İstişare etmek, mümin bir topluluğunun en önemli özelliklerinden biridir. Bir mümin, Kuran`ın ``...Her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır`` (Yusuf Suresi, 76) hükmü gereğince, bir konuda ne kadar bilgili olursa olsun, bir başkasının daha da bilgili olabileceğini, daha isabetli karar verebileceğini göz önünde bulundurarak karşı tarafın görüş ve önerilerine açık olur. Karar verilmesi gereken bir durum söz konusu olduğunda, aklına, vicdanına ve samimiyetine güvendiği kişilere danışır; onlarla istişare eder; yani fikir alışverişinde bulunur. Yüce Rabbimiz müminlerin bu özelliğini Kuran`da şöyle bildirmektedir:
Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler. (Şura Suresi, 38)
İstişare Neden Önemlidir?
Kuran ahlakında önemli bir yere sahip olan istişare, müminin her işinde en hayırlı sonuçlara ulaşmasını sağlayan hikmetli bir davranıştır. İstişare öncelikle insanın ``kendi aklını beğenen`` bir anlayıştan uzak durmasını sağlar. Çünkü kendi aklını beğenmek, kendi nefsini, düşüncelerini, görüşlerini ön planda tutmak benlik hissinden kaynaklanır ve Allah`ın rızasına uygun bir davranış değildir.
Düşünceleri insanın aklına ilham eden Yüce Allah`tır. Farklı kişilere farklı fikirleri ilham etmesi Allah`ın bir rahmetidir. İstişare neticesinde her insan hiçbir özelliğinin kendinden kaynaklanmadığını, her olayın Allah`ın izniyle gerçekleştiğini daha iyi kavrar. Çünkü insan Allah`ın ona öğrettiği kadarını bilebilir. Herşeyin en doğrusunu ise yalnızca Allah bilir. Bu gerçeğin bilincinde olmamak, bilginin kaynağının kendisi olduğunu düşünmek, gerçekte Allah`a ait olan bir özelliği kişinin kendisine atfetmesi gibi olacaktır; ki müminler böyle bir hatadan şiddetle sakınmalıdırlar.
Kuran ahlakından ve istişareden uzak yaşayan insanların konuşmalarında dikkat çeken özelliklerden biri ise her zaman son sözü söylemeye ve haklı çıkmaya çalışmalarıdır. Karşı tarafın ne dediğini anlayıp bunlardan istifade etmektense, yalnızca kendi fikirlerini dile getirmeyi ve mutlaka bunu kabul ettirmeyi amaçlarlar. Oysa bilgi düzeyi ne olursa olsun, insanın karşı taraftan öğrenebileceği bilgiler olabilir. Karşı taraf daha az bilgili olsa bile, her zaman için konuya farklı bir açıdan bakabilmesi, objektif değerlendirmeler yapabilmesi, faydalı fikirler verebilmesi mümkündür. Bu nedenle istişare etmenin hikmetlerinin bilincinde olan müminlerin aldıkları toplu kararlar, Rabbimiz`in izniyle her zaman en hayırlı sonuçlara vesile olacaktır.
Kuran`da İstişare Ahlakı
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de, ``Kim bir işe girişmek ister de, o hususta Müslüman biri ile müşavere ederse Allah onu işlerin en doğrusunda muvaffak kılar.`` (Kütüb-i Sitte, 16. Cilt) sözleriyle, iman edenlere bu konunun önemini hatırlatmıştır. Sevgili Peygamberimiz (sav) her konuda olduğu gibi istişare konusunda da hayatı boyunca tüm müminlere örnek olacak bir tutum sergilemiştir. Hz. Muhammed (sav), peygamber olduğu halde, başkalarına danışmış, kendisini istişare müessesesinin dışında tutmamıştır. Müminlerin sahip olmaları gereken bu özelliği, Yüce Allah Peygamberimiz (sav)`e şöyle vahyetmiştir:
``Allah`tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah`a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.`` (Al-i İmran Suresi, 159)
Birbirlerine danışmalarının yanı sıra müminlerin konuşmalarında iddialaşma üslubunun da yeri yoktur. Önemli olan, kendi fikirlerini karşı tarafa kabul ettirebilmeleri değil, en doğru olanı bulabilmeleridir. Bu konudaki ortak ölçüleri de Kuran ahlakıdır. Kendilerine Kuran`ı rehber edindikleri için, Kuran ahlakına uygun her çözüme tabi olurlar. Bir ayette müminlerin bu özelliği şöyle bildirilmektedir:
Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır. (Furkan Suresi, 73)
İstişare Etmek Müslümanlara Neler Kazandıracaktır?
Müslümanların birbirleri ile diyaloglarındaki üslupları, güzel ahlaklarını gösterebilecekleri önemli fırsatlardan biridir. Müslümanlar biraraya gelip bir konuda sohbet ve istişare ettiklerinde, sürekli olarak karşı tarafa fikirlerini anlatmak yerine, onun fikrini öğrenmeye ve ondan istifade etmeye çalışmalıdırlar. Yalnızca kendini övmek, Kuran ahlakına uygun olmayan bir davranıştır ve Müslümanlar arasındaki tesanüde zarar verebilir. Bunun yerine, asıl olarak Allah`ı ve Peygamber Efendimiz (sav)`i öven, sonra da diğer Müslümanların güzel vasıflarını takdir eden bir üslup kullanmak gereklidir.
Unutmamak gerekir ki, İslam`ın en önemli özelliklerinden biri güzel ahlaktır ve güzel ahlak, davranış ve sözlerle ortaya konur. Akıl vermek yerine akıl almak; hep eleştiri yapmak yerine eleştiri kabul etmek; yermek yerine övmek; kusurları görmek yerine güzellikleri görmek esas kabul edilmelidir.
İslam dünyasını Allah`ın izniyle bekleyen çok güzel ve aydınlık geleceğin bir an önce tesis edilmesi için, İslam ahlakının özünde olan ittifakın, birlik ve kardeşlik ruhunun pekiştirilmesi son derece önemlidir. Bunun için müminler birbirlerinin fikrine, görüşüne saygı ve önem göstererek, istişare ile hareket etmelidirler.