Adnan Oktar'ın 12 Aralık 2009 tarihli Kanal Urfa ve Kral Karadeniz TV röportajından
ADNAN OKTAR: Cennet, yani muhtelif cennetler var, ülke gibi. Mesela nasıl Amerika’dan insanlar Avrupa’ya gidiyor, ahirette de öyledir. Yani tek bir cennet yok. O cennetten öbür cennete geçiyor, öbür cennetten öbür cennete geçiyor, yani ülke gibi. Ama her yerde herkesle görüşebiliyor aynı anda, inşaAllah, Resulullah (sav)’le de görüşebiliyor. Cenab-ı Allah, bolluk, zenginlik, güzellik olsun diye muhtelif cennetler yaratmıştır. “Çeşit çeşit inceliklere ve güzelliklere sahiptir.” Bakın çok çeşit var diyor Allah. Bir kere incelikler, yani cennet kumaşlarının incelikleri vardır, insan güzelliğinde incelik vardır. Mesela kadınların güzelliğinde incelik vardır. Doğal makyajlıdır kadınlar. Mesela elleri doğal makyajlıdır, gözleri doğal makyajlıdır ve olağanüstü güzel oluyorlar. Mesela altın görünümü, sim görünümü gibi süsler cennette doğal olarak, insanın kendi yapısının üstünde oluyor, vücudunda oluyor. Ona bir emek vermiyor. Bakın, “Çeşit çeşit inceliklere ve güzelliklere sahiptir” diyor Allah. “İkisinde de her meyveden iki çift vardır.” Bakın, Allah meyve çeşitlerinin tamamını yaratacağını söylüyor. Avakadodan tut, muz, portakal, mandalina, tamamı, yani dünyadaki bütün meyvelerin aynısının mükemmelleri yaratılacaktır. Bak, diyor ki; “İkisinde de her meyveden…” bir kısım meyvelerden demiyor, “…her meyveden iki çift vardır.” Bir de orijinal olarak orada mesela portakalın başka bir çeşidi var. İki çeşidi var, portakalın. İki çeşit mandalina var, iki çeşit ayva var. Ama cennet meyvası bunlar, çok çok farklı, tadı, kıvamı, her şeyi çok farklı. “Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve devşirmesi kolaydır.” Bakın, evrimcilere buradan yine bir bilgi, meyve ağaçlarının hiçbiri evrimle yaratılmıyor. Evrimci hocalara özellikle, Diyanet’in içinde de var bazen, İlahiyat Fakültesi’nde de bazı öyle hocalar var, evrimci hocalar, onlara bu sözüm. Bakın, Allah orada meyve ağaçları yaratıyor. Bütün meyve çeşitlerini yaratıyor. Cennette evrimle olmuyor. “Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar…” diyor. Evrimle olmuyor bu da. Değil mi? Yani, ince işli, göz kamaştıracak yataklar var. İnsanın bakmaya doyamayacağı şekilde ışıltılı ve olağanüstü güzel. Bu evrimle olur mu? “…üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve devşirmesi kolaydır”. Dün söylemiştim. Elini uzattı mı böyle tutarsın. Zaten ağaca gel dersin, gelir. Ağaç köküyle beraber geliyor. Meyvayı alırsın, git dersin, gider. Yahut dalına uzan dersin uzanır. İnşaAllah. Bakın, “Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır” Bir kadında en etkileyici şey bakıştır. Çünkü akıllı, imanlı, sevgi dolu, sadık bir kadının bakışı olabilecek en güzel nimettir, en etkili nimettir. Kuran buna çok özenli, Cenab-ı Allah’ın özene ihtiyacı yok da anlamamız için çok fazla dikkat çekmiştir. Ama bakın, “…bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş…” yani sadece helaline ve ona ait, Allah o bakışın başkasına yönelmesine müsaade etmiyor. Kadın, helali olan kimse sadece onu sevebiliyor, cinsellik anlamında, coşku anlamında, tutku ve derinlik anlamında, yani cinselliğe dayalı, eşi olarak sadece onu sevebiliyor. Allah onu ruhunda kilitlemiş, o şekilde yaratıyor. Bakın, “Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.” Bekaretin ve temizliğin, iffetin, namusun güzelliğine de Kuran dikkat çekmiş oluyor. Gönlü rahat olmuş oluyor. Çünkü eşi sırf kendisine ait ama erkek sadece ona ait oluyor, kadına, sadece eşine bakıyor o şekilde, o da ona bakıyor. Birbirine ait olmuş oluyorlar. Ve erkek de tam namuslu, kadın da çok namuslu olmuş oluyor ve dolayısıyla ruhları onların tatmin bulmuş oluyor. Buna Kuran dikkat çekiyor. “Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler.” Orada süs taşlarının, madenin ve metalin her şeyin kullanılacağı, yani insan süslemesinde bunların kullanılacağı anlaşılıyor. Yani yakut parlaklığı, taş parlaklığı, göz alıcılığı cennette hakim olacak olduğunu anlamış oluyoruz. Çünkü yakut nasıl insanı hipnotize ediyor, değil mi, çok etkileniyor insan, mercan insanın hoşuna gidiyor. Cennetin genel vasfı böyledir diyor Allah, böyle göz alıcıdır. Yani ışıklı, parıltılı ve etkileyicidir diyor Allah. “Bu ikisinin ötesinde iki cennet daha var” diyor Allah, değil mi, zevk alsınlar diye. “Alabildiğine yemyeşildirler.” Yani her yer yeşillik, cennetin özelliği. “İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır.” Çok güçlü su kaynağı var ve sürekli onlar ırmak gibi akıyor. İnşaAllah. “Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır.” Bakın yine Kuran buna dikkat çekiyor. Görüyor musunuz? Önce huy güzelliği, çünkü huyu güzel olmadıktan sonra bir kadın et yığınıdır, yani çok itici olur. İki tane gözünün olması, maymunun da gözü var, kulağının olması maymunun da kulağı var. Bak, “Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır.” Bir kere huy güzelliği ve yüz güzelliği, arkasından yüz güzelliğini söylüyor Allah. Huy güzelliği psikolojik olarak insanı çok tatmin eder ve çok doyurur. Yani huyu güzel, helali olan bir kadını sevmek apayrı bir zevktir ve çok derin bir zevktir. Çünkü ona tutku duyabilirsin, aşk duyarsın, şiddetle heyecan duyabilirsin. Kadın o zaman çok rahat teslim olabilir. Erkek de helaline, karısına kendini çok rahat teslim edebilir. Öbür türlü aralarında bir kasılma ve birbirlerine karşı bir iticilik hissederler.
