Allah'ın Kuran'da, insan hakkında verdiği önemli bilgilerden biri de onun "nefis sahibi" olduğudur. Arapçada "insanın kendisi" anlamına gelen nefis, benlik kelimesiyle de tanımlanabilir.
Rabbimiz Kuran'da, insan nefsinin iki tarafı olduğunu bildirmiştir. Buna göre insanın içinde kötülüğü emreden bir taraf ve o kötülükten sakınmayı emreden diğer bir taraf bulunmaktadır. Bu konu ile ilgili ayetler şöyledir:
Nefse ve ona "bir düzen içinde biçim verene", sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır. (Şems Suresi, 7-10)
Ayetlerden de anlaşıldığı gibi kötülük her insanın nefsinde vardır. Ancak bunu temizleyip arındıran kurtulacaktır. Müminler nefislerindeki kötülüklere teslim olmaz, Allah'ın ilham ettiği şekilde ondan sakınırlar. Hz. Yusuf'un söylediği bir sözü haber veren, "Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis, Rabbimin kendisini esirgediği dışında var gücüyle kötülüğü emredendir." (Yusuf Suresi, 53) ayeti, müminlerin nasıl düşünmesi gerektiğini göstermektedir.
Nefs "var gücüyle kötülüğü emreden" olduğuna göre, mümin sürekli olarak nefsine karşı uyanık olmak durumundadır. Nefs sürekli olarak ona Allah'ın rızasının dışında alternatifler sunar ve bu alternatifleri süslü gösterir. Fakat mümin, Allah korkusu sayesinde, nefsin bu "şaşırtıp-saptırıcı" özelliğine kanmaz. Daima Allah'ın rızasına uygun bir yaşam geçirmek için doğrulara yönelir. Her an vicdanını kullanarak davranmaya çalışır.