“Ey İman edenler, sizden öncekilere yazıldığı gibi oruç, size de yazıldı. Umulur ki sakınırsınız...” (Bakara Suresi, 183) ve “... Oruç tutmanız, eğer bilirseniz sizin için daha hayırlıdır” (Bakara Suresi, 184) ayetleriyle Allah’ın farz kıldığı oruç ibadeti Müslümanlar için sayısız faydası ve hikmeti olan bir ibadettir. Tüm Müslümanların birarada gerçekleştirdiği bu ibadet dünyanın dört bir yanına yayılmış olan Müslümanların tesanüt ve şevkini daha da artırır. Toplu olarak yapılması maneviyatın daha da artmasına vesile olur. |
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)
Muaz! Sana her taşın ağacın ve duvarın yanında nerede olursan ol Allah'tan korkmanı, işlediğin her günahın ardından gizlisine gizli, aleni olanına da aleni tevbe etmeni tavsiye ederim." (Ebu Nuyam el-Ilye, Beyhaki, ez-Zühd'de açıklamışlardır; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.793)
Müslümanlara Düşen Önemli Sorumluluk İslam Ahlakının Anlatılması
İçinde bulunduğumuz dönem, hem din ahlakının yaygınlaşmasının önemini açıkça göstermekte, hem de Müslümanlara gerçek din ahlakını insanlara anlatmak için çok fazla imkan sağlamaktadır. 19. yüzyıl toplumların hızla din ahlakından uzaklaştıkları, din dışı ideolojilerin güç kazandığı bir dönem olmuştu. Bu durum 20. yüzyılın ilk yarısında insanlara çok büyük felaketler getirdi. Halen de çeşitli ülkelerde yaşanan gerilim ve çatışmalar, pek çok insana büyük acılar getiren açlık, fakirlik, ahlaki çöküntü, toplumsal dejenarasyon gibi temel sorunlar köklü çözümler beklemektedir. Ayrıca İslam dünyasının içinde bulunduğu mevcut durum da, gerçek din ahlakının mümkün olduğunca çok insana, mümkün olduğunca kısa süre içerisinde en ilgi çekici, en etkileyici ve -Allah'ın izni ile- en hikmetli şekilde ulaştırılması gerektiğini göstermektedir.
Bu büyük sorumluluk, tüm Müslümanlar tarafından paylaşılmalı, her birey kendi imkanları ölçüsünde Kuran ahlakını yaymak için çaba göstermelidir. Bu çabanın, Rabbimiz'in dilemesiyle, neticeye ulaşabilmesi ise, Allah'ın Kuran'da bize gösterdiği, Peygamber Efendimiz'in hayatı boyunca uyguladığı tebliğ yöntemlerinin uygulanması ile mümkündür.
Müslümanların birlik ve beraberlik ruhu içinde hareket etmeleri, Kuran ahlakını yaymak için yapılacak bütün çalışmalara hız kazandıracaktır. Yapılan işleri bereketlendirecektir. Doğru bilgi en hızlı ve en güzel şekilde tüm insanlara ulaşacaktır. Şu anda da bireysel ve toplu olarak dünyanın farklı bölgelerinde, Müslümanlar tarafından İslam'ı yaymak ve tanıtmak için çeşitli faaliyetler yapılmaktadır. Ancak İslam Birliği'nin kurulması, bu faaliyetleri daha programlı bir hale getirecek, Kuran ahlakını yaymak için sistemli bir çalışma yürütülmesi sağlanacaktır. Ayrıca sözde İslam adına ortaya çıkan, ama gerçekte İslam dışı bir saldırganlık ve kabalık sergileyen birtakım kimselerin de önüne geçilecek, gerçek İslam ahlakının ne olduğu tanımlanarak çizilen yanlış imajlar ortadan kaldırılacaktır.
