür ediyorum. Bu çok muhteşem bir şey olmuş. Çok çok muhteşem bak. Abdülaziz’e olan sevgisi, saygısı muhteşem bir jestle dünyaya gösterilmiş. Abdülaziz’in ismini unutmaya çalışıyorlardı. Allah razı olsun çok doğru yapmış Tayyip Hocam. Müslüman evladı böyle olur.
Hanlar Hanı Abdülaziz Han için şehadetinin her yıl dönümünde mevlit okutalım. Kuran hatim ettirelim. Bir de Abdülaziz Han’la ilgili konferans, büyük bir konferans yapalım. O devirdeki resimlerini, fotoğraflarını bir sergi yapalım. Gömleğinin, kıyafetlerinin, Valide Sultan’ın resimlerinden oluşan büyük panolar hazırlayalım. Çok kapsamlı güzel bir konferans yapalım. Şehidimizin şanını bütün dünyaya yayalım. İsmini unutturmaya kalkmışlardı, şehidimizin gönlü müsterih olsun. Evlatları gereğini yapacaklar. Bizler onun yolundayız. Onun ayağının tozuyuz biz. Ona yapılan kahpeliğin, alçaklığın hesabını soracağız. Onu en güzel makamda görüyoruz biz. Veli olan odur. Hanlar hanı olan odur. Soylu ve asil Abdülaziz Hanı en güzel şekilde dünyaya tanıtacağız. 2016’yı Abdülaziz Han yılı olarak ilan edelim, değerlendirelim. Her yerde gündemde tutalım. Onun dürüstlüğünü, güzel ahlakını her yerde anlatalım. Kahve bile içmiyor, değil sigara o kadar titiz. Karış toprak vermedi. Darwinizm’e şiddetle karşı. Darwinizm’i savunan kim varsa hepsini görevden almış.
(Yeni Akit yazarı Sabri Balaman, tarihteki tüm kirli olayların altında İngiliz derin devletinin olduğuna dair bir yazı yazdı. Osmanlı’nın parçalanmasında, güneydeki tüm cephelerde yenilmiş olmasında İngiliz derin siyasetinin etkili olduğunu, Filistin, Ürdün, Irak, Suriye gibi bütün devletlerin çöküşünün, yıkılışının altında yine İngiliz aklı ve siyasetinin yattığını ve bu gerçekleri görmenin çok önemli olduğunu söyledi.)
Helal olsun delikanlılığına, kabadayılığına, cesaretine. Saygı duyuyorum. İnşaAllah diğer yazarlar, aydınlar da senin gibi cesur, delikanlı olurlar. Korkmadan bu deccaliyet sistemini bu şekilde deşifre ederler. Bak, her gün bir aydınımız; cumhuriyet tarihinde ilk defa oluyor bu. Abdülhamit devrinden beri böyle İngiliz derin devletine yönelik tek kelime edilmemiştir Osmanlı’da. Hiç, tarihte yok yani tek kelime. Ancak özel sohbetlerde, kapalı salonlarda konuşulmuştur. Böyle açık aleni İngiliz derin devletini yerden yere vuran açıklama olmamıştır. Bu çığ gibi büyüyecek. Diğer yazarları da bu önemli çalışmaya davet ediyorum. Hızlansınlar. Hepsi bir şeyler söylesin.
Halep'te Onlarca Sivil Müslüman Şehit Ediliyor, Bu Cinayetlerin Askeri Bir Amacı da Yok. Adeta Keyfine Aralıksız Müslüman Şehit Ediyorlar
Bakın, Suriye’de adamlar sırf eğlenmek için, İngiliz derin devleti sırf eğlenmek için adam öldürüyorlar, şehit ediyorlar Müslümanları sırf eğlenmek için. Askeri amacı falan hiçbir şekilde yok. Keyfine. Ve homoseksüel pilotlar, ateist böyle dinsiz, satanist manyak tipler böyle, birbirleriyle ilişkiye giren manyaklar keyfine orada aslanlarımızı, müminleri şehit ediyorlar. Halk ya, Suriyeli halk. Halk cehenneme düşmüş gibi yani ne yapacağını şaşırmış vaziyetteler. Evinde vuruyor, sokakta vuruyor, hastanede vuruyor, camide vuruyor her yerde vuruyorlar. “Bırakın gelelim” diyorlar ona da müsaade etmiyorlar. “Gelme” orada da vuruyorlar. “Bırakın oturalım” diyor orada da vuruyor. İngiliz derin devletinin manyaklığı, işte deccal manyak bir yapı. Yani şeytanın ilhamıyla hareket ettikleri için, şeytanın vahyiyle hareket ettikleri için her hareketleri delice. Bütün dünyanın bu pisliğe isyan etmesi gerekiyor, bütün devletlerin. Pakistan yakayı kaptırmış vaziyette, Hindistan, Ürdün hepsi yakayı kaptırmış vaziyette. Yani yakayı kaptırmayan ülke yok gibi bir şey. Mısır da yakayı kaptırmış vaziyette. Rusya bir tek bir kabadayılık yaptı; helal olsun, açıkladı ki çok önemli Rusya. Türki devletleri de davet etmek lazım bu melaneti protestoya. Bütün dünya ayaklanırsa -tabii demokratik bir ayaklanma kanuna hukuka uygun- bu alçaklar hemen susarlar. Yani bütün eylemlerini durdururlar. Bu hamiyeti İslamiye’nin feveran etmesi gerekiyor. Bu olduğunda konu bitecek. Yoksa bu çakallar bakın Türkiye’yi de parçalama konusunda kararlılar, Irak’ı, Suriye’yi zaten parçaladıklarını kabul ediyorlar, az bir şey kaldığına inanıyorlar. Sonra da Rusya’yı parçalamayı düşünüyorlar. Yani bütün Asya’yı mahvedecek bunlar. Manyak bunlar. İngiliz derin devletinin bir avuç psikopatı; toplam onlar da üç yüz kişi falan. Bakın deccalın merkezi kuvveti üç yüz kişi falan. Bunların bir Üç Yüzler Meclisi var, -bütün dünyayı- bunların hepsi birbirine Allah diyor. Lord diyorlar birbirlerine. Mahvediyorlar bütün dünyayı. Geçen günler yardım tırlarını vurdular. Yardım tırı; sırf keyfine vuruyorlar.
