Şeytan Yüce Allah (cc)'ın huzurundan kovulmadan önce, kendi kendine önemli bir söz vermiştir. Bu söz, şeytanın insanlara karşı kullanacağı çok önemli taktiklerden birini gösterir:
"Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın." (Araf Suresi, 17)
Şeytan insanların şükretmelerini engellemek ister. Çünkü şükür Allah (cc)'ın Kuran'da bildirdiği müminin en önemli özelliklerinden biridir.
Yüce Rabbimiz'e gereği gibi şükredebilmek için öncelikle bu ibadetin ve bunun gerektirdiği üstün ahlakın önemini kavramak gerekir. Şükreden bir insan, sahip olduğu nimetin tek sahibinin ve onu kendisine veren yegane kudret sahibinin Rabbimiz olduğunu ve Allah (cc)'ın karşısındaki acizliğini bilir. Allah (cc)'ın büyüklüğünü, azametini gözardı eden, bu gerçeği tam olarak takdir edemeyen bir insanın şükrü de aynı derecede yüzeysel olabilir.
Sadece dilleriyle iman ettik diyen, ancak Kuran ahlakını hayatlarına geçirmeyen insanlar, Allah (cc)'a şükretme konusuna da gafil bir ahlak sergilerler. Bu ibadeti ancak başlarına gelen bir sıkıntı, hastalık ya da bela gibi istenmeyen bir durum ortadan kalktığında oldukça kısa bir süre hatırlar, sonra tekrar Kuran'dan uzak yaşamlarına geri dönerler. Kuran'da, felakete uğradığı zaman dua eden, üzerlerinden sıkıntı kalktığı zaman ise hemen Allah (cc)'a şirk koşan insanların durumu bu konuya örnek olarak verilmiştir:
"De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (açıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gerçekten şükredenlerden oluruz." De ki: "Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız." (Enam Suresi, 63-64)
Oysa şükretmek insanın en önemli sorumluluklarından biridir. Çünkü her insanın hayatı şükredeceği sayısız nimetlerle doludur. Öyle ki bu nimetlerin bir genelleme yapılarak bile bitirilemeyeceği Nahl Suresi'nin 18. ayetinde belirtilmiştir. Kuran'da şükür için belirli bir sınır koyulmadığından, insan elindeki bütün nimetleri bir şükür vesilesi olarak görebilir.
İnsanın gün boyu istifade ettiği halde çoğu zaman aklına getirmediği, düşünmediği, ancak kaybettiği zaman değerinin farkına vardığı sayısız nimet vardır. Müslüman karşısına çıkan her detayda, her güzellik ve nimette, Yüce Allah (cc)'ın üstün ahlakının, rahmetinin, sevgisinin ve merhametinin tecellilerini görür. Acz içerisinde olduğunun, Rabbimiz dilediği için nimete kavuştuğunun, kendine ait nimet elde edebilecek hiçbir gücü olmadığının çok açık bir şekilde şuurundadır. Bu şuur açıklığı nedeniyle Allah (cc)'tan gelen her güzelliği, her nimeti takdir edebilecek ve tüm bunlara sürekli olarak şükretme ihtiyacı duyan bir ahlak gösterir.
Müminin kendisine verilen nimete şükretmesi, aynı zamanda bu nimete ehil olduğunu gösteren bir delildir. Allah (cc) Katından bir rahmet olarak şükreden kullarına nimetlerini artıracağını şöyle müjdelemiştir:
"Rabbiniz şöyle buyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir. " (İbrahim Suresi, 7)