Her Müslüman ahlakını güzelleştirerek, İslam'ın ve Müslümanların yararına yaptığı hayır işlerinin sayısını olabildiğince artırarak en güzel şekilde bu kutlu dönem için hazırlanmalıdır. Müslümanların, insanların dalga dalga Allah'ın dinine girdiklerini görecekleri zamanın bir an once gelmesi için, yapmaları gereken en önemli hazırlıklardan biri ise, tebliğ çalışmalarında bulunmak ve bu çalışmaların etkisinin artması için gayret etmektir.
www.islamadavet.org
Değerli İslam alimlerimiz tarafından da ortak kanaatle kabul edildiği üzere içinde bulunduğumuz dönem, Peygamber Efendimiz (sav)'in ahir zamana dair hadislerinde bildirdiği önemli olaylara sahne olmaktadır. Bunlar ahir zaman alametleridir. Son 30 yıl içinde söz konusu alametler birbiri ardınca ve tam tasvir edildiği şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır. Hz. İsa (as)'ın nuzülü ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru tüm Müslümanlar için bir müjdedir. Ramazan ayı boyunca sizlere ulaşacak olan bu bölümümüzde içinde yaşadığımız bu kutlu dönem hakkında bazı hadislere ve bu hadislerin açıklamalarına yer verilecektir. |
İman edenler Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhurunu özlemle bekleyeceklerdir
“...Göklerin ve yerin sakinleri onun eksikliği yüzünden dert içinde olacaktır, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar onun yokluğunda özlem içinde bekleyecekler ve karışıklık içinde olacaklardır!” (El-Sahife El-Mehdiye’den Seçme Dualar, Seyyid Murtaza Müçtehidi Sistani, sf. 65 Kifayetul Athar: 158; El-Bihar 36: 337 ve 51: 109) |
Peygamberimiz (s.a.v.) hadisinde, Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurundan önceki dönemde hem iman edenlerin, hem de yerdeki ve gökteki canlıların Hz. Mehdi (a.s.)’ın özlemle zuhurunu bekleyeceklerini bildirmiştir. Hz. Mehdi (a.s.)’ın öncesinde iman edenlerin zulüm ve baskı altında sıkıntılı bir hayatlarının olacağına dikkat çekmiştir. Ayrıca Darwinist ve materyalist sistemin hakim olduğu dünya düzeni içinde yaşamaları nedeniyle insanların zorluk çekeceklerini ancak bir yandan da derin bir özlem içinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhuruyla oluşacak olan huzur ve güven ortamının ümidini taşıyacaklarını haber vermiştir.
Gerçekten de Hz. Mehdi (a.s.)’ın zuhurundan önceki dönemde dünyaya hakim olacak sevgisizlik, hırs ve düşmanlık ruhu ve bu ruh halinin meydana getirdiği huzursuzluk, kargaşa, ve anarşi ortamları müminlerin Hz. Mehdi (a.s.)’a olan bu özlemlerini daha da pekiştirecektir.
www.beklenenmehdiveisa.com
Sayın Adnan Oktar'ın Fikirleri Tüm Dünyaya Yön Veriyor |
Hamiyet-i İslamiye feveran edecek, büyük olaylar olacak
Sayın Adnan Oktar'ın Harun Yahya TV röportajından, 11 Nisan 2010
Adnan Oktar: O kadar çok alamet var ve o kadar fazlası çıktı ki geriye çok az kaldı. Ama Hamiyet-i İslamiye’nin feveran etmesi var. Yani onun için de büyük olaylar mevzu bahis. Yani büyük olaylar. Daha onları görmediler. Yani o anlamda büyük olaylar daha görülmedi. Yani zeminde çok görüldü de, fakat böyle sivri, keskin, daha da hareketlendirecek bazı olaylar olacak. Bunları görecekler. İnşaAllah. Yoksa zeminde kitlevi olarak görüldü yani bu yeterli zaten. Ana anlamda tamam. Ama bazen böyle tetikleyen olaylar olur, yani olayları. Bunları görecekler inşaAllah.