SUNUCU: Gerginlik oluşur aralarında.
ADNAN OKTAR: Tabii, mesela şimdiki evliliklerde adamlar ön anlaşma yapıyorlar. Boşandığında kim kime ne kadar para verecek. Değil mi? Hatta bu yabancı kadınlar her günü için ne kadar para alacağını tespit etmiş, yani kendi aralarında hukuki olarak. Günlüğü şu kadardan evlilik devam edecek diyor. Bunda sevgi olur mu? Adam maymunla evlenmiş gibi oluyor, bir kısmı için hepsini tenzih ederim de. Yani iyi niyetli olanları tenzih ediyorum ama, yani olayı mekanik görenler için, maddeci görenler için maymunla evlenmiş gibi oluyor adam. Yani çok zor ve ızdıraplı bir ortam. Bakın “Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar” Bakın yine burada, iffetin ve temizliğin güzelliği vurgulanıyor. Mesela bazı kızlar vardır sokakçıdır. Yani hiç ev kızı ruhunu bir türlü alamaz. Değil mi? Yırtıktır, saldırgan, ona küfür eder, şuna bağırır, kavgacıdır, laf sokar, tersler, kindardır, şüpheci kuşkucudur, poz yapar. Yani doğal hali yoktur, samimiyetsizdir. Sürekli yalan söyler. Dolayısıyla korunmuş bir kadın görünümü yoktur. Ama, mesela korunmuş bir kadın, efendidir, terbiyelidir, saygılıdır, nezaketlidir, lafını sözünü bilir, yalan söylemez, vefalıdır. Çileye yatkındır, insancıldır, ruhunda derin bir coşku vardır. İnsan, böyle bir kadını derin bir sevgiyle sever. Ama öbür türlü, görüyorsunuz daha bir ay geçmeden birbirlerine demedik lafı bırakmıyorlar ve hemen boşanmak istiyorlar. Veyahut doğruyor kadını, dörde doğruyor, sekize doğuruyor bavula doldurup koyuyor bilmem ne. Olmadık kepazelik, rezalet. Yani akıl almaz bir kin. Yahut kadını mesela seksen, doksan yerinden bıçaklıyor, yani hunharca katlediyor böyle, tabii. Gözü dönmüş.
SUNUCU: Kötü haberleri duyuyoruz. Lahmacun yapıp mahallesinde dağıtmış kimisi.
ADNAN OKTAR: Tabii akıl almaz rezillik yani böyle değil mi? Hatta ben bir televizyonda görmüştüm. Polisler de seyrediyorlar, ama herhalde riskli gördükleri için yanaşmıyorlar. Kadını muntazam bıçaklıyor, kimse bir şey yapamıyor. Daha fazla bir şey yapar diye. Yani kadını perişan etti böyle yani değil mi? Seyretmiş miydiniz bilmiyorum.
OKTAR BABUNA: Caddenin ortasında.
ADNAN OKTAR: Caddenin ortasında evet. Ama Allah korkusuyla, Allah sevgisiyle yetişen bir insan, ne erkek ne kadın böyle bir şey yapamaz. “…yeşil yastıkları ve çarpıcı güzellikte döşeklere yaslanırlar.” Yani böyle görülmemiş derecede insanın gözüne hitap eden, ilk defa insanlar onu orada görecekler. Sırf onları bile seyretmekten müthiş zevk alacaklar. “…yeşil yastıkları ve çarpıcı güzellikte döşeklere yaslanırlar.” diyor Allah. Çarpıcı güzellik diyorsa Cenab-ı Allah, olağanüstü güzellik var demektir. Yani sırf o döşeği seyretmekten bile, o yaygıyı onu seyretmekten bile, mümin derin bir zevk alacak cennette. Yani sırf insan güzelliği değil. Ama burada tabii hakim olan hep, Allah’ı sevdiğimiz için biz bunlardan zevk alacağız. Çünkü o, her şey orada Allah’ın tecellisidir. Değil mi? Allah’tan korktuğumuz ve Allah’ı çok sevdiğimiz için, Allah bize o zevki ve nimeti vermiş olacak inşaAllah.