Mesela Halep’te IŞİD elemanı yok. Terörist de yok. Halep’te Müslüman Sünni halk var, kimse yok başka. Böyle çarşaflı hanımlar, çocuklar, yaşlılar falan var. Halep’i yerle bir ettiler. Sel gibi kan akıtıyorlar, hiçbir sebebi yok. Sırf keyfine, sırf psikopatlık olsun.
Şu anda ders kitaplarında Darwinizm’in okutulmasının sebebi Abdülhamit’tir. Yani şu anki Milli Eğitim tedrisatını ortaya koyan Abdülhamit. Darwinizm cayır cayır okullarda okutuluyor adam nereden geldiğini bilmiyor. Abdülhamit’le başlamış bu. Biz onu vurgulamak için söylüyoruz.
(A Haber’den Ergün Diler, İngiliz derin devletinin dünya üzerindeki rolü üzerine bir yazı yazdı. “Gülen hareketi İngiliz aklının ürünüdür. Örneğin Hillary de Amerikalı ama arkadaki güç İngiliz’dir. Soros gibi yani Amerikan vatandaşı İngiliz. Gülen bu sahnenin dekorundaki ışık sadece. Adamlar buraya gelip Sykes-Picot’dan yarım kalan işi bitirmek istiyorlar. Tekrar aile aile aşiret aşiret bölmek derdindeler. İngiliz aklı bu. Dünyayı yönetmek gibi arzuları var.”)
Helal olsun. Helal olsun delikanlımıza, cesaretine, samimiyetine çok saygı duyuyorum. Allah razı olsun. İngiliz derin devletini rezil etmede mühim bir atak, mühim bir çalışma bu tarz yazılarını diğer yazarlara da tavsiye etsin, teşvik etsin. Türkiye’de bu melanet her yerde duyulsun. İngiliz derin devleti bakın Abdülhamit devrinden beri hatta daha da eskilerden beri Osmanlı’yı parçalamak için müthiş bir azimle gayret etmiş. Ve muazzam yol almış. Son elimizde kalan küçük toprak parçalarını da paramparça etmek için şu an son hamlelerini yapıyor. Eğer bunu aydınlatmazsak gereken tedbiri almazsak bu alçaklar amacına ulaşabilir. Onun için bu tarz yazarlar, çizerler, düşünürler mutlaka ve mutlaka daha coşkulu ve kararlı olarak bu alçak sistemi deşifre etsinler. İngiliz derin devletinin bu pisliklerini ortaya döksünler. Bunların gücü o zaman sıfıra gider. Ülkeleri de teşvik edeceğiz. Rusya güzel bir çıkış yaptı ama yeterli değil. Bütün ülkeler bu alçaklara karşı manevi bir ayaklanma içinde olması lazım hukukla kanunla.
(İngilizler konusunda uyarılarıyla gündeme gelen emekli Albay Atilla Uğur, Fatih Altaylı’nın programında cemaatler hakkında şunları söyledi. “Madem “biz kurtuluş savaşındayız” diyoruz. O zaman Diyanet’in yaptığı toplantı çok önemli. Oraya katılan cemaatler “biz emperyalizme sonuna karşıyız ve biz Cumhuriyet değerlerine bağlıyız” diye bir bildiri yayınlasınlar. Atatürk’ün yanında da din adamları vardı. Böyle bir neticenin çıkması Türk milletini çok rahatlatacaktır” dedi.)
