"Doğruluk insanı halis iyiliğe götürür, halis iyilik de cennete kılavuzluk eder. İnsan doğruluk ede ede nihayet bu seciyesiyle sıddık olur. Yalancılık da insanı fucura, şerre götürür. Şerr de cehenneme götürür." Hz. Muhammed (sav)
(Allah'tan) Sakınanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Hayır" dediler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)
Allah'tan korkan müminler kadere her koşulda teslim olmuşlardır. Dünya hayatının geçici olduğunu bildikleri için, sadece ahirete yönelir ve ahirette karşılığını alacaklarını umdukları güzel amellerde bulunmaya çabalarlar. Allah korkusunu, ahireti, dünya hayatının geçiciliğini, Allah'ın rızasına göre yaşamayı kalplerine oturtturamamış insanlar ise, Allah'ın emir ve yasaklarına uymada süreklilik gösteremezler. Örneğin namaz kılmaya başlayıp kısa süre sonra vazgeçer ve ibadetlerinde kararlılık gösteremezler. Bir kişi kaza geçirip kolunun tekini kaybettiğinde Yüce Allah'tan razı olur fakat diğer kolunu da kaybettiğinde sabır gösteremez, isyan eder. İşte bu tür insanlar imanı gereği gibi yaşamazlar.
Oysa ki herşeyi üstün aklıyla yaratan Yüce Rabbimiz mutlaka herşeyde bir hayır ve hikmet yaratmıştır. Bizim bedenimizdeki her detayı ve güzelliği Allah vermiştir ve Allah dilerse yok eder. Müslüman, 'bir kazayla kolunu kaybettiği zaman, bu zaten Allah'ın verdiği kol, Allah dilerse alır, hayır vardır' diye düşünür. Müslümanın zahiren zorluk gibi görünen olaylara karşı kalbinde en ufak bir burkuntu olmadığı gibi Allah'a sevgisi daha da artar. Örneğin bir müminin sakat kalması, acizliğini anlayabilmesi, Allah'a sevgisinin, yakınlığının artması için bir fırsattır. Enaniyet yapıp, mal veya can hırsında olmasının bir fayda getirmeyeceğini, ölümün çok yakın olduğunu, asıl hayatın ahiret olduğunu düşünmesi ve imanda derinleşmesi için Yüce Allah'ın kaderinde yarattığı güzelliklerden biridir. Allah kaderde yaratılan herşeyin mutlaka hayırlı olduğunu bir ayetinde şu şekilde bildirmektedir:
… Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)
Allah'a güvenmeyen insanlar ise rahatlıkla isyana yönelebilecek bir ruh halindedirler. Hayatlarını Allah'a adamadıkları için dünyevi menfaatlerinin olmadığı, zahiren zarar gördüklerini düşündükleri bir durumda çarçabuk sarsılırlar. Allah'a olan inançları ve bağlılıkları geçiçidir. Allah'tan korkmazlar. Allah'a karşı isyan eden insanların ahiretteki konuşmalarını Allah bir ayette şöyle bildirmektedir:
Suçlu-günahkarları; "Sizi şu cehenneme sürükleyip-iten nedir?" Onlar: "Biz namaz kılanlardan değildik" dediler. "Yoksula yedirmezdik." "(Batıla ve tutkulara) Dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik." "Din (hesap ve ceza) gününü yalan sayıyorduk." (Müddessir Suresi, 41-46)