İnsanların çoğu iman ettik demenin ya da dine bir ucundan sarılmanın yeterli olacağını düşünürler. Oysa Allah Kuran-ı Kerim'in pek çok ayetinde makbul olanın "hayırlarda yarışıp öne geçmek", takva sahibi müminlere örnek olmak ve her an üstün bir ahlak göstermek olduğunu belirtmiştir. Müminler Allah'tan güçleri yettiğince korkmak, kendilerini asla yeterli görmemek ve Allah rızasını arayıp, vicdanlarını son sınırına kadar kullanmakla mükelleftir. Ve kişinin samimiyeti, Allah'ın güzel gördüğü ahlakı yaşama konusundaki çabasıyla ölçülür. Her işinde Allah'a yönelip dönen, daima Allah'ın rızasını ve dostluğunu kazanmaya çalışan, kayıtsız şartsız güzel ahlak gösteren bir kişi bunun karşılığında imani bir olgunluğa yani kamil imana ulaşır. "Kamil" sıfatı yetkin, eksiksiz, mükemmel anlamını taşır. "Kamil iman" da, bir insanın ulaştığı imani olgunluğun ve derinliğin en ileri, en mükemmel derecesini ifade eder. Peki bir insanın imanının olgunlaşması, mükemmelleşmesi nasıl gerçekleşir?
Allah'a iman etmek, O'nun her şeyin tek yaratıcısı, tek sahibi ve tek hakimi olduğunu kavramaktır. Her insanın O'na muhtaç olduğunu bilip, Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını ve her işi bir kader ile yarattığını anlayarak, hayatının her anında O'na teslim olmasıdır. "Allah'a teslim olmak" ise, Allah'tan çok korkmak ve O'na herşeyden ve herkesten çok bağlanıp, O'nu çok sevmekle mümkün olur. Allah'a gerçek anlamda teslim olan bir insan, kendisine yalnızca Allah'ı dost ve veli edinir. Hayatı boyunca karşısına çıkan her olayın Allah'ın kontrolü altında gerçekleştiğini ve tüm bunların özel hikmetlerle yaratıldığını bilir.
Bu nedenle de her ne olursa olsun, teslimiyetli tavrından taviz vermez ve her zaman için Allah'a karşı boyun eğici bir tavır içerisinde olur.Mümin kamil anlamda imana sahip olabilmek için, yaşamının her anında Allah'ın tüm emir ve yasakları konusunda son derece titiz davranır. Allah'ın beğendiği ahlak modelini de hiç bir taviz vermeden, ölene dek sabırla uygular. Kamil iman sahibi bir müminin güzel ahlakı yaşamakta gösterdiği sabır oldukça belirleyici ve önemli bir özelliktir. Çünkü kamil iman sahibi kişi bu vasfıyla insanlar arasında öne çıkar.
Zaten kamil imanın farkı da bu noktada ortaya çıkmaktadır. İmanı içlerine tam olarak sindirememiş kişiler bir ucundan dine yönelirken, kamil iman sahipleri Kuran'ı hayatlarının her anında kendilerine vazgeçilmez bir rehber edinirler. Yine aynı şekilde samimiyetsiz kişilerin imanı belirli şartlara bağlı iken, kamil iman sahipleri kayıtsız şartsız iman ederler. Şartlı iman eden kişiler, ancak nimet içerisinde olduklarında ve tüm olaylar kendi istedikleri gibi geliştiğinde dine sadık kalırlar ve güzel ahlakı taklit ederler. Ancak nimetlerde bir eksilme olduğunda veya herhangi bir zorlukla karşılaştıklarında kolaylıkla dinde taviz verebilir ve sadakatsizlik gösterebilirler. Kamil iman sahipleri ise, Allah'a olan inançlarında ve sadakatlerinde güzel bir kararlılık gösterirler. Bunun altında yatan sebep kesin bilgiyle iman ediyor olmalarıdır. Kesin bilgiyle iman etmek kişinin, Allah'ın ve ahiretin varlığına, aklı, kalbi ve vicdanıyla kesin kanaat getirmesidir. Kuran'da "Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve aiherete de kesin bilgiyle inanırlar" (Bakara Suresi, 4) ayetiyle de, iman edenlerin bu özelliği vurgulanır.
Kamil imanın farklılığı, vicdanın tam kapasitede kullanılmasıyla kendini belli eder. Vicdan, her zaman Allah'ın emirleri doğrultusunda hareket eden ve kişiyi sürekli doğru olana davet eden bir sestir. Kamil iman sahibi her durumda vicdanının sesini dinler. Bu da onun Allah'ın hoşnut olacağı ahlak ve tavrı ortaya koymasını sağlar. Güzel bir tavrı uygularken önüne çıkan zoluklar karşısında yılmaz. Nefsinin istek ve tutkularına yenik düşerek en doğru olandan ve en güzel olandan taviz vermez.
Kamil iman sahibi kişi sabrın en fazlasını, fedakarlığın en güzelini, teslimiyetin en mükemmelini, Allah sevgisinin en şiddetlisini yaşamaya gayret eder. Bu kişiler iman edip sonra da dosdoğru bir istikamet tutturdukları, imanlarında kararlılık gösterdikleri, Rablerinden gelen herşeyde hayır olduğunu bildikleri, her zaman şükredici oldukları, Allah'a gönülden bağlanıp teslimiyet gösterdikleri için dünyada ve ahirette güzel bir yaşamla müjdelenmişlerdir. Allah onlara bu samimi yakınlıklarına karşılık dünyada ve ahirette iyilik vaat etmiştir. Daha da önemlisi onları rahmetiyle kuşatmış, onlardan razı olmuş ve onlara sevgisini ve hoşnutluğunu yöneltmiştir.
Unutulmamalıdır ki, kamil iman sahibi olmak, uzun uğraşılar sonucu elde edilecek bir şey değildir. Allah bir ayetinde "Ve seni kolay olan için başarılı kılacağız" (A'la Suresi, 8) şeklinde bildirmektedir. İnsan kamil anlamda bir imana bir kaç dakikalık samimi bir tefekkürle ulaşabilir. O halde bu konuda hiç kimse erteleme yapmamalı, peygamberlerin ve salih müminlerin ahlakını yaşamak için ciddi bir çaba göstermelidir. Çünkü dünya hayatı bir göz açıp kapama süresi kadar hızlı geçmektedir. Herkes kendisine tanınan bu sınırlı süre içerisinde zamanla yarışmalı ve güzel davranışlarda bulunmakta, kamil imanı yaşamakta acele etmelidir. Allah bu sürenin sonunda takvada sabır ve kararlılık gösteren, yarışıp öne geçen, Kendisi'ne yakınlaşmakta acele eden kullarına cenneti vaat etmiştir. Ki onlar orada peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle birlikte olacaklar ve hepsinden önemlisi Rablerinin rahmetine kavuşacaklardır.
Gelin hep birlikte bu karşılığa kavuşmak, Allah'ın rızası ve hoşnutluğunu kazanmış olarak müminler için hazırlanan cennetlerde, peygamberler ve kamil iman sahipleri ile konaklamak için acele edelim.
"Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra doğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır." (Ahkaf Suresi, 13-14)