Ama buna gerek yok. Süleymancılar bayağı milliyetçi çok sağlam delikanlılardır, yani ben tanıyorum onları, herkes tanır. Yani binlerce şahidi var. Bir kere istikrara çok önem verir Süleymancılar. Müspet hareket yanlısıdır, devlete çok önem verir, devlete titizdirler. Meşru hükümeti daima desteklerler. İktidardan yana olurlar. Ve saygılı insanlar, yani onlar tehlike, anarşiye karşı çok titizdirler, kargaşadan hiç hoşlanmazlar. Mahmut Hoca cemaati de aynı o şekildedir, Nurcular yine aynı şekildedir. Menzil Cemaati de çok aklı başında adamlar, yani öyle dengesiz, kontrolsüz bir kimse yok. Ama nezaketen tabii ki liderlerinden bazı kişilerin kısa kısa demeçler vermesi faydalı olur ama herkes şahit. Tabii onlar da çok sessiz çıtları çıkmıyor. Halbuki söyledim, “Çıkın ortaya biraz konuşun” dedim. Akıl almaz çekingenler.
Üç Yüzler Komitesi Hakkında
Üç Yüzler Komitesi işte bu deccaliyetin oluştuğu Üç Yüzler Komitesi Mehdiyet’te de üç yüz kişidir. Deccalin ekibi de üç yüz kişi bakın, çok manidar. 1727’de İngiliz derin devleti tarafından kuruluyor bu Üç Yüzler Meclisi. 1727 bak, 1-7-2-7. 1727’de İngiliz derin devleti tarafından kuruluyor Üç Yüzler Meclisi. Bugün Chatham House gibi kurumlara yön veren asıl kurum bu. Yani Chatham House bunlara bağlı oluyor. İngiliz bir hasidik Musevi olan gazeteci Jakop Dohas dünyayı üç yüz insanın yönettiğini hatta bunların Wilson gibi Amerikan başkanlarını dahi seçtiklerini belirtiyor. Tabii yani her yerde başkanları onlar seçiyorlar. Alman devlet adamı Walther Rathenau şunları söylüyor; “Birbirini tanıyan sadece üç yüz adam Avrupa’yı idare etmektedir. Bu adamlar haleflerini kendi çevrelerinden seçerler.” Yani kendinden sonra kim gelecekse o kendisi seçiyor Üç Yüzler’den birisi. Benim yerime şu olsun diyor. “Bu adamların tasvip etmedikleri her devleti yok edecek araçları bulunmaktadır.” diyor. Mesela Türkiye’yi adam gözüne kestirdiyse rahatça ezecek güce sahip oluyor. Bu açıklamaları nedeniyle Jacop Dohas da Walther Rathenau da esrarengiz suikastlarla ikisi de öldürülmüş peş peşe, bu açıklamaları yaptıkları için. Üç Yüzler Meclisi hakkında bilgi verdikleri için ikisini de öldürmüşler. Bu da derin devlet gösterisi işte, İngiliz derin devletinin gösterisi. Çünkü basına yapmışlar bu açıklamayı hemen akabinde bunları öldürmüşler ikisini de.
Bediüzzaman İngiliz Derin Devletini Çok İyi Teşhis Etmiş Ve Ne Kadar Tahrip Edici Bir Yapı Olduğunu Detaylı Anlatmıştır
İngilizler İstanbul’u işgal edince Bediüzzaman acayip öfkeleniyor. O bizzat İstanbul’a gelip halkı İngiliz devletine karşı uyarmak için Hutuvat-ı Sitte adlı eserini hazırlıyor. Arapça ve Türkçe olarak çok sayıda bastırıyor. Görüyor musun gayretini, samimiyetini? Tüm İstanbul’a dağıtıyor Bediüzzaman. Başında sarık üstünde cübbe bak, şevke bak, tatlılığa bak. Deccaliyete karşı mücadele veriyor. Bu eserden sonra İngilizlere karşı Kuva-yi Milliye şuuru ilk defa gelişmeye başlıyor. Yani Kuva-yi Milliye hareketi başlıyor. İngiliz Başkumandanı Bediüzzaman’ı öldürtmek üzere emir veriyor. Said Nursi’nin resmi veriliyor, ismi veriliyor. Her yere dağıtılıyor İngiliz askerlerine. Gördüğünüz yerde vur emri çıkıyor. İngiliz askerleri tüm İstanbul’da Bediüzzaman’ı arıyorlar her yerde Galata’da orada burada sokak sokak o eşkalini arıyorlar. Ama Allah’ın rahmetiyle himayesiyle, koruduğu için Cenab-ı Allah bulamıyorlar. Halbuki tanınan bir insan. Sarığı, cübbesi de var. Çok iyi gizleniyor, geceleri çıkıyor bulamıyorlar. Ve cayır cayır Hutuvat-ı Sitte’yi dağıttırıyor. Görüyor musun yaşlı haliyle, fakir de. Hem Arapça hem Türkçe bizzat hazırlıyor. İngiliz derin devletine karşı halkı uyarıyor.