Evet yani o tip olaylar Müslümanların hamiyet hislerini çok arttırıyor. Yani koruma hissini. Mesela farzedelim Filistin’de bir olay olduğunda heyecanlanıyor Müslümanlar. Ama bir türlü bunun çözümü Türk-İslam Birliği’dir diyemiyor birçok insan. Böyle bir sorun var. Kardeşim bak yani, ilginç orada da bitmiyor. Hadi Mehdi (as)’ı ağzına almak istemiyor diyelim, Hz. İsa (as)’dan bahsetmek istemiyorlar diyelim. Peki İslam ahlakının dünyaya hakimiyetini bir Müslüman nasıl istemez? Yani haftada bir kere söylese bir insan ne kaybeder? İslam ahlakı dünyaya hakim olmalı, diyecek bu kadar yani başka bir şey demeyecek. Bunu da demiyorlar. Ama mesela akşama kadar Risale-i Nur Külliyatı okuyor hakikaten, başka kitapları okuyor anlatıyorlar. Her konuyu anlatıyorlar, ama Kuran dünyaya hakim olması için gelmiş bir kitap. Yani Kuran’ın dünyaya hakimiyetini istememek, mucize. Açıklanacak gibi değil. Mesela yanıp yakılıyorlar, Müslümanların çektikleri acılardan, ızdıraplardan yakınıyorlar. Diyoruz, Türk-İslam Birliği çözüm mü diyoruz? Tabii ki çözümdür diyor. Niye istemiyorsun diyorum? Cevap yok. Kardeşim yani dilini mi kesecekler? Yani dövecekler mi seni, öldürürler mi? Hakaret mi işiteceksin? Hapsetmezler yani, Türk-İslam Birliği’ni istiyorum demek suç unsuru olsaydı benim çoktan içeride hapiste olmam gerekiyordu şu ana kadar. Bir şey olmaz. Böyle bir konu yok. Şereftir Türk-İslam Birliği’ni istemek, gayet güzel bir şey.
Sayın Adnan Oktar'ın Ekin TV röportajından, 19 Ocak 2009
Sunucu: Peki ahirzamanın son alameti mi?
Adnan Oktar: Değil. Daha Müslümanlara bayağı bir zulüm de yapılacak. Daha çok acı çekecekler. Yani kan dökülecek, müslümanların daha kanı dökülecek. Filistin’de, başka yerlerde de Müslümanlara müthiş zulümler yapılacak daha. Allah vermesin biz bunları istemeyiz ama artık Müslümanların canı ağzına gelecek o derece. Said Nursi Hazretleri diyor ki, ‘işte böyle bir ortamda diyor hamiyet-i islamiye feveran edecek’ diyor, yani artık yeter diyecekler. Hamiyet-i islamiye patlayacak. Feveran edecek. Mehdi’yi başlarına geçirecekler, tarik-i hak ve hakikata sevk edecek diyor. Yani Türk milleti inşaAllah bu olaya el koyacak.
Milliyet, 1 Haziran 2010 | Zaman, 1 Haziran 2010 | |
Sabah, 1 Haziran 2010 | Radikal, 1 Haziran 2010 |
Hürriyet, 1 Haziran 2010
Mübarek Ramazan Ayı boyunca sizlere ulaşacak olan bu bölümde İslam dininin tüm dünyada nasıl büyük bir etkisinin olduğunu gösterecek bazı haberlere yer vereceğiz. |
Latin Amerika İslam'la şerefleniyor / Vakit / 04.04.2010
Bütün baskı ve zulümlere rağmen İslam, bütün dünyada yeşeriyor. Özellikle son yıllarda Latin Amerika'da İslam'la şereflenenlerin sayısı artarken, sokaklarda namaz kılan ve cemaat oluşturan Müslümanlara rastlamak artık normal görülüyor.
İman Edenler Sadece Allah Rızası İçin Çalışmalıdırlar Peygamberimiz (sav) büyük bir kararlılıkla Allah'ın dinini tebliğ etmiş ve insanları Kuran ahlakını anlatarak eğitmiştir. Onun bu azminin, başarısının ve cesaretinin temelinde Allah'a olan güçlü imanı, tevekkülü ve teslimiyeti yatmaktadır. Vicdana uyularak yalnızca Rabbimizin rızası için yapılan hizmet en zor ortamda bile mümine neşe ve sevinç verir. Her samimi çabanın sonucunda bir güzellik ve huzur, dünyada şerefli bir hayat vardır. Ahirette ise sonsuz sevinç ve neşeyi yalnızca müminler yaşayacaktır. Ramazan Ayı boyunca sizlere ulaşacak olan bu bölümde Allah'ın dinini anlatırken kullanılabilecek ve Sayın Adnan Oktar (Harun Yahya)'nın eserlerine ve bu eserlerden faydalanılarak hazırlanan bazı sitelere yer verilecektir. |
http://yaratilisvebilimsiteleri.com/
Harun Yahya müstear ismiyle eserler veren Sayın Adnan Oktar’ın eserlerinden yararlanarak hazırlanmış olan pek çok site bu sitede toplu olarak tanıtılmaktadır. Allah’ın varlığının delillerini, Allah’ın Kuran’da dikkat çektiği konuları, imana yönelten yaratılış delillerini bulacağınız bu sitelerin amaçlarından biri insanları iman etmeye davet etmektir. Allah’ın varlığının delilleri üzerinde derin tefekkür eden her vicdanlı insan O’nun varlığını ve büyüklüğünü açıkça görerek iman edecek, O’nu daha yakından tanıyacak, O'na duydukları iman, sevgi ve korku daha da artacaktır.
Sayın Adnan Oktar'ın açıklamalarında önemle üzerinde durduğu, kardeşlik, birlik, ittifak çağrıları tüm Müslüman dünyasında büyük etki meydana getirmektedir. İslam dünyasının önde gelenleri, son dönemlerde, sık sık bir araya gelmekte ve bu toplantılarda İslam aleminin birlik olması gerektiğini söylemektedirler. Bu liderlerin birlik çağrılarında dikkat çeken bir diğer husus ise, tıpkı Sayın Adnan Oktar'ın vurguladığı gibi, itidalin, sevginin, hoşgörünün ön plana çıkmasıdır.
|
Türk-İslam Birliği Yolunda Ne Gelişmeler Ne Oldu? Vize anlaşması hayatı kolaylaştıracak
|
Teknolojiyi ve Doğayı Yaratan Yüce Allah'tır
"(Bunlar) 'içten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir." (Kaf Suresi, 8)
Sözlük anlamı, "bilginin, sanayideki işlemlerde sistematik olarak uygulamaya alınması" olan teknoloji, günümüz toplumlarında köklü değişikliklere yol açan en önemli etkenlerden biridir.
Mal üretiminden hizmet üretimine, iletişimden savunmaya, eğitimden sağlığa kadar yaşamımızın her noktasına teknoloji etki etmektedir. Bu değişimin lokomotifi olan mikroelektronik, iletişim, bilgi teknolojileri, yeni malzemeler ve biyoteknoloji gibi yüksek teknoloji alanlarında, ülkeler arasında amansız bir yarış hüküm sürmektedir. Bu yarışmada, teknolojiyi iyi yöneten ve bilgi teknolojilerini en etkin kullanan ülkeler ve firmalar ön plana çıkacaktır.
Bu nedenle, konu ile ilgilenen uzmanlar teknolojinin, gerek ulusal düzeyde, gerekse firmalar düzeyinde iyi yönetilmesi gerektiğini düşünmüş ve "Teknoloji Yönetimi" adında özel bir ihtisas alanı oluşturmuşlardır.
Teknoloji yönetiminde, araştırma-geliştirme çalışmaları önemli bir yer tutar. Endüstriyel bir sektörün gelişebilmesi için, faaliyet alanında ya teknoloji transfer edilmeli ya da teknoloji üretilmelidir. Teknoloji üretiminde kullanılan en önemli kaynaklardan biri de doğadır.
Tüm teknolojik ürünlerde doğal malzemelerin kullanılması, teknolojiyi doğaya bağımlı kılar. Bunun yanında doğa bazen teknolojiyi doğrudan belirler.
Doğa ve teknoloji arasında başka bir ilişki daha vardır: Doğayı dikkatle inceleyen bilim adamları ve mühendisler, Allah'ın doğayı sayısız harikalıklarla donattığını fark etmişlerdir. Gerçekten de bitkilerden hayvanlara, karalardan denizlere kadar her yer ve her canlı mucizevi özelliklerle donatılmıştır.
(www.dogadakiayetler.com)
Canlıların bu özellikleri, insanlar için öğretici ve birçok teknolojik ürün için de ilham kaynağı olmuştur. Bugün insanlar, doğayı taklit ederek yeni ürünler tasarlayabilmekte ve üretebilmektedir. G. Hamel ve C.K. Prahald, "Geleceğe Yarış" (Competing for the Future) adlı kitaplarında, gelecekteki araştırma geliştirme çalışmalarında doğayı taklit ederek yapılacak malzemelerin özel bir yeri olacağını söyler.
Burada bir nokta çok önemlidir; bir şey düşünerek tasarlama yeteneğini insana Allah vermiştir. Bu nedenle kişinin gururlanması ya da büyüklenmesi, büyük bir yanılgı olacaktır. Bunun delili de doğanın kendisidir. Çevresine dikkatli bir gözle bakan her insan, kendi becerisiyle ulaştığını sandığı birçok şeyi, Allah'ın doğada en mükemmel şekliyle zaten yarattığını görecek ve kendisiyle övünmesinin ne denli büyük bir hata olacağını anlayacaktır.
Bilim Tarihinin En Büyük Aldatmacası: Evrim Teorisi (http://www.evrimaldatmacasi.com)
|
Evrimi desteklemek için atılan bu manşetlerin bilimsel hiçbir değeri yoktur. Evrim, başta paleontoloji olmak üzere bütün bilim dalları karşısında yenilmiştir. |
Bir canlının milyonlarca yıl önceki halinin, günümüzde bilim adamlarının karşısına canlı olarak çıkması, evrimcilerin ürettiği tüm masalları altüst eder. Fosiller, evrimcilerin iddialarına göre milyonlarca yıl boyunca evrim geçirmiş olması gereken canlının böyle bir sürece hiç maruz kalmadığını gösterir. Dahası, evrime göre, tamamen ilkel canlıların yaşamış olması gereken bir dönemde, son derece kompleks özellikleriyle, tam olarak gelişmiş ve tümüyle o canlıya has yapılara sahip varlıkların bulunduğunu kanıtlar. Özetle, "aşamalı evrim süreci"nin bir hikayeden ibaret olduğu bulunan milyon yıllık fosillerle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bilimsel bulguların ortaya koyduğu gerçek, canlıların evrim geçirmediğidir. Bunun anlamı ise açıktır: Canlılar evrimleşmemiştir, tümünü üstün güç sahibi Allah yaratmıştır.
|
Kayaarmudu Yaprağı
Fosil Bilgisi Yaş: 50 milyon yıllık Dönem: Eosen Bulunduğu yer: Cache Creek Oluşumu, British Columbia, Kanada |
Amelanchier cinsi olan bu bitki, yaprak döken ağaç ve çalılar şeklinde görülür. Kuzey yarıkürede sıkça rastlanan bitki asıl olarak Kuzey Amerika'da yetişir. Avrupa ve Asya'da da bu kıtalara özel türlerine rastlanır. Resimde görülen kayaarmudu yaprağı fosili ise evrimin hayal ürünü bir hikaye olduğunu bir kez daha göstermektedir. Kayaarmudu ağaçları başka bir bitkiden evrimleşerek gelişmemiş, küçük değişiklikler sonucu oluşmamış hep kayaarmudu ağacı olarak var olmuşlardır. Bu gerçek, Darwinistleri sessizliğe mahkum etmektedir.