"... Nefis -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir..." (Yusuf Suresi, 53) ayetiyle bildirildiği gibi nefis, insanın benliğinde var olan her türlü kötü düşünceyi teşvik edecek şekilde hareket eder. Çünkü "Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun)." (Şems Suresi, 7-8) ayetleriyle haber verildiği gibi nefis, benliğinde 'sınır tanımaz günah ve kötülük' olan bir varlıktır. Ancak Kadir-i Zülcelal olan Yüce Rabbimiz insana tüm bu sınırsız kötülükten sakınmasının ve nefsini arındırıp temizlemesinin yolunu da ilham etmiştir.
"Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır." (Şems Suresi, 9-10) ayetleriyle belirtildiği gibi, nefsindeki kötülüklerin ardı sıra giden insan yıkıma uğrayacak, tüm bu kötülüklerden arınıp temizlenen ise kurtuluşa erecektir.
Cenab-ı Allah (cc) müminlerin bu konudaki samimi çabalarını, "İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır." (Bakara Suresi, 207) ayetiyle bildirmiştir.
Böyle bir çaba içerisindeki mümin, nefsine karşı son derece dürüst ve samimi yaklaşır. Asla nefsinden yana tavır koymaz, hakka karşı onu savunmaz. Onun daima haksız olduğunu, şeytanın sözcülüğünü yaptığını ve telkinlerinin Kuran ahlakına uygun olmadığını bilmelidir. Çünkü nefsini kötülüklerden arındırıp terbiye edebilmesi ancak bu yolla mümkün olabilir.
Büyük İslam alimi Abdülkadir Geylani, insanın nefsine karşı nasıl bir tavır içerisinde olması gerektiğini tefekkürlerinde şöyle anlatmıştır:
Genç kardeşim, önce kendi nefsinle ilgilen, ona öğüt ver, sonra başkasına... Kendi nefsin pürüzleriyle meşgul olmaya bak, onu bırakıp da başkasına geçme!
Dikkat et ki ömründen ıslah edilmeye muhtaç birkaç günün kalmıştır; evet, sadece birkaç gün... Kendini bilemiyor, iç alemini anlayamıyor isen başkasını kurtaramayacağını bilmelisin... Bu halinle kendini bırakıp başkasına nasıl rehberlik yapabilirsin? Çünkü insanlara ancak kalb gözü (basiret) açık olanlar (hakkı hak olarak bilip ona uyan bahtiyarlar) rehberlik edip yol gösterebilir; ve onları günah ve gaflet denizinden ancak iyi yüzmesini becerenler kurtarabilir. Diğer bir tabirle, insanları Allah`a ancak Allah`ı bilen kimseler çevirebilir. Allah`ı bilmeyen bedbahtlar bu ulvi işe nasıl delalet edebilir? (Gönül incileri İkazlar, Abdülkadir Geylani, Bahar Yayınları, s.7)
Genç kardeşim! İmanın zayıflamaya yüz tuttuğu an, nefsinle ve onun bataklık ve pürüzleriyle ciddi bir şekilde meşgul ol!.. Çünkü iç alemin sarsıntı geçiriyor; nefis ile şehvet, iman ve irfana galip gelmiş durumdadır. Önce bunu düzeltmen lazımdır. (Gönül incileri İkazlar, Abdülkadir Geylani, Bahar Yayınları, s